Ömür tek kullanımlık bir tecrübeden ibaretken, doğru seçimleri yapmak bir hayli zor olur bazen. Tarih profesörü, yazar ve akademisyen İlber Ortaylı’nın engin tecrübe ve eşsiz tavsiyeleri barındıran bu kitap, Yenal Bilgici ile yapılan bir söyleşi olarak okurlarına sunuluyor.
İnsan hayatında hangi yaş aralıklarında neleri mutlaka yapmalı, nasıl gezmeli, nereleri görmeli, çocuklarının eğitimi ve hayata hazırlanması için nasıl davranmalı ve daha önemlisi bir ömrü nasıl yaşamalı sorularına cevap bulabileceğiniz bu kitabın bazı önemli noktalarını sizlerle paylaşmak isteriz :
- 12-25 yaşları arası temel atma dönemidir. Hayatınızı esasen bu dönemde kurarsınız. 25-40 arasında hayata karışı, söz söylemeye başlarsınız. 40-55 arası olgunluktur, otorite olma dönemidir.55 ve sonrası ise bir dinlenme, demlenme zamanıdır.
- 40’lı yaşlar insana bir olgunluk, sakinlik, derinlik getirir.Birini 40’ından sonra daha iyi sevebilirsiniz, hatta daha iyi bir aşık olursunuz. Bunca yıldan,bunca tavsiyeden çıkardığım kanaat şudur : Özel hayatınızla ilgili kimseyi dinlemeyeceksiniz! Anneniz, babanız dahil.
- İyi bir yaşam için, sigara içiyorsanız bırakın, içki içiyorsanız çok azaltın. Yağlı yemeklerden tümüyle vazgeçin. Bir de muhakkak okuyun, hikaye ve romanın dinlendiren ve hafızayı açan gücünü ihmal etmeyin. En önemli şey hafızadır.
- Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçiniz. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın; kendinize bol ya da dar gelen gömleği giymekten kaçının.
- Hareket etmekten korkmayın. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız farklı yerlere bakacaksınız, farklı gruplara girip çıkacaksınız. Kendinizi farklı sınavlara tabi tutacaksınız.Bizde kimse yerinden kıpırdamaz. Halbuki değişmeyi, değiştirmeyi bileceksin. Konforundan vazgeçmeyi göze alacaksın. Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır.
- Yabancı dil meselesini 25’inize gelmeden çözmeniz gerekir. Bu temel bir konudur, gecikirseniz geçmiş olsun.
- Şimdiki gençlere söylüyorum, zahmetten kaçmayın. Tren mi var, atlayın. yol mu var, gidin. Sokaklarını yürümeden, çarşısına karışmadan bir şehri anlamak mümkün değildir. Öyle “taksiden indim, otele gittim yok” yürüyeceksiniz.Bir şehri en iyi not tutarak hatırlarsınız. Benim metodum her seyahat için bir defter tutmaktır.
- Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır. İran’ı anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız. Sırf çarşıları ve mescitleri görmek için bile İsfahan’a gidilir. Sokakları için Yezd’e gidilir.
- Çocuğunuzu ne fazla övün ne de fazla yerin. Bir çocuğu sürekli övmek iyi bir şey değildir. İnsanın çocuğundan dahi diye bahsetmesi, devamlı yermek, küçümsemek kadar tehlikelidir. Onun yanında olmasını bilin, yeter.
- Çocukların yokluğu,zorluğu, mahrumiyeti bilmesi lazım. Bunu ona siz göstereceksiniz. Eğitimin tümünü okul vereme; eğitim satın alınacak, herkese aynı şekilde hitap eden bir ürün değildir. Türkiye’de dayanıksız, hayata hazırlıksız, en küçük güçlükte tökezlemeye meyilli çocuklar yetiştiriliyor.
- Özellikle gençlere tavsiyemdir : Lütfen tertipli, düzenli olmaya gayret edin ve temiz giyinin. Anne-babalara da tavsiyemdi. Lütfen çocuklarınıza en azından kısmen ortopedik ayakkabılar giydirin.
- Çok umutluyum. Çünkü genel eğilimin tersine, Farsça, Rusça gibi dillere merak salan, bu yönde eğitim alan gençler görüyorum. Bu tür gençler öne çıkınca, her yer ve herkes birbirine benzemekten çıkacak. Daha dolu dolu bir ülke olacağız.
Keyifli okumalar 🙂