Yazar

Selen Atasoy

Yazılar

İster aile, ister arkadaş, ister aşk  ilişkisi olsun, her ilişkide istenmeden kabul edilen ve hayır demekten çekinilen durumlar vardır. Çoğu zaman istemeye istemeye durumu kabullenmek hepimizin sıkça yaşadığı bir durum. Bunun en büyük sebebi ise çocukluğumuzdan beri “hayır” demenin karşı tarafa ayıp olacağının bizlere empoze edilmesidir. Toplumumuz ve kültürümüz gereği benmerkezci gözükmeyip, her zaman karşı tarafı da kendimiz kadar çok düşündüğümüzü yansıtmak olağan bir durum olarak hayatımızın içindedir. Halbuki bu davranış bize neler kaybettiriyor artık bunu da düşünme zamanımız geldi de geçiyor.

Neden Hayır Demekten Çekiniriz?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi ana sebep bizlere dayatılan “ayıp olacak” kaygısı. Bunun yanı sıra bir diğer önemli sebep ise kaybetme korkusudur. Karşınızdaki insanı kaybetmekten korktuğunuzda tüm hayırlar, evete dönüverir ister istemez. Burada önemli nokta bahsi geçen kişiye verdiğiniz değerdir. İyi bir analiz yapmak gerekecektir.

Hangi Durumlarda “Hayır” Demeli?

Açıkçası konu/mekan fark etmeksizin,  istemediğiniz her şey için “hayır” diyebilmelisiniz. Bu birlikte sinemaya gitmekten tutun da, birlikte hayat geçirmeye kadar her konuyu kapsayan çok geniş bir çember. Hayır demek isteyip, diyemediğiniz her an, sizden giden bir şeyleri ifade ediyor. İstemediğiniz hiç bir şey için kendinizden ödün vermemelisiniz aksi takdirde ileride bu fedakarlığınızın karşılığını alamadığınızı düşünerek üzülen taraf maalesef siz olabilirsiniz. Neden kendinizi başka birinin mutluluğu için mutsuz ve pişman hissedesiniz ki?

“Hayır” Demeyi Destekleyen Davranışlar

  • Tutarlılık : Bugün hayır olan şey, bir çiçek, bir iltifat veya bir minnet duygusu ile “evet”e dönerse o zaman karşı tarafa fikrinizin tutarlılığı değil, beklenti içinde oluşunuz imajı yansıyabilir. Bu da sizin her konuda fikrinizi çabuk değiştirebileceğiniz algısı oluşturur ve başka konularda da hayır demeniz pek bir anlam ifade etmez.
  • Prensip Edinme : Bir konuda düşünceniz hayırsa, prensiplerinizi korumayı sürdürmelisiniz. Bu ilk başta kendinize olan saygınız için şart. Aksi takdirde prensiplerinizi çiğnediğiniz için kendinize kızabilir ve küsebilirsiniz.
  • Açıklama : Sizin için konunun neden hayır olduğunu belirtirseniz karşı taraf daha da ikna olacaktır. Detay belirtmekten kaçınmayın böylece benzer durumlarda daha az sıkıntı yaşayacaksınız.
  • Vücut Dili : Açıklamalarınızı yaparken vücut dilinizi iyi kullandığınız takdirde, karşı taraf sizin kararlılığınızı daha iyi fark edecek ve sizi gereksiz yere fikir değiştirmeye zorlamayacaktır.

Hayır demek, toplumun bize öğrettiği gibi bir kabalık, bir bencillik, bir benmerkezcilik olarak algılanmamalı. Hayır demek herkesin medeni bir hakkı, bir tercihi ve bir çeşit kendini ifade şeklidir. Sizin kendinizi “evet” demeye hazır hissetmediğiniz hiç bir şey için “hayır” demek bir lüks değildir. İstemediğiniz her teklif için çekinmeden hayır deyin, sonra kendinize samimi bir teşekkür edip, hayran kalacaksınız.

 

İş dünyasının azimli çalışanları, parlak fikir sahipleri, kurtarıcı kahramanları, pratik çözüm bulucuları kadınlar ve iş hayatındaki sadece kadınlara özel haklar konulu yazımızı okumaya hazır mısınız? İşte 4857 sayılı iş kanununun kadınlara tanıdığı haklar:

  • Evlilik Sebebiyle Kıdem Tazminatı : İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtildiği üzere; kadın çalışanlara mahsus olan evlilik sebebiyle kıdem tazminatı alma hakkı, nikahtan itibaren 1 sene sonrasına kadar kullanılabilir. Düğün tarihi değil, nikah tarihi önemlidir. Kadın çalışanlar, evlilik cüzdan fotokopisi ve bir dilekçe ile “Evlilik sebebiyle iş akdimi feshediyorum” şeklinde taleplerini kurumlarına belirtmelilerdir. Evlilik sebebi söz konusu olduğunda iş akdinin feshedilmesi için ihbar süresi bulunmamaktadır.
  • Doğum İzni (Doğum raporu):  Analık izni diye de geçen doğum izni toplam süresi 16 haftadır. Bu sürenin 8 haftası doğumdan önce, 8 haftası ise doğumdan sonra kullanılmak üzere kadın doğum uzmanınız tarafından planlanır. Ancak talebiniz ve doktorunuzun onayı olursa doğumunuza 3 hafta kalaya kadar çalışmaya devam edebilirsiniz. Bu seçeneği tercih ederseniz doğum öncesinden artan 5 hafta, doğum sonrası izninize eklenir. Burada doğum zamanı için gebeliğinizin 40. haftası baz alınır, elbette doğumunuzun tarihine göre süreler yeniden doktorunuz tarafından revize edilecektir. Çoğul gebelikler için (ikiz, üçüz) toplam süreye ekstradan 2 hafta daha eklenir. Bu 16 haftalık süre için iş yeriniz size herhangi bir maaş veya sgk prim ödemesi yapma zorunluluğunda değildir, bu süreçteki maaşınızı Sosyal Güvenlik Kurumu sizin adınıza PTT’ye yatırmaktadır. Takibi için SGK’yı arayabilirsiniz.

Dip Not: Doğum sonrası verilen 8 haftalık izin hakkınız, evlat edinmeniz durumunda da mevcuttur.

  • Süt İzni : Doğum izni bitip iş yerine dönen kadın çalışanlar için günlük 1.5 saat süt izni bulunur. Bu izinler çalışanın talebine göre haftalık toplu olarak kullanılabilir. Çalışan süreyi ne zaman kullanacağını kendisi belirler (gün ortası, gün sonu .. gibi) Toplu kullanımlarda genellikle haftada 1 güne tekabül eder. Bu izin doğumdan sonra 1 sene geçerlidir. Önemli nokta; işe dönüş tarihi değil, doğum yapma tarihi esas alınır. Çalışılmayan günler için süt izni hakkı bulunmaz, fiilen işe gelinen günlerde bu izin söz konusudur.

  • Doğum Sonrası Ücretsiz İzin : 16 haftalık doğum iznini kullanan kadın çalışanların 6 ay ücretsiz doğum izni kullanma hakları bulunur. Bu hak, işveren onayı gerektirmeden kadınlara verilen bir haktır. Bu süreçte işverenin size maaş veya SGK prim ödemesi yapmak zorunluluğu yoktur.
  • Süt Parası : Doğum yapan ve çalışan kadınlara ödenen bir seferlik paradır. Tutarı her sene için güncellenir, zaman aşımı 6 aydır. SGK tarafından PTT’ye sizin adınıza yatırılır. Başvurusu için SGK’yı aramalısınız.
  • Gebelikte Doktor Kontrolleri: Gebelikte her ay gidilen rutin doktor kontrolleri için izin kullanılır ve bu izinler izin hakkından düşülmez veya ücretsiz izne çevrilmez. Ücretli izin söz konusudur. Yani gebelere maaş kesintisi yapılmadan doktor kontrollerine gitme hakkı bulunmaktadır.
  • Gebelikle İlgili Özel Durumlar :  İş Kanunu’ nun 74. maddesine göre; hamileler günde maksimum 7.5 saat (mola süreleri hariç) çalıştırılabilirler. Ayrıca fazla mesaiden ve gece çalışmasından muaftırlar.  Bu iki hususta gebe çalışanın kendi rızası dahi olsa olası bir durumda kurumlar sorumlu tutulacaktır.  Ayrıca kurumun kıyafet yönetmeliği gereği belirlenen şartlar (örneğin topuklu ayakkabı veya dar üniforma) gebeyi rahatsız ediyorsa revize edilmelidir. Kadın çalışanlar, gebeliği tehlikeye atılan bir görev başında ise gebelik boyunca farklı bir departmana ve rahat çalışma şartları sunulan bir göreve tayin edilmelidir. Bu durumlarda çalışanın maaşında herhangi bir kesinti yapılması uygun değildir.
  • Yarım Çalışma :  16 haftalık doğum izninin bitiminden itibaren  çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla kadın  çalışanlar eğer isterlerse;  birinci doğumda altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, sonraki doğumlarda ise yüz seksen gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin alabilirler. Çoğul doğum hâlinde bu sürelere otuzar gün eklenir. Yarım çalışma sonrası tam zamanlı çalışmaya dönen kadın işçi çocuğu 1 yaşına gelmemişse süt iznini kullanmaya devam edecektir.
  • Regl İzni : Kadınlara yönelik bu özel durum için geçmiş yıllarda pek çok adım atılmaya çalışılsa da uygulamaya geçilmesi hala mümkün olmadı. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan kadınlar için regl izni 5 gün olarak belirlenmişti ancak uygulanamadan bu yönetmelik rafa kaldırıldı. Şuanda regl izni verilen sadece 2 kurum bulunuyor. Biri İzmir Barosu, diğeri ise Tunceli Belediyesi. Darısı tüm diğer kurumların başına.

              Dip Not : Bir de kadınlar için verilen doğum yardımı adı altında bir hak daha vardır ancak bu hak için çalışan anne olmak şart değildir. Canlı doğum yapmanız, TC vatandaşı veya mavi kart sahibi olmak yeterlidir.15.05.2015 tarihinden sonraki doğumlar için ödenen doğum yardımı her çocuk için ayrı tutardadır. 1.çocuğunuz için 300 TL, 2. çocuğunuz için 400 TL.,3. çocuğunuz için ise 600 TL. olarak belirlenmiştir. 3’ten daha fazla çocuğunuz olursa yine 600 TL. yatırılacaktır. Evlat edinmeniz durumunda, evlat edinilen çocuğunuz için bir yardım verilmez ancak çocuk sayısında bu durum dikkate alındığından önem taşır. Doğum yardımından faydalanmak için  zaman aşımı 5 senedir.

Yazın müjdecisi bahar, bu defa floral desenlerle stillerde iz bırakıyor. İç açıcı çiçek desenler stillere kolayca yerleşip sadece kıyafetlerde değil, aksesuarlarda ve ayakkabılarda da kendisini gösteriyor. Çiçek desenlerinin her çeşidinin makbul olduğu bu dönemde özellikle canlı ve tropikal desenler daha da revaçta olacak. Siz de onlara bir şans vermeye ne dersiniz?

 

 

Çiçek desenli elbiseler adeta yazı keyifle kucaklayarak, ortamlara neşe ve sıcaklık katıyor. Cıvıltılı yaz motifleri olan bu elbiselerden dolabınıza bir adet ekleyerek siz de çiçeklerin etkisiyle modunuzu yükseltebilirsiniz.

Çiçekli takıları da tıpkı kıyafetler gibi bu yaz es geçmemenizi öneririz, kendileri oldukça havalı birer detay olarak size geri dönüş yapacak ve aynı zamanda hafif yaz makyajlarınıza iyi birer takım arkadaşı olacaklar.

Gözümüzü gönlümüzü açan rengarenk çiçeklerin plaja sızması da an meselesi. Bikini ve mayolarla da uyum sağlayacak ve yazın atmosferini her yerde bize yaşatacak sevimli çiçekler için şimdiden sabırsızız.

Gelsin çiçekler, gelsin iç kavuran yazlar.

Biz hazırız, ya siz?

Doğum yaptınız, bebeğiniz kucağınızda, tebrikler artık siz de bir annesiniz 🙂 Bu güzel gelişmenin yanı sıra sizin için iyi bir haberimiz var; hamilelikte aldığınız kilolarınızdan kurtulmanıza sevimli bebeğiniz yardım etmeye çoktan hazır 🙂 Size düşen ise annelik içgüdülerinize ve sütünüze güvenerek onu sıkça emzirmek ve aşağıdaki diğer önemli  3 maddeyi de göz ardı etmemek :

  • Emzirmek:  Saat , süre, mekan farkı gözetmeksiniz, bebeğiniz her istediğinde, her fırsatta emzirmeye gayret edin. Emzirmek bebeğinizi beslediği gibi sizi de hızla zayıflatacaktır. Emziren annelerin günde 500 kalori fazladan harcadıkları belirlenmiştir. Dolayısıyla emzirmek metabolizma hızlandırıcı bir faaliyettir. Araştırmalar emziren annelerin ilk 4 ay her ay yaklaşık 1 kg verdiğini ve vücudun her 10 ml. süt salınımı için 7 kalori harcadığını göstermiştir.

 

  • Sıvı Tüketimi : Emzirme esnasında daha fazla sıvı ihtiyacı duyacağınızı sizler de fark edeceksiniz. Her emzirme sonrasında mutlaka en az 1 su bardağı su tüketmelisiniz. Günde 2.5-3 litre su tüketimi ihtiyacınızı gidecektir.  Su haricinde komposto(şekersiz), ayran, bitki çayları da tüketebileceğiniz diğer sıvılardan.
  • Dengeli ve Sağlıklı Beslenme : Araştırmalar sağlıklı ve doğru beslenen annenin emzirme sırasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu kullanıldığından dolayı daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Emzirme döneminde bebeğinizin sizin tükettiğiniz besinlerden beslendiğini unutmamalısınız. Böylece ister istemez yediklerinize normalden daha fazla dikkat etmiş olacaksınız. Geçiştirmeden ve farklı besin gruplarından dengeli beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalıklar tüketmeye özen göstermelisiniz. Bu dönemde diyet yapmak bebeğinizin her besine ihtiyacı olacağı için uygun bulunmamaktadır. Emzirirken beslenme konusunu daha detaylı incelemek için “Emzirme döneminde anneler nasıl beslenmeli?” adlı yazımıza göz atabilirsiniz.
  • Dinlenmek : Süt üretimini arttırmak için en önemli konulardan biri de dinlenmek. Dinlenmek ve uyumanın gücünü bu dönemde hızla fark edeceksiniz. Bebeğiniz her uyuduğunda siz de uyumaya çalışmalı veya uzanmalısınız. Özellikle ilk 1 ay ne kadar dinlenirseniz ve ne kadar emzirirseniz sütünüzün de hızla arttığını keşfedeceksiniz.

Doğumdan hemen sonra ortalama 5-6 kilo anında verilir. Bunun sebebi bebeğin ağırlığı, plasentanın ağırlığı ve bebeğin bulunduğu suyun ağırlığıdır. Daha fazla kilo vermek ise zamana yayılan bir durumdur ve sizin yaşam tarzınızla birebir alakalıdır.  Kilo vermek için gerekli 2 temel konuyu hepimiz biliriz : Beslenme ve Spor. Doğumdan sonra bir müddet spor yapmanızın uygun görülmeyeceğini düşünürsek geriye beslenme tarzınızı düzenleyerek, bol bol emzirmek, dinlenmek ve sıvı tüketimini arttırmak kalıyor.

Sütünüze ve kendinize güvenin sevgili anneler, emzirmek sizi zayıflatmakla kalmayacak aynı zamanda bebeğiniz ile olan bağınızı da arttıracaktır.

 

Çok istediğiniz o firmada, beklediğiniz pozisyon için arandınız ve görüşmenin online gerçekleşeceği size bildirildi. Ne yapmalı, nasıl hazırlanmalı, nelere dikkat etmeli de bu işi onlarca aday arasından sivrilerek kapmalı? Dikkat edilmesi gereken hassas noktaları titizlikle düzenledik :

  • Teknik detaylar : Görüşme esnasında devamlı sesinizin gidip gelmesi, görüntünüzün donması, arızalı kamera ile görüşme yapmanız takdir edersiniz ki hem sizin hem de mülakat yapan kişinin konsantrasyonunu bozarak, görüşmenize olumsuz etki yapacaktır. Teknik detayları görüşme öncesi mutlaka kontrol etmeli, problem varsa gidermelisiniz. Bir diğer önemli detay ise bilgisayarınızın şarj durumunu önceden kontrol etmeli, görüşme ortasında bilgisayarınızın kapanma riskini göz önünde bulundurmalısınız.
  • Kamera açısı : Kameranın açısı oldukça önemli bir detaydır. Kamera aşağıdan veya yukarıdan değil, yüzünüzü tam karşıdan görülebilecek şekilde konumlandırılmalıdır.

  • Görüşme ortamı : Görüşme yapacağınız alanda ışık ve arka fon oldukça önemlidir. Çok loş veya göz yoran aşırı ışıklı bir ortam sizin görünümünüzü olumsuz etkileyebilir. Net bir şekilde görüneceğiniz bir şekilde ışığı ayarlamalısınız. Ayrıca mutfak, yatak odası gibi alanlardan mutlaka kaçınmalı, çalışma odası veya çalışma ortamı havası verilen bir yerde görüşme yapmalısınız. Görüşmeyi ciddiye almanızı göstermek için bu detaylar önem taşımaktadır.
  • Kıyafet seçimi : Yüz yüze bir görüşmeye giderken ne şekilde hazırlanıyorsanız evde de aynı şekilde hazır olunmalıdır. Evin rehavetine kapılıp salaş kıyafetler, dağınık saçlar veya özensiz bir görünüm ile görüşmeye katılmamalısınız. Kadın adaylar dekolteden ve abartılı makyajdan kaçınmalı, sade ve şık olmaya özen göstermelidir. Erkek adaylar ise dağınık saç ve sakal ile görüşmeye katılmamalıdır.
  • Zamanlama : Görüşmeniz online bile olsa kesinlikle zamanlama çok önemlidir. Geç kalmamaya özen göstermeli, geç kalacaksanız mutlaka karşı tarafa önceden bilgilendirme yapmalısınız. Tüm kontrolleri sağlayabilmek adına görüşmeye 5 dakika önceden katılmak için hazır beklemeniz ideal olacaktır. 

  • Ciddiyet : Görüşme esnasında evden hiç kimsenin görüşmeyi bölecek davranışlar sergilememesi, sizin dikkatinizi dağıtmaması çok önemlidir. Bu yüzden ev halkını iş görüşmesinde olduğunuza dair önceden mutlaka uyarmalısınız. Görüşme bitiminde el sallamak gibi samimi hareketlerden kaçınmalı, neticede bir iş görüşmesinde olduğunuzu hiç bir zaman unutmamalısınız. Telefonunuzun sesini kısmanız da işin ciddiyetinde olduğunuzu yansıtan önemli bir davranış olacaktır.

Daha önce online görüşme konusunda hiç tecrübeniz yok ise size önerimiz; mutlaka bir arkadaşınızla deneme görüşmesi yapmalısınız, böylece heyecanlanma ve oluşabilecek aksaklıkları önceden tespit edebilir ve önleminizi ona göre alabilirsiniz.  Online veya yüz yüze tüm iş görüşmelerinde hatasız davranmak için “İş görüşmesinde asla yapılmaması gerekenler” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Bebeğinizi kucağınıza aldığınız o ilk gün heyecan ve mutluluğun yanı sıra bir dizi yenilik de beraberinde size eşlik ediyor olacak.  Bunlardan biri de bebeğinizin kişisel bakımı.  Ağız içi, kulak, burun, göz, cinsel bölge, tırnak bakımı gibi kişisel bakım konularında sizlere yardımcı olacak bilgiler ile her zamanki gibi yanınızdayız.

Tüm kişisel bakım konularında uymanız gereken ilk kural bebeğinize dokunmadan önce ellerinizi mutlaka titizce yıkamak ve tırnaklarınızın kısa ve temiz olmasına özen göstermek olmalıdır. Bebeğinizin kişisel bakım kılavuzu için işte listemiz :

  • Ağız içi : Bebeklerde pamukçuk yeni doğan döneminde sık görülen bir durumdur. Pamukçuğun önüne geçebilmek için yapmanız gereken şeylerden ilki günde 1 kez, eczaneden temin edeceğiniz gazlı bezi kaynamış ılımış içme suyu ile ıslatıp parmağınıza dolayarak bebeğinizin ağız içini nazikçe temizlemektir. İkinci olarak eğer emziriyorsanız aynı yöntemle meme ucunuzu temizlemek ve son olarak mümkün olduğunca emzik ve biberondan uzak durmaktır. Emzik ve biberon kullanan bebeklerde pamukçuğun daha sık görüldüğü gözlemlenmiştir.
  • Burun : Burun içi hassas bir bölge olduğundan kesinlikle el veya yabancı maddeler ile dokunulmamalıdır. Yeni doğan döneminde bebeğinizde burun tıkanıklığı varsa önerilen yöntem serum fizyolojik adı verilen zararsız tek kullanımlık steril damlalardır. İlerleyen dönemlerde ise burun aspiratörü adı verilen basit kullanımlı aparatlar kullanılabilir.
  • Kulak : Kulak içerisine hiç bir şekilde yabancı cisim ile dokunulmaması belirtilir. Kulak kepçesi ve kulak arkasını yine ağız içinde olduğu gibi kaynamış ılımış içme suyu ile ıslatıp parmağınıza doladığınız gazlı bez ile narince temizleyebilirsiniz.
  • Göz : Göz temizliği çapaklanmalar olabileceğinden dolayı önemlidir ve mutlaka göz içine değmeden, kirpik hizasında iç kısımdan dış kısma doğru yapılmalıdır. Kulak ve ağız içinde olduğu gibi göz temizliğinde de gazlı bezi kaynamış ılımış içme suyu ile hafifçe nemlendirerek yapılmalıdır.

  • Tırnaklar : Bebekler bazen kısa tırnaklı bazen de uzun tırnaklı olarak doğar. İlk dönemlerde tırnaklar uzun ise bebeğiniz yüzünü çizebilir bu sebepten bakımı önemlidir. Kağıt törpüler size ilk etapta yardımcı olacaktır, sonraki aylar için bebeklere özel tırnak makaslarından edinebilir ve uzama sıklığına göre kısaltabilirsiniz.
  • Parmak araları : Bebeklerin parmak aralarında sizi şaşırtacak derecede toz birikmesi olabilir. Banyo esnasında bebekler ellerini yumruk yaptığından ötürü bu tozlar çoğunlukla temizlenmeden kalabilir. Bu yüzden banyo harici temizlemeniz gerektiğinde yine gazlı bez veya kokusuz ve kuru bebek temizleme mendillerinden faydalanabilirsiniz. Elbette yine kaynamış ılımış içme suyu kullanmanızda fayda var çünkü bebeğinizin ellerini ağzına götürmesi an meselesi.
  • Cinsel Bölge : Bebeğinizin cinsel bölgesini temizlerken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta temizliğin arkadan öne değil, önden arkaya doğru yapılması. Anüste biriken dışkının, cinsel bölgeye bulaşmaması açısından bu kısım önemlidir. Piyasada satılan ıslak kolonyalı mendillerde başka katkı maddeleri de olduğundan ötürü ıslatarak kullanabileceğiniz, kuru halde satılan bebek temizleme mendilleri işinize yarayacaktır. Ayrıca bebeğinizin poposunda pişik olmaması için bezini sıkça değiştirmekte ve pişik kremi kullanmakta da fayda var.

Bebek bakımını paylaştığımız bu yazımızın dışında merak edenler için “Bebeğinizin İlk Banyosu” adlı yazımızda da banyo yaptırmayla ilgili detayları keyifle okuyabilirsiniz 🙂

Doğum, yüzyıllardır süregelen kadının içgüdüsel olarak gerçekleştirdiği fizyolojik bir olaydır. Doğal doğum ise mümkün olduğunca gereksiz müdahaleden kaçınılan, doğumun kendiliğinden başlayıp kendiliğinden devam ettiği müdahalesiz doğumdur. Yapılan her gereksiz müdahale anne bebek sağlığını tehlikeye atabilir ve olağan akışı olumsuz etkileyebilir. Burada kilit nokta müdahalenin “gerçekten gerekmesi” dir.
Doğal doğumda anne doğumun tüm coşkusunu hissedip, içgüdüleri ile doğumu gerçekleştirir. Bu doğum şekli anne-bebek bağını arttıran, bebeğin aktif olarak doğduğu, oksitosin, endorfin ve adrenalin hormonlarının salgılandığı doğumdur. Bu hormonları incelemek için, “Doğum Esnasında Salgılanan Hormonlar” adlı yazımızı okuyabilirsiniz.
Doğal doğum, bilinenin aksine, vajinal doğum demek değildir. Çünkü her vajinal doğum, doğal değildir. Günümüzde pek çok vajinal doğumun müdahale ile gerçekleştiğini duymaktayız. Halbuki doğal doğum, sabır ile bebeğin kendiliğinden dünyaya gelişini beklemeyi gerektirir.
Doğal doğum, doğumun akışına saygıdır. Bebeğin dünyaya gelmek istediği zamana saygı duyar, annenin bedeninin ise doğuma en hazır hale gelmesini bekler. Bunun için ortamın uygunluğu da çok önemlidir. Sessiz, loş, güvenilir bir ortam ve iyi bir destekçi (eş, arkadaş,anne,doula ..vb.) pozitif etki yaratacaktır.

 

      Doğanın bir mucizesi olan anne sütü, bebeğiniz için şüphesiz en iyi besin kaynağı. Bu mucizevi besinin hazırlıkları için vücut, hamileliğin ilk dönemlerinde çalışmaya başlıyor. Doğumdan sonra ise bebeğinizin beslenebilmesi için kolostrum adlı ilk süt bebeğinizi bekliyor. Daha fazla anne sütü için yapılması gerekenler ise aslında oldukça basit :

 

  • Emzirmek : Daha çok emzirmek, daha çok süt üretimine vesile oluyor. Bebeğiniz her istediğinde emzirmekten çekinmeyin. Memeleri işleyen fabrikalara benzetme örneğini belki duymuşsunuzdur. Siz emzirdikçe sütünüz artacak.

 

  • Dengeli Beslenmek : Doğumdan sonra hem fazla kilolarınızı geride bırakmak hem de süt üretimini arttırmak istiyorsanız beslenmenize önem vermeniz gerekiyor. Mümkün olduğunca mevsim sebze ve meyveleri tüketmeye, protein ihtiyacınızı karşılamaya ve organik beslenmeye ağırlık vermelisiniz. Siz ne tüketirseniz, minik meleğiniz de onu tüketecek, bunu düşünerek sağlıklı beslenmeyi ön plana almalısınız. 

 

  • Su İçmek : Anne sütünün %80’ini su oluşturur. Su içmeyi bu sebeple atlamamalısınız. Özellikle her emzirme seansında bir bardak su içmeye özen göstermelisiniz. Emzirme sebebiyle kuruyan cildinize de su iyi gelecektir.

 

  • Dinlenmek : Özellikle doğumunuzdan sonraki ilk 2 ay bol bol dinlenmeye gayret edin. Yakınlarınızdan yardım istemekten bu dönemde çekinmemelisiniz. Evde bir yakınınızın varlığı, size taze yemek hazırlaması ve evinizi toparlaması size dinlenme olanağı sunacaktır. Bebeğiniz her uyuduğunda siz de uyumaya ve dinlenmeye çalışmalısınız. Dinlendiğiniz zamanlarda sütünüzün de arttığını fark edeceksiniz.

 

  • Moralinizi Yüksek Tutmak : Her derde deva moral ve motivasyon işte burada da karşımızda. Sizi mutlu edecek şeylere yönelmeniz süt üretiminii arttırıyor. Sevdiğiniz kişilerin sizi ziyarete gelmesi, sevdiğiniz yemekleri yemek, sevdiğiniz müzikleri dinlemek ve kendinize ufak da olsa vakit ayırabilmek sütünüzü arttıran etkenler arasında. Negatif insanlardan ve olaylardan mümkün olduğunca kaçının.

 

  • Ten Tene Temas : Bebeğinizle yapabileceğiniz en güzel aktivitelerden biri de ten tene temastır. Bu temas bebeğinizi size yakınlaştıracak ve aynı zamanda sizin de oksitosin hormonunuzu arttırarak süt üretiminizi hızlandıracaktır. 

 

      Tüm bunların yanı sıra unutulmaması gereken kilit söz kuşkusuz “Sütünüze Güvenin” dir. Kendinize ve sütünüze inancınız tam olduğu zaman salgılanan süt miktarı da artmaktadır.

Çalıştığınız yerde artık mutlu değilsiniz, evde oturmaktan sıkıldınız veya yeni mezun, hevesli bir çalışan adayısınız. Sonuç olarak bu seçeneklerden hangisi olursanız olun iş başvurusu yapan o gruba dahilsiniz. Güzel bir öz geçmiş hazırladınız, tanıdıklara  haber saldınız ve şimdi sıra başvuru yapmakta. Peki iş başvurusu yapmak için en iyi zaman nedir bu soruyu hiç düşünmüş müydünüz?

  • Boş kontenjan dönemleri : En etkili başvuru zamanı size uygun kontenjan açığının olduğu zamandır kuşkusuz. “Peki nasıl bileceğim o zamanı?” diye sorabilirsiniz. Çalışmak istediğiniz kurumu, çeşitli iş arama sitelerinden ve kurumun kendi internet sitesinden takibe alın. Boş pozisyonlarını ve bunları hangi kanaldan duyurduğunu öğrenmek önemli bir avantaj sizin için. Hatta o kurumda çalışan bir arkadaşınız var ise haberinizin olmaması kaçınılmaz neredeyse.
  • Hafta ortası ve ay ortası : Firmaların ve insan kaynakları yetkililerinin en yoğun zamanları hafta başı ve hafta sonu, ay başı ve ay sonudur. Bu dönemlerde yapılan başvurular geri plana atılabilir, başvuru yaparken bu günlere dikkat etmenizde fayda olacaktır. 
  • Yılbaşı : Yıl sonlarında genel olarak tüm departmanlar işlerini toparlamakla ve yılı kapatmakla meşguldürler. Özellikle finans ve insan kaynakları gibi bazı departmanlarının en yoğun dönemleri yıl sonlarıdır. Yıl sonlarında yaptığınız başvurular firmanın çok acil ihtiyacı değilse, beklemeye alınır. Panik yapmayın, doğru zamanı kollayın.
  • Yaz başı veya yaz sonu : Yazın pek çok yetkili yıllık izne ayrılır, yıllık izinde olan kişilerin işleri de başka kişilere devir olduğundan herkes normale göre biraz daha yoğundur. Sektörel olarak kar anlamında da düşüşler görülebileceği için işe alımlar için yazın bitmesi beklenebilir. Siz en iyisi yeni bir iş için yaz başı veya yaz sonunda başvuru yapmaya özen gösterin.  

        Sektörel anlamda da iş başvurusu için uygun zamanlar değişiklik gösterebilir. Örneğin eğitim sektöründe yaz gelmeden yeni eğitim-öğretim dönemi için senelik sözleşmeler yapılır. Turistlik bölgelerde ilkbahar gelmeden sezonluk iş anlaşmaları yapıldığı bilinir keza. Çalışmak istediğiniz sektörün, özel durumlarını da göz önünde bulundurmakta fayda olacaktır iş başvurularınızı yaparken.

Bol şans.

İş görüşmesine giderken elbette ki umulan tek şey görüşmenin olumlu sonuçlanmasıdır. Ancak bazen bir iş için biçilmiş kaftan dahi olsanız, sonuç olumsuz olarak karşınıza çıkabilir. Bu durum oldukça can sıkıcı olduğu gibi bir süre sonra iş arama süreci uzadıkça sizin öz güveninizi zedeleyebilir ve bunalıma girmenize bile sebep olabilir. Bu yüzden sıkça rastlanılan bazı yanlış davranışlar şöyle sıralanabilir:

  • Geç kalmak : Görüşmeye geç kalmak çok sık yapılan bir davranış olup, karşı tarafın sizin için sorumsuz ve isteksiz biri olduğunuzu düşünmesine yol açabilir. Bu da size eksi puan olarak yansıyacaktır. Görüşmeye zamanında gitmek oldukça önemlidir, elinizde olmayan sebeplerden dolayı geç kalma durumunuz varsa da mutlaka görüşmeden önce firmayı arayarak bilgilendirme yapmalısınız. Bir diğer önemli nokta ise her ihtimale karşı biraz daha erken yola çıkmaktır.  Sorumluluk sahibi olduğunuzu yansıtmanın en iyi yollarından biri budur. 
  • Firma hakkında bilgisiz olmak : Görüşmeye gideceğiniz firmayı mutlaka çeşitli kaynaklardan incelemelisiniz. Size “firmamızla ilgili ne biliyorsunuz, bize neden başvurdunuz? ” diye bir soru gelirse “denk geldi başvurdum, hatırlamıyorum” gibi cümleler yerine “şu özelliğinizden dolayı bünyenizde çalışmak isterim” gibi firmayla ilgilendiğinizi belli eden cümleler kurmaya gayret etmelisiniz böylece bu işi istediğinizi yansıtmış ve işinizi de aynı şevkle yapacağınızı belli etmiş olursunuz.
  • Uygunsuz kıyafetler ile gitmek : Kadın adaylar için de erkek adaylar için de ortak kural fazla salaş, ütüsüz, özensiz kıyafetler ile görüşmeye gitmemek ve temiz olmaktır. Kadınlar için fazla dekolte kıyafetler olumsuz bir imaj olabilir. Ölçülü kıyafetler ve hafif bir makyaj, sade bir saç modeli, temiz tırnaklar ve abartısız takılar tercih sebebi olmalıdır.  Daha detaylı bilgi almak isterseniz; “İş Yerinde Giyim Kuşam Adabıbaşlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
  • Cep telefonunuzun sesini açık bırakmak: Cep telefonunuzun sesi mutlaka kısık ve titreşimi kapalı olmalıdır. Bu işi istiyorsanız telefonunuzla yarım saatliğine vedalaşmayı göze alın. Bu sizin o işe saygınızı gösterir.
  • Ücret odaklı yaklaşım sergilemek : Hepimiz ay sonunda alacağımız maaşın hayalini kurarız bu bir gerçek. Ancak siz siz olun konu maaşa gelmeden “maaşım ne kadar? yol parası var mı? yemek parası ne kadar” gibi sorularla karşınızdaki yetkiliyi bunaltmayın. Öncelikle işin niteliğini öğrenmeye odaklanın, maaş ve yan haklar zaten sırası gelince konuşulacaktır.
  • Gereğinden fazla sıcakkanlı olmak : Görüşmede sürekli karşı tarafa iltifatlar etmenin, hal hatır sorma faslını uzatmanın size artı değil, eksi puan olarak dönmesi kaçınılmazdır. Orada bulunma sebebinizin iş görüşmesi olduğunu, sıcak ama aynı zamanda resmi olmanız gerektiğini unutmayın.
  • Düşük özgüven : En önemli madde en sonda. Özgüveniniz yalnızca iş görüşmesi değil, tüm görüşmelerinizdeki en önemli unsurdur. Pozisyonla ilgili eksiğiniz varsa bile gerekli eğitimleri alarak eksiğinizi giderebileceğinizi unutmamalısınız. Kendinize güvenmek ve istekli olmak bir işi kapmanın en önemli yollarıdır. 

Kısacası bir iş için eğitiminize ve yetkinliklerinize göre biçilmiş kaftan olabilirsiniz. Ancak işe alımınızda kişisel özellikleriniz ve kendinizi yansıtma şekliniz de seçilme durumunuzda belirleyici rol oynayacaktır. Bazı hataları heyecandan yapıyor olabilirsiniz, heyecanlanma sorununuz var ise  “İş Görüşmesi Heyecanını Kontrol Altına Almak” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.