Yazar

womanlogy

Yazılar

İş değişikliği zaman zaman herkesin aklından geçirdiği ancak herkesin düşündüğü anda hayata geçiremediği hassas bir konu olmuştur hep.   Ancak öyle zamanlar vardır ki, bu hassas ve bir o kadar da ciddi konu göz ardı edilmemelidir.

Bir kararsızlık içindeyseniz, birlikte iş değiştirmenizi gerektiren sebepleri inceleyelim :

  • Mutsuzluk : İşe giderken ayaklarınız geri geri gidiyorsa iş değişikliği düşüncenizi ciddi ciddi değerlendirmelisiniz. Bu öyle güçlü bir isteksizliktir ki sabahları alarmın sesini duyduğunuzda aklınızdan ilk geçen şey sevmediğiniz iş ortamınızdır. Elbette pek çok sebebi vardır geri geri giden ayakların. Ancak sebep ne olursa olsun mutsuzluk, başarınızı gölgelendirecektir.
  • Kariyer Hedefiniz : Yaptığınız iş, hayallerinizdeki işten çok farklı ise ve çalıştığınız yerde asıl hedefiniz olan işe geçme şansınız yok ise iş değişikliği fikrini göz ardı etmemelisiniz. Seçtiğiniz meslek, uzun vadeli hayatınızın içinde olacağı için kariyer hedefiniz ile yaptığınız iş bağdaşmalıdır. Bu madde sizin çalışma motivasyonunuz için gereklidir.
  • Maaş Ödemelerinin Gecikmesi : Bir firmada devamlı geciken maaş ödemeleri varsa, finansal sıkıntılar baş göstermiş demektir. Maaş gecikmelerinin ileri versiyonu firma iflasına kadar uzanabilir. Bu durumda tazminatınızı ve içeride biriken maaşlarınızı alamama durumunuz dahi oluşmaktadır. Elbette 1-2 defalık gecikmeler değil kastımız, süreklilik gösteren bir gecikmeden bahsetmekteyiz.
  • Değersizlik Hissi : İş yerinde kendinizi önemsiz ve değersiz mi hissediyorsunuz? Sürekli “isteyen gidebilir” şeklinde bir işveren politikası ile mi karşılaşıyorsunuz? Her ne iş yapıyorsanız yapın siz oldukça değerlisiniz! Kendi değerinizi ve öneminizi bilin ve bunu bilen insanlarla çalışın. Başarınızın arttığını göreceksiniz.
  • Çalışma Süreniz : Uzmanlar aynı iş yerinde, pozisyon ve departman değişikliği yoksa, en fazla 5 sene çalışılmasının doğru olduğunu, 5 seneden sonrası için bahsi geçen kişi için  ” yeni bir işe geçmeye cesaret edememiş” düşüncesi oluştuğunu belirtiyor. Çalıştığınız yerde belli bir zamandan sonra kendinize yeni şeyler katamadığınızı siz de fark edeceksinizdir. Gelişime açık olmanız bazen değişime de açık olmanızı gerektirmektedir.

Elbette herkesin bir iş yerinden beklentisi farklıdır. Sizin önceliğinize göre iş yerinizde eksik olan nedir? Yukarıdaki maddelerden en az ikisini yaşıyorsanız iş değiştirmekten çekinmemelisiniz. Neticede iş ortamınızdaki huzur, özel hayatınızı da etkileyecek ve sizi daha mutlu bir birey yapacaktır.

 

 

Börekte yeşil mercimeğin nasıl olduğunu zihninizde canlandıramadıysanız bu tarifi deneyip lezzetine şaşırmak için hazır olun.

Malzemeler :

  • 1 su bardağı haşlanmış yeşil mercimek, (mercimeğin renginin kararmaması için 2 defa suyunu değiştirerek kaynatabilirsiniz)
  • 1 paket yufka,
  • 1 adet küp küp doğranmış kuru soğan,
  • 1 tatlı kaşığı salça, (biber salçası daha leziz oluyor.)
  • 1 su bardağı süt,
  • Yarım su bardağı sıvı yağ,
  • Yarım su bardağı sade soda,
  • 1 adet yumurta (böreğin üstü için)
  • 1 su bardağı galeta unu
  • İsteğe göre baharat ve tuz.

Yapılışı :

  • Doğranmış soğanları sıvı yağda kavuralım ve üzerine salçayı, haşlanmış mercimekleri, baharatları ekleyip biraz daha kavuralım. Kenarda ılıması için ayıralım.
  • 1 adet yufkayı açıp , süt, yarım su bardağı sıvı yağ ve sodayı karıştırarak yufkanın içerisine sürelim. Sürme işlemi bitince yufkayı rulo yapmak üzere ikiye katlayalım. (böreğin kat kat olması için yufkanın 2’ye katlanması önemlidir)
  • Ilıyan mercimekli harcı yufkanın içerisine göz kararı koyup, yufkayı rulo şeklinde saralım.
  • Geri kalan 5 yufkayı da aynı şekilde hazırlayalım.
  • Yapılan ruloları istenilen boyutlarda hazırlayıp bir fırın tepsisine dizerek üzerine yumurta sarısı sürelim ve galeta ununa bulayalım.
  • 200 dereceye ayarlanmış fırında yaklaşık 30 dk pişirelim.

Öneri :

Yeşil mercimeğin içerisine isteğe göre kıyma da katabilirsiniz.

Muhallebi ve kadayıfın bu harika buluşması çay saatlerinize keyifle eşlik edecek.

Malzemeler :

  • 200 gram tel kadayıf,
  • 1 yemek kaşığı tereyağ,
  • 1 su bardağı kırılmış ceviz,
  • 1 litre süt,
  • 1 yumurta sarısı,
  • 1 paket vanilya,
  • 3 yemek kaşığı mısır nişastası,
  • 1 paket sıvı krema,
  • 3 yemek kaşığı un,
  • 1 su bardağı toz şeker

Yapılışı : 

  • Tereyağını eritip kadayıfı pembeleşinceye kadar kavuralım ve cevizleri de ekleyerek 1-2 dakika daha kavurmaya devam edelim.. Kavurma işlemi bitince tavayı mutlaka ocaktan alalım. Ocağın üzerinde bekletirseniz kadayıflar yanabilir. (kavrulmuş kadayıf almış olsanız bile muhakkak tereyağda kavuralım)
  • Bir tencerenin içerisinde krema ve vanilya hariç tüm malzemeleri katıp, devamlı karıştırarak pişirelim ve muhallebi pişince 15 dakika ılımasını bekleyelim.
  • Ilıyan muhallebiye krema ve vanilyayı da ekleyerek topaklanmaması için mikser ile çırpalım.
  • Orta büyüklükte bir borcama kavrulan kadayıfların yarısını koyalım ve muhallebinin tamamını kadayıfların üzerine dökelim.
  • Geri kalan kadayıfları da muhallebinin üzerine döküp buzdolabında 3-4 saat beklettikten sonra servis yapabiliriz.

Afiyet olsun 🙂

2019 yılında start veren işçi tulumu trendi 2020’de de son hızla devam ediyor.  Farklı kombin ile değişik havalar yakalayabileceğiniz tulum modellerini sizler için derledik :

Tulum içine giyeceğiniz büstiyer ve uygun bot seçimi ile cool ve seksi bir hava yakalayabilirsiniz.
Renkli ve salaş kazaklar ile kot tulumunuzu renklendirmek ve sportif bir hava katmak oldukça kolay.
Ekose tulumun sempatikliğini bizce siz de seveceksiniz.
Sıradan tulumlar size göre değilse, kemer detayı ile işçi tulumunuzu feminen bir hale getirmek sizin elinizde.

Bazılarına alışkınız, bazıları ise bizim için şimdilik yabancı. Okuduktan sonra sizin de mutfağınızın baş tacı olacak  8 mucizevi besini sizler için derledik :

  1. Zencefil : En doğal ilaç olarak nam salan zencefilin faydaları saymakla bitmiyor. İltihaplanmalara birebir, bağışıklık sistemini güçlendiren, soğuk algınlığında oldukça etkili, boğaz ağrısına ve kas ağrılarına karşı can dost zencefil aynı zamanda güzel bir uyku çekmenize de yardımcı olacaktır. Ayrıca zencefil, hamilelik bulantıları, regl sancıları, reflü, ülser, hazımsızlık gibi hastalıklar için de kullanılır. Zencefilin aşırı kullanımı ise olumsuz sonuçlara yol açabileceğinden dolayı günlük 1 gramdan fazlası tehlikeli bulunmakta ve 2 yaşından küçük çocuklar için önerilmemektedir.
  2. Zerdeçal : Hindistan safranı olarak da bilinen zerdeçalı göz ardı etmemeniz için pek çok sebebiniz var.  Bol miktarda potasyum, demir, manganez, c vitamini ve B6 vitamini barındıran zerdeçal, mide ekşimesi, mide ağrısı, kabızlık, safra kesesi rahatsızlığı, kolesterol ve cilt güzelliği için vazgeçilmezdir.  Ayrıca kanser, alzheimer, depresyon gibi hastalıklara karşı da koruyucudur.  
  3. Sarımsak : Her derde devam sarımsak, Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden. Anti bakteriyel özelliği ile tanınan sarımsak,  zengin bir vitamin ve mineral kaynağıdır. Bağışıklık sistemini güçlendiren, kemik ve cilde çok iyi gelen, kansere karşı koruyucu sarımsak çiğ veya pişmiş tüketilebilir. Astım, romatizma, öksürük, bronşit gibi pek çok hastalığa şifadır. 
  4. Çörek Otu : Türk mutfağında ne yazık ki yalnızca böreklerin, poğaçaların üzerine kullanılan çörek otu aslında tıbbın en güçlü dostlarından biridir. Hem tohumu hem de yağı kullanılabilen çörek otu,  Kleopatra tarafından güzellik için kullanılmasıyla bilinir. Diyabet, kolesterol, sedef, egzama, alerjiler, sindirim sorunları, hipertansiyon gibi pek çok hastalığı önler. 
  5. Hurma : Eski çağlardan beri kullanılan hurma, protein ve lif bakımından çok zengindir. C, B1, A ve B2 vitaminleri içeren hurmanın en önemli özelliği DNA ve hücre yenileme özelliğidir. Anne sütünü arttırdığı bilinen bu değerli besin sindirim sistemini de düzenler ve hazmı kolaylaştırır. Bekledikçe içeriğindeki antioksidanın arttığı bilinmektedir. En önemli diğer özelliği ise hafıza dostu olmasıdır. Kendisi harika bir ara öğün seçeneğidir. 
  6. Tarçın : Bağışıklık sistemini güçlendiren tarçın aynı zamanda kan şekerini düzenler ve kalp krizi risklerini azaltır. Ayrıca iyi bir antioksidan ve zayıflamak için de şeker ihtiyacınızı büyük ölçüde giderebilecek bir besindir. Öksürük, boğaz ağrısı, parkinson, alzheimer gibi hastalıklara karşı koruyan tarçın aynı zamanda emziren annelerde süt üretimini destekleyen dost besinlerdendir.
  7. Zeytinyağ: Ülkemizde yaygın kullanılan ve şanslı olduğumuz besinlerden biri de zeytinyağ şüphesiz. Her gün tüketmemiz gereken zeytinyağ nelere iyi gelmiyor ki?  En başta yaşlanma düşmanı, hücre yenileyici özelliği ile bilinen zeytinyağ ayrıca cilt ve saç güzelliği, sindirim sistemi, kalp damar hastalıklarından koruma, gut hastalığı, kabızlık, kansızlık, kireçlenme gibi çok fazla alanda başarılı sonuçlar doğuruyor.
  8. Limon : C vitamini deposu olarak tanınan limon, neyse ki her zaman elimizin altında.  Grip, soğuk algınlığı, sindirim problemleri, yüksek tansiyon, kansızlık, astım gibi pek çok hastalığa karşı koruyucu olan limon tümör ve kanser gelişimine karşı da iyi bir dosttur.  

Sağlıklı günler dileriz 🙂

İyi bir hafıza, şüphesiz yaş aldıkça değerlenen bir ödül gibi. Zihni aktif tutarak ulaşılabilen bu ödül için hafıza güçlendirici önerimize göz atıp, kendinize bir iyilik yapmaya ne dersiniz?

  1. Bulmaca çözmek : Gazetelerin bulmaca eklerini kimler hatırlıyor? Şimdilerde pabucu dama atılan bulmacalar aslında beyin egzersizi için oldukça faydalı. Belki de yeniden popüler olması gerekiyor. Bulmacalarda sıkça tekrarlanan sorulardan sıkılanlar, hafızayı dinç tutan telefon uygulaması şeklinde hazırlanmış oyunlardan indirebilirler.
  2. Puzzle aşkına : Puzzle, scrabble gibi hafızayı aktif kullandıran  oyunlara yönelinmeli. Bu oyunlar hafıza için birer dostturlar.
  3. Satranç oynamak : Satrancın beyni ne kadar olumlu etkilediğini duymuşsunuzdur. Hem keyif almak, hem hafızasına iyilik yapmak isteyenler için güzel bir alternatif.
  4. Ezberlemek : Yakınlarımızın telefon numaraları , ev adresleri , önemli tarihler gibi bir takım konular ezberlenebilir.   Sevdiğiniz bir şiir veya şarkı sözü ezberlemek de işin keyifli yolu.
  5. Teknolojiye mola : Günün belirli saatlerinde, özellikle yatma saatinize yakın saatlerde, teknolojiye bir ara vermeye ne dersiniz?  Sürükleyici bir kitap veya güzel bir müzik ile günü sonlandırmak zihninizi günün stresinden arındırmaya yardımcı olur.
  6. Beslenmeye dikkat : Tabi ki beslenme burada da karşınızda! Omega 3 yağ asitleri,  C vitaminleri hafızayı canlandırıyor. Yumurta, yeşil çay, koyu renk sebzeler, ceviz, avokado, balık bu besinlerin başında geliyor.
  7. Spor yapın : Spor yapmak sadece bedenimize iyilik yapmakla kalmıyor, daha iyi bir hafıza için de işimize yarıyor. Düzenli yapılan yürüyüş ve egzersizleri hayatımıza dahil etme zamanı.
  8. Düzenli uyuyun. Uyku saatlerimizin düzenli ve yeterli olması hafızamıza doğrudan yapılan bir iyilik.
  9. Farklılıklara açık olun: Evimize giderken her zaman kullandığımız yollar yerine farklı yollardan gidilebilir. Her zaman kullanılan z şifre ve tuş kilitleri arada değiştirilebilir. Rutinlerin dışına çıkmak herkese iyi gelecektir.
  10. Yabancı dil öğrenmek: Bildiğiniz bir yabancı dili geliştirmek için çalışabilir veya kültürüne hayran kaldığınız bir ülkenin dilini öğrenmeye çalışabilirsiniz.

Hafızanızı taze tutmanın en önemli yollarından biri ise stresten uzak kalabilmek. Stres pek çok hastalığın tetikleyicisi olmakla kalmayıp, hafızaya da zarar veriyor. Kendinizi sakinleştirmeye ve dinlendirmeye çaba göstereceğiniz huzur dolu günleriniz olsun.

 Diyetisyenlerin Ortak Zayıflatma Sırları 

 

Bir çoğumuz hayatımızın belli dönemlerinde kilo verme isteğiyle diyetisyene gitmiş veya gitmeyi düşünmüşüzdür. Yaz ayları yaklaşırken herkes kolay zayıflama yöntemlerini araştırıyor. Her diyetisyenin ve zayıflama ekolünün kendine has önerileri olsa da bazı şeyler var ki bir çoğunda ortak. Bu zayıflatma sırlarını sizler için derledik: 

 

Her öğünde yeşillik: Tüm diyetisyenler önerir ki; kahvaltı dahil her öğünde bol yeşillik tüketilmeli. Her mevsim taze olarak bulunabilen roka, maydanoz, dereotu, tere, marul gibi lif ve kalsiyum bakımından zengin olan bu besinler sindirimi hızlandırıp kolaylaştıracaktır. 

 

Yağ yakıcı tarif: Yine bir çok diyetisyen bu üçlüyü akşam yemekleri ile beraber önerir. Bir çorba kasesi içerisinde hazırlayabileceğiniz tarifte, 4-5 çorba kaşığı yoğurt, bir tatlı kaşığı kadar kırmızı biber ve yarım limonun suyu yer alıyor. Hepsini karıştırıp yiyebilirsiniz. Bu da yağ yakıcı işlev görüyor. 

 

Yürüyüş: Ortak görüş haftada en az 3 gün, 45 dakika yürüyüş yapılması. Erken saatlerde olması güne zinde başlamanızı sağlıyor. 

 

Doğru bildiğimiz yanlışlar: Özellikle Türk toplumunda alıştığımız ve hepimizin severek yediği bazı yiyecekler aslında birlikte tüketilmemeli. Örneğin kalsiyum ve protein ikilisi tüketim alışkanlığımız. Et, döner, köfte gibi protein içerikli yiyeceklerin yanında içilen kalsiyum içerikli ayran, birlikte yenilen yoğurt yanlış bir kullanım oluşturuyor. Böylece hem besinlerin faydasını yeterince alamıyoruz hem de vücudumuzda kilo depolanıyor. Önerilen ise kalsiyum ve C vitamini içeriklerini birlikte almak. Yine bir alışkanlığımız olan yoğurtlu ıspanak yerine, zeytinyağlı hazırladığımız ıspanağı limonlu yemek. Böylece hem ıspanakta bulunan demiri alabiliyor hem de kilo almamış oluyoruz. 

 

Zeytin faydalı ama zayıflama için masum değil: Kahvaltılarımızın olmazsa olmazı zeytin. 4 tane yediğimizde 1 çorba kaşığı kadar zeytinyağı içmiş gibi yağ alıyoruz kendisinden. Diyetisyenler zayıflama amacıyla baş vurduğumuzda özellikle ilk haftalarda zeytin yememizi önermiyor. Sonrasında ise 4-5 adedi geçmememizi tavsiye ediyorlar. 

 

Yağı ölçerek koyun: Her birimiz zayıflamak istediğimizde yüksek bir motivasyonla kendimizi salatalara ve zeytinyağlılara veririz. Fakat bilmeliyiz ki bu yemeklere eklediğimiz yağın ölçüsü çok önemli. Zeytinyağlı oluşu bir yemeği yeterince diyet dostu yapmıyor. Zeytinyağını yemeklerde kullanacaksak çorba kaşığı ile ölçüp öyle tencere veya tavaya dökmeliyiz. Salata soslarını ise ayrı bir kapta hazırlamalı ve yine 1 çorba kaşığını geçmeyecek oranda yağ kullanmalıyız. 

 

Limon ölçüsünde kullanılmalı: Zayıflama amacıyla sabah kalkar kalkmaz içilen limon sularını mutlaka duymuşsunuzdur. Limon da her ne kadar ekşi de olsa portakal, mandalina ile birlikte narenciye grubundan gelir ve yüksek şeker oranına sahiptir. Zayıflatmaya yardımcıdır fakat günde bir limon ölçüsü geçilmemelidir. 

 

Dostumuz Tarçınlı Su: Birçok diyetisyen tarçını tatlandırıcı ve kan şekerini düzenleyici özelliğinden dolayı danışanlarına önerir. Günde 3 öğünde, içebileceğiniz sıcaklıkta bir bardak suyu, bir kabuk tarçın ile çay kaşığı karıştırır gibi karıştırın. Bu yağ yakımını hızlandırıp, şeker oranınızı düzenleyecektir. Aynı kabuk tarçını 2 gün boyunca kullanabilirsiniz. Tarçını sıcak suyun içinde bırakmayın bu içerisindeki zehirli maddelerin çıkmasına sebep olacaktır. Karıştırıp çıkarılmalı. 

 

Bol su için: Tüm diyetisyenlerin ve doktorların ortak görüşü elbette bol su tüketmemiz gerektiği. Günde kaç litre su tüketmeniz gerektiğini en basit formülü ile; kilonuzu 0.033 ile çarparak bulabilirsiniz. 

 

Sulu yemekleri süzerek yiyin: Yemeğin tüm tuzlu salçası, yağı suyundadır. Bu sebeple sulu yemek yemek sağlıklıdır fakat zayıflama döneminizde suyunu süzerek yemeniz önerilir. 

 

Sebze yemek güzel, ya patates?: Ortak görüş nişasta yönünden zengin patatesin her türlü pişmiş haline bir süre ara vermek gerektiği. 

 

Ara öğünler ekleyin: Çoğu kişi ara öğün yapacak vakit bulamamaktan veya ana öğünleri bile atlayıp çok uzun saatler aç kaldığı için kilo veremiyor. Çok az bir vakit ayırıp öğleden önceye ekleyeceğiniz bir şekersiz kahve ve saat 15.00 gibi yiyebileceğiniz bir iki ceviz, birkaç küçük kuru meyve ile ara öğünleri yapabilirsiniz. 

 

Ekmek düşman değil: Canan Karatay hariç çoğu uzman ekmek yememizi öneriyor. Bir çok diyetisyen danışanlarının 3 ana öğününe 1’er dilim sağlıklı ekmek ekliyor. Siyez, tam buğday unundan üretilmiş, mümkünse ekşi mayalı ekmeklerin dostumuz olduğunu söylüyorlar. Ekmek dilimi sayısı ve kaç öğünde tüketilmesi gerektiği sizin kendi kilonuz ve beslenme alışkanlıklarınıza göre farklılık gösterebilir. 

 

Sağlıklı yağlardan beslenin: Ortak sır, zayıflamak isteyenleri tamamen yağdan uzak tutmak değil. Ara öğünlerde alabileceğiniz ceviz, badem, fındık gibi sağlıklı kuruyemişlerde bulunan yağdan faydalanılmasını hepsi öneriyor. Yemek ve salatalarda belli ölçüde zeytinyağı kullanılması da faydalı görülüyor.

 

Ve son olarak hepimizin bildiği, diyetisyenlerin de ortak önerisi hem sağlıklı beslenmek için hem de zayıflama dönemimizde özellikle dikkat etmemiz gereken şeyler; fast food tarzı beslenmekden uzak durmak, asitli içecekler ve bol şekerli meyve suları, soğuk çayları tüketmemek, tatlılara bir süre ara vermek, pirinç makarnadan uzak durmak, gece geç saat atıştırmalıklarını bırakmak.

 

7 Adımda Evde Kolay Pilates

Pilates; sıkılaşmak, incelmek ve daha sağlıklı bir görünüme kavuşmak isteyen kadınlar arasında oldukça popüler bir hale geldi. Spor salonlarında, pilates stüdyolarında yardım alarak da uygulayabileceğiniz bu egzersizi, doğru adımları izleyerek evinizde de yapabilir ve güzel sonuçlar alabilirsiniz.

    1.      Pilates Hundred Hareketi

Bu hareket sayesinde karın bölgenizi çalıştırarak sıkılaştırabilirsiniz. Öncelikle pilates matının üzerine sırtüstü uzanın. Bacaklarınızı yerden ayırarak dizlerden kırın ve masa pozisyonuna getirin. Üst bacakların yere dik, alt bacakların ise yere paralel konumda olmasını sağlayın. Başınızı ve omuzlarınızı kaldırarak, kollarınız yere paralel bir şekilde kollarınızı indirip kaldırma hareketini uygulayın. Bu hareketi bir dakika boyunca tekrar edebilirsiniz. 

     2.     Pilates Side Leg Lifts Egzersizi

Bacak kaslarınızı güçlendiren ve kalça bölgesine form kazandıran side leg egzersizi de özellikle yeni başlayanlar için oldukça basit bir hareket. Matın üzerine sağ tarafınıza doğru yan şekilde, olabildiğince esnek bir biçimde uzanın. Sağ kolunuzun dirseğinden destek alarak başınızı sağ elinize koyun. Sağ bacağınız yere temas halindeyken, sol bacağınızı yukarı kaldırın ve indirin. Egzersizi sol tarafınıza uzanarak, sağ bacağınız için de uygulayın. Başlangıç için 10, ileri seviyede 20 kez bu hareketi tekrar edin

     3.     Pilates Swimming

Adından da anlaşılacağı gibi bu hareket bir anlamda mat üzerinde yüzme egzersizi. Matın üzerine yüzüstü uzanın ve esneyin. Ardından, sağ kolunuzu ve sol bacağınızı eşzamanlı olarak yerden kaldırın, indirin. Popo ve karın bölgenizin sabit olmasına dikkat edin. Aynı şekilde sol kolunuzu ve sağ bacağınızı da bu şekilde hareket ettirin. Mat üzerinde esnek bir biçimde biraz es verdikten sonra bu defa iki kolunuzu ve bacağınızı yerden kaldırın. Bu hareketi bir dakika boyunca tekrar edin.

    4.     Roll Up Twist

Matınızın üzerinde oturur pozisyona geçtikten sonra ellerinizi mekik çekecek gibi başınızın iki tarafına koyun. Rahatlık durumuna göre, bacaklarınızı dizlerinizden kırarak ya da bacaklarınızı uzatarak bu hareketi yapabilirsiniz. Pozisyonunuzu aldıktan sonra sağa ve sola doğru twist yaparak bu egzersizi en az 5 kez tekrar edebilirsiniz. Roll up twist hareketi ile karın bölgenizi güçlendirebilirsiniz.  

   5.    Double Hip Extension Hareketi

Pilates matının üzerine sırtüstü uzanın ve ellerinizi iki tarafa doğru açın. Ayak tabanlarınız yere temas edecek şekilde kalçanızı yukarı doğru kaldırın ve tekrar aşağı indirin. Bu hareket sırasında; başınızın ve sırtınızın üst kısmının yerle temas etmesi, ayaklarınızı yerden ayırmamanız, kalçanızı hareket ettirirken ise karın ve kalça kaslarınızı olabildiğince sıkmanız gerekiyor. Köprü hareketi olarak da bilinen bu egzersizle; basen bölgesi çalışır, kalçalarınız şekil kazanır, bel ağrıları azalır ve selülit önlenmiş olur. 

   6.     Basen ve Kalça Egzersizi

Bu egzersiz için pilates topuna ihtiyacınız olacak. İlk olarak, iki bacağınızı da pilates topunun üzerine yerleştirin ve topu kalçanızla temas edecek konuma getirin. Kollarınızı iki yana doğru bırakarak topu sağa ve sola çevirin. Bu egzersiz sayesinde yan kaslarınızı harekete geçirmiş olacaksınız. Kalça egzersizinde ise, yere sırtüstü uzanın ve ellerinizi başınızın arkasına koyun. Bir bacağınızı yere 90 derecelik açıyla yukarı kaldırın, diğer bacağınızı da topun üzerinde sabitleyin. Dik konumda olan bacağınızı ve kalçanızı belirli aralıklarla yukarı kaldırıp tekrar indirerek kalçanızı çalıştırabilirsiniz. 

   7.       One Leg Circle

Tek bacakla daire çizme hareketi ile vücudun merkez bölgesinin güçlendirilmesi amaçlanır. Matın üzerine sırtüstü uzanın ve kollarınızı vücudunuza paralel bir şekilde yan tarafa bırakın. Bacağınızı yere dik bir şekilde kaldırarak daire çizme hareketini uygulayın. Her iki bacağınız için 10 kez uygulayabileceğiniz bu egzersiz sayesinde, bacak kaslarınızı uzatarak daha ince bir görünüme kavuşabilirsiniz.

Tadı ve görüntüsü ile gönülleri fetheden çilekli magnolia bu yıl çok popüler. Hafif bir tatlı olması ve yapılışının da kolay olması sebebiyle çok kişinin tarif defterinde yerini aldı bile.

Malzemeler:

2 paket yulaflı bisküvi,

3 yemek kaşığı tereyağı,

1 litre süt,

5 yemek kaşığı un,

1 su bardağı toz şeker,

1 kutu krema (200 ml),

1 paket vanilya,

10 adet çilek

Tarifi:

2 paket herhangi bir markanın yulaflı bisküvisini un haline gelene kadar kırıntılayın ve bir tavada 2 yemek kaşığı tereyağ ile birlikte hafifçe ve hepsi ıslanana kadar kavurun. Kavrulan bisküviyi servis yapacağınız kupların dibine veya muhallebinin arasına 1 cm kalınlığında olacak şekilde koyun. Kupun iç kısımlarına çilekleri istediğiniz büyüklükte ince ince dilimleyerek yerleştirin.

Ayrı bir tencerede 5 yemek kaşığı un , 1 bardak şeker ve 1 litre sütü pürüzsüz olacak şekilde karıştırarak pişirin. Kaynamaya başladığında bir paket vanilyayı ve kalan 1 kaşık tereyağı ekleyin, karıştırıp, ocağı kapattıktan sonra içine bir kutu kremayı da katın ve çırpın. Karışımı sıcak olarak kuplara bölüştürüp, soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra buzdolabında bekletin.

Süsleme işlemini üzeri tamamen soğuyup tabaka oluştuktan sonra yapın. Süslemeyi tercihinize göre rendelenmiş çikolata, alt tabanda kullanılan bisküvi, dilimlenmiş çilek kullanarak yapabilirsiniz veya aroma katması açısından fotoğraftaki gibi çilek reçelinin suyundan az miktarda katabilirsiniz.

Afiyet olsun 🙂

Emzirme dönemi oluşan göğüs ucu yaraları yeni annelerin kabusudur. Bu durum hem bebeğe alışma hem de doğum yorgunluğu ile aynı döneme denk geldiği için de lohusa kadınları emzirmekten dahi soğutabilir. Her kadında farklı sürede iyileşen göğüs ucu yaraları eğer müdahale edilmezse, ağrı ve akabinde kanama ile sonuçlanabilir.

Aslında bu yaraların en büyük sebebi bebeği doğru pozisyonda tutmamaktan kaynaklıdır. Yanlış tutuş pozisyonu yaraların oluşumuna zemin hazırlar. Emzirirken bebeğin meme ucunu değil, meme etrafında bulunan koyu renk bölgeyi (areola) mümkün olduğunca ağzına almasını sağlamalısınız. Bunun için de emzirme öncesinde memenizi hafifçe sıkarak 1-2 damla süt gelmesini sağlayıp, bebeğinizin dudaklarına sürebilirsiniz. Dudaklarında sütü hisseden bebeğiniz ağzını açacaktır, sizin de o esnada areolayı (koyu renk bölge) bebeğinizin ağzına yerleştirmeniz gerekir. İlk denemelerde bir emzirme danışmanından veya tecrübeli birinden yardım almanız gerekebilir.

Emzirme döneminde oluşan göğüs ucu yaralarının iyileşmesi için ise bir takım önerilerimiz bulunmakta :

  • Eğer meme uçlarınız yara oldu ise eczanelerde satılan meme ucu onarıcı kremlerden mutlaka edinmelisiniz. Bazı kremler yıkanma gerektirmeden, emilebilir özelliktedir. Krem alırken bu kısma dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde her emzirme öncesi meme ucunuzu kaynamış ılımış su ile temizlemeniz icap edecektir.
  • Mümkün olduğunca bol kıyafetler giymeli ve sütyen giymemeye çalışmalısınız. Krem sürdükten sonra bir müddet göğüslerinizi açık bırakmanız da önerilir. Meme uçları hava aldıkça daha hızlı iyileşecektir.
  • Sütyen takmanız gereken durumlar için meme uçlarına gümüş kapak takabilirsiniz. Bu kapaklar meme ucunuzun sütyene temasını engelleyeceklerdir. Ayrıca gümüşün tedavi edici özelliği de bulunmaktadır.
  • Doğal bir yöntem ise ayva çekirdeğinden evde kendiniz yapabileceğiniz jeldir. Ayvanın çekirdeklerini  yarım çay bardağı temiz su ile buluşturup en az 24 saat bekletiniz. Oluşan  jeli  meme uçlarınıza sürebilirsiniz.
  • Tüm bu önerilere rağmen meme ucunuz kanama derecesine kadar yara olduysa, o memenizi 1-2 gün sağıp bir kaşık veya enjektör ile bebeğinize sütü verebilir, diğer meme ile emzirmeye devam edebilirsiniz. Ancak gereksiz sağımın da meme ucunu tahriş edebileceğini ve başka sorunlara yol açacağını lütfen unutmayınız. Yeni doğan döneminde bebeğin memeye alışması çok önemli olduğu için de mümkün olduğunca sağma işlemini kısa tutup emzirmeye devam etmeye çalışınız.

Hamileliğin 32. haftasında meme uçlarına sabah akşam sürmek üzere meme ucu koruyucu kremlerden kullanmak doğuma kadar daha fazla etki etmesini sağlayacaktır. Ayrıca emzirmenin ilk dönemlerinde bir emzirme yastığı kullanarak da bebeğin konumunu ayarlama konusunda daha rahat edebilirsiniz.

Tüm bu süreç geçtikten sonra bebeğinizi keyifle emzirecek ve aranızdaki bağın nasıl bu kadar güçlendiğini gördükçe gösterdiğiniz sabır için kendinize teşekkür edeceksiniz 🙂