Yazar

womanlogy

Yazılar

Birleşik Arap Emirlikleri’ nin 7 emirliğinden biri olan Dubai, tatil planları arasında hızla yer almaya devam ediyor. Özellikle kış aylarında ısınmak ve muhteşem kumsallarında denize girmek istiyorsanız Dubai’yi siz de planlarınıza dahil edebilirsiniz.
Gittiğinizde görmeniz gereken yerlerin listesi ise şöyle:

Burj Al Arab : 7 yıldızlı, yelken görünümü ile Yelken Otel olarak da bilinen bu harika otele girmek istiyorsanız, otelde bir oda rezervasyonunuz veya otel içerisindeki restorana rezervasyonunuz olmak zorunda. Çatısı hem helikopter pisti hem de tenis kortu olarak kullanılabilen bu otelin geceliği 6000 AED civarlarında değişiyor. Restorana ise minimum bir miktar harcama zorunluluğu bulunuyor.

Burj Khalifa (Burç Halife): 828 mt. yüksekliğindeki bu görkemli gökdelen özellikle akşamları müzik eşliğinde sunduğu yaklaşık 4-5 dakikalık ışık gösterisiyle izleyenleri büyülüyor. Dünyanın en yüksek gökdeleni olan Burj Khalifa, 163 kata sahip. İçerisinde otel, iş merkezi, gece kulübü, restoranlar bulunan gökdelende aynı zamanda seyir terasında şehri ayaklarınızın altına alıp bir kahve içmeye ne dersiniz? Ayrıca dünyanın en yüksek asansörü de bu binada bulunmakta. Şehir merkezinde bulunan Burj Khalifa’ya metro ile ulaşabilirsiniz. Bilet ücretleri çıkacağınız kata ve saate göre değişmekte. İçeriye giriş için Dubai Mall’ den veya internetten bilet alabilirsiniz.

Dubai Mall : Downtown alanında Burj Khalifa ve Souk Al Bahar (restoranlar ve mistik butik mağazaların olduğu bir nevi pasaj) ile birlikte yer alan Dubai Mall, dünyanın en büyük alışveriş merkezi unvanına sahip. En lüks markaların bulunduğu bu alışveriş merkezinde 1200 mağaza, aynı zamanda gezebileceğiniz içerisinde köpek balıkları bulunan devasa Dubai Aquarium,, 22 ekran sinema ve buz pateni pisti de bulunmakta. Moda sevenlerin gözdesi Dubai Mall, moda markaların göz bebeklerini bünyesinde barındırdığı için de oldukça gururlu. Burada bulunan dünyanın en büyük kapalı altın pazarını da gezmeden oradan ayrılmayın.

Miracle Garden : Şehre bir parça uzak kalan Miracle Garden, çölün ortasında kurulmasından dolayı gerçekten görülmeye değer mucizevi bir çiçek bahçesi. Dünyanın en büyük çiçek bahçesi olan Miracle Garden haftada 55.000 ziyaretçi almakta. Çiçekler arasında açık oturma alanları, ibadet odası, tuvalet blokları, güvenlik odası, fast-food tüketim noktaları, ilk yardım odası gibi alanlar da bulunuyor.

Global Village : Dubai’de görmeniz gereken yerlerden biri olan Global Village’e Miracle Garden ile yakın olması sebebiyle aynı gün gidebilirsiniz. Yaklaşık 30 ülkenin kültürlerini, yaşam tarzlarını, yemeklerini ve müziklerini inceleme fırsatı bulacağınız Global Village’de çok eğleneceksiniz. Burası için yaklaşık 3 saatinizi ayırmaya hazır olun tabii gezmeyi seviyorsanız.

Dubai Müzesi : Dubai Müzesi, şehrin oldukça eski yerleşim bölgesi olan Al Bastakiya Bölgesi’nde bulunmakta. Müze geçmişte ikametgah ve yönetim amacıyla kullanılsa da şuanda Dubai yerlilerinin geçmiş hayatlarını inceleme fırsatı sunuyor. Eski zamanların insanlarının geçimlerini incelemek için uygun bir atmosfer yaratılan müzeye giriş  cuma günleri 14.30-20.30, diğer günler ise 08.30-20.30 saatleri arasında.

Jumeirah Beach (JBR) : Dubai Marina’nın devamı olan 1,7 km. uzunluğundaki sahil şeridinde arka tarafınızda gökdelenler, ön tarafınızda deniz ile güneşlenmeye, keyif yapmaya hazır olun. Gökdelenlerin olduğu caddede ise yemek yiyebileceğiniz türlü restoranlar, zaman zaman açık hava konserleri ve etkinlikler bulunmakta. Özel eşyalarınızı kilitleyebileceğiniz kasalar, kapalı duş alanları mevcut. Deniz ve kumsal açısından oldukça şanslı olan Dubai’de deniz tatili yapacaksanız buradaki otelleri de tercih edebilirsiniz ancak pahalılığını ve şehir merkezine biraz uzak olmasını da göz önünde bulundurmakta fayda var.

Çöl Safari : Türkiye’den farklı olarak yapılabilecek bir aktivite olan safari için 2-3 gün önceden rezervasyon gerekiyor. Çölde akşam da vakit geçirecekseniz üzerinize bir şal almanız önerilir, çünkü çöl akşamları oldukça serin olabiliyor. Heyecanlı bir aktivite olacağı kesin !

Palm Island (Palm Jumeirah) : Palmiye Adası konaklamak için oldukça lüks bir ada olup, aynı zamanda konaklama yapmadan restaurantlarını denemek için de gidilebilecek bir seçenek. Adanın çevresinde yat veya sürat tekneleri ile dolaşmak oldukça moda. Su üzerindeki lüks restoranlar ise başınızı döndürmeye yetecek.

Şimdiden iyi eğlenceler.

Dubai son dönemlerde gerek sıcak iklimi, gerek iddialı yapıları gerekse mükemmel kumsalları ve denizi ile özellikle lüks sevenlerin sıklıkla tercih ettiği gözde turizm destinasyonu oldu. Öyle ki her ülkeden akın akın turist alan Dubai’ye gitmeden önce bilmeniz gerekenleri sizler için yazımıza aktardık:

  • Türkiye’den 4,5 – 5 saatte ulaşabileceğiniz Dubai ‘ye direkt uçuş mevcut.
  • Dubai Kasım-Mayıs ayları arasında tercih edilmeli, yaz aylarında sıcaklıklar 50 dereceyi bulabiliyor..
  • Resmi tatil günü Dubai’de Cuma Günü.
  • Dubai para birimi Dirhem ( AED)
  • Dubai’de Türkiye’ye oranla araba, yakıt, teknolojik aletler uygun fiyatlı, ancak tekstil, kira fiyatları ve gıda konusunda Türkiye’nin 2-3 katı fiyatlarla karşılaşmanız normal çünkü hemen hemen her şeyi ithal ediyorlar.
  • Yakıt oldukça uygun fiyatlı olmasına rağmen, taksi ve toplu taşıma Türkiye’ye oranla uygun fiyatlı değil. Özellikle toplu taşıma Türkiye’deki fiyatların 2-3 katı.
  • Dubai temizliği ve düzeni ile sizi sevindirecek. Öyle ki sokakları köpüklü su ile yıkayan arabalarla karşılaşabilirsiniz. Umumi tuvaletler ise ücretsiz olmasına rağmen oldukça temiz.
  • Lüksü çok seven Dubai’de isterseniz gökdelenlerin üzerinde seyir keyfi yapabilir isterseniz AVM’lerde dahi taksi ile dolaşabilirsiniz.
  • Dubai’de giyim ve stil konusu serbest herhangi bir kısıtlama bulunmamakta.
  • Giderken hangi mevsim olursa olsun yanınıza ince hırkalarınızdan bulundurun çünkü toplu taşımalar ve diğer tüm kapalı alanlarda klimalar sebebiyle üşüyebilirsiniz.
  • Dubai’de konuşulan resmi dil Arapça. Ancak endişelenmeyin şehirde hemen herkes İngilizce biliyor. İngilizce bildiğiniz takdirde iletişim sizin için oldukça basit olacak.
  • Dubai için yaklaşık 4-5 gün gezmek için ideal bir süre. Deniz turizmini sevenlerdenseniz süreyi elbette gönlünüze göre uzatabilirsiniz.
  • İstanbul gibi kozmopolit yapıda olan Dubai doğa güzelliği bakımından sizleri hayal kırıklığına uğratabilir. Şehirde lüks binalar, lüks AVM’ler oldukça fazla ancak doğa severler için yapay bahçeler bir alternatif olabilir.

Dubai ‘ye gitmeden önce, gezebileceğiniz alternatif yerleri öğrenmek isterseniz “Dubai’de Nereler Görülmeli?” yazımıza göz atabilirsiniz.

Doğum esnasında salgılanan ve doğumu yöneten bir takım hormonlar bulunur. Bu hormonlar doğumun doğal gidişatı için gereklidir ve doğum esnasında da aktif rol oynarlar.

Oksitosin : Diğer bir adıyla “Sevgi Hormonu” oksitosin, yalnızca doğumda değil aynı zamanda sevişme esnasında ve ölüm anında da salgılanır. Bu hormon rahim kasılmalarını tetikleyerek doğumun gerçekleşmesine yardımcı olur. Doğumdan önce salgılanmaya başlayan oksitosin, doğumdan sonra da en üst seviyededir ve plasentadan bebeğe geçer. Süt salınımını da artıran en önemli hormonlardan biridir.
Doğumun olağan akışında, sessiz, huzurlu, loş, uygun ısıda ve gebenin kendini güvende hissettiği ortamlarda daha rahat görülür.
Korku ve stres oksitosinin baş düşmanıdır.

Endorfin : Doğum dalgalarının sıklaşması sonucu ağrı hissiyatını azaltan hormon, doğal ağrı kesici “endorfin”dir.
Endorfin hormonu, annenin doğuma adaptasyonunun artmasını ve daha rahat doğum yapmasını sağlar. Egzersizin, endorfin hormonunu artırdığı tespit edilmiştir.
Epidural anestezi ve sezaryen doğumlarda endorfin daha az salgılanır ve bu durum emzirme sıkıntısına da yol açabilir. Çözüm olarak da, doğum sonrasında anne-bebek ten tene teması artırılmalıdır.

Adrenalin : Heyecan hormonu adrenalin, korku, kaygı ve stres durumlarında ortaya çıkan, doğumun ilerleyişini olumsuz etkileyerek annede ağrıların daha şiddetli hissedilmesine yol açan bir hormondur. Güvensizlik ve huzursuzluk durumları adrenalini kamçılayarak doğum anında anneyi ve bebeği strese sokar.
Adrenalinin azaltmak için, doğum ile ilgili kaygılarınızı azaltmalı, kendinize güven ortamı yaratmalı ve kendinize güvenmelisiniz.

Prolaktin : Hipofiz bezinden salgılanan prolaktin, gebeliğin 8. haftasından itibaren süt bezlerini olgunlaştırarak anne bedenini süt üretimine hazırlar. Prolaktin hormonu gebelik ve lohusalıkta yükselir ve yükselmesi gebeliği sağlayan başka hormonları (FSH ve GnRH ) durdurduğu için gebelikte ve lohusalığın yoğun döneminde adet döngüsü görülmez. Doğumdan sonra bir müddet adet görmemenin sebebi de budur.
Prolaktin erkeklerde de bulunan bir hormondur. Erkeklerde yüksek görülmesi ise: cinsel isteği azaltma, sperm üretimini yavaşlatma, erken boşalma, ereksiyon bozukluğu gibi problemlere yol açar.

Planlı sezaryende bu hormonlardan yalnızca adrenalin hormonu aktif rol oynar. Sebebi ise doğum hissiyatının yaşanmaması, doğal akışa aykırı bir durum olması ve vücudun doğuma hazır olmamasıdır. Adrenalin bebeğin stres ile dünyaya gelmesine sebep olduğu ve anne bebek bağlanmasını azalttığı için artık pek çok uzman tarafından ciddi bir sağlık sorununuz bulunmadığı sürece planlı sezaryen önerilmemektedir.

Bebeğinizi keyifle kucağınıza aldığınız güzel günler dileriz.

Doğumdan sonra başlayan lohusa döneminin süresi her kadında farklı olsa da genellikle ortalama 40 gündür. Bu dönem anneliğe alışma, annenin doğum sonrası fiziksel ve ruhsal yorgunluğu, bebek bakımı gibi yeni süreçlerin başlaması sebebiyle zorlu olabilir. Ancak süreci kolay atlatabilmek için verilebilecek bir takım öneriler de bulunur :

Yakınlarınızdan Destek Alın : Lohusa dönemini tek başınıza geçirmemeye özen gösterin. Bu dönemde bir yakınınız size destek olursa süreci daha kolay atlatabilirsiniz. Ev işleri, gelen misafirleri ağırlama gibi konularda yardım istemekten çekinmeyin.

Bebeğinize Kendiniz Bakın : Yakınlarınızdan alacağınız destek mümkün olduğunca bebek dışındaki konulardan olmalı ki, bebeğinize alışmanız hızlı olabilsin. Bebeğiniz ile ne kadar çok zaman geçirirseniz, ona daha hızlı alışacak ve kendinizi daha motive hissedeceksiniz.

Emzirin : Yapılan araştırmalar emzirmenin anne-bebek bağını güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Emzirmek sizi bebeğinize daha da yakınlaştıracak ve aynı zamanda fazla kilolarınızdan hızlıca kurtulmanıza da yardımcı olacaktır.

Dinlenin : Lohusa döneminde ne kadar çok dinlenirseniz vücudunuzun ve ruhunuzun o kadar kolay toparlandığını göreceksiniz. Her gün ılık duş almaya ve bebeğiniz uyuyunca gün içinde siz de uyumaya çalışın. Sakin kalmaya özen gösterin.

Dengeli Beslenin : Beslenme konusu hem sizin için, hem emzirdiğiniz bebeğiniz için oldukça önemli. Dengeli beslenmeye mutlaka gayret edin. “Emzirme Döneminde Nasıl Beslenilmeli” adlı yazımızdan daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Misafirleri Ertelemekten Çekinmeyin : Kendinizi iyi hissetmiyorsanız misafirleri ertelemekten çekinmeyin. Bu süreçte misafir ağırlamak sizi daha da yorabilir.

Lohusa döneminde yeni annelerin depresyon belirtileri sıkça görülmektedir. Bu dönemde size en fazla destek olması gereken kişi şüphesiz eşinizdir. Eşiniz ile mutlaka sıkıntınızı paylaşın, size destek olmasına fırsat tanıyın. Lohusa döneminde ruh haliniz  hem kendi sağlığınız hem de bebeğinizin bakımını da etkileyeceği için oldukça önemlidir ve bu dönemde gerekiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.

İranlıların alışveriş,  tatil ve yaşamak  için Türkiye ilk tercihleri oluyor. Bizim ülkemizde ise  yıllardan beri  Ortadoğu’ya karşı bir ön yargı var. Bu ön yargı Türkiye’ye okumaya gelen çok sayıda İranlı öğrenci sayesinde biraz olsun kırılmaya başladı.Şimdi ön yargılarımızdan çok farklı olan İran’ı biraz tanıyalım :

  • Resmi dili Farsça olan İran’ın nüfusunun yaklaşık % 40’ı Türklerden oluşmaktadır. Dolayısıyla Farsça’nın yanı sıra pek çok bölgede Azerice ve Türkçe konuşulmaktadır. Türk kanalları takip edilmekte, Türk şarkıcılar sevilmektedir.
  • Pek çok Ortadoğu ülkesinde olan zorunlu çarşaf uygulaması İran’da yoktur, kadınlar hafifçe bir şal ile de dışarıda gezebilir, kalçasını örtecek uzunlukta bir hırka veya ceket ile istediği pantolonu giymektedir. Makyaj, oje, saç boyası gibi konularda ise herhangi bir kısıtlama yoktur.
  • İran halkı eğitime çok önem vermekte, kız çocuklar da erkek çocuklar da eğitim konusunda iyi fırsatlara ve aileler tarafından gerekli desteklere sahiplerdir. Halk, yönetimden çok daha farklı ve esnek görüşlere sahiptir.
  • Yemek kültürü olarak Güneydoğu Anadolu mutfağımızın yemeklerine benzeyen İran Mutfağı’nda ağırlıklı olarak et yemekleri , meşhur safranlı pilavı ve olağanüstü tatlıları ile kaloriler sizi bekler.
  • Tarih sevenler için görülmesi gereken pek çok yer var bunlardan birincisi Tebriz Kapalı Çarşısı. Dünya’nın en büyük kapalı çarşısı özelliğini taşıyan bu yapıdan feyz alınarak İstanbul Kapalı Çarşısı inşa edilmiştir. Özellikle el dokuma halı, halı tablo ve altına ilgisi olanların pek çok model bulabileceği bu çarşı aynı zamanda Unesco Dünya Mirası listesinde yer alır.
  • Kullandığı takvim sebebiyle Mart ayında yılbaşına giren İran’da Nevruz Bayramı oldukça önem taşır. Nevruz Bayramı hem yılbaşı hem bayram olduğundan ötürü uzun bir tatil dönemini kapsar. Yine kullanılan takvim sebebiyle şu an İran’da 1300’lü yılların içerisinde yaşanmaktadır.
  • Alkol kullanımı, alkollu mekan, evli olmayan çiftlerin toplum içinde samimiyet içinde davranışlar sergilemesi uygun değildir. Bu tarz durumlarda Ahlak Polisleri devreye girmektedir.
  • Türkler için vize uygulaması olmayan İran’ın Türkiye’ye kıyasla daha ucuz olduğunu memnuniyetle söylemek isteriz. Bütçesi az olanlar için rahatlıkla tercih edilebilecek farklı bir gezi alternatifi.
  • Yılın en uzun günü olan 21 Aralık , Şeb-i Yelda adıyla bilinir. İran için önemli bir gün olup, aile arasında toplanılır ve bolluk bereket simgelemesi açısından bu mevsimde sofrada karpuz ve nar bulundurmak önemlidir.

Tarih ve yemek düşkünü olan herkesin mutlaka görmesi gereken İran’da yabancılık çekmeyeceksiniz. Özellikle Tebriz’e giderseniz her yerde Türk şarkılarına rastlayacak, halkın Türk televizyon kanalları izlediğini görecek ve Türk olduğunuz fark edilince size özel bir ilgi gösterildiğini fark edeceksiniz.

Seyşeller Cumhuriyeti resmi adından ziyade kısaca Seyşeller diye anılan bu tropik cennet adeta başınızı döndürecek güzellikle. Yapılan araştırmalara göre Dünya’nın en güzel 3. adası seçilen Seyşeller, 100’den fazla adayı bünyesinde barındırıyor. 

İşte Seyşeller yolculuğundan önce kısa bilgilendirmeler :

  • Afrika’nın doğusunda, Hint Okyanusu’nda bulunur. Ekvatora oldukça yakındır. 
  • Türk Vatandaşları için vize problemi bulunmuyor.
  • Türkiye’den direkt uçuş ile Seyşeller’e yaklaşık 8 saatte varabilirsiniz.
  • Ilıman bir iklimi vardır, tatil için her mevsim gidilebilir ancak Kasım-Şubat ayları arasında muson yağmurları faktörünü unutmamak gerekir.
  • Para birimi Seyşeller Rupisidir. 
  • Hem yeme içme, hem alışveriş konularında oldukça pahalı bir ülkedir. Her şey dahil bir otel ile anlaşmanız bütçeniz açısından faydalı olacaktır.
  • Oldukça seçkin bir turist kitlesine sahiptir, turizm en önemli gelir kaynağıdır.
  • Ülkede İngilizce, Fransızca ve Creole dili konuşulur. Creole dili, Fransızcaya oldukça benzer.
  • Seyşeller mutfağı genellikle deniz ürünleridir. Değişik deniz ürünlerine hazır olun.
  • Seyşeller halkı genellikle katoliktir. Ayrıca az miktarda da Müslüman ve Hindu da bulunur. 
  • Tropik meyve cenneti de denilebilecek Seyşellerde, organik ananas, avokado, muz, papaya, kavun ve elbette hindistan cevizine doyacaksınız. Ağaç kabuklarında yine organik tarçına rastlayacak, tarçın konusuna bayılacaksınız. 
  • Ülkedeki bazı hayvanlara alışmak ise çok zor olmuyor. Yengeç, kaplumbağa, kertenkeleler oldukça yaygın ancak insanlara zararları dokunmuyor.

            Farklı bir coğrafyada, göz alıcı sahiller, keyifli bir deniz, rengarenk balıklar ve sizi sarıp sarmalayan ılık bir rüzgara hazır mısınız?

    Bazı kitaplar okuyucuya yalnızca keyifli zaman sunarken, bazıları ise farklı bakış açıları sağlayarak ufkunuzu açar. Sizi bir adım öne taşıyacak, hayatınızda fark yaratacak 5 kitap önerimiz burada :

İkigai : Japonların uzun ve mutlu yaşam sırrı olarak tüm Dünya’ ya ün salan “İkigai” sayesinde daha mutlu ve daha uzun bir hayat kurmak bizim elimizde. Mutlu yaşamak, Japonya’nın Okinawa şehrinde bir yaşam biçimine dönüşmüş. Siz de bu yaşam biçimini seçmek isterseniz, bu kitabı, okuma listenizde ön sıralara alın deriz. Kendi ikigainizi bulmanız için kendinize sormanız gereken sorular kitabın iç sayfalarında sizi bekliyor. 

Secret : Hayatınızı değiştirmeye hazır mısınız? Bu gizemli kitap, sizin istediklerinize sahip olabilmenizin aslında zor olmadığını anlatıyor. “Çekim Yasası” ile bunu başarmak tamamen sizin elinizde. Kısacası, duygu ve düşüncelerinizi değiştirin ve hayatınıza yansıyan farkı görün. 

Küçük Prens : Görünüş itibariyle küçük çocuklar için yazılmış gibi dursa da yetişkinlere hitaben etkili mesajlar gönderen bu kitabı okurken dünyayı ve kendinizi sorgulayacaksınız. İnsanların yaşlandıkça insanlıktan nasıl uzaklaştığını vurgulayan kitap, okuyucuya adeta insanlık dersi veriyor. “İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir.”

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı : Hedefleriniz ne kadar büyük olursa olsun, alışkanlıklarınızı değiştirerek onlara ulaşabilirsiniz. Etkili insanların hayat tarzına getirdiği 7 alışkanlık ise kitabın içinde sizi bekliyor. Harika değişiklikler için hazır olun ve harekete geçin.

Her Şey Seninle Başlar : Mümin Sekman tarafından kaleme alınan “Her Şey Seninle Başlar” kitabı kişisel kurtuluş savaşınızı anlatıyor. “Sende sandığından çok daha fazlası var.” “Başkaları yapabildiyse sen de yaparsın” gibi cümleler ile size içinizdeki potansiyeli ortaya çıkarmaya yardımcı olan bu mucizevi kitabı kendinize iyilik yapmak istiyorsanız mutlaka okuyun. Çünkü her şey sizinle başlar.

Bebeklerde Gaz Sancısına Öneriler

       Özellikle yenidoğan bebeklerde sıkça rastlanan gaz sancısı pek çok bebek ve annenin için kabusu oluyor. Bebeklerde  sindirim sisteminin henüz yetişkinler kadar gelişmemiş olması gaz sancılarına sebep olurken, bebekler kendi kendilerine dönebilene kadar da bu süreç devam ediyor. Sancıları azaltmak için ise aşağıdaki önerilere göz atabilirsiniz.

  • Bebeğinizi her gün ılık su ile yıkayın.
  • Bebeğinizin karnına saat yönüne doğru yumuşak hareketlerle masaj yapın. 
  • Bebeğinizin ayaklarını sıcak tutmaya çalışın.
  • Bu süreçte kanguru veya sling kullanımı bebeğiniz için huzur verici olacaktır.
  • Bebeğinizi yüzüstü yatırarak sırtına dairesel hareketlerle masaj yapın. Ancak bebeğiniz özellikle 3 aydan küçük ise; nefes alışını kontrol etmek amacıyla mutlaka yanında bekleyin. Yalnız başına bırakmak tehlikeli olacaktır.

Bebeğiniz anne sütü ile besleniyorsa;

  • Gaz arttırıcı yiyeceklerin tüketimini bir süreliğine kısıtlayın. Özellikle bakliyatlar, karnabahar, brokoli, bakla, sarımsaklı yoğurt, soğuk süt, karabiber, marul, kakao, lahana, pırasa, gazlı içecekler gaz sancılarını tetikler.
  • Sıvı tüketimini öğünlerinizden eksik etmeyin. 
  • Günlük çay kahve tüketiminizi azaltın.
  • Yemeklerinize bir tutam kimyon ekleyin.

 

      Özellikle gaz sancısı dönemleri anne açısından stresli dönemler olduğu için bu dönemlerde yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin. Aksi takdirde sizin stresiniz de bebeğe yansıyacağı için süreç daha da zorlu hale gelebilir.

Almanya’nın başkenti olan Berlin yıllar boyunca çok fazla siyasi kaosun yaşandığı yer olup aynı zamanda da bu kaostan beslenen şehir. Şehre adım attığınız andan itibaren sizi sımsıcak bir gettoluk karşılar ve İnsanların hem cool hem de enerjik olmasının sebebi ne diye düşünür durursunuz.

İşte Berlin;

Shengen vizesi ile seyahat edebileceğiniz şehre yolculuk Türkiye’den yaklaşık 2.5 saat sürmektedir.

Yeme içme ve eğlence anlamında Avrupa’ya göre çok da pahalı olmayan şehirdir. 

Currywurst (körili sosis) ve pretzel (alman simidi) şehrin ünlü yiyeceklerinden olup, alkol tercih edenler için farklı bira lezzetleri bulunur.

Şehir  dünyada gece hayatının merkezlerinden sayıldığı için akşam için eğlenme garantili program yapabilirsiniz. 

Şehirde Cuma ve Cumartesi geceleri 24 saat metro mevcuttur ve tüm şehri metroyla gezebilirsiniz. 

Görülmesi gereken yerler olarak ; East Side Gallery, Reichstag, Televizyon Kulesi, Kurfürstendamm Caddesi, Berlin Zoolojik Bahçesi, Neues Museum, Berlin Katedrali, Kurzberg Caddesi sıralanabilir.

Türk mutfağını her yerde arayanlardansanız, Kurzberg Caddesi size bu konuda yardımcı olacaktır. 

Christmas döneminde gidenler için Christmas pazarları gezilecek iyi bir seçenektir.

Yaramaz Çocuk Berlin’de içinizdeki çocuğu keşfedip tekrar tekrar büyütmek için gitmek isteyeceksiniz.

 Hamilelik, kadınların hayatında oldukça önemli bir dönemdir. Bu büyülü süreç, kimileri için rahat ve keyifli geçerken, kimileri için ise mide bulantıları, kas ağrıları ve halsizlik içerisinde geçebilir. Minik yavrunuzla beraber zamanla ağırlaşan bedeninize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri ise elbette spordur. Ancak bildiğiniz üzere her spor bu sürece uygun olmayacaktır. Peki bu dönemde, doktorumuzun onayını da alarak hangi sporları yapabiliriz?

 

  • Yürüyüş : Düzenli yapılan hafif yürüyüşler sizi doğuma hazırlar ve ilerleyen dönemlerde oluşabilecek bel ve sırt ağrılarınızı hafifletir. Günlük yarım saatlik yürüyüş hamilelik döneminde idealdir.
  • Yüzme : Hamilelikte önerilen en kıymetli spordur. Yüzme tüm kasları harekete geçirdiği gibi aynı zamanda kişinin zihninde de dinginliği sağlar. 
  • Yoga : Hamile yogası, normal yogadan daha farklıdır. Bir takım hareketler kısıtlı yapılır, bir eğitmen eşliğinde yapılmalıdır. Hem bedene hem ruha hitap eder ve kişide sakinliği de sağlar. 
  • Pilates : Normal doğumu kolaylaştırdığı söylenen pilates, hamilelik öncesinde yapılmıyorsa çok önerilmez. Yoga gibi hamile pilatesinde de her hareket yapılmaz ve bir eğitmen eşliğinde yapılmalıdır. 
  • Squat : Özellikle hamileliğin son trimesterında normal doğum isteyen kadınlara kolaylık sağlayacak olan squat bebeğin doğum kanalına girmesi ve uygun pozisyonu alması için yardımcıdır.

 

        Bahsi geçen tüm sporlar mutlaka sizin sağlık durumunuza göre doktorunuzun onayı alınarak yapılmalıdır. Sağlıklı hamilelik günleri dileklerimizle…