Yazar

womanlogy

Yazılar

Ülkemizdeki kültür çeşitliliğini düşünürsek pek çok söz/nişan/düğün adeti olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Tükenmeye yüz tutmuş yöresel evlilik adetlerinin bir çoğunu demode bulabilme ihtimaliniz yüksek ancak içlerinden güzel olanları alıp kullanmak isterseniz yazımızı okumaya başlayabilirsiniz.

 

 Erzurum : Gelin için düzenlenen kına gecesinin bir benzeri erkek için düzenlenen kısır gecesidir. Bir çeşit bekarlığa veda partisi gibi de düşünebilirsiniz. Kısır gecesinde damat ve sağdıç için damadın erkek arkadaşlarının da katılımı ile acımasızca oyunlar oynanabilir. Damadın çiğ yumurta içmesinden, başarısız olursa dayak yemesine varan zorlu oyunlardan bahsediyoruz.

 

 Bursa : Damadı kız almaya göndermeden önce köy imamları ile birlikte damada, damat giydirme merasimi yapılır. Damadın arkadaşları hep birlikte damada damatlığını giydirirler.

Düğünden önce yapılan en önemli etkinliklerden biri de gelin hamamıdır. Gelin hamamı düğünden önceki gün yapılır bunun için erkek tarafı bir hamamı kiralar iki tarafında kadınları hem yıkanıp hem de eğlenirler.Kayınvalide gelin hanıma sedefli hamam takunyası, gümüş hamam tası ile sedefli yüz aynası hediye eder. Hanımlar def,darbuka eşliğinde eğlenirler; beraberlerinde getirdikleri yemişleri yerler.

 

 Zonguldak : Nişan merasiminden sonra nişan evinin içerisine ip çekilir ve damadın getirdiği hediyeler bu ipe asılır.(Kumaş, saat, yüzük, altın, para, gömlek, yazma, eşarp, vs.) Kız kınasının yapılacağı gün, kız evinde kına ekmeği yapılır. Oğlan tarafı kız evine kına ekmeğine gelirler.Erkek misafirlere sofra kurulunca ortaya bir sini ile helva getirilir. Helvanın içine bozuk para ve kabak çekirdeği konur. Kızın zengin olması için bu adet yapılır. Buna “kız helvası” da denir.

 

 Trabzon : Kız isteme işi bitince, kızın nüfus kâğıdı bir mendile sarılarak oğlan tarafına getirilir. Oğlan tarafından nüfus kâğıdını alan kişi hediye olarak bir miktar para verir. Düğünden sonra gelin eve girerken damat gelinin başı üzerinden bozuk para ve çiçek atar. Nikahtan önce gelinin kucağına nesli devam etsin diye  çocuk verilir. Gelin eve girdikten sonra ocağa götürülür. Eve bereket getirsin diye gelin ateşe odun koyar ve ateşte bulunan tencereyi karıştırır.

 

 Trakya : Trakya’da kız istemeye genellikle hayırlı günler olduğu inancıyla Pazartesi ya da Cuma geceleri gidilir. Boşnak ailelerde yaygın olan bir gelenek ise erkek tarafının beraberinde kahve götürmesidir. Kız istendikten sonra kız verilirse, kahve tepsisine gelenler bozuk para koyarlar ve beraberlerinde getirdikleri kahveyi verirler ve kız getirilen kahve ile kahve pişirir,dağıtır. Karşılığında kızın verildiğinin müjdesi olarak erkek tarafından gelenlere havlu (bazı bölgelerde mendil) dağıtılır. Düğünde ana yemeklerle birlikte pilav ikramı olmazsa olmazdır. Rumeli mutfağında “büryan” diye tabir edilen bu etli pilavlarda küçük veya büyükbaş hayvanların etleri kadar tavuk eti de bolca kullanılan malzemedir.

 

Muğla : Kız evi çeyizin tamamını yapar, oğlan evi takısını takar bir de ev alır. Bu yüzden de “kız alırsan Muğla’dan, ev yaparsan tuğladan” diye bir söz vardır.

Keşkek olmazsa olmazdır düğünde. Pilav, et, etli nohut, zerde ikram edilir.

Gelin almadan sonra gelin alayı yapılır ancak eskiden oğlan gelin alayına katılmaz, evinin önünde beklerdi, evine gelen karısını çiçekle karşılardı.

Gelinin kucağına küçük çocuk oturtturulur. Bunun anlamı, arası çok geçmeden bebekleri olmasını dilemektir. Gelinin kucağına kız çocuğu oturtturulursa kızı, oğlan çocuk oturtturulursa oğlu olacağına inanılır.

 

Mardin : Görücülük, başlık gibi geleneksel düğünler günümüzde de sürmektedir.

Kız tarafı eğer evliliğe sıcak bakıyorsa oğlan tarafına bir defter gönderir ve oğlan bu deftere sağlayabileceği imkanları yazarak defteri geri gönderir. Daha sonra alınan her şeyin bedeli bu deftere yazılır, defterdeki tutar ne kadar fazla olursa bu gelinin değerini gösterir bir nevi. Nişan töreninin tüm mali külfeti erkek tarafına aittir.

Ayrıca erkek tarafı kız evine davetlilere sunulacak şerbeti tatlandırmak için bir çuval şeker gönderir. Düğünde İçi bozuk para ve şekerle dolu olan bir testi kaynana tarafından gelinin eline verilir. Gelin testiyi yere çarparak kırar, bu olay uğur kabul edilir. Testiden etrafa saçılan para ve şekerleme bereket ve uğur anlamına gelir.

 

Antalya :Geline kına yakmadan önce abdest aldırılır.Genç kızlar tarafından büyük bir leğende kına yoğrulur.Yoğrulan kınanın üzerine mum yakılır.Kına ilk olarak annesi tarafından gelinin eline sürülür.

Nişanda öncelikle kayınvalide nişan yüzüğünü ve kendi nişan hediyesini takar. Arkasından bütün oğlan evi kendi hediyelerini renk renk kurdeleler ile takarlar. Sonra kız tarafı hediyelerini takar ve gelinin ortaya çıkıp hediyelerle birlikte oynaması beklenir.

     Buradaki çoğu adet artık geçmişte kalsa da kına gecesi ,damat giydirme, testi kırma ve gelin hamamı hala bir çok bölgede devam ediyor. Zamanla evlilik adetleri de artık yavaş yavaş tükenirken, zevkli bulduğunuz adetleri yaşatmanızın kime ne zararı olabilir ki.

Şanlıurfa yöresinin dillere destan patlıcan kebabını hem siz hem de misafirleriniz çok sevecek.

 

Malzemeler :

  • 750 gram kıyma,
  • 1,5 kilo kalın ve uzun boy patlıcan,
  • 1 adet rendelenmiş kuru soğan,
  • 1 yemek kaşığı tatlı biber salçası,
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ,
  • Tuz,
  • Karabiber
  • 5-6 diş sarımsak,
  • 1 adet dilimlenmiş domates,
  • 3 adet yeşil biber
  • Lavaş ekmeği (arzuya göre)

 

Tarifi :

     Patlıcanları 5’er cm kalınlığında kabuğunu soymadan doğrayın ve tuzlu suda yarım saat bekletin.

     Kıyma ile soğan, salça, sıvı yağ, tuz ve karabiberi karıştırıp yoğurun ve doğradığınız patlıcanlarla aynı boyutlarda köfteler oluşturarak yuvarlak bir tepsiye sırasıyla patlıcan ve köfteleri peş peşe dizin.

     Köftelerle patlıcanların aralarına sarımsakları ekleyin.

     Domates dilimlerini ve biberleri ilk 15 dakikadan sonra tepsinizin üzerine serpiştirin.

     200 derece fırında 40 dakika pişirin, lavaş ekmeğe sararak sıcak servis yapın. Afiyet olsun.

      

Not : Pişirirken tepsinize kesinlikle su eklemeyiniz.

Marketlerden satın aldığınız, et ve tavuk lezzeti veren bulyonlar aslında bir çok zararlı madde içerir. Bunun yerine evde kendi damak tadınıza göre hazırladığınız bulyonlarla yemeklerinizi tatlandırmaya ne dersiniz?

 

Yapılışı çok kolay ve keyifli olan bu bulyonlar için 200 gr et veya yarım tavuk göğsünü  2 – 3 su bardağı su ile haşlayın. Bu suyun içerisine 2 çorba kaşığı tereyağını ekleyin. Kimyon, kekik, karabiber, pul biber gibi sevdiğiniz baharatları ilave edin. Karıştırın ve derin dondurucunuzun buz küpleri için ayrılmış yerine veya ayrı satılan buz kalıplarına dökün. Dondurun. Kullanmak istediğiniz zaman kalıptan bir tane küp çıkarmanız yeterli. Pilav gibi yemeklerde kullanmak için baharatsız küpler de hazırlayabilirsiniz. En güzel tadı et suyunun kendi aroması verecektir.

Bebeğinizin kabız sayılması için bolca ıkınması, kakasını yapamıyor olması veya kakasının çok katı olması gerekmektedir. Yalnızca anne sütü alan bebeklerin kaka yapması bir kaç günü bulması normal sayılır. Kabızlık daha çok ek gıdaya geçiş dönemlerinde ve farklı yiyeceklerin ilk kez denendiği dönemlerde görülür. Her şeyden önce bebeğiniz dünyaya alışmaya çalışırken bu tarz rahatsızlıklar yaşamasının doğal olduğunu bilmelisiniz ve en sağlıklı cevabı doktorunuzdan alabileceğinizi de. Bizim tavsiyelerimiz ise;

 

Bebeklerde kabızlığı gidermenin yolları:

 

*Öncelikle kabızlığa neyin sebep olduğunu bulmalı ve bu durumun önüne geçmeye çalışmalısınız.

*Kabızlık, sebebi tahmin edilenin aksine yanlış beslenmenin dışında bazen sadece yetersiz sıvı alımından kaynaklanır. Bebeğinize bolca su içirin, onun sıvı almasını sağlayın.

*Bebeğinize bir iki çay kaşığı zeytinyağı içirin ve yemeklerine bolca zeytin yağı ekleyin.

*Bebeğinizin alerjisi yoksa kayısı hoşafı yapın ve kayısıları püre haline getirip suyunu içirebilirsiniz.

*Emzirmeye devam ediyorsanız sizin içtiğiniz kayısı hoşafının da bebeğinize faydası olacaktır.

*Bu dönemde kabak, armut, elma karnabahar, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler gibi lif bakımından zengin gıdalarla bebeğinizi besleyin.

*Havuç, patates, muz gibi kabızlık yapıcı ve kabızlığı artıran posalı gıdaları bir süre vermeyin.

*Bebeğinizin karnına yumuşak dokunuşlarla saat yönünde ve ters U şeklinde masaj yapabilirsiniz.

*Kabızlığı geçirmek için bebeğinizi ılık su ile yıkayabilirsiniz. Ilık su bebeğinizin kaslarının gevşemesine ve rahatça kakasını yapmasına yardımcı olacaktır.

Herkes bebeğinin ileride özgüveni yerinde, sağlıklı düşünen ve hisseden yetişkinler olmasını ister. Kendi ayakları üzerinde durabilen, hakkını arayan ve doğru tercihler yapıp saygı gören yetişkinlerin oluşturduğu toplumlarda insanlar daha mutludur. Özgüven oluşumu ve gelişimi bebeklikte başlar. İşte bebeğinizin özgüveninin gelişmesi için yapabileceğiniz 10 davranış:

 

Kucağınıza alın: Bebeğinizi özellikle ilk 3 aylık dönemde bol bol kucağınıza alın. Dünyayı tanımadığı ve gözlerinin görmediği ilk günlerde daha çok korku hisseder. Sizi diğerlerinden kokunuz ile ayırt edecektir. Bu sebeple sık sık kucağınız tutun. Siz, eşiniz, sizin müsait olmadığınızda diğer aile bireyleri bol bol onu kucağına alsın. İlk 3 ayda bebekler alışkanlık geliştirmez. Kucağa alışır söylemlerine kulağınızı tıkayın.

 

Kundak yapın: Kundak yapma metodu eskilerde kalmış gibi görünse de önemi anlaşılmış ve yeniden uygulanması önerilmeye başlanmıştır. Özellikle bebekler ilk aylarda kollarını açarak irkilirler ve korkarlar. Kendilerini güvende hissetmeleri ve özgüven duygusunun başlaması için kundağa sarılı bir şekilde uyutulmaları önemlidir. Kundak uygulaması 3.ayın sonunda bırakılmalıdır. Bebeğiniz ilk 3 aydan sonra bambaşka bir çocuk olur ve hareketlenmeye başlar. 4.ay ile birlikte hareketlerini kısıtlayıcı kıyafet ve uygulamalardan kaçının. Ne şekilde rahat ediyorsa o şekilde yatabilmeli ve uyuyabilmelidir.

 

Zorla yedirmeyin: 6. ayın sonunda bebeğinizi ek gıdaya geçirirsiniz. 6. ay bebeğin sadece gıdaları tattığı ve yutmayı öğrendiği aydır. Bebeğinizle yemek yemeyi güç savaşı haline getirmeyin. İstemiyorsa onu zorlamayın, güç uygulayarak ağzını açtırmaya çalışmayın. Ağlatmayın. O, küçük de olsa sizden bağımsız bir birey ve tercihlerine saygı duyulmalı. Zorla yemek yedirilen çocukların yetişkinliklerinde özgüveni düşük bireyler oldukları kanıtlanmıştır.

 

Oynatmayın, oyununa eşlik edin: Bebeğinizle kaliteli vakit geçirmek adına ona belli başlı oyunları bir okul eğitimi edasıyla oynatmak istiyor olabilirsiniz. Fakat unutmamalısınız ki bu oyunlar bebeğinizin ilgi alanına, dikkatini toplama süresine bağlı olarak değişiklik göstermelidir. Örneğin birlikte bir kitap okuyacak veya resimlerine bakacaksanız onun dikkati dağılana kadar bakın, kitabı zorla bitirmeye çalışmayın. Sayfalarını o çevirsin, sayfaları atlayabilir atlasın. Siz hafif yönlendirmelerle ona eşlik edin. Ne oynayacağına ve ne kadar süreceğine bebeğiniz karar versin.

 

Keşfetmesinin önüne geçmeyin: Bebeğiniz nesneleri tutabilmeye, emeklemeye, bir yerden bir yere gidebilmeye başladığında keşfetme isteği ile her şeyi ağzına götürmek isteyecek ve her yere dokunmak isteyecektir. Cıs, pis gibi söylemlerle çocuğunuzu korkutmayın. Dokunacağı şey ilaç veya çok kirli bir şey olmadıkça dokunmasına ve keşfetmesine izin verin. Sizin kontrolünüzde özgürce gezsin yuvarlansın, ne tarafa gideceğine o karar versin.

 

Yemeği kendi yesin: Kendi başına yemek yiyebilecek çağa geldiğinde, yumuşak, canını acıtmayacak kaşıklar ile veya elleri ile yemeğini kendi başına yemesini teşvik edin. Bu şekilde etraf kirlenebilir, yemek yeme süresi uzayabilir fakat gelişen özgüveni karşılığında bu maliyetin lafı olmamalı.

 

Kıyafetini kendisi seçsin: Kendi başına giyinebilecek, kıyafet seçebilecek çağa geldiğinde onunla sohbet eder şekilde konuşun. Mevsimlere göre nasıl giyinilmesi gerektiğini anlatın. Sonra da bırakın kendi kıyafetini kendisi seçsin. Bazen bir kıyafeti bir hafta giymek isteyebilir. İzin verin. Kendi başına özerklik geliştirmesinin en güzel metotları montessori uygulamalarında geçer. Montessori metotlarını içeren detaylı yazımız …

 

Kıyaslamayın: Onu asla başka bebekler, çocuklar ve hatta kardeşleri ile kıyaslamayın. Her bireyin kendine has üstün ve daha yetersiz olduğu konular vardır. Bu bebekler için de böyledir. Geç diş çıkarabilir, geç konuşabilir veya yürüyebilir. Yürüyemeyen bir çocuk yok. Burada sabırla bekleyecek olan sizsiniz. Yapabileceğiniz tek şey onu motive etmek ve ona yardımcı olmak.

 

Tuvaleti alışkanlığı için baskı yapmayın: Çocukların çiş ve kakalarını tutan kasları 2 yaşına gelene kadar gelişmez. Bazı çocuklarda bu süreç uzar. Onu tuvaletini söylemesi için zorlamayın. Süreci zorlaştırmayın. Mümkün olmayan bir şey için ona da kendinize de zarar vermeyin. Tuvalet konusu çocuğun benlik gelişimi için çok hassas bir konudur. Baskı ilerideki hayatında özgüven eksikliğine sebep olacaktır.

Zorla özür dilettirmeyin: Çocuklar oyun sırasında anlaşmazlık yaşayabilir. Olabildiğince sürece dahil olmayın. Birbirlerine zarar verdikleri noktada dahil olsanız bile her iki tarafı da dinleyin ve çocuğunuz kendisini haklı görüyorsa ona zorla özür dilettirmeyin. Çocuğunuzun yerine kaosu çözmeyin. Hatalı ise diğer insanlardan ayrı bir yere geçerek onun boy seviyesine inin ve durumu konuşun. Özür dilemek isterse kendisi dilesin. Siz onun yerine dilemeyin. Aksi durumlar ilerde davranışlarının sorumluluklarını almamalarına veya her konuda özür dileme ve alttan alma isteğine sebep olacaktır.

Pilavla adeta ayrılmaz bir bütün olan etli kuru fasulye, özellikle kış aylarının vazgeçilmez yemeklerinden birisi. Protein zengini fasulye için işte tarif ve gereken malzemeler :

 

Malzemeler :

 

  • Yarım kilo kuşbaşı et,
  • Yarım kilo (bir gece önceden ıslatılmış) kuru fasulye,
  • 1 adet rendelenmiş domates,
  • 1 adet ufakça doğranmış kuru soğan,
  • 2 yemek kaşığı salça,
  • 4 su bardağı sıcak su (varsa et suyu),
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ,
  • İsteğe göre bir miktar arpacık soğanı,
  • 1 çay kaşığı kimyon ( fasulyenin gaz yapmasına engel olmak için)
  • Tuz ve karabiber

 

Hazırlanışı :

 

  • Kuşbaşı doğranmış etleri 5 su bardağı su ile yaklaşık 45 dakika kadar haşlayın.  
  • Derin bir tencerede,  sıvı yağ ile birlikte sırasıyla soğanları, rendelenmiş domatesleri ve salçayı da ekleyerek kavurun.
  • Bir gece önceden ılık suda bekletilmiş fasulyelerin suyunu süzüp, tencereye ekleyerek, kısık ateşte fasulyeler yumuşayana kadar pişirin.
  • Fasulyelerin tencereye yapışma riski oluşursa çok az miktarda su katabilirsiniz.
  • Pişen fasulyelerin üzerine haşlanmış kuşbaşı etleri ve 4 su bardağı sıcak suyu da ekleyerek tuz ve karabiber ilavesiyle kısık ateşte pişirmeye devam edin.
  • Dilerseniz etli kuru fasulyenize arpacık soğanlarını da bütün halinde katıp farklılık yaratabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Malzemeler :

  • 1 kg. çilek
  • 4 su bardağı toz şeker ( 800gr)
  • 1 çay kaşığı limon tuzu (veya 2 yemek kaşığı limon suyu)
  • 1 çay kaşığı tere yağı

Yapılışı :

  • Çilekleri iyice yıkayın ve sap kısımlarını koparın.
  • Çilekleri bir tencereye alın ve şekeri dökün. Tencerenin kapağını kapatıp  1 gece (8-10 saat) bekletin.
  • Gecenin sabahında suyunu iyice salan çilekleri orta-yüksek ateşte kaynayana kadar pişirin.
  • Kaynamaya başlayınca altını kısın ve ara ara dikkatli bir şekilde alttan üste karıştırın ve tere yağını tencereye ekleyin. Tere yağı, reçelin çok köpürmemesini sağlar.
  • 30 dakika boyunca tıkırdamada kalsın ve siz üzerinde biriken köpüğü bir kevgir yardımıyla sıyırmayı ihmal etmeyin.
  • Ocaktan almadan 2-3 dakika önce limon tuzu veya limon suyunu ekleyip tekrar dikkatlice karıştırın ve ocağı kapatın.
  • Önceden dezenfekte ettiğiniz kavanozlara reçelleri doldurun, soğuyana kadar kapaklarını kapamayın. Soğuduktan sonra kapaklarını kapatın. Serin bir yerde saklayın.

Püf Noktalar :

 

 

  • Minik ve kokulu çilekler seçmeye özen gösterin.
  • Limon tuzu reçelin daha uzun süre bozulmamasını sağlar.
  • Reçelinizi şekerle 8-10 saat bekletmek ekstra su ilave etmeden reçelinizin pişmesine ve daha özlü olmasına yardımcı olur.

 

  • Reçel pişerken biriken köpükleri almayı ihmal etmeyin ki reçeliniz ileride şekerlenmesin.

       Afiyet olsun.

Çocukluk insan hayatının en çabuk geçen, en eğlenceli, en yaratıcı ve en neşeli yıllarıdır. Evde veya dışarıda çocukların zaman geçirebileceği türlü oyun ve aktiviteler varken bazı aileler hala çocuklarını televizyon ile baş başa bırakıyor ve onların televizyon karşısında saatlerini geçirmesine izin veriyor.

 

Televizyon çocuğunuzun algısını bozar

 

Gerçeklik algısı henüz tam oluşmayan özellikle okul öncesi yaş grubundaki çocuklar televizyonda veya farklı bir dijital ekranda gördükleri görüntüleri gerçek sanabiliyor. Bir kavga, savaş sahnesi veya uçma yeteneği olan bir süper kahramanın filmi çocukların aklının karışmasına sebep oluyor. Gerçeklik ve senaryo ayrımını yapamayan çocuklar bu sahnelerden etkilenebiliyor ve bilinç altları bu görüntülerle doluyor.

 

Taklit ederler

 

Çocukların doğuştan getirdiği yeteneklerin başında taklit yeteneği gelir. Çocuklar bebekliklerinden itibaren ebeveynlerinin davranışlarını, televizyonda gördükleri sahneleri taklit etmeye çalışırlar. Bu da somut olarak kavgaya eğilimli, yüz kızartıcı suçları rahatlıkla işleyen veya kendisini süper kahraman sanarak ölüme yol açan hareketlerde bulunan bir nesilin olması sonucunu doğuruyor.

 

Dikkat eksikliğinin bir nedeni de televizyon

 

Araştırmalar gösteriyor ki; günde 3 saat televizyon izleyen bir okul öncesi yaştaki çocuğun, dikkate dayalı problemlere sahip olması hiç televizyon izlememiş olan bir çocuğa göre %30 daha mümkündür. Televizyon çocuğu egzersizden koparır. Çocuğun televizyon izlerken zihinsel veya fiziksel olarak bir aktivite yapmasına gerek yoktur. Doğuştan getirdiği keşfetme, analiz etme, sorgulama, karşılık verme, araştırma yeteneklerini ekran başında kullanmasına gerek olmadığı için bu yetenek ve özellikler kullanılmadıkça körelir.

 

Çocuğunuz televizyon izlerken reklamlar nokta atışı yapmış olur

 

Reklamlar çocuğunuzun izlediği kanallar ve programlar dikkate alınarak verilir. Hangi saatte hangi yaş gruplarının ekran başında olduğu yapılan araştırmalarca bellidir. Son zamanlarda belli gıda ürünleri reklamlarının belli saatlerden sonra yayınlanması kuralı getirilse de bir çok ürün grubunu çocukların canı çekmekte veya bu reklamlar sahip olma isteği uyandırmaktadır.

 

Beyin egzersiz sever

 

Hangi yaşta olursak olalım beyin bire bir ilişkiye girdiği, çözmek için uğraştığı, hafıza ve öğrenme bölgelerinin aktif olarak kullanıldığı etkinlikleri sever. Çocuğunuzun beyninin sağlıklı işlemesi ve gelişmesi için ona yapacağınız en iyi şey oyun oynamasına izin vermektir. Çocuğunuz rahatça konuşabildiği, koşabildiği, fikirler üretebildiği, liderlik edebildiği oyunları oynamalı ve akranları ile sürekli iletişim halinde olmalıdır. Televizyon tek taraflı bir iletişim aracıdır. Sadece verir. Haberleri, reklamları, programları sadece yayınlar. Çocuğunuzsa karşılıklı iletişim kurması, fikirler üretmesi ve dile getirmesi gereken bir çağı yaşamaktadır.

 

Televizyonu ödül yapmayın

 

Bazı aileler çocuklarına istemeden de olsa televizyonu değerli bir ödül gibi gösterir. Ödevlerini yaparsan 2 saat televizyon izleyebilirsin gibi bir yaklaşım çocuğun gözünde ödevin değerini düşürür, televizyona ulaşmak için ödevi katlanılmak zorunda kaldığı bir sorun olarak görür ve onun gözünde televizyon öyle değerli hale gelir ki izlemek için bir bedel ödemek zorundadır. Ödül ve ceza yönteminin yanlışlığı üzerine detaylı bilgi almak isteyenler Eğitim Uzmanı ve Yazarı Özgür Bolat’ın fikirlerini araştırabilirler.

 

Dil gelişimi geriler

Konuşmasına gerek kalmadan sadece izleyerek vakit geçiren çocukların zamanla dil gelişimleri zayıflar. Çocuğunuz konuşmayı öğrenme çağındaysa televizyon izlemesi konuşmasını oldukça geciktirebilir. Çocuğunuzun etkili ve kendini iyi ifade ederek konuşmasını istiyorsanız onunla bire bir siz konuşun, çevrenizden veya aileden farklı insanlarla diyaloğa girmesini sağlayın ve ona yaşına uygun kitap okuyun.

 

Televizyon evlerimizde yerini almış durumda. Kontrol bizde olduğu sürece izleyebiliriz. Programları izlerken seçici olmalıyız. Çocuklara ise yeterince bilinçlendikleri çağa gelince kontrol serbestliği verilebilir. 4 yaşından sonra sizinle birlikte çizgi film gibi ,iyi seçilmek şartıyla, çocuk programları izleyebilir. Onda da süreyi çok uzatmamak gerekir.

Bebeklerde egzama genellikle 6.aydan sonra başlar ve 24 aya kadar sürer. Bazı alerjen yapılı bebeklerde tamamen geçmesi 5 yaşını bulabilir. Bebeğinizin cildinde nokta nokta şeklinde pütürler hisseder ve kızarıklıklar görürseniz egzamadan şüphelenebilirsiniz.

 

Bebeklerde egzamanın sebebi çoğunlukla bebeğin inek sütüne olan alerjisidir. Kalıtımsal olarak anne veya babasında alerjik bir geçmiş olan bebeklerin egzama olma ihtimali diğerlerine göre daha fazladır. Ek gıdaya geçişle birlikte bazı besinler bebekte egzamaya neden olabilir. Daha çok beyaz ve hassas tenli bebeklerde görülen bu durum; bebeğin cildine temas eden peluş, tüylü oyuncaklar ve battaniyeler, yünlü giysiler, kozmetik ürünleri, bebeğe alerji yapabilecek içeriğe sahip şampuan ve sabunlardan kaynaklanıyor olabilir.

 

Bebeklerde egzamanın belirtileri

 

*Ciltte oluşan kızarıklıklar

*Bu kızarıklıkların kahverengi kabuklanmaya dönmesi

*Kaşıntı

*Uykularda bozulma

 

Bu belirtileri bebeğinizde görüyorsanız doktorunuza danışın. Egzama teşhisini mutlaka doktorunuz koymalıdır.

 

Bebeklerde egzama nasıl geçer?

 

*Bebeğinizi egzama olduğu süreçte yıkama sıklığınızı azaltın.

*Banyo yaptırırken her seferinde sabun ve şampuan kullanmayın. Aksi durum cildinde kurumalara neden olacaktır.

*Varsa doktorunuzun verdiği ilaçlar düzenli kullanın bunun dışında cildini yine doktorunuzun önereceği kremler ile nemlendirin.

*Besin alerjisi kaynaklı egzama olup olmadığını anlamak için bebeğinizin yediği şeylere dikkat edin ve alerji belirtileri oluşturan besini yedirmeyin.

*Kıyafetlerini, iç çamaşırlarını, nevresim ve battaniyelerini %100 pamuk içerikli almaya dikkat edin. Polyester kumaşlardan bu dönemde özellikle kaçının.

*Evi ve özellikle bebeğinizin yattığı odayı nemli tutun.

*Terleme egzamayı artırır. Oda sıcaklığını iyi ayarlamaya çalışın. Bebeğinizi çok sıcak olacak şekilde giydirmeyin.

*Bebeğinizin huzursuz ve stresli olmamasına bu dönemde özellikle dikkat edin.

Siz de kendi doğal zeytininizi kendiniz hazırlamak istiyorsanız Kasım ayının 2. yarısı en uygun zaman olacaktır. İşlenmemiş zeytini ise semt pazarlarından her yılın Eylül-Ekim aylarında temin edebilirsiniz.

 

Malzemeler:

 

  • 1 kg. siyah işlenmemiş doğal zeytin (eti kalın, çekirdeği küçük zeytinler makbuldür.)
  • 1 kahve fincanı kaya tuzu,
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ,

 

Yapılışı :

 

  • Zeytinleri yıkayıp suyunu iyice süzün.
  • 1 kiloluk pet şişe veya cam şişeye zeytinleri doldurun, kaya tuzu ve sıvı yağı da ekleyerek şişenizin kapağını sıkıca kapatın.
  • 1. ay sonuna kadar her gün şişenizi tuzu ve yağı birbirine karışacak şekilde sallayın.
  • 3 günde bir kez, şişenin kapağını hafifçe gevşetip şişedeki gazı çıkartın.  
  • 2,5 ay sonra zeytininiz, mükemmel kahvaltılarınız için hazırdır.

     Afiyet olsun.