Yazar

womanlogy

Yazılar

Bugün, çok ilgi duyulan, merak edilen ve aslında hayatımızın her alanında etki sahibi olan bir konunun uzmanı ile beraberiz. Sevgili Lily Lale Yılmaz, “Bilinçaltı ve Bilinçaltı Temizliği” konularında merak uyandıran sorularımızı cevaplayarak bizleri çok mutlu etti, kendisine teşekkür ediyor ve keyifli sohbetimizi sizlere aktarıyoruz:

Merhaba Lale Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?

Bilinçaltı Uzmanı Lily Lale Yılmaz

Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nden mezun oldum. Yaklaşık 8 yıl Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan okullarda fizik öğretmenliği yaptım. Ardından 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin New York Eyaletine taşındım. New York’ta ilk önce ‘‘Temel Hipnoz Eğitimi’’ sonrasında spesifik konularda özel hipnoz eğitimleri; pediatrik hipnoz (çocuk hipnozu), ağrı giderme hipnozu, geçmiş yaşama gitme hipnozu, uyku kalitesini arttırma hipnozu, golf ve diğer spor dallarında performans artırımı hipnozu, Kopyala-Yapıştır tekniği, hipnozla doğum The Mongan Metodu Yetkili Eğitmenliği aldığım eğitimlerin bazılarıdır. Ayrıca Evrensel Yaşam Enerjisi ‘’Reiki’’ eğitimi aldım.  2015 yılında Dokunuş adlı Hipnoz ve Reiki’nin gerçek kullanımını, filmlerde görüldüğü gibi olmadığını anlatan Dünya genelinde ilk romanımı yazdım. Daha sonrasında Türkiye’ye geldim ve kendi yaşam merkezimi kurdum. Son 11 yıldır ise Hipno-Reiki yaparak şifa dağıtmaya gayret ediyorum. Enerji sistemlerini anlamamda fizik eğitimimim çok fazla katkısı oldu. Çünkü hepimiz artık çok iyi biliyoruz ki enerji sistemleri yaşamımızın her alanında mevcut.

Bilinçaltı nedir ve nasıl çalışır?

Bilinçaltını çok büyük bir kayıt cihazına benzetebiliriz. Bilinçaltımızın yeri ve şekli belli olmasa da yaşamımızı yönlendirmemizde ki etkisi inanılamayacak derecede fazladır. Bilinçaltımız, anne karnına ilk geldiğimiz andan itibaren bütün duygularımızı ve hislerimizi kaydeder. Kişiler kaç yaşında olursa olsun bilinçaltı yaşını 0-6 yaş grubundaki çocuklar gibi düşünebiliriz. O yaşlarda kayıt edilen birçok yanlış duygu hayat boyu birçok probleminde kaynağını oluşturur. 

Bilinçaltı yaşamımızı nasıl etkiler?

Hayatımızı bilinçaltımız yönetiyor diyebiliriz. İnsanların birçoğu vereceği kararlarda mantığı ile hareket ettiğini düşünür. İşte en büyük yanılgımızda burada başlar. Bizler beynimiz ile hareket ettiğimizi zannederiz. Halbuki o kararı veren bilinçaltıdır. İnsanlar duyguları ile karar verir, işte o duyguların barındığı yer ise bilinçaltımızdır. Dolayısıyla karar merkezi bilinçaltımızdır.

Örnek vermek gerekirse karayolu ile 6 saatte gidilecek yolu, uçak ile 1 saatte gidebilirsiniz. Birçok insan uçak korkusundan dolayı karayolu ile seyahat etmeyi tercih ediyor. Kişi, karayolunda kaza riskinin daha fazla olduğunu bilse bile uçak korkusundan dolayı yine de karayolunu tercih eder. Şimdi size sormak istiyorum; burada kararı veren mekanizma mantık mıdır, korku mudur? Yani duygu mu karar mercii olmuştur? Bu kararı veren duygu olmuştur. Korku ise kazanan taraf oldu. Kişi farkında olmadan daha uzun ve zahmetli olan yolu tercih etti. Aslında hemen hemen bütün kararlarımızı farkında bile olmadan bu şekilde veririz. İşte bilinçaltımız hayatımızı bu şekilde etkiliyor.

Korkularımızın bilinçaltı ile bir bağlantısı var mıdır? 

Korkular da bir duygu çeşidi olduğuna göre onlarında yeri tabi ki bilinçaltıdır. Korkular bilinçaltında barınırlar. Bilinçaltı kelimesini çok seviyorum çünkü bilincin bilmediği her şey orada barınıyor, bu yüzden bilinçaltı kelimesi çok yerinde bir kelimedir. Bilinçaltımızda iyi ve kötü tüm duygular barınır. Var olan korku, öfke, vicdan azabı gibi yaşam enerjimizi azaltan olumsuz duyguların etkisini bilinçaltı temizliği çalışmaları ile ortadan kaldırıyoruz.

Bilinçaltı temizliğinden bahseder misiniz? Nedir/ Nasıl yapılır?

İnsanlar zaman zaman gardırop temizliği yaparak eskimiş, işlevini yitirmiş giysilerinden kurtulur. Temizlenen dolap daha ferah, karmaşıklıktan uzaklaşmış bir görünüm alır. Bilinçaltı temizliğini de bu şekilde düşünebiliriz.  Kişilerin oluşturduğu bazı duygu ve düşünceler işlevini kaybeder. Bilinçaltına yüklediğimiz duygular ve oradan alınan kararlar, birçok rahatsızlığa ve mutsuz yaşama davetiye çıkarır. Hayatımızda olmayan ancak etkisinin hala üzerimizde olduğu duygularımız vardır. Korkular, otorite baskısı gibi yaşanılan bazı olumsuzluklar bilinçaltımızda yer edinir. Bu tür olaylar temizlenmediği sürece hayat boyu mutsuz, yorgun, problemli bir şekilde yaşarız. Bu yüzden bilinçaltı temizliği önemlidir. İşte burası değişimin başladığı yerdir.  Hatta birçok fizik bedenini olumsuz etkileyen rahatsızlıklarında sebebi bilinçaltında depoladığımız bu duygulardan geçer. 

Yaşadığımız bazı travmalar bilinçaltımıza kodlanıyor. Peki travmatik olayların etkisini bilinçaltı temizliği ile yok edebilir miyiz?

Bilinçaltı temizlemesi dediğimiz şey duyguların temizlenmesidir. Kişilerin yaşadığı travmatik olaylar, kişilerde hangi duyguların yer edinmesine sebep oluyor? Korku, öfke, vicdan azabı, küskünlükler, değersizlik duygusu travmatik olaylara sebep olabilir. Bilinçaltını bu tür duygulardan arındırmadığınız sürece hayat boyu olumsuz duygularla yaşamaya devam edilir.

Bilinçaltı çalışmalarında yaptığımız bazı tekniklerle oradaki duyguyu etkisiz hale getiriyoruz. Bu çalışma çok keyifli ve zahmetsiz bir şekilde tamamlanıyor. Örnek vermem gerekirse; topluluk içerisinde azarlanan kişilerin bilinçaltında birçok olumsuz duygu oluşuyor. Utanma, korku, öfke gibi… Biz ise bu konuyla ilgili çalışma yaptığımızda yaşanılan azarlanma olayını ortadan kaldırmıyoruz, bu olayın kişide bıraktığı duygunun daha güzel hale getirilmesini sağlayarak, dönüştürüyoruz.

Bu yöntem kişilerin hayatına nasıl etki ediyor?

İnsan, doğduğunda pırıl pırıl parlayan bir pırlantadır. Yaşam devam ettikçe bu pırlantanın üzerine bazı duygular ile toz serpilir. Toz ile kaplanan pırlanta ışıldayabilir mi? Bilinçaltı temizliğinde o tozları pırlantanın üzerinden kaldırarak eskisi gibi parlamasını sağlıyoruz. 

Mesleğinizin en zor kısmı nedir?

Mesleğimin en zor kısmı, travma yaşayan kişilerin acısını, benimde yüreğimde hissediyor oluşum. Reiki’nin bana kattığı hassasiyetten dolayı kişileri çok daha iyi anlıyorum.  Bende onlarla o travmayı yaşıyorum. Ancak sonucunun güzel olacağını bildiğim için ve Reiki ile üzerime aldığım kendi yaşamadığım travmayı topraklıyorum. Seanstan sonra kişinin artık hayata yeni bir pencereden yaşamaya başlayacağını bilmek ve bunda payımın olması bana çok büyük mutluluk veriyor. 

Eklemek istedikleriniz var mıdır başka?

Lütfen, bu konuyu insanlar çok ciddiye alsınlar. Bilinçaltı temizliğinin hayatımıza olan katkısı çok fazla. İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte korku ve öfke duygusunun oluşması kaçınılmaz. 

Bir veya iki seanslık bilinçaltı temizliği ile korku, öfke duygusunun bir kısmının temizlenmesindeki fizik bedendeki ve duygu bedendeki rahatlamayı, sağlık başta olmak üzere huzur, mutluluk, bolluk bereket akışını tahmin bile edemeyecekler. Bu yüzden bu konuyla ciddi olarak ilgilenilmesi gerekiyor. Ancak bilinçaltı temizliği için doğru kişilere danışılmasını belirtmek istiyorum. Yoksa bu güzel imkanlar yanlış tekniklerle yapıldığında birçok olumsuz sonuca sebebiyet verebilir. 

Esenlikle kalın…

Huzurlu günler diliyorum…


Koronavirüs herkesi olduğu kadar astrologları da yakından ilgilendiriyor. Pandemi sürecini yıldızlara göre yorumlayan Okült Astrolog Nazan Gönültaş, Çin’de ilk vakanın çıktığı tarihte yıldızların bunu insanoğluna söylediğini ancak bu durumun algılanamadığını ifade etti ve ekledi: “Mart 2023’e kadar koronavirüsün tam bir bitişinden bahsetmek zor. Virüsün gündemimizden yavaş yavaş kalkmasının ardından ise yepyeni gündemlerimiz olacak.”

Koronavirüs ve pandemi sürecini yorumlayan Okült Astrolog Nazan Gönültaş, Çin’de ortaya çıkan ilk vakayla birlikte pandemi sürecine kadar uzanan olaylar silsilesini astrolojik olarak ele aldı. 

Okült Astrolog Nazan Gönültaş

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ilk vakanın olduğu tarihte su grubunda yoğun bir yerleşim olduğunu ifade eden Okült Astrolog Nazan Gönültaş, “Su grubunda olan bu yerleşim bu tetiğin asıl sebebi olarak karşımızda duruyor. İnsanların aslında burayı görememiş, gerekli önemi verememiş, algılayamamış olmaları anlamına geliyor.” şeklinde devam etti. Neptün’ün bulunduğu derecenin okült perspektiften bakıldığında da oldukça manidar olduğunu ifade eden Okült Astrolog Nazan Gönültaş, “Bu derece bizleri temas ettiği noktaya dair muhakkak uyarır. Neptün astrolojik tanımıyla ilk olarak sisli, puslu bir gezegen olarak adlandırılır. Fakat dokunduğu noktada sisin, pusun altında yatan gerçekliğe de özellikle önem vermemiz gerektiğinden bahseder. Virüsün duyurulduğu sırada Balık burcunda seyreden Neptün’ün, kurban bilincine girilmesine ve kurban bilincinin sürmesine sebebiyet verecek bir etkisi mevcut.” açıklamasında bulundu.

Kaygılarımız bizi hayattan soyutlayabileceği gibi hayatta da tutabilir
2021 sonuna kadar iletişim ağının güçlü ve hızlı bir şekilde sürdürüleceği, özellikle sosyal medya üzerinden her şeyin apaçık görülmesi söz konusuyken Aralık ayı itibariyle sanal düzlemde sürdürülen iletişimlerin azalıp yerini daha temas içeren, daha keyif veren hallere bırakabileceğini ifade eden Okült Astrolog Nazan Gönültaş, “Kuzey Ay Düğümü’nün Boğa geçişi bizleri özellikle dünyevi temalarda, maddi oluşumları geliştirmekte ve güvenli, istikrarlı bir forma sokma konusunda sınayabilir. Şu an herkesin düştüğü kaygı Aralık ayı itibariyle daha da arttı. Fakat kaygı yaşamın doğal bir parçasıdır ve bizi hayatta tutmaya da yarar. Kuzey Ay Düğümü’nün geçişiyle bu kaygının bireysel anlamda maddi kaynakları daha güvenli bir seviyeye taşımaya yarama olasılığı da artacaktır.” dedi.

Mars’ın uyarılarını dikkate almalıyız
Mars’ın Yengeç geçişine özellikle dikkat çeken Gönültaş, “11 Haziran’a kadar Yengeç burcunda seyredecek olan Mars’ın uyarılarını dikkate almakta fayda var. Virüsün hayatımıza kattığı yeni gerçekliği kabul etmez, sorumlulukla hareket etmezsek hastane kapasitelerinin dolduğunun haberini almamız işten bile değil.“ diye konuştu.

Uranüs’ün Boğa seyri süresince umutlarımızın, güven kaynaklarımızın ani ve beklenmedik şekillerde sarsılacağını dile getiren Okült Astrolog Nazan Gönültaş, “Boğa burcunun psikolojik doğası ile hareket ederek rehavete kapıldıkça da vakalar artacaktır. Bu durum özellikle 2021 yılı boyunca devam edecek. Bu minvalde 2021 yılını geçen yılın devamı gibi görebiliriz. Ama bu sırada dünya liderlerinin daha otoriter bir pozisyona ulaşacağını da gözlemleyeceğiz. 2021 yılı 2023’ten sonra dengenin değişeceğinin habercisi olacak.” şeklinde konuştu.

Virüsün sürekli olarak mutasyona uğramasının yanı sıra Neptün’ün Balık seyri nedeniyle 2026 yılına kadar koronavirüs için geliştirilen aşılara dair spekülasyonlar ve belirsizliklerin devam edeceğine vurgu yapan Gönültaş şöyle devam etti: “21 Mart 2023 itibarıyla Plüton, Oğlak burcu seyrini bitirmiş olacak. Bu, dünya üzerinde hissedilecek bir göksel değişim olacak. Plüton’un Kova geçişinin etkileri yalnızca korona ile alakalı değil, tüm dünya liderlerini de ilgilendirecek bir geçiş… Bu geçiş toprağın devrinin bittiği, teknoloji devrinin asıl başlayacağı zamanları beraberinde getirecek. Plüton, Kova geçişiyle birlikte büyük teknoloji devrimleri yapılacaktır. Bu sırada Satürn ise Balık’taki seyrini sürdürüyor olacak. Bu durum çok büyük etkileri açığa çıkartacak. Neptün ise salgının başladığı anki derecesinden 10 derece ilerlemiş olacak. Neptün’ün bu ilerleyişi hafiflemeyi de beraberinde getirecektir. Fakat Neptün, Balık’tan çıkmadığı sürece vücudumuzda bilmediğimiz, belirleyemediğimiz mikroplar, bakteriler, rahatsızlıklar sürecektir. Koronavirüsün insanlar üzerindeki etkileri Neptün’ün Balık’tan çıkması ile belirgin bir şekilde açığa çıkacaktır. 2026’da Neptün ve Satürn’ün Koç burcundaki kavuşumunun etkisiyle koronavirüs gündemi boyunca yaşanan tüm olayların, salgının asıl nedenlerinin, çıktılarının önümüze serileceğini de öngörmek mümkün.“

Tüm bunlara ek olarak Mısır’da taşınan 22 mumyayı da hatırlatan Okült Astrolog Nazan Gönültaş, “Bu mumyaların yerinden oynatılması majikal bir hareketliliğin ön habercisi niteliğinde. Açığa çıkacak etkiler gözle görülür olabilir. Majikal hareketlilik, dünya üzerinde huzursuzluk yaratacak olayların ardı sıra kendini göstermesi ile vuku bulabilir. Bu kehanet gibi bir şey değil, yüzyıllardır bilinen bir denklemdir. Bu yüzden de sevgiyi, şefkati büyütmemiz gereken zamanlardayız. Bunların yanı sıra koronavirüs dışında gündemimizde yerini alacak bir diğer husus da dünya dışı varlıklar olacak. Bizi bekleyen süreçte bu varlıklarla kurulan temaslar artık gizlenemeyen bir hal alabilir. Evlerimize kapanmamızın bir diğer sebebi de en küçüğünden en büyüğüne teknolojiye ve açığa çıkacak bu tür gelişmelere hazırlanmak ve uyumlanmaktır.” diye konuştu.

Koronavirüs kaygıları kalp krizi haberlerini açığa çıkarabilir
Mars’ın Yengeç seyri boyunca sevgi ve şefkat eksikliğinin çok hissedilebileceğine vurgu yapan Gönültaş, “Koronavirüsün pekiştirdiği kaygılar kalp krizi haberleri ile açığa çıkabilir. Bu sebeple sevgi, şefkat, değer gibi kavramların gündemimizde daha ciddi bir yeri olmalı. Uranüs’ün Boğa seyri de Venüsyen (aşk, para, eğlence) temalara dair ani, beklenmedik olaylara işaret eder. Bu yüzden herkes elini taşın altına koymalı, herkes birbirinin haklarını, ihtiyaçlarını ve birbirine dair sorumluluklarını gözeterek hareket etmeli. Birbirine sevgi, saygı, şefkat göstermeli. Boğa burcu herkes için adalet, herkes için sevgi, herkes için para kısacası her şeyin herkes için olmasını arzu eder. Bu sebeple Uranüs’ün uzun seyrinde bunları gözetmek oldukça önemli bir hal alıyor.” dedi. 

Mart 2023’e kadar koronavirüsün tam bir bitişinden bahsetmek zor
Okült Astrolog Nazan Gönültaş sözlerini şöyle tamamladı: “Koronavirüsün bitişine dair net olarak bir şey söylemeyi doğru bulmasam da Satürn’ün Balık burcuna geçmesi gelişmeler adına oldukça önemli. Bu geçiş öncesinde virüsün bitişine (insan vücudunda bir grip gibi kabul görmesine) dair birçok şey duyabiliriz. Özellikle 7 Mart 2023 ve dahi tüm Mart ayı boyunca bu geçiş önemli gelişmelere gebe olacak. Fakat bu geçiş dünya liderlerinin, otoritelerin çok daha baskın, savaşmaya, savaşı büyütmeye yatkın olacağı anlamına da gelir. Yani 2023 Mart’a kadar tam bir bitişten bahsetmek pek de mümkün değil. Virüsün gündemimizden yavaş yavaş kalkmasının sonrasında ise yepyeni gündemlerimiz olacak. Çünkü Satürn’ün bulunduğu burç ve açığa çıkarttığı durumlar Balık burcuyla beraber hiç bilmediğimiz sulara dalabileceğimiz anlamına geliyor. Yani aslında Satürn, Balık geçişinden sonrası da sisli ve belirsiz olabilir.”

Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren vedik astrolog Gizem Beder, 27 Nisan 2021 tarihinde Vedik Astroloji’ ye göre Terazi burcunda 12 derece swati Nakshatrasında gerçekleşecek olan dolunayın etkilerinden okurlarımız için şu şekilde bahsetti:

Dolunay koç stelyumlu bir dolunay olacak ve Türkiye haritasının 5. Evinde gerçekleşip 5-11 aksını aktifleştirecektir.

10-15 derecesinde vedik olarak gezegenleri olanlar daha çok etki altında kalacaklar.

Venüs ve Merkür kavuşumu

Uranüs kontakları piyasayı şimdiden sarstı. Malum thodex dolandırılması yaşandı.

Genel etki anlamında ;

  • İç benliğinizi sorgulamada büyük destek alacağınız kişi ya da kişiler karşınıza çıkabilir. Fakat karşınıza çıkan kişiler bu desteği verirken sizi sert sözlerle ve gerçeklerle yüzleştirerek farkındalığınızı sağlar. Öğreticidir, direnmeyin.
  • Bu dönemde ani evlilik kararlarına da dikkat etmek gerekiyor. Mayıs ortalarında daha sağlıklı kararlar verilecektir zira. Çünkü uranüs ve venüs baskısı sizi duygusal yüklerinizden bir anda kurtulma meyili verip hata yaptırabilir.
  • Bekarlar için de bu geçerli. Ani ilişkilere girmemek, iyice tanımak , yoksunluğu gidermek amacıyla birine olan teslimiyeti abartmamak lazım.

Sağlık anlamında ise, dişler, kemik ağrıları, karın ağrıları ön planda.

Dolunay aynı zamanda bitişi de temsil ettiğinden, günlük hayatınızda sizi sağlık açısından ufak tefek rahatsız eden ne varsa iyileştirin gitsin artık. Çünkü bomba gibi bir Mayıs ve Haziran yaşayacağız ve Güneş – Ay tutulmaları çok çok önemli.

Vedik astrolojiye göre ;

Yükselen ve ay burcu Koç ve Terazi olanlar♈️♎️

  • Yeme bozukluklarına karşı temkinli olmalısınız,
  • Aktif ruh haliniz gelgitli olacağından bu duyguları yeme isteği ya da yememe isteği olarak ilişkilendirebilirsiniz ki; bu her türlü ilişkinize de yansıyabilir.
  • Gidişatı nasıl kontrol ettiğiniz, geleceğiniz hakkında ipuçları verecektir. Benlik çatışması sizi yorabilir ve kolay pes etmeyen sizleri, ilişkilerde “aman ne hali varsa…” moduna sokabilir.

Kendinizle çatışmadan geçireceğiniz bir dolunay olsun 😘😘

Yükselen ve ay burcu Boğa ve Akrep olanlar♉️♏️

  • Hayat size şans veriyor aslında 2021’de özellikle. “Değiş, kop, kır zincirleri, acısa da öldürmez, güçlendirir” diyor.
  • Şansını iyi anlamda değiştirecek olan sensin neden zorluyorsun? Keza dolunay da bu etkileri kapsıyor. Rahat olman için önüne kurduğun bariyer sana ne kazandırdı ki şimdiye kadar engelden başka? Hadi yıksana artık onları.
  • Bu çark değişmeden dönmüyor, içindeki dünyayı ana taşı , taşı ki geleceğinde çiçekler açsın. Neye güvenmiyorsun? Kendine mi, dünyaya mı, insanlara mı? Sil hepsini akışa teslim ol. Hırsların, ketum tutumun senin yaratılışın ama bunu dönüştürmek de senin yapına ters değil.

Dolunayda fark etmen dileğiyle😘

Yükselen ve ay burcu İkizler ve Yay olanlar♊️♐️

  • Egonuz sizi dış dünyaya karşı kayıtsız bırakabilir dolunay etkisiyle.
  • Dön bir bak sessizce etrafına, seni sen yapan o duyguları hatırla ve gerçeği bul diyor evren sizlere.
  • Geçmişin sınırları , geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalma ki güneşin doğsun dünyanda.
  • Özgürlüğünü kısıtlayan çevren , arkadaşların ya da eğitim hayatın değil, bu durum duygularında aşırılık ve zihninin arapsaçı olmasından kaynaklı.

İşte dolunay size sakin kal ve dinle diyecek. Dinle ki hisset, hisset ki fark et!

Hayatı anlamanın yeni yollarını keşfetmen dileğiyle😘

Yükselen ve ay burcu Yengeç ve Oğlak olanlar♋️♑️

  • Çok sıkıldınız değil mi sonbahardan beri? Artık fazla düzen, istikrar ve abartı çalışmanın ne kadar gereksiz olduğunu fark ettiniz.
  • Yurdun, evin, hayatın senin zaten! Sürekli temel atma binayı süsle artık diyor dolunay sizlere. Temel sağlamlaştı ama şekil almadı . Şekillendir ki tadını çıkarasın. Hayatının hangi renkte olacağına sen karar vereceksin ve hayatının kaç parça olacağına da.
  • Bağımlılık sizi üzüyor , onlardan çek kurtar kendini.

Hadi bakalım sahne senin😘

Yükselen ve ay burcu Aslan ve Kova olanlar ♌️♒️

  • Dolunay yaralarınızı saramaz ama eğer izin verirseniz kabuğunu koparıp iyileştirir.
  • Hayallerini gerçekleştirirken destek almaktan çekinme, çekinme ki mutluluğunu paylaşacak biri aradığında tek kalma.
  • Özgür iradeni en çok kendine karşı kullanman gerektiğini fark etmek için daha çok bekleyecek misin? Yoksa dolunay etkisiyle anlayıp yoluna devam mı edeceksin?

Soruların cevapları sende , bulman dileğiyle😘

Yükselen ve ay burcu Başak ve Balık olanlar ♍️♓️

Narin , hassas bir o kadar da akıllı zihniyle savaşan terminatörler sizi😅 Dolunay yine bilinçaltından vuruyor , düşünceleri karmaşıklaştırıyor sizlerde. Korkularla yüzleşmenin vakti geldi diyorsanız önünüzde güzel bir dolunay var. Yok hazır değilim derseniz normal hayatın akışında kalmak yeterli olacaktır.

Hani bazen bazı şeyler düşünüp sonra” tövbe tövbe niye aklıma geliyor ki bunlar” deriz ya ! Hah işte bu dolunay öyle etki verecek🙈

  • Alkol, uyuşturucu ya da ilaç alımında artış sergilememeye özen gösterin lütfen.
  • Ruhunuzu dinlendirecek başka aktivitelere yönlenin💜
  • Sağlığınız açısından da evhamlı olmamaya dikkat edin😅

O sakladığınız minnoş kalbinizin altındakileri paylaşarak gerçekleştirip yaşamanız dileğiyle😘

Mama sandalyeleri günümüz çocukları için olmazsa olmazlardan. Çocuğunuz için en uygun yemek yeme şekli oturarak olacaktır. Oturarak beslenme, bebeklerin günlük insan yaşamına alışması ve beslenme şekli olarak sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Bu yeme şekli için en önemli araç ise mama sandalyesi. Peki, mama sandalyesi seçerken nelere dikkat etmeliyiz? Önceliğimiz ne olmalı?

Mama sandalyesi nasıl seçilir?  

Mağazada görünen sandalye çok şık olabilir. Oldukça ergonomik veya kullanması basit olabilir. Bunlara rağmen fiyatı da uygun olabilir. Ancak en önemli nokta mama sandalyesi güvenliğidir. Bebeğinize aldığınız sandalyenin güvenliği hem sizin içinizi rahatlatacak hem de bebeğinizin geleceği için önemli bir konu olacaktır. Bunun yanında tabii ki bir de güvenlik konusunun alt başlığı olan malzeme kalitesi geliyor. Malzeme kalitesinin yüksek olması hem bebeğin sağlığı için hem de kazalara karşı korunmak için önemli bir konu. Gelin hep beraber güvenli mama sandalyesi nasıl seçilir? Nelere dikkat etmeliyiz? Öğrenelim.

Mama Sandalyesi Güvenliği
Mama sandalyenizi seçerken ve kullanırken dikkat etmeniz gereken unsurları sıraladık. Bu maddeler sağlıklı çocuk gelişimine önemli katkı sağlayacaktır.

  • Mama Sandalye Kemeri : Sandalye kemerleri bebek güvenliği için en önemli noktadır. Tabii ki her sandalyenin güvenlik kemeri vardır. Ancak her sandalyenin kemer malzemesi ve tasarımı aynı değildir. Bu nedenle yeni nesil kemer tasarımları bebeğiniz sandalyeden düşme riskini azaltır ve sağlam malzeme kalitesi ile kemer kazalarını önler. Bebeğin sandalyeden düşmemesi veya kaçmaması için bacakları ve belini çevreleyen kemerler olmalı. Bu tasarımın en güzel örneği 5 kemerli mama sandalyeleridir. Örneklerine buraya tıklayarak bakabilirsiniz. Güvenlik kemerlerinin sadece bir büyük tarafından esnetilebilir olduğundan emin olun. Güvenlik kemerlerini çocuğunuzun gelişime bağlı olarak genişletmeyi unutmayın.
  • Keskin Kenarlar : Maalesef bebek sandalyesi kazalarında önemli bir yere sahiptir keskin kenarlar. Keskin kenarlara sahip ve aynı zamanda kalitesiz malzeme ile üretilen sandalyeleri tercih etmemelisiniz. Aksi takdirde kazalar sonucunda bebeğinizin gelişimine zarar sağlayacak sonuçlar oluşabilir. Bebeğinizin otururken bacaklarına denk gelen kısmını sandalye seçerken yoklayın. Koltuk kumaşının ve kenarlarının pürüzsüz olduğundan emin olun. Kumaş kalitesi sadece bebeğin rahatlığı değil aynı zamanda dökülen yemeklerin araya kaçmasını ve yapışmasını önler.
  • Kilitli Tekerlekler : Hareket eden yani tekerleri olan mama sandalyelerinde önemli bir güvenlik önlemidir kilitlenen tekerlekler. Bebeğiniz her ne kadar küçük olsa da hareketlerinden dolayı sandalye sağlam durmazsa bebeğinizin boğazına yiyecek takılma riskini yükseltir.
  • Geniş Tabanlı Ayaklar : Bu tür ayakları olan mama sandalyeleri  diğerlerine oranla daha sağlam olmakla tanınırlar. Bebeğiniz mama sandalyesi ile oynamaya çalışacaktır mutlaka. Mama sandalyesinin üstüne çıkmaya çalışacaktır. Böyle durumlarda üstüne düşmemesi ve bebeğin yemek yerken yaptığı hareketlerden dolayı sandalyenin masadan uzaklaştırılması önlenir.

Sandalyelerde Güvensizlik Sonucu Oluşan Riskler:

Güvensiz sandalyelerin yarattığı en bilinen en büyük sorun bebeğin düşmesidir. Maalesef bu kazaların sonuçları şöyle sonuçlanabilir:

  • Bebek kafatası çok oluşmadığından küçük sarsıntılarda bile kafa zedelenmesi görülür.
  • Aynı şekilde bebekler hassas oldukları için boyun zedelenmesi riski vardır.
  • Bebek kemikleri oldukça hassas olduğu için kemik kırılmaları görülebilir.
  • Düşmenin şekline göre ağız yapısı bozulabilir.
  • Bebeklerin dişleri haliyle küçük olduğu için kırılma riski ile karşı karşıyadır.
  • Cilt kesikleri oluşabilir.
  • Vücutları hassas olduğundan düşme sonucu sarsıntı yaşayabilirler.
  • Düşmeye bağlı sıyırıklar oluşabilir.

Taşınılabilir Sandalye
Mama sandalyelerinin taşınabilir durumda olması, tekerlekli olup olmaması ile doğrudan bağlantılı. Çok hafif sandalyeler dışında mama sandalyeleri sırtına yüklenip taşımak mümkün değil. Mama sandalyesi ev içinde dolaşması gerekiyorsa birden fazla alanda yemek yeniliyorsa o halde tekerlekli sandalye almaya mecbursunuz. Bunun için masa tekerlekleri kaliteli malzemeden yapılması önemli. Bazı tekerlekli kalitesiz sandalyeler taşıma konusunda tekerleksiz olandan daha sıkıntılı işler çıkarıyor. Tabii ki bir diğer önemli konu tekerlekli olan sandalyenin aynı zamanda kilitlenebilir olması. Güvenlik açısından önemini “Geniş Tabanlı Ayaklar “ başlığı altında inceledik.

Hijyen Şartları – Mama Sandalyesi Nasıl Temiz Tutulur?

Sandalyenin yemek yenilen düz zemini uygun olan temizlik malzemesi ile düzenli silinerek yemek artıklarından arındırılmalı. Bunu yapmanın önemini şöyle açıklayabilirim; bebekler önlerinde ne bulurlarsa ilk olarak ağzına alırlar. Bir yiyeceğin uygun veya çürük olduğunu kavrayamazlar. Bir diğer nedeni ise kalıntı yiyecekler zaman geçtikçe zararlı bakteri üretmeye başlarlar. Mama sandalyesinin yünlü veya kumaşlı olan kısımlarının üzerine bir koruyucu bez örtülmesi, düzenli aralıklarla silinmesi önemlidir. Mama sandalyesi altına örtü de örtülebilir. Bu yöntemi kullananlar unutmasınlar ki sandalyenin bacakları örtünün üzerine gelmemeli. Olası risklere karşı oldukça önemlidir.

Olası Durumlar İçin Önlemler!
Eğer evde evcil hayvan besliyorsanız her ihtimale karşı evcil hayvanınızı mama sandalyesi altında veya etrafında dolaşmasına izin vermeyin.
Mama sandalyeniz katlanır yapıda ise tam açık durumdayken tüm kilitlerin tamamen açık olmasına dikkat edin. Olası kazaları önlemenize yardımcı olacaktır.
Kancalı mama sandalyelerinden birine sahipseniz yemek masanızın tahta veya metal olmasına özen gösterin. Eğer bebeğiniz masayı sallıyorsa yeteri kadar önlem alınmamış demektir. Aynı zamanda masa örtüsü olan masalarda kancalı mama sandalyesi kayabilir.

En sevdiğimiz kategorilerimizden olan “İlham Veren Kadınlar” bu kez hem yerli üretime ve ülke ekonomisine yaptığı katkı ile hem de çevre dostu buluşu ile adından söz ettiren Ayşegül Abacı. Hatay’da yaşayan Ayşegül Hanım zekası, sabrı ve azmi ile İlham Veren Kadınlar’ dan olmayı fazlasıyla hak ediyor. Kendisine doğaya sağladığı katkı ve biz kadınlara yaşattığı gurur için teşekkür ediyoruz. Şimdi sıra sorularımıza verdiği samimi cevaplarda:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Ayşegül Abacı. Hatay’ın Yayladağı ilçesinde 1992 yılında doğdum çocukluğum ilkokul ve ortaokul hayatım bu küçük ilçede geçti. Ön Lisans eğitimim için önce Kocaeli Üniversitesi’ne gittim daha sonra Selçuk Üniversitesi’ne geçerek ön lisans eğitimimi Selçuk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu bölümü ile tamamladım. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olarak lisans eğitimi mi tamamladım. Evliyim ve bir çocuk annesiyim.

Girişimcilik hikayeniz hakkında bilgi sahibi olmayan okurlarımız için kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?

Çocukluğum defne ağaçları arasında geçti. Ailem ben çocukluğumdan bu yana defne yapraklarını kurutup satarak geçimini sağlıyordu, dal kısımları ise hep bir atık oluşturmaktaydı. Atık dallar ailem için artık bir yük oluşturmaya başlamıştı ücret istemeden çevremizdekilere kışın ısınmaları için bu atık defne dallarını vermemize rağmen başa çıkılmaz bir hal almıştı bu atıklar. O dönemde işletmemizde bir yangın çıktı alevlerin uzun süre söndürülememesi bu atık dalların yanıcı özelliğini keşfetmeme sebep oldu . Atıkları nasıl değerlendirebiliriz diye yaptığım araştırmalar beni Yenilenebilir Enerji olan Biyokütle Yakıtı ile tanıştırdı. Avrupa’da bu yakıtın çok değer gördüğünü ve atık malzemelerden yapıldığını kullanımı sırasında doğayı kirletmediğini öğrendim. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’nde fındık kabuğundan yapıldığını buldum ve “Akdeniz’de Hatay’ın potansiyel bitkisi  defne ağacı atıkları ile bu iş neden yapılmasın” dedim. Böylece hem  bizim tonlarca atık değerlendirilmiş olacaktı hem de ailem büyük bir yükten kurtulacaktı bu soruların cevaplarını aradım ve bu şekilde DEFNE PELET fikri ortaya çıkmış oldu.

2021 Yılı Türkiye’nin Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimciler yarışmasında birincilik ödülüne layık görüldünüz. Bu ödül ile beraber hedeflerinizde ve hayallerinizde büyüme anlamında değişiklikler oldu mu?

Defne Pelet daha çok yeniyken yani girişimci olmaya karar verdiğim dönemlerde sürekli girişimcileri araştırdım. Bir gün rastgele kitapçıda gezerken Ekonomist Dergisi aldım eve gelip okumaya başladığım zaman aldığım sayı tesadüfen yılın kadın girişimcilerinin açıklandığı sayıymış ben o derginin o bölümünü okurken çok heyecanlandım ve “bir gün bende bu dergide kazanan olarak yer almak istiyorum” dedim. Daha ilk başlardayken bu yarışmayı kazanmayı çok istemiştim bana 4 yıl sonra nasip oldu. Diyorum ki; Gerçekten yürekten istemek gerekiyor bazı şeyleri şimdi hem bu yarışmayı öğrendiğim dergiyi halen saklıyorum hem de benim resimlerim olan dergiyi aynı yerde tutuyorum benim için o kadar kıymetli bir ödül ki, yeri çok ayrı….

Ben sadece bir ürün satmak istemedim hiçbir zaman. Üretici olmak, ürettiğim ürünün insanlara faydasının dokunması istedim ve benim gibi yola çıkan kadın girişimcilere cesaret ve ilham olabilmek istedim. Bu girişime başlarken bir çok hayal ve hedef belirledim kendime. 

Şimdi 2021 yılı Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci olarak öncelikle ulusalda marka değerimizi arttırmış olduk. Ürünlerime oluşan talep arttı ve insanlar büyük bir güvenle bizi tercih etmeye başladı. Hedeflerimden biri olan Türkiye’de bayilik sistemine geçiş konusunda birçok ilden bayilik talebi aldım. İş hacmimiz mutlaka artacak aldığım telefonlar bunu gösteriyor.

AMA artık DAHA BÜYÜK HAYALLERİM var: 

  • Türkiye’de çok güçlü bir bayilik sistemi kurmak,
  • Belirlediğim bir kaç noktada üretim tesisi açmak,
  • Ulusalda yakaladığımız bu marka değerini globale taşımak.

Ve en güzeli; o kadar çok mesaj alıyorum ki işletmesini kurmak isteyen ama yolun başında olan insanlardan. Fikrime danışmaları ve onlara yol göstericiliği yapmak çok mutlu ediyor beni…

Çevreci buluşunuz üzerine yalnızca Türkiye değil, Dünya’da da fark yaratmaktasınız. Defne Pelet’i kurarken, bu denli büyüyeceğinizi tahmin ediyor muydunuz, dünyaya açılmak gibi bir hedefiniz var mıydı?

İlk aşamada bu kadar büyüyeceğimi hayal etmemiştim, ürünümün Finlandiya’da kullanılacağını hatta 10 ülkeden temsilcilik isteyeceklerini de. Bunların hepsi benim için mucize gibi ve şükür sebebi.

İlk aşamada sadece ürünü üretebilmeye, müşteri ile yakından ilgilenmeye çabaladım. İlk hayal ettiğim şey kullananların memnun olmasıydı .Müşterilerine doğru bir şekilde yardımcı olup problemleri çözümlediğiniz zaman büyüme kaçınılmaz oluyor. Daha sonra farklı şehirlerden ürünüme olan ilgi arttı ve bulunduğum noktadan kilometrelerce uzağa ürünümü göndermek bende tutku oluşturmaya başladı o zaman hedef koydum Türkiye’de her noktada “Pelet” dendiği zaman akla gelen +6ilk isim olmak istiyorum dedim ve bunun üzerine çalışmalar yapmaya başladım. Şuan ki hedefim Türkiye’de kazanmış olduğumuz bu marka değerini yurt dışında da sağlayabilmek. Şuna inanıyorum ki eğer gerçekten inanırsanız kağıttan kuşlar bile uçabilir, bu ürünü üretebilmek bu kadar çok insana kullandırabilmek ve bu kadar uzaktaki insanlar ile iletişime geçip kullanmaları benim için gerçek bir mucizedir. Ben sadece çok inandım…

Pelet yakıtının tam olarak özellikleri ve maliyeti nedir? Sizce tüm Türkiye’de muadilleri yerine çevre dostu peletin kullanımı için nasıl bir yol izlenmeli?

Pelet yakıtı, her türlü ormansal atıkların hiçbir kimyasal bağlayıcı kullanmadan yüksek sıcaklık ve basınç sonucunda elde edilen bir katı yakıttır. Ayrıca pelet yakıtı ısıl derecesi yüksek, kül oranı ve karbon salınımı en az olan bir katı yakıt çeşididir.

Fosil yakıtlar gibi kullanım sırasında çevreye zarar vermez çünkü hiçbir kimyasal bağlayıcı kullanılmaz. Karbon salınımı en düşük yakıt çeşididir. Bu analiz sonuçları ile somutlaştırılmıştır.

Kömür kullanımı çok fazla bu ürün stokerli kazan (fındık kömürü kazanı) , pelet kazanları, ve pelet sobaları için kullanıma uygundur. Fabrikalar, termik santrallerin çoğu kömür kullanarak ısınma ihtiyacını gidermektedir. Oysa pelet yakıtı kullanılırsa hem ısıl derecesi yüksek bir ürün kullanacaklar hem de çevreye zarar vermeyecekler, bacalarına filtre takmalarına gerek kalmayacak.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarında katı yakıt ihalelerine pelet yakıtı da dahil edilmelidir. Hatta toplu yerleşim birimlerinde kömür kullanımı yasaklanmalıdır.

Özellikle termik santraller ve fabrikalar ısıl enerjisini, yenilenebilir enerji ile karşılamalıdır.

Avrupa’da bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. 

Pelet yakıtının  Kyota Protokolü’nde karbon salınımı kabul edilebilir ölçülerde olarak belirtmiştir. Ve bir çok ülkede imzalanan yeşil mutabakat ile yenilenebilir enerji kullanımına dikkat çekmektedir.

Diğer yakıtlara oranla daha ekonomik bir yakıt çeşididir. Ton fiyatları ortalama 750- 1100 TL. arasında değişmektedir . Diğer yakıtlar ile performans olarak değerlendirdiğimizde çok daha uygun bir maliyet söz konusu olmaktadır. 1 KG PELET yakıtı 4 kg odunun vermiş olduğu ısıl derecesine sahiptir.

Kömür ortalama 3500 ila 7000 kcal ısı derecesine sahiptir ancak atık oranı % 30-45 arasında değişmektedir. 

Pelet yakıtının ortalama 4500-5200 kcal ısıl derecesine sahiptir ancak atık oranı %1 dir .

Daha basit bir ifade ile ;  insanlar kömüre verdikleri paranın çoğu ile enerji sağlayamıyor ama pelet yakıtı aldıkları zaman paraları boşa gitmiyor, hepsi ile verim almış oluyorlar.

Kaldı ki kcal değeri 5000 üzeri fosil bir yakıt yani kömür daha çok yurtdışından dolara bağlı olarak satışı yapılan ürün oluyor.

Tamamen ülke öz kaynaklarından oluşan ve atık malzemelere kullanılarak üretildiği için pelet, yenilenebilir bir enerjidir.

Yerli üretim olduğu için döviz kurlarından etkilenen bir fiyatlaması da yoktur.

Zehirli bir gaz çıkışı yoktur. İlk yanma ve söndürme anında duman çıkar oda zarar vermez.

Sıkıştırıldığı için diğer katı yakıtlara oranla daha az yer kaplar. 

Firmanızı kurarken kendi kendinizi nasıl motive ettiniz?

Öncelikli olarak ÜRETİCİ olmak zaten güzel bir motivasyon oldu benim için üretimini yapmış olduğum ürünü araştırdıkça faydasının hem doğaya hem insana olduğunu anladıkça bu işin üzerine gittim. Ürünlerimi kullanan insanlar ile aramda duygusal bir bağ oluştu hepsi ile yakından ilgilendim ve aldığım geri dönüşler de beni motive etti.

Ailem bana destek oldu yaşadığım olumsuzluklara hep “benim için tecrübe oldu” diyerek yaklaştım. Ve bana inanan ve güvenen ailemin güvenine layık olmak için hep başarmak istedim.

Babam hep şöyle derdi “Kaymakam olsan bu kadar mutlu olmazdım.” Ben de onlara layık olmaya çalıştım 🙂

 Tabii ki aldığım her ödül beni fazlası ile motive etti. İlk olarak KAGİDER PROJE 15 kazananı olarak aslında girişimciliği, girişimci ekosisteminin ne olduğunu bu yarışma ile anladım. Kagider kadınlara destek olan bana göre en güvenilir sivil toplum kuruluşu ve ürünümü ilk defa Kagider’ deki önemli iş insanlarına anlatıp kabul görmek yüksek bir motivasyondu. Her ödülde daha ileriye gitmeye ve aldığım ödüllerin bu alkışların altını doldurmaya ve gerçekten hak ederek ilerlemek, hak ettiğim için alkışlanmak istiyorum.

Hayatınızda size ilham kaynağı olan birisi var mı?

En büyük ilham kaynağım BABAM. Babasını küçük yaşta kaybedip, 8 kız kardeşinin bakımını üstlenen, çok zor şartlarda büyüyen, her türlü riski alıp kendisine Taşkıran Defne adında ihracat hacmi büyük bir firma kuran ve defne yapraklarını satarak bana DEFNE PELET’ i kurmak için maddi ve manevi anlamda destek olan babam tabii ki… Gerçek bir girişimcidir. Kendisi ile sohbet eden çoğu kişi için bir fabrika kurmak ister. Çoğu cümlesini yazarım çünkü benim için altın değerindedir. Ve beni böyle bir girişimci ruhla yetiştirdiği için de ayrıca çok mutluyum . Babamdan aldığım ticari tecrübeleri kendi isteğim, azmim ve eğitimim ile birleştirdiğim için DEFNE PELET başarılı oldu bence.

Bir kadın için ekonomik özgürlüğün önemi sizce nedir?

Ekonomik özgürlük kadın için de erkek için de söz hakkına sahip olmak demektir. Ekonomik özgürlük bir kadın için bir çok anlamda özgürlük demektir. Çok önemlidir ve önemsenmelidir. Hayat şartları maalesef ki çok zorlayıcı, çocuklar eklenince her anlamda fedailik yapan kadın oluyor. Sosyal alanda aktif olabilmek için maddiyat yetersiz kalıyor ve bu da psikolojik olarak kadınları çok olumsuz etkiliyor. Bu aslında en basit örnek. Toplum olarak ilerleyebilmemiz ancak kadınlar ekonomiye dahil olursa mümkün olabilir. 

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durabilen, ihtiyaçlarını kimsenin vicdanına bırakmadan alabilen, çocukları için güçlü ve güzel bir rol model olmalıdır. Ayağa kalkmalıdır ki toplumda kalkınsın!

Hayallerinin peşinden koşma konusunda cesaretsiz olan tüm kadınlar için öneriniz nedir? Sizce nasıl daha cesur olabilirler?

Hayal sadece düşüncede kalmamalıdır kesinlikle harekete geçip üzerine gidilmelidir. Hayalde kalırsa sadece hayal olacak. Ancak harekete geçersek hayallerimizi gerçeğe döndürebiliriz.

Denemeden neyin nasıl olacağını bilemeyiz ve bence hayallerimiz denenmeye değer. Hem bir şans verelim ne kaybedeceğiz ki en fazla “denedim olmadı” deriz. Ama deneyip de başarılı olabilirsek her şey dönüşecek. Buna siz bile inanamayacaksınız.

İsteyin ama tüm hücreleriniz ile uykunuzu kaçıracak kadar istekli olun hayalleriniz için.

Israrcı olup, hayallerinize ulaşmak için ısrarla üzerine gidin.

Pes etmeyin, bir fikir ancak ve ancak sürekli ilgilendiğiniz zaman parlıyor.

Kendinize inanın ve kendinizi en yukarda hayal edin mutlaka sonuç veriyor.

Ve girişimci  başarmış kadınlar ile sohbet edin cesaret bulaşıcıdır…

Sevgiler…

İş arayışında kariyer portallarının gücü tartışılmaz. Her ne kadar içeriden referans olmadan iş bulunmayacağı inancı hala sürse de yalnızca  kurumsal ve uluslararası firmalar değil, artık hem yerli hem ufak çapta firmalarda da kariyer portallarına ağırlık vermeye başlandı. Bu durum adeta işgücü çeşitliliğini ve profesyonelliği arttırıyor diyebiliriz. Durum böyle olunca, daha hızlı iş bulabilmek için bu araçları etkin ve doğru kullanmak kaçınılmaz durumda.  Peki  son zamanların revaçta olan kariyer portallarını doğru kullanabilme için püf noktalar nelerdir?

  • Fotoğraf: Her ne kadar bazı yabancı ülkelerde profil fotoğrafı koymak artık var olmayan bir uygulama olsa da Türkiye’de yüzün doğru açıdan konumlandırılmış olduğu, abartısız bir fotoğraf önem taşımaya devam ediyor. Vesikalık fotoğraf olması şart değil ancak yüzünüzün net çıktığı ve şapka gözlük gibi aksesuarların bulunmadığı bir fotoğraf seçmeniz yeterli olacaktır.
  • Eksiksiz Bilgi Sunma: İş deneyimlerinizi, eğitim ve yabancı dil bilgilerinizi, yetkinliklerinizi ve iletişim bilgilerinizi eksiksiz sunmanız oldukça önemlidir. Bilgi alınması gereken bir kısım eksik kaldığında iş görüşmesine davet edilmeme ihtimali artar. Bu yüzden “görüşmede bahsederim” diye düşünerek bilgi vermemekten kaçınmalısınız.
  • Hatasız Bilgi Sunma: Görüşmeye geldiğinizde verdiğiniz bilgilerin hatalı olduğu anlaşılırsa veya referans olarak eski iş yerleriniz aranıp farklı bilgiler alınırsa, karşı tarafta sizin açınızdan hoş bir düşünce oluşmayacaktır.  Verdiğiniz bilgilerin doğruluğu sizin için en iyi sonucu verir, sonuç olumsuz dahi olsa, bahsi geçen pozisyon size uygun olmadığı içindir.
  • Doğru Firmaya Başvuru Yapma: Sizin mesleğinize ve deneyiminize uygun olarak çok sayıda iş ilanı olabilir. Ancak doğru firmaya başvuru yapmak zaman ve enerji kaybı açısından çok önemlidir. Bu yüzden firmanın yapısı, konumu, maaş stratejisi,  kariyer hedeflerinize uygunluğu gibi pek çok konu açısından size uygun olup olmadığına dikkat etmenizde fayda var. Mümkünse iş başvurusu yapmadan önce firma hakkında kısa bir araştırma yapabilirsiniz.
  • Profili Aktif Durumda Tutma: Pek çok kariyer portalında aktif ve pasif profil seçeneği bulunur. Sizin profilinizi pasif durumda tutmanız, adayını kendisi araştıran firmalar tarafından bulunabilirliğinizi arttırır. Böylece siz başvuru yapmasanız da firmalar sizi arayabilir ve sizi görüşmeye davet edebilirler.

Son olarak eğer Linkedin kullanıcı iseniz -profesyonel pek çok firma bu portalda bulunuyor-  sizinle aynı sektörde ve aynı pozisyonda olan kişileri ve özellikle bu sektörlerde çalışan İnsan Kaynakları yetkililerini ağınıza eklemeniz sizin için avantaj oluşturabilir. Böylece size uygun bir pozisyon açığı olduğunda o platform üzerinden size ulaşabilir ve iş görüşmesi organize edebilirler.

Başarılı bir iş hayatı dileğimizle…

 

Tatil deyince birbirinden güzel rotaları içinde barındıran ülkemizin bazı yerleri var ki romantizmi doruklara taşıyor. İşte birbirinden romantik, birbirinden özel rotalar için hazırladığımız listemiz:

  • Kapadokya / Nevşehir: Eğer sizin de romantizm anlayışınız  birlikte gün batımını veya gün doğumunu izlemek, balona binerek gökyüzünü hissetmek ve mağara evlerde aşk tazelemekse işte doğru seçim! Şarap konusunda da başı çeken yerlerden biri olmakla ünlü sevgili Kapadokya için her mevsim güzel diyebiliriz.
Kapadokya
  • Faralya Koyu / Fethiye: Akdeniz ve Ege’nin adeta buluşması olarak nitelendirebileceğimiz Faralya Koyu özellikle balayı çiftlerinin gözdesi.  Mükemmel bir manzaraya sahip koydaki pek çok otel lüks segmentte hizmet veriyorken yer yer çadır kuran çiftlere rastlamak da mümkün.  Aşk kokusunun sardığı koya araba ile ulaşmak en akıllıcası çünkü civarda gezilecek pek çok yer var. Yaz aylarında bile akşamları sert esen rüzgarını göz önünde bulundurmayı unutmamalısınız.
Faralya Koyu
  • Datça / Muğla :  Pek çok tatil beldesinin kalabalık olduğunu biliyoruz ancak Datça, diğerlerine nazaran daha sakin, daha kendi halinde bir yer. Sakinliğidir belki de bu denli çekici kılan onu. Gündüz cennet koylarında denize girerken, akşam kumların üzerine denize paralel kurulmuş masalarında her türlü deniz ürününün en tazesini bulabileceğiniz restoranlarında keyifle sohbet edebilirsiniz.  İnsanın burada aşk sarhoşu olmaması mümkün değil. Pek çok otel seçeneği mevcut ancak romantizm için taş evleri tercih etmelisiniz.
  • Abant / Bolu : Yeşile doyarken, mavide huzuru bulmak istiyorsanız Abant tercih edilebilecek romantik rotalardan. Hemen her mevsim romantizmi hissettiren Abant da kar manzaraları da ayrı cezbedici. Sakinliği, kuş seslerini ve doğanın kucaklamasını seviyorsanız aşkınıza Abant’ın şahit etmesinden siz de mutlu olacaksınız.
Abant Gölü
  • Salda Gölü/Burdur:  Son zamanlarda popülarite konusunda hızla yükselişe geçen Salda Gölü, farklı kum dokusu, karstik yapısı ve bakirliği ile tercih edilirliğini koruyor. Göl suyunun özelliği, içerisinde magnezyum, soda ve kil bulundurması. Bembeyaz kumlarında dilediğinizce keyif yapıp,  bu turkuaz renkli gölde yüzme deneyimine bayılacaksınız. Yakınında neredeyse hiç tesis olmayan göl plajına kendi çadırınızı kurabilirsiniz.
Salda Gölü
  • Bozcaada: Romantik tatil rotası denince Bozcaada’yı es geçmek hiç doğru olmaz. Portatif sandalyelerinizi arabanıza atıp, Polente Tepesi’ne doğru çıkarken şarap dükkanlarından şarabınızı, peynirinizi ve plastik kadehlerinizi alıp doğruca gün batımını izlemeye gidebilirsiniz. O sonsuzlukta batan güneşin güzelliğinde arkanıza da rüzgar güllerini alıp, bu romantik anları ölümsüzleştirebilirsiniz. Tüm bunların yanı sıra harika koyları ve plajları ile keyifli Bozcaada’da aşkınızı yenilemeniz kaçınılmaz 🙂
  • Dalyan / Muğla : Son olarak Muğla’nın Dalyan beldesi adeta cennetten bir köşe diyebiliriz. Karetta karetta kaplumbağalarının  yuvaladığı nadir yerlerden biri olan İztuzu Plajı da Dalyan sınırları içerisinde. Uzunluğu 4,5 km. olan bu uçsuz plajın en büyük özelliği herhangi bir konaklama tesisinin olmaması. Bu bölgede yine çadır tercih edebilir veya 20 dakikalık mesafede  bulunan otellerde konaklama yapabilirsiniz. Aynı zamanda Dalyan’da küçük tekneler ile Kral Mezarlıkları’na ulaşabilir ve tarih kokulu bu büyülü yapıları dolaşabilirsiniz.
4,5 km. Uzunluğundaki İztuzu Plajı

“İlhem Veren Kadınlar” kategorimizin ilk konuğu sevgili Dila Feyzanur Uykusuz’du. Dila Türkiye’de iyi konumda olduğu işini, hayalleri uğruna elinin tersiyle kenara iterek Avustralya’ya göç etmiş ve kendine yepyeni bir hayat kurmuştu. Kendisinden çok da aşina olmadığımız bir coğrafya ile ilgili  bizleri aydınlatmasını istedik ve kırmadı. İşte pek çok yönü ile karşımızda Avustralya, Dila’nın kaleminden aktarılmış hali ile:

Avustralya’da Doğal Yaşam

“Bu konuda yazılmış dizilerce kitap var. Benim burada kısaca özetlemem mümkün değil ama kendi tecrübelerimi paylaşırsam belki okurlara bir fikir vermiş olurum. Tecrübelerimin de daha çok Sidney ve Yeni Güney Galler eyaleti çerçevesinde olduğunun altını çizmek isterim.

Sidney ve çevresi dereleri ve ormanlık alanları ile ünlü. Şehirden çok da uzaklaşmadan kendinizi ormanın içinde bulabiliyorsunuz. Eğer şehir merkezinden 15-20 km dışarı çıkarsanız evlerin arka bahçesi direkt ormana açılıyor. Bahçeli bir ev alayım derseniz aslında ormanı satın almış gibi oluyorsunuz 😊

Okyanusun yani sıra bir suru dereler ve nehirlerle kaplı şehir. Bu da şehre yemyeşil bir örtü veriyor. Ayrıca okyanusta yüzmek görece profesyonellik isteyen bir iştir. Bu nedenle aslında sörfün ana vatanı burası. Plajlarda genellikle okyanus suyundan oluşturulmuş okyanus kenarı havuzlar (ocean ya da rock pool olarak geçiyor) görürsünüz. Eğer ben doğayla daha iç içe olmak, kus cıvıltıları ile kalabalıktan uzak bir yüzme deneyimi istiyorum derseniz de dere ve nehirleri seçebilirsiniz. Kano ve kürek sporu için de bir çok alternatifli rota mevcut. 

Rock Pool

Özetle özellikle doğa ve spor odaklı bir hayat size cazip geliyorsa Sidney bu konuda iyi bir seçim olacaktır. Spor kulüplerine ulaşım kolay ve maliyetli değil. Blue Mountains’a gidip kaya tırmanışı yapabilir, Hawkesbury River’da balık tutabilir ya da  Thredbo’da kayak yapabilirsiniz. 

Daha fazla bilgi almak için ise https://www.visitnsw.com/ linkine tıklayabilir ve  Yeni Güney Galler eyaletinde yapabileceğiniz tüm aktiviteleri daha detaylı öğrenebilirsiniz. 

Son olarak belirtmeliyim ki Avustralyalıların kültürü de aslında doğal yaşamın ve tüm bu aktivitelerin bir araya gelmesi ile şekillenmiş. Tatil dendiğinde kamp yapmak, botla seyahat etmek geliyor akıllarına. Yıllık iznini alıp otele gitmeyi genellikle komik bulurlar. Onlar için tatil arabaya atlayıp ya da belki yürüyerek çeşitli noktalara varıp çadır kurmaktır. 

Avustralya’da plajlar da halka aittir. Belediye ya da özel işletmeye ait plaj yoktur. Şezlong ya da şemsiye kültürünün olmadığı bir yerdir Avustralya. Öğle arası ya da iş çıkışı sahile gider oturursunuz. Ben Türkiye’deki plaj giriş ücreti ve şezlong/şemsiye kirasından bahsettiğimde eşime bu çok garip gelmişti. Plaja nasıl kapı koyuyorlar ki diye sormuştu.  

Avustralya’da Gece Hayatı Alışkanlıkları

Avustralya’nın gece hayatını ayakta tutanlar kesinlikle Latin Amerikalılar. Burası çok fazla Latin Amerikalıyı ve özellikle de Brezilyalı göçmenleri barındırıyor. Tahmin edersiniz ki oldukça renkli partiler düzenleniyor. 

Diğer yandan “Buranın yerlileri ne yapıyor?” derseniz. Puba gidiyorlar. İş çıkışı (genellikle 5 pm den sonra) publarda yoğunluk artıyor. İşini bitiren evine gidip duşunu alıp puba gider. Publar özellikle her kesimden insanları bir arada göreceğiniz yerlerdir. Büyük bir şirketin CEO’su da, inşaat da çalisan isçi de yan yana oturur, sohbet muhabbet ederler. 

Yunan, Türk, Orta Doğulu ve Asyalı göçmenlerin restoranlarında da canlı müzik eşliğinde ya oryantal danslarla ya da sakin bir aksam geçirebilirsiniz.

Çok uluslu bir kültüre sahip olan Avustralya’da yasadığınız mahalledeki göçmen popülasyonuna bağlı olarak geceniz şekillenecektir. İnsanlar genel olarak farklı kültürlere açık ve diğer kültürleri ilginç buldukları için göçmenlerin de kendi kültürünü sürdürmesi kolay.

Bundan 2 ay önce bir Yunan restoranında 3 Türk müzisyen bir konser verdi. Türkçe, Yunanca, Ermenice ve Kürtçe şarkılar söylediler. Türkiye’den kilometrelerce uzakta ülkemin zenginliği ile gururlandım. 

Soldan Sağa: Adem Yılmaz – Opera Sanatçımız Ayşe Göknur Sanal – Deniz Simsek 

 

Avustralya’da gece hayatına yönelik ne ararsanız bulabilirsiniz. Tamamı ile sizin yaşam tarzınıza ve neyden keyif aldığınıza bağlı tabii ki. Türkiye’den farkli olarak ise sabaha kadar açık mekan bulmak çok da kolay değil. 24 saat açık spor salonları var onun yerine 😊

Avustralya’da Mutfak Kültürü

Bir arkadaşımın çocuğunun okul ödevi için bir ülke seçip o ülkeye özgü bir yemek yapması isteniyordu. Çocuk da maalesef Avustralya’yı seçmişti. Maalesef diyorum çünkü aslına bakarsanız “Avustralya Mutfağı” diye bir şey yok. Ben de o gün öğrendim işin aslını. Temelde İngiliz mutfağından esinlenen bir mutfak diyebiliriz Avustralya mutfağı için. Tek bildiğim “Pavlova” diye bir tatlılarının ve “Meatpie” diye her kafede bulabileceğiniz etli turtalarının Avustralya’ya özgü olduğu. Bir de tabii ki “Vegemite on Toast” var. İlk etapta renginden ötürü çikolata kreması gibi görünen ama aksine acı-tuzlu karışımı bir tadı olan meşhur Vegemite. İlk yediğinizde nefret edeceğiniz ama kızarmış ekmeğe biraz tereyağı üzerine de Vegemite ‘i eklediğinizde severek yiyeceğiniz (ben de öyle oldu ama ben çikolata sevmem zaten) bir tost kendileri. 

Dığer yandan göçmen sayısının oldukça fazla olmasının bir diğer sonucu olarak mutfak kültürü de oldukça geniş. Aynı cadde üzerinde Asya, Orta Doğu, Avrupa mutfaklarından birini bulmak mümkün. Alışveriş merkezlerinin yemek katından 10 ayrı ülkeye dair restoran bulabilirsiniz. 

Mutfaktan bahsediyorken Türk mutfağından bahsetmeden geçemeyeceğim. Türk olduğumu belirttiğimde, duyduğum ilk şey “oh good food” oluyor. Çok güzel kebapçı abilerimiz de var burada, ailecek severek yiyoruz. Türk restoranlarında lahmacun bulmak zor sanırım satışı pek olmadığından yapmıyorlar fakat bunun yanında her kebapçıda ‘falafel’ i görebilirsiniz. Bildiğim kadarıyla her ne kadar falafel Türk değil Orta Doğu mutfağında yer alsa da buradaki restoran sahipleri opsiyon olarak müşterilerine sunuyorlar. 

 

Yaşamın her dakikası güzel ve bir o kadar zorlu iken sen o zorlu evrenin merkezisin.
Gidilen her yol, ister çıkmaz olsun ister sapa, bir gülüşünle güzelleşecektir, bilesin.
Güçlüsün düşündüğünden de fazla, yeter ki hisset ve tanı benliğini,
Hayallerin, hataların ve tutkuların.. Hepsinden bir tutam, sevgili sensin.

İlk görüşmeler, bir ilişkinin kurulmasının ve devam etmesinin aynası gibidir. Akıcı geçen bir sohbet ortasında bir ufak sözcük veya bir mimik bile büyüyü bozabilirken, bir yandan yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için ince ayarlara dikkat etmeli bir yandan da doğallığı etkileyecek yapay davranışlardan kaçınmaya özen gösterilmelidir.  Genellikle karşı tarafa ikinci bir buluşma için şans verilmesi ise aşağıda bahsedeceğimiz 5 işe yarar adımla daha olası hale gelebilir 🙂

  1. Akıcı Sohbet :  Neticede iletişim bir ilişkinin en temel kurallarındadır. Bunun için ise sohbeti devam ettirecek sorular sormak önem taşır. Sorulan sorulara basmakalıp ve kısa öz cevaplar yerine, daha sıcak ve çok detaya girmeden sohbetin devamını sağlayacak şekilde cevaplar verilebilir. Aynı şekilde karşı tarafa da yorum yapabileceği sorular iletilmelidir ki tıkanıklık hissi yaşanmasın.
  2. Laf Kalabalığına Dikkat! : Mümkün olduğunca gereksiz açıklamalardan kaçınmak karşı tarafı sıkmamak için önemlidir. Konudan konuya atlarken başını unuttuğunuz cümleler kurmamaya özen göstermenizde fayda var, hiç kimse iki çift laf etmek için oturduğu birinin içten içe susmasını istememeli değil mi?
  3. İlginin Dozu : İlgili olmak, onun işiyle, ailesiyle veya arkadaş çevresiyle ilgilenmek herkesin egosunu okşar ama bunu abartmak karşı tarafta bir büyükten nasihat alma hissiyatı doğurabilir! Tahmin edersiniz ki  çoğu kişi gereksiz ilgiden hoşlanmayacaktır, itici bir profil çizmenize hiç gerek yok!
  4. Gündemi Takip Edin: Gündemden kastımız elbette haberlerde görülen moral bozucu gelişmeler değil. Uzmanı olmasanız da, en azından ufak da olsa ekonominin son hali, tarzınıza göre yeni çıkan filmler veya kitaplar, en trend ve güncel mobile uygulamalar gibi ikinizi aynı potada buluşturabilecek kadar gündemden bahsedebilin.
  5. Olumlu Görüşleri Dile Getirin: Çoğumuzun tıkandığı, “aman şımarır mı?” gibi yanlış düşüncelerle sessiz kaldığımız kısım burası. Karşı tarafla ilgili olumlu görüşlerinizi, abartıya kaçmadan, aktarın. Emin olun bu sizi daha aşağıya çekmeyecek, belki karşı taraf da sizden aldığı cesaretle dile gelecek ve birbirinizin iyi yönlerini daha hızlı paylaşarak bu ilişki için güzel birer adım atmış olacaksınız 🙂

Şans sizinle olsun!