Yazar

womanlogy

Yazılar

Uzun yıllar kurumsal hayatta yer alarak bir çok kişinin yapmaya cesaret edemediği şeyi yaptı ve hepimizin şikayet ettiği kurumsal hayatının yazılı olmayan samimiyetsiz kurallarına karşı gelerek kendine bir yol çizdi Bihter Ayyıldız.  Doğaya, gelecek nesillere, kendine duyduğu saygı gereği bugün girişimci bir kadın olarak emin adımlarla ilerliyor.  Her birimiz gibi onun da hayatında dönüm noktaları, acı-tatlı tecrübeleri ve özgün bir yaşamı var. Kendisinin en çok çevreye ve sürdürülebilirliğe verdiği önemi, cesur konuşmalarını ve ideallerini sevdik. Bugün 19 Şubat doğum günü aynı zamanda. Yolunun her zaman açık olmasını diliyor, doğum gününü kutluyoruz.  Şimdi cesur, özgün ve duyarlı Bihter Ayyıldız’ı daha yakından tanıyalım.

1) Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Saint Benoit Lisesi’nin ardından çok istediğim Fransızca öğretmenliği hayaliyle Fransa’da Edebiyat okumaya gittim. Aslında İstanbul Üniversitesi’ni kazanmıştım ama annem son dakikada benim için güvenli olmadığını düşünerek Fransa’ya gitmemde ısrarcı oldu. İyi ki de olmuş. Fransa’da 6 sene yaşadıktan ve Sanat Tarihi bölümünü dereceyle bitirip, devlet memuru olarak işe girdikten hemen sonra teyzemin vefatı sebebiyle İstanbul’a mecburi dönüş yaptım. Annem “bak teyzenin cenazesine uçakla geliyorsun, bizimkilere de uçakla mı gelmek istiyorsun” demişti. Ben Türkiye’ye döndüm ama önce babamın, ardından da annemin cenazesine uçakla geldim. Kaderin önüne geçilmediğini de kendime göre deneyimlemiş oldum.
Bu kararımdan dolayı uzun bir süre pişmanlık yaşadım. Ama şimdi ait olduğum topraklarda olmanın ne kadar büyük bir zenginlik olduğunun bilincindeyim ve bunun için her gün şükrediyorum. Toprak insanın kökleriyle kopmayan göbek bağı.
2004 sonunda Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan sonra eğitimini aldığım ve dereceyle bitirdiğim sanat tarihi alanında daha doğrusu sanat piyasasında hangi kapıyı çaldıysam bir sonuç alamadım. Şimdi eğitimi ve alt yapısı olmayan onlarca insanın çok büyük projelerde yer aldığını görünce ve plastik, son derece riyakar cv’leriyle karşılaşınca Türkiye’deki sanat sektörünün içinde olamadığım için yaşadığım üzüntü azalıyor.
Ben tüm bu yukarıda bahsettiklerimin bir potada erimiş ve hayatı geldiği gibi kabul etmeye çalışan ama hedeflerim için gece gündüz çalışmaktan vazgeçmeyen bir insanım diyebilirim. Tüm hırs ve egolarımı olabilecek en düşük seviyeye indirmek için de şükrederek ve sevgiyle üreterek yoluma devam ediyorum.

2) Mesleki hayatınızda dönüm noktam dediğiniz bir viraj oldu mu? Sizi bu noktaya gelmenizi sağlayan en güzel gelişme nedir?

En önemli dönüm noktam sabah 2 saat, akşam 2 saat gittiğim Yenibosna yolunda, ben neden günde 4 saat yolda tanımadığım insanlarla kavga ederek yaşıyorum sorusudur. Bunun yanı sıra Türk tipi kurumsal hayatta çokça gördüğüm biat kültürü, kraldan çok kralcılar, çok çalışanın çok yargılandığı, az çalışanın yönetim dalkavukluğu ile yerini sağlamlaştırdığı, samimiyetsiz ve idealleri olmayan bir sistem bünyeme fazla geldi.
Benim hayallerim, ideallerim ve en önemlisi kendime saygım var. Bu sistem içinde biraz daha kalarak kendime saygımı, ardından kendime olan sevgimi kaybetmek istemedim.
Vicdanın ve idealin birlikte var olabileceği bir iş hayatının hayalini kurdum.
Tüm bunlar danışmanlık firmam BA Projectz’i ve Türkiye’nin ilk lifestyle sürdürülebilir yaşam konseptli dijital mecrasını kurmamda beni tetikleyen ana unsurlar oldu.

3)Mesleki anlamda farklı alanlarda uzmanlığınız bulunuyor, siz en çok hangisini uygulamayı seviyorsunuz?

Ben hikaye anlatmayı ve iletişimi çok seviyorum. Türkiye’de hikaye anlatmak da iletişim de çok yanlış algılanıyor. İnsan ilişkilerinde son derece başarısız kendiyle bile iletişim kuramayan bir çok isim çok önemli markaları temsil ediyor. Pazarlama iletişimi ve pr teknik olarak başarılı olduğum alanlar olmasına rağmen en çok uygulamayı sevdiğim: hikaye anlatıcılığı. Özellikle şahsi hassasiyetimden yola çıkarak kurduğum PlumeMag sayesinde kitlelere sürdürülebilirliğin günlük hayatta küçük adımlarla da bir parçası olunabileceğine dair gerçek hikayeler anlatmak.

4)Kardeş portal olarak gördüğümüz ve severek takip ettiğimiz PlumeMag’in kurucususunuz. PlumeMag nasıl doğdu? Bu süreçte çıkış noktalarınız neler oldu?

Yukarıda anlatmaya başladığım gibi PlumeMag’in çıkış noktası şu an dillere pelesenk olmuş ”Sürdürülebilirlik” bir ara ulaşılabilir lüks diye bir kavram vardı. Onun da içini boşaltıp, dibini kazıdılar ve elimizde bir enkaz kaldı. Ben de günlük hayatımda su kullanımı, çöp ayrıştırması ve geri dönüşümü uygulayan biri olarak çevremdeki hassasiyetsizliği görünce çok büyük hayal kırıklığına uğruyordum. Benim bir alışkanlığım var. Her gün yerden  herhangi bir çöpü alır, onu çöpe atarım. Eşim de bir gün bana; dünyayı sen mi kurtaracaksın? diye sormuştu. Belki ben kurtaramam ama PlumeMag sayesinde şu an için ayda eriştiğimiz 60bin’e yakın okur gün geçtikte çoğalarak yapabilir. Neden olmasın? Ben buna gönülden inanarak ilk adımı attım ve bundan sonra da bu şekilde devam edeceğim.

5) Dünyaya, insanlara ve en çok da tüketici tarafımıza vermek istediğiniz mesajlar var sanki.. Sürdürülebilirliği benimsemek, geri dönüşüme katkı sunmak, yerli olanı kullanmak gibi… Elinizde herkesin duyabileceğini bildiğiniz bir mikrofon olsa, bilinçli bireyler olmaları için insanlara neler önerirdiniz?

Bir kere vicdan çok önemli. Doğayı korumak ve sevmek en başta vicdan meselesi. Doğaya verdiğimiz zarardan etkilenen o kadar çok can var ki…. Bir de kendini bilmek önemli. Açgözlülüğümüzden kurtulmak. Ben kızıma 8 aylıkken yemeğini yemediğinde, savaşta aç yaşayan çocukları anlatıyordum. Ve her yediği lokmada bunu hatırlatıyorum. Dün en son çok giymekten dirseği çürümüş yırtık bir tişörtü temizlik bezi yaptık. Biz atmayı sevmiyoruz. Değerlendiriyoruz.
Öte yandan değer kavramını oturtmak gerekiyor. Giyim kuşam konusunda sadece gösteriş ve son moda odaklı, ucuz ürünleri satan hızlı moda markalarından alışveriş yapmanın kesinlikle karşısındayım. Yerel üreticilerin doğal kumaşlarla ve malzemelerle yaptıkları ürünleri tercih etmek de çok önemli bir adım.
Türkiye’de 1 sene herkes sadece 5 adet hızlı moda marka ürünü almasa  bu hızlı moda markalarının 400milyon adet eksik satışı anlamına gelir. İşte burada güç dengesini değiştirebiliriz. Belgeselleri izleyin, okuyun işin gerçek yüzünü gördükten sonra fikrinizin değişmemesi mümkün değil.
Bu konuda size %100 kusursuz bir marka örneği vereceğim. Dünyanın örnek alması gereken bir marka, hayranlık duyduğum bir kadın ve hayalini kurduğum eko-sistem tam olarak bu. @otamabalsam

6) Hayatınızın bir döneminde Fransa’da bulundunuz. Orada olmak size neler kattı ve uzakta yaşamanın sizden götürdüğü şeyler oldu mu?

6 sene Fransa’da yaşadım. Öncesinde 8 sene boyunca Fransız Lisesi Saint Benoit’da okudum. Tüm arkadaşlarım arasında en iyi asimile olan ben gibi görünüyordum. Fransa’yı, edebiyatını, kültürünü çok seviyordum. Fakat yıllar sonra o deneyimin beni kendi ülkeme ve hatta babamın doğduğu köye, kocamın annesinin doğduğu köye daha çok çektiğini fark ettim. Kayınvalidemin Rize’de doğduğu köyde bir evi var. Benim için orası dünyanın en güzel yerlerinden biri. Lastik pabuçlarla toprakta saatlerce çalıştıktan sonra kendimi dünyanın en iyi spa’larından birinden çıkmış gibi hissediyorum. Bir de köyün buz gibi suyuna hayran kaldığım deresi benim için bir cennet parçası.
Fransa’da kalmanın bana kattığı bir diğer şey ise yalnızlığın medite eden gücü oldu. 6 sene boyunca hiç televizyonum olmadı. Çok okudum, çok gezdim. Herman Hesse’nin Narcisse ve Golmund isimli eserinde manastırdan kaçan Goldmund gibi hayatı son derece sınırsız bir şekilde keşfetttim diyebilirim.

7) Bu keyifli sohbeti doğum gününüzde yapmamız sebebiyle soralım, bu yeni yaşınızın size neler getirmesini diliyorsunuz? Şimdiden keyifli, harika bir yaş dileriz. Doğum gününüz kutlu olsun.

Doğum günüm 19 Şubat aynı zamanda da PlumeMag’in 1. yaşı. PlumeMag’i kurarken, vicdanın ve sevginin yer bulamadığı kapitalist sistemde, kalbi sevgiyle atan ve kendimi patron değil de denize düşen bir su damlası gibi konumlayacağım bir hayal kurmuştum. Şimdi hayallerimin gerçekleştiğini görüyorum ve çalıştığım insanların emeklerine saygı duyarak ve asla kimsenin hakkını yemeden onurlu ve dürüst bir şekilde para kazanmanın ve kazandırmanın keyfini sürüyorum.
Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi, bu dünyada en önemli şey güvenilir insan olabilmek. Benim de bütün amacım bu.
3 kuruş daha fazla kazanmışım. Umurumda değil.

İlham Veren Kadınlar yazı dizimizde her yaştan kadınların dünya üzerinde bıraktığı izleri anlatmayı çok seviyoruz. Bu defa sizlere 18 yaşında olan ve genç yaşına rağmen Türkiye’nin yanı sıra dünya üzerinde  pek çok oluşumun içinde var olan Selin Özünaldım’ı tanıtacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği aktivisti Selin’in ilham verici yaşamı ve yaklaşımlarını yakından tanıyalım. 

Merhabalar, okurlarımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Ben Selin Özünaldım, İstanbul’da yaşayan 18 yaşında bir toplumsal cinsiyet eşitliği aktivistiyim. UNWomen’in küresel cinsiyet eşitliği hareketi HeForShe’nin Türkiye’deki en genç temsilcisiyim. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından National Gender Youth Activists grubu için globalde seçilen 300 gençten biriyim. STEM’de kadının güçlendirilmesi üzerine farklı robotik ekipleriyle çalışarak ve Girls Who Code hareketini Türkiye’ye getirdim. Genç kızları robotik takımlarda yer almaya teşvik eden #GirlsWhoFIRST hareketinin de kurucu ortağıyım. Bunların yanı sıra, bir video röportaj platformu olan We Ground Zero platformunun kurucusuyum ve dünyada fark yaratan başarılı insanları dinleyerek jenerasyonumuza ilham vermek ve güçlendirmek bizim hedefimiz. Kızların eğitimi ile ilgili United Nations Girls Education Initiative’in Transform Education kampanyasının Guiding Group’unda yer almamın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Vakfı’nın Girl Up hareketinin de ülkemizdeki kurucusuyum.

Pek çok farklı oluşumun içinde adınız geçiyor. Şuanda hangi projelerde aktif yer alıyorsunuz?

National Gender Youth Activists grubunun bir parçası olarak, şuanda yılın en büyük ve en önemli etkinliği olan Nesiller Boyu Eşitlik Forumu (Generation Equality Forum) üzerine çalışıyoruz.

Nesiller Boyu Eşitlik Forumu, BM Kadın Birimleri tarafından düzenlenen ve Meksika ve Fransa hükümetlerinin ev sahipliğinde, sivil toplum merkezli, küresel cinsiyet eşitliği için bir toplantıdır. 29-31 Mart 2021’de Mexico City, Meksika’da başlayacak ve Haziran 2021’de Paris, Fransa’da doruğa ulaşan Forum, cinsiyet eşitliğine yönelik acil ve geri döndürülemez ilerleme sağlamak için bir dizi somut, sürdürülebilir ve dönüştürücü taahhütleri güvence altına alacak. Dönüm noktası niteliğindeki bu çaba, iddialı yatırımları ve politikaları tanımlamak ve duyurmak için hükümetleri, şirketleri ve değişimi bir araya getirecek.

Forum, 1995 yılında Pekin’de cinsiyet eşitliği konusunda stratejik, cesur adımlar atma taahhütlerine rağmen, ilerleme ve uygulamanın yavaş olduğu gerçeğine yanıt veriyor. Bugün hiçbir ülke cinsiyet eşitliğini sağladığını iddia edemez. Kadın haklarının, artan yoksulluk ve cinsiyete dayalı şiddet riskleri nedeniyle, COVID-19 krizinin bir sonucu olarak daha da gerileme riskiyle karşı karşıya olduğu Forum, tüm kadınların insan haklarına nihayet ulaşmak için bir toplanma noktasıdır.

Nesil Eşitliği Forumu, aynı zamanda, toplumsal cinsiyet eşitliği için güçlü ve kalıcı bir koalisyonu besleyecek ve dönüştürücü bir değişim elde etmek için hükümetleri, aktivistleri, şirketleri, feminist örgütleri, gençleri ve müttefikleri bir araya getirecek. (Birleşmiş Milletler, Generation Equality Forum website)

Küresel Cinsiyet Eşitliği Hareketi olarak bilinen HeForShe’nin Türkiye’deki en genç temsilcisisiniz. Bu oluşumun temel misyonu nedir?

HeForShe, Birleşmiş Milletler cinsiyet eşitliği küresel dayanışmasıdır. Dünya bir dönüm noktasında. Dünyanın her yerinde insanlar cinsiyet eşitliği fikri üzerine çalışmalar yapıyor ve destekliyor. HeForShe olarak, bunun sadece kadınları ilgilendiren bir sorun olmadığını, bir insan hakları sorunu olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. HeForShe, cinsiyet eşitliği için cesur, somut  ve birleşmiş bir kuvvet oluşturmak amacıyla, kadınlarla dayanışma içinde, birlikte harekete geçmek üzere tüm erkeklere ve her cinsten insana bir çağrıdır. HeForShe’ye destek veren erkekler sadece yan unsurlar değildirler. Şirket kurmak, çocuk yetiştirmek ve içinde bulundukları topluma borçlarını ödemek için kadınlarla ve birbirleriyle birlik içerisinde çalışıyorlar.

Ben de ülkemizdeki en genç HeForShe temsilcisi olarak, Türkiye’nin dört bir yanındaki liselere ziyaretler gerçekleştiriyorum, hem feminizm, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konulardaki soru işaretlerini gidermeyi amaçlıyor hem de HeForShe hareketini yaşıtlarıma tanıtıyorum. Hatta öğrencilerin kendi liselerinde de HeForShe takımları ve kulüpleri kurarak harekete destek olmalarını, değişimin bir parçası olmalarını hedefliyorum.

Pek çok yaşıtınız sizin ilgilendiğiniz çoğu konudan haberdar bile değilken, sizin bu denli bilinçli olmanız kadınlar adına oldukça çok ümit verici. Sizin bu girişimlerde ilham kaynağınız kimdir?

Tabii ki bu yolda yürürken pek çok ilham kaynağım, kendime rol model aldığım başarılı kadınlar oldu. Benim amacım Türk kız çocuklarının sesi olabilmek ancak onların da kendi seslerinin farkına varmaları, tutkularını keşfetmeleri ve bu yolda, hayalleri uğruna seslerini kullanmalarını sağlayabilecek bir ortam sağlamak. Herkesin gerçek anlamda, hayatın her alanında eşit olduğu bir dünya hayal ediyorum. Sadece bugünümüz için değil, yarınımız için de çalışıyorum, sadece kendim için değil, dünya üzerindeki her genç kız için çalışıyorum ve eğer uğruna çalıştığım amaçlara ulaşabilirsem bu herkese fayda sağlayacak bir şey. Bir Türk genci olarak, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ilerlemek ve onun mirasını taşıdığıma emin olmak istiyorum.

Türkiye’de kadınların daha özgüvenli, daha cesur, daha bilinçli olması için sizce neler yapılmalı? Dünyadaki cinsiyet eşitsizliğini durdurmanın en temel yolu ne olabilir?

Önceki sorulara benzer sorulardan maalesef ki çokça tepki ve ,ne dersem diyeyim, negatif geri dönüşler aldığımdan cevaplamak için kendimi rahat hissetmiyorum. Ancak bu iki soru yerine konu hakkındaki ülkemizdeki ve dünyadaki çalışmalar üzerine görüşlerimi paylaşmaktan mutluluk duyarım:

Açıkça konuşmak gerekirse, şuanda yürütülen çalışmaları yeterli bulmuyorum. Çünkü kendi gözlemlerimi ele alarak konuşmam gerekirse, genel olarak şu şekilde bir algı var ‘Sadece tek bir alana odaklanarak çalışmalıyım’ örneğin iklim aktivistiyseniz eğer eğitimde fırsat eşitliği üzerine çalışamazmışsınız veya cinsiyet eşitliği aktivistiyseniz yeşil enerji üzerine bir fikriniz olmamalıymış gibi bir algı var. Bu düşünce yapıları da bizi çıkmaza sürüklüyor. Çünkü Birleşmiş Milletlerin de 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde anlatmaya çalıştığı üzere, biz global sorunlar üzerinde çalışıyoruz ve global çözümlere ihtiyacımız var. Ayakkabı bağcığı gibi düşünün. Bağcıklar birbirine karıştığında, tek bir elinizi kullanarak açmaya çalışırsanız veya tek bir düğüme odaklanırsanız ne kadar başarılı olursunuz ki? Hayır, bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı. Bu nedenle herkes yorganın bir ucundan tutmalı ve konfor alanımızdan çıkmalıyız ki değişimi yaratabilelim.

En etkilendiğiniz kitap ve film hangisi oldu bu zamana kadar?

Beni en çok etkileyen kitap kesinlikle Paulo Coelho’nun ‘Simyacı’ adlı kitabı. Dünyaya, insanlara ve hayata karşı bakış açımı tamamıyla değiştiren bir kitaptı. Film olarak da, Olağan Şüpheliler filmi beni her seferinde etkilemeyi başarıyor. Hikaye akışından tutun oyunculuklara, senaryodan tutun müziklere gerçek bir başyapıt.

İleride kendiniz için nasıl bir yol çizmeyi planlıyorsunuz?

Eğitim benim hayatımda çok önemli bir yer tutuyor. Aktivizm de benim hayatımın kaçınılmaz bir kısmını oluşturuyor, adeta bir parçam ve hayatımın her alanında olduğu gibi üniversite eğitimim için de aktivist kimliğimi destekleyecek türde bir yol çizeceğim. Üniversite yıllarımda aktivizm çalışmalarımı devam ettirirken, ülkeme ve ülkemdeki kız çocuklarına fayda sağlayabileceğim bir kariyer hedefliyorum. Bir gün Birleşmiş Milletler ile çalışmak en büyük hayallerimden biri.

Okurlarımız için bir mesaj vermenizi istesek, nasıl bir mesaj olurdu?

Kendi mottom olan, kendime her sabah hatırlattığım ve çok yararını gördüğüm bir sözü paylaşmak isterim:

‘Dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi olun.’ -Gandhi

Çünkü, En büyük sorunlarımızdan birisi, herkes günlük yaşantısında, belirli bir konuda, bir eksiklik tespit ediyor. Bu konuda düşüncelerini beyan ediyor ve eleştirilerini yapıyorlar ancak sonrasında kimse aksiyon almıyor. Ancak o yanlış bulduğunuz şeyi, o sorunu değiştirmek adına bir adım atmazsanız, kimsenin de adım atmasını beklememelisiniz. Gandhi’nin de dediği gibi, kısacası: 

“Görmek istediğiniz değişimin kendisi olmalısınız”

Göz çevresi kırışıklıkları, kaz ayağı denen gözün yan kısımları ve göz altı çevresinde oluşan kırışıklıklarından oluşur. Yaşlanma buna sebep olarak gösterilse de çok genç yaştaki kişilerde de göz çevresi kırışıklıkları görülebilir. Genetik ve çevresel koşulların belirleyici olduğu tüm kırışıklık türlerinde yetersiz sıvı alımı ve beslenme de etkilidir.

Cildin elastikiyetini kaybetmeye başlaması, vücuttaki kolajen seviyesinin azalması ile göz çevresi kırışıklıkları artar. Yüz mimikleri, güneş ışığına fazla maruz kalmak, cildi nemlendirmemek kırışıklıkların sebeplerindendir.

Göz çevresi kırışıklıkları için neler yapılmalı? 

  • Vücudu yaşlanma belirtilerine karşı korumak için en önemlisi içerden desteklemektir. Kolajen bakımından zengin besinler tüketmek, bol su içmek içerden güçlenmek için yapılabilecekler. Kolajen ve elde edilebilecek besinlere dair yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
  • Yaşa uygun seçilen seçilen iyi bir göz çevresi nemlendiricisi de göz çevresine dışarıdan nem takviyesi yapılması için düzenli olarak kullanılmalı.
  • Güneşli havalarda göz kenarlarında mimiklere bağlı çizgilerin oluşmaması için güneş gözlüğü kullanılmaya özen gösterilmeli.
  • Ailede cilt kırışıklıklarının erken başladığı ebeveynler varsa farkında olunup, nemlendiriciler kullanılarak  erken yaşta önlemler almaya dikkat edilmeli.
  • Makyajlı uyunmamalı. Fondötenler, ağır kapatıcılar kullanılan günlerde ve günlük makyajda dahi makyaj temizlenmeden gece uykusuna geçilmemeli.

Göz Çevresi Kırışıklıklarına Karşı Doğal Çözümler

  • Göz çevresine salatalık dilimleri koyarak özellikle hafif olan çizgilerin belirginliğini azaltabilirsiniz.
  • Yumurta beyazını göz çevrenize sürerek kurumasını bekleyebilir, sonrasında yıkayarak o bölgenin önce gerildiğini sonra doğal bir yolla nemlendiğini görebilirsiniz.
  • Hindistan cevizi yağı E vitamini de içeren doğal bir nemlendiricidir. Gece yatmadan önce ince bir tabaka halinde sürüp  göz çevrenizin nemlenmesini sağlayabilirsiniz.
  • Aloe vera bitkisi, içerdiği antioksidan bileşimler, vitamin ve mineraller ile göz çevresi kırışıklıkları ile savaşmanızda en etkili yardımcılarınızdan biridir. Aloe vera nasıl uygulanmalı derseniz, gece yatmadan önce bir yapraktan çıkaracağınız jelini göz çevrenize sürün ve sabah uyandığınızda o bölgeyi yıkayın. Gece boyunca nemlenen cildinizdeki değişimi düzenli kullandığınızda hızla fark edeceksiniz.

Zaman, her birimiz için kısıtlı olan ve doğru değerlendirildiğinde hayatı daha verimli ve anlamlı yaşamamıza yarayan bir araç. Dünyanın güneşin etrafında dönüşü ile gece ve gündüzün oluşması ile şekillenip bize yansıyan bu süreci verimli kullanmak sanıldığı kadar zor değil.

Günümüzde insanların çalışma ve ev hayatının birbirine girdiği bu zorlu dönemde etkili zaman yönetimine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Basit uygulamalar ve farkındalıklar ile zaman, yarışmamız gereken bir parkur değil en büyük yardımcımız olacak!

Güneşe endeksli yaşayın

İlkel zamanlarda insanların yardımcı makineleri, teknolojik aletleri olmamasına rağmen ve günlük işler hatta çocuk sayıları daha fazla iken yine de tatminkar hayat düzeyleri olduğunu duyuyor, okuyoruz. En ilkel toplumlarda  güneşin doğuşu ve batışı, gökyüzündeki konumuna göre insanlar hayatlarını düzenliyordu. Günümüz insanları ise apartmanlar arasında veya kapalı ofislerde yapay bir zaman yönetimi ile işlerini yetiştirmeye çalışıyor, kalan kısıtlı zamanda ailelerine ve kendilerine vakit ayırmaya çalışıyor. Dijital saatler gibi araçlarla zamanı takip etsek de yine de doğa ve dışarısı ile bağı koparmamak ve güneşe göre kendimizi ayarlamak vücudumuzun programlı olduğu yaşam dinamiğine de iyi gelecektir.

Ertesi güne uyanmak için sebepler bulmak 

İşe gitmek, okula gitmek veya çocukları okula hazırlamak gibi zorunlu sebepler için kalkmaya çalışmak uyanmayı da zorlaştırır ve güne isteksiz başlanmasını sağlar. İnsanlar önce yaşam amaçlarını, kariyer hedeflerini, hayallerindeki tatminkar yaşamı düşünmeli ve her yeni günü buna hizmet eden birer araç, fırsat olarak görmeli. Gece yatmadan önce ertesi gün yapılacak ve bizde istek uyandıracak konular, işler düşünülmeli. Sabah kalktığımızda yapacaklarımızın listesi ve değerlendirebileceğimiz fırsatları bilirsek güne ve zamana daha hakim ve uyumlu bir gün geçiririz.

Bakış açısını değiştirelim

İş yükü gibi görünen bir toplantı kariyeriniz için önemli bir dönüm noktası olabilir. Bu toplantıda kendinizi gösterebilir, yeni bir bilgi öğrenebilir veya hayatınızda kapı görevi görecek bir kişi ile tanışabilirsiniz. Hayatın sürprizlerine kucak açın ve çalışmayı bir birikim, yatırım olarak değerlendirin.  Gereksiz veya angarya gibi gördüğünüz örneğin rapor hazırlama işlerinde dahi önemli olduğunuzu bilin ve birilerinin sizin hazırlayacağınız bu datalara ihtiyacı olduğunu ve bu raporlar sonucunda yol haritalarının belirleneceğini bilerek yaptığınız işi keyif alarak yapmaya çalışın. Böylece işler hem kısa sürede bitecek hem de vaktinizden çalan bir uğraş gibi görünmeyecekler size.

Önce acil ve önemliler 

Günü, haftayı, ayı, yılı planlamak kurumsal şirketlerin geleneğidir. Öncesinde yapılan planlamalar başarı ve doyum getirir. Kişisel yaşamınızda ve kariyer yolculuğunuzda da plan yapmak kişilere çok şey katacaktır. Müsait olunan, çalışmaya başlanan ilk anda listenin acil ve önemli maddeleri yapılmalı. Böylece gün içinde çıkabilecek bir aksilik veya örneğin bir sağlık problemi ile karşılaşılsa bile aciller yapılıp aradan çıkmış olacaktır.

Sonrasında çok kısa vakit alan örneğin, bir mesaj atmak, bir maile dönüş yapmak, kısa bir telefon görüşmesi gibi 30 saniye – 1 dakika alan işleri yapmak hem işlerin büyük bir kısmını bitirtecek hem de listede, aklınızda olan yapılacakları azaltarak iç rahatlığı verecektir. Böylece erken saatlerde işlerin çoğu yapılıp bitirilmiş olacaktır.

Kendinizle, çocuğunuzla ve eşinizle geçireceğiniz zamanlara yer açmak

İnsan sosyal bir varlıktır. Sağlıklı bir zihin ve bedende olmak için hem kendimize düzenli vakit ayırmalı hem de aile, dostlar gibi sosyal gruplarla gün içerisinde görüşmeli, iletişimde kalınmalı. Çocuğunuzun yaşına uygun olarak onunla gün içerisinde ne kadar vakit geçirmeniz gerektiğini öğrenin, planlayın. Mutlu bir ilişki için partnerimizle yapacağımız paylaşım bizim mutluluğumuz için de ilişkinin dinamikleri için de önemlidir. Örneğin çalışan bir bireyseniz işleri olabildiğince gün içerisinde bitirip akşam yemeğinden sonra iş ile ilgili hiç bir şey yapmayıp yalnızca kendiniz, aileniz ile ilgilenme kararı alabilirsiniz. Hafta sonları bu konuda altın değerindedir. Özellikle pazar günleri herkesin şarj olduğu, sağlıklı iletişim için tüm mesajların verildiği, aile bireylerinin birbirine doyduğu günler olmalı.

Rutinler hayat kurtarır

Bekar, evli, çocuklu, çocuksuz olmaya bağlı olarak herkesin kişisel yaşamına göre şekillendirebileceği bu konuda etkili ve mutlu zaman yönetimi için rutinler her birimizin ihtiyacı. Rutinlerde ana belirleyiciler genelde yemek ve uyku saatleri olur. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği her zaman aynı saatlerde yendiğinde öncelikle vücudumuz için güvenli ve sağlıklı bir rutin oluşturmuş oluyoruz. Her akşam aynı saatlerde uyumak, aynı saatlerde kalkmak fiziksel ve ruhsal sağlığımız açısından oldukça faydalı. Arada kalan saatleri iyi planladığımızda eskisi kadar stresli ve aşırı çalışmaya gerek kalmadığını göreceksiniz.

Sosyal medya – alışveriş siteleri zamanın görünmeyen tüketicileri 

Gün içerisinde “bir bakayım” diyerek açtığınız bir sosyal medya uygulaması ve ya özellikle alış veriş siteleri bir bakarsınız ki saatlerinizi almış. Bunun yerine örneğin şu çalışma bitene kadar mola vermeyeceğim ve sosyal medyadan uzak duracağım şeklinde kendi kendinize alacağınız kararları uygulamak hem vicdanınızı hem gününüzü rahatlatacak. İrade zaman kullanımında en etkili güç. Alışveriş sitelerine girmeden önce şu düşünülmeli, gerçekten bir şey alacak mıyım?, almaya ihtiyacım var mı?, can sıkıntısından mı yoksa ihtiyaçtan mı buralara bakmak istiyorum? ihtiyaç mı istek mi ayrımı burada da gerekli ve faydalı.

Yetişmeyenler? 

Yetişmeyenler listesi can sıkıcı olabilir. Burada neyin yetişmediği çok önemli. Günlük geri dönüp bakar, haftalık değerlendirmeler yaparsanız zamanı iyi kullanıp kullanmadığınızı dışarıdan gözlemleyebilirsiniz. Hedeflerinize ne kadar ulaştınız ve neler yetişmedi? Yetişmeyenler genelde en sıkıcı ve isteksiz olduklarınızdır. Bu konuda ekip arkadaşınızdan, bir yardımcıdan veya eşinizden destek alabilir misiniz? Gün içerisinde istediğiniz halde yetişmeyen bir iş için destek almak ve gerektiğinde karşı tarafa destek vermek kişiye kendini daha güvende hissettirir. Yetişmeyenler gerçekten önemli şeyler mi? O iş yapılmasa ne olur? Bazen kendimize görev gibi belirlediğimiz şeyler gereksiz ve kimsenin bizden beklemediği şeyler olabiliyor. Ev işlerinde çok sık rastlanan bu durum, kalan bir iş aşırı titizlik sebebiyle mi yapılacaklar listenize girmişti? Çözümü yetişmeyen işleri de acil ve önemli oluşuna göre listeye koymak. Ve işler çok sık yetişmiyorsa iş yerinde belki görev tanımlarınızı yeniden değerlendirilmesini sağlayabilirsiniz. Üzerinize yüklenen aşırı işleri yetiştirememeniz normal olabilir ve kendinize alan açmak için bazı şeyleri baştan düzenlenmesini sağlayabilirsiniz. Ev hayatı için de ev işleri, çocukların bakımı gibi konular tek kişi üzerinde yoğunlaşıyorsa yetişememek çok normal olabilir. Destek istemek, her şeyi tek başına bitirmeye çalışmamak etkili bir zaman yönetimi için elzemdir.

Ressam Pınar Tınç, pandemi sürecinde herkesin evde olduğu dönemde ürettiği yeni eserlerini “Home Coming- Eve Dönüş” sergisiyle gün yüzüne çıkartıyor.  Sergi, sanatçının, Hint Okyanusu’ndaki La Réunion adasında geçirdiği beş yıldan sonra Türkiye’ye dönüşünü merkeze alıyor. “Home Coming” sergisi, 14 Ocak – 14 Şubat tarihleri arasında Arnavutköy Art Gallery Istanbul’da sanatseverlerle buluşacak

“Home Coming- Eve Dönüş” sergisi, Pınar Tınç’ın hayatından esinlenerek ortaya koyduğu en yeni kesit. Gitmeler ve gelmelerle dolu ressamın hayatı, bu sefer Bozcaada’dan Bursa ve İstanbul’a, oradan da Hint Okyanusu’nun batısındaki küçük bir yanardağ adasında geçirdiği yedi yıldan sonra Türkiye’ye dönüşünü anlatıyor.

Şair Seyyidhan Kömürcü’nün “Neden eve dönmekten ibarettir hayat” dizesinden ilham alan sanatçı; okyanus, tropikal doğa ve folklorik kreol figürlerine, bu kez İstanbul resimlerini de ekliyor. İnce estetik çizgilerin içinde parlak ve rengarenk bir palet kullanan ressam aynı zamanda çini mürekkebinin de Türkiye’deki ustalarından.

La Réunion adasında güçlü şekilde kullanmaya başladığı bu materyalden çarpıcı şekilde yararlanarak, büyük boyutlu ve zengin motifli kompozisyonlarıyla mürekkebin bütün özelliklerini en yoğun şekilde ortaya çıkartıyor. Resimlerinde kadın, çocuk ve doğa temalarının ağır basması hem kendi hayatına hem de genel olarak dişi doğurganlığına ve çocuksu masumiyete olan bağlılığının da bir göstergesi.

“Kara Kadın Adası”, “Seni Seviyorum Anne”, “Bir Çizgi Okyanus” gibi geçmiş sergilerinde de beliren bu tema, ressamın duygusal derinliğinin, Bozcaada’da geçirdiği mutlu çocukluğunun ve de La Réunion, İstanbul ve Bozcaada arasındaki anneliğinin de bir yansıması.

Her yıl tüm dünyada Sevgililer Günü olarak kutlanan 14 Şubat’ın gelmesiyle kişiler sahip olmak istedikleri ilişkiler üzerine düşünmeye ve mevcut ilişkileri daha mutlu hale getirmek için araştırmalara başladı. Evlilik ve İlişki Danışmanı, Yazar Sevgi Keleş; çiftlere ve yalnız bireylere istedikleri mutlu, güvenli, saygılı ilişkilere sahip olmak için yapılması gerekenlerle ilgili önerilerde bulundu.

Evlilik ve İlişki Danışmanı Sevgi Keleş 

Her birey hayatında kendisini mutlu ve değerli hissettirecek, güvende olmasını sağlayacak sosyal ve aile ilişkilerine sahip olmak ister. Kişilerin benzersiz olması gibi her ilişki dinamiği de benzersizdir. 14 Şubat Sevgililer Günü, anlamı itibariyle ilişkilere dışardan bakıp gerekli iyileştirmeleri yapabilmemiz için bir hatırlatıcı görevi görür.

Önce kendimizle ilişkimizi düzeltmeliyiz

Herkesin karşısındaki kişiden almak istediği sevgi, saygı, değerlilik hissini önce bireyler kendisine vermeli. Kendisi ile barışık ve tatmin halde olan kişi dışarısıyla daha sağlıklı ilişkiler kurabilir. Kendi içinde mutlu, özgüvenli olan bireyler dışarıya da bunu yayar ve hissettirirler. Yalnızca aile ilişkilerinde değil, iş ve sosyal yaşantıda da ilişkilere bakıldığında kişi kendisine nasıl davranıyorsa karşısındaki kişiler de genellikle ona öyle davranır. İçerideki dışarı yansır ve çoğalarak geri döner. Bu sebeple önce kendimizi sevmeli ve kendi değerimizi bilmeliyiz.

Beklentilerinizi netleştirin

Mutlu bir ilişkinin bireye ne ifade ettiği iyi düşünülmeli. Kişiler ilişkilerinden beklentilerini netleştirmeli. Beklentiler kalıcı olması için beyaz bir kağıda maddeler halinde yazabilir. Yalnız olan ve yeni bir ilişkiye başlamak isteyenler de, ilişkisi olup bunu iyileştirmek isteyen kişiler de bu uygulamayı yapıp kendilerine yol haritası çizebilirler.

İstemek yetmeyebilir

İstemek, talep etmek anlamı taşısa da harekete geçişi garantilemez. Hatta yalnızca istemekle kalmak kıtlık bilinci oluşturur. İlişkilerde yaşanan bir çok sorunun sebeplerinden biri söylemlerde istenen ilişki modeli ile zihin kodlarındaki ilişki modellerinin farklı olmasıdır. Sahip olmak istenen ilişkiler için ilk adım beklentileri yazarak ve imgeleyerek atılabilir. Hayatın bir çok alanında olduğu gibi ilişkilere de asıl şekil veren seçimlerdir. Nelerin seçileceği, üzerine düşünülmesi gereken bir konudur ve yapılan seçimler net ifade edilmelidir.

Mutlu bir ilişki için olumlu seçim cümlesi örnekleri

Kişiler yaşamlarında değişmesini istedikleri her alan için olumlu seçimler yapabilirler. Her seçim adeta bir sipariş gibi düşünülüp tekrarlanmalıdır çünkü zihin tekrarla harekete geçer. Mutluluğu seçiyorum, değerli olduğumu görmeyi seçiyorum, sevilmeyi seçiyorum, hayatıma aşkı davet etmeyi seçiyorum, huzuru seçiyorum.

Mutlu, sevgi dolu ve saygı temelli ilişkiler, kişilerin önce birey olarak kendileri ile ilişkilerinin iyi olmasını gerektirir. Kendisinde olanın dışarıdan da çoğalarak geri geleceği bu ilişkiler ağında, doğru seçimler yapıp bunları hayata geçirmekle istenen ilişkilere sahip olunabilir.

 

Çay saatlerinin vazgeçilmez salatalarından biri haline gelecek olan bu harika salatayı seveceğinize garanti veriyoruz. Şimdiden keyifli ve leziz bir sofra diliyoruz.

Malzemeler:

  • 250 gram haşlanmış tavuk göğsü,
  • 1 orta boy haşlanmış patates,
  • 2 orta boy haşlanmış havuç,
  • 10-15 adet salatalık turşusu,
  • 2 adet haşlanmış yumurta (katı kıvam),
  • 1 konserve süt mısır,
  • 3 yemek kaşığı mayonez,
  • 1 yemek kaşığı süzme yoğurt,
  • Tuz ve karabiber
  • İsteğe bağlı lavaş,

Yapılışı:

  • Haşlanmış patates, havuç ve tavuklar ufak ufak doğranır,
  • Salatalık turşuları küp küp doğranır,
  • Haşlanmış yumurtalar rendelenir,
  • Tüm malzemeler karıştırılır ve mısır da içerisine ilave edilir,
  • Yoğurt ve mayonez de yavaş yavaş karıştırılarak katılır
  • Tüm karışım mümkünse el ile iyice karıştırılır ve dolapta en az 2 saat bekletilir.
  • Dilerseniz çatalla, dilerseniz lavaşa sararak afiyetle tüketebilirsiniz.

Afiyet Olsun,

 

 

Tüm dünyada hızla bozulan sağlıksız beslenme düzenine inat, iyi gelişmeler de olmuyor değil. Büyük şehirlerde de pek çok evde salça, kışlık domates gibi el yapımı ürünlere yer verilmeye başlandı. Bunların en yaygını ve en pratiği ise yoğurt.  Leziz, kaymaklı ve katı kıvamda yoğurt yapmak ise sanılanın aksine oldukça basit. Ev yoğurduna  alışınca emin olun siz de hazır paketli yoğurtlardan hızla kaçacaksınız.

Yoğurt yapımında sağlıklı ve organik ürün çıkarabilmek için en önemli 2 şartımız var:

  • Köy sütü (açık süt) kullanımı,
  • Mayanın da köy sütünden yapılmış yoğurdun mayası olması,

Tarifi:

  • 3 kg açık süt, süt süzgeci veya gazlı bez ile süzülerek tencereye alınır, kaynatılır ve ılımaya bırakılır. Açık süt olduğundan ötürü kaynamaya başladıktan sonra yaklaşık yarım saat daha kısık ateşte kaynaması önemlidir.
  • Kaymaklı yoğurt için sütünüzün de kaymaklı olması önemlidir. Su katılmamış organik sütün ılıyınca kaymağı da bol olacaktır.
  • Yoğurt yapılacak kaba aktarılan süt ılıyınca 3 yemek kaşığı maya eklenir ve karıştırılır. (Ilıdığını anlamak için serçe parmağınız ile kontrol edebilirsiniz. Parmağınız yanmamalı veya soğuk hissedilmemelidir.)
  • Kapağı kapatılan yoğurt kabı geniş bir örtü ile iyice alt-üst sarılır ve 8 saat beklemeye alınır.
  • 8 saat sonra mayalanan yoğurt, kapağı kapatılmadan buzdolabına konulur ve 1 gece bekletilir.( sertleşmesi için kapağı açık konulması önemlidir)
  • Afiyetle tüketilir 🙂

Dip Notlar:

  • Kaymaklı yoğurt için sütünüzün de kaymaklı olması önemlidir. Su katılmamış organik sütün ılıyınca kaymağı da bol olacaktır.
  • Yoğurdunuzun katı kıvamda olması için mayanızın da katı kıvamda olması ve kapağı açık olarak 1 gece  buzdolabında beklemesi gereklidir.
  • Yoğurt mayanızın hazır yoğurttan olması durumunda, yoğurdunuz sakızlanmış bir görüntü  ve kıvamda oluşacaktır. 

 

2020 yılında yaşanan onca kötülüklere rağmen, göğsümüzü kabartan başarılar da olmadı değil. Bahsettiğimiz isim bu defa başarılı bir kadın sporcu, Milli Cimnastikçi Göksu Üçtaş Şanlı.  Aralık/2020’de Mersin’de düzenlenen Avrupa Artistik Cimnastik Şampiyonası’nda Türkiye’ye gümüş madalya kazandıran, gururla andığımız o harika kadın, Womanlogy Ekibi’ni kırmayarak bizlere kendisini daha yakından tanıma şansı verdi. Göksu Hanım’a teşekkür ediyor ve siz okurlarımıza keyifli okumalar diliyoruz.

Avrupa ikinciliği ödülü ile sizi daha yakından tanıdık. Diğer yönlerinizle birlikte, okurlarımız için kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Göksu: Asla vazgeçmeyi bilmeyen, kafasına koyduğu bir şeyi  yapana kadar uğraşan, her daim sabrın sonundaki selameti bekleyen, çok duygusal, çalışmayı, üretmeyi seven, ya hep ya hiç felsefesinde işini severek yapan bir insan. Aynı zamanda öğretmen ,antrenör, hakem, eş ve anne.

Sporda motive olmanın zorluğu ve disiplinin önemi bilinir. Sizin en büyük motivasyonunuz nedir?

Benim için içsel motivasyon en önemlisi. Zorlandığımda, yorulduğumda ve ya yarışmalara hazırlanırken hep kendimi motive etmeye çalışıyorum. Dış etkenler yerine çözümü her zaman içimde halletmeye çalışıyorum. 

Hem eş, hem anne hem de başarılı bir sporcusunuz. Hepsine aynı anda yetişmek için neler yapıyorsunuz?

Evde anne, salonda sporcuyum. Genel olarak antrenmanlarda kafamı başka şeylerin meşgul etmesi izin vermem. Antrenmana konsantre olurum. İşimi salonda yapıyor ve bitiriyorum. Ve bittiğinde annelik kısmı başlıyor. Lina küçükken daha fazla endişeleniyordum açıkçası aklım onda kalmıyor değildi zaman zaman.  Şu an daha rahatım. Eskiden uyku saatim kaçtığında bile antrenmanımı etkileyeceğini düşünürken, Anne olduktan sonra Lina 2 yaşına gelene kadar geceleri neredeyse sıfır uykuyla antrenmana gittiğim oluyordu.  Yani bunun cevabını inanın bilmiyorum. Sadece yapmam gerekene odaklanıyorum ve her şeyin iyi olacağına ve zor günlerin geçeceğine kendimi inandırıyorum.  Çalışmaya devam ediyorum.

Kaç yaşından beri cimnastik ile ilgileniyorsunuz? Başka spor dallarını da denemiş miydiniz?

5 yaşından beri cimnastikle uğraşıyorum. Üniversite yıllarında derslerde başka branşları tanıma ve deneme şansım oldu. Onun dışında hiç başka bir branşla uğraşmadım.

Cimnastikte başarılı olmak için sizce diğer sporlardan farklı olarak neler gerekiyor?

Cimnastik meyvesini çok uzun yıllar sonra topladığınız bir spor branşı. Başta çok sabırlı ve istikrarlı olmak gerekiyor.  Azimli bir şekilde yıllarca çalışmak ve başaracağına inanmak lazım.  Düzenli bir şekilde haftanın her günü antrenman yapmak gerekli.

Jimnastik için bir alt/üst limit yaş var mıdır? Kaç yaşından önce/sonra başlamak gerekir?

Aslında bir alt limit yoktur. Çünkü bebek jimnastiği dahi var. Genel olarak 4-5 yaşlarında başlanıyor. Çocuğun yapısına göre 8-9 yaşına kadar da jimnastiğe başlayan sporcular var. Profesyonel ve yarışmacı olmak için erken yaşta başlamak çok önemli. Amatör olarak ilgilenmek isteyenler için bir sınır yok.

Spor öncesi beslenme konusunu için ne düşünüyorsunuz? Antrenman öncesi özellikle tükettiğiniz besinler var mı?

Spor öncesi öyle çok dikkat ettiğim bir şey yok. Antrenmandan 2 saat önce yemek yemeye özen gösteriyorum. Aşırıya kaçmadan her yemeği sağlıklı bir şekilde yemeye devam ediyorum.

Uluslararası bir yarışmaya hazırlanmak için sizce günde kaç saat, kaç ay veya kaç yıl çalışmak gerekir?

Bizler haftada 6 gün, günde en az 4-5 saat,  çift ve tek antrenmanlar olmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uluslararası bir yarışmaya hazırlanmak için tabi yıllarca çalışmak lazım.

Spor haricinde en keyif aldığınız aktivite nedir?

Spor haricinde en keyif aldığım aktivite uzun romanlar okumak.

Uzun vadeli gelecek için hedefiniz nedir? Yaklaşık 10 yıl sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Cimnastiği 2 yıl daha sporcu olarak yapmayı planlıyorum. Daha sonra cimnastiğin içinde hem antrenör hem hakem olarak tecrübelerimi, deneyimlerimi onlara aktarmak istiyorum. Türk Milli Takımı’na elimden gelen desteği vermek istiyorum.

 

Sevgililer Günü için geri sayımın başladığı bu günlerde işin hem zor hem de heyecanlı kısmı hediye seçimi. Hediye seçimi ister eşiniz olsun, ister sevgiliniz beğeneceğinden emin dahi olsanız zorlu bir süreç olmuştur. Neticede sizin büyük bir hevesle seçtiğiniz o özel hediyenizin beğenilmemesi ihtimali de var. Bu konuda biraz da olsa sizlere yardımcı olmak adına hangi burçların karakteristik özellikleri ve tarzlarına uygun hediye önerilerimize göz atabilirsiniz.

  • Koç Burcu : Koç burçlarının hem iş hayatıyla hem de teknoloji ile arası iyidir, ona bu yüzden teknolojik bir hediye seçebilirsiniz. Akıllı saat, kablosuz kulaklık gibi iş hayatıyla da örtüşebilecek bir hediye seçerseniz seve seve kullanacaktır. Spor yapmayı da seven macera tutkunu koçlara alınabilecek spor aletleri de onları sevindirecektir. Spor salonu üyelikleri, workshoplar, özel müsabaka biletleri de makbule geçer.
  • Boğa Burcu : Boğa burçları mutfağa ve keyfine düşkünlüğü ile tanınır. Ona rahatını arttıracak, konforlu bir hediye sunmalısınız. Bu, ona sunacağınız bir spa paketi olabileceği gibi her daim rahatını sağlayacak bir eşya da olabilir. Bir masaj koltuğu mesela. Keyiflendikçe sizi daha çok düşüneceği kesin! Estetik zevki gelişmiş boğa burçlarına bir tablo, seramik bir biblo veya sanat içerikli farklı hediyeler de alabilirsiniz.
  • İkizler Burcu : Gezmeyi, eğlenmeyi seven, yeniliklere neredeyse aşık diyebileceğimiz maceraperest ikizler burcu ile beraberseniz işiniz aslında çok basit. Ona pahalı hediyeler yerine, daha önce hiç görmediği bir yerde baş başa bir kaçamak planı ile gidin. Mesela bir çift uçak bileti! Deneyim odaklı hediye seven ikizlerin hem gözüne hem gönlüne hitap edebilmek için kültür turları, doğa keşif gezileri, özel bir kurs, workshop üyelikleri de hediye edebilirsiniz.
  • Yengeç Burcu: Geleneksel yanı güçlü olan ve duygularını yoğun yaşayan bir yengeç burcu partnerine güzel anılarını hatırlatacak çerçeveler,  romantik tablolar, fotoğraflardan kolaj haline getirilmiş duvar süsleri gibi kalbine dokunan hediyeler seçebilirsiniz. Lüks değil anlam arayışında olan yengeçlere kendi ellerinizle hazırladığınız özel bir sevgililer günü pastası da onları çok mutlu edebilir.
  • Aslan Burcu: Aslan burçları ön planda olmayı, saygı ve sevgi görmeyi, rahatça para harcamayı çok sever. Ona kaliteli bir hediye seçmelisiniz ve en önemlisi alacağınız hediye, alanında en iyilerden olmalı. En pahalı şarap, en gösterişli çanta, en iddialı takı gibi. Dikkat çekici renkler, kimsenin giymeye cesaret edemediği sıra dışı kıyafetler onlara göre.  İmkanlar ölçüsünde cömertliğinizi sunmanın tam sırası! Kalıcı, anlamlı, gösterişli hediyeler çıkış noktanız olabilir.

  • Başak Burcu: Kişisel bakımına ve temizliğine en önem veren burçlardan Başak burcu ile beraberseniz hediye seçiminde bu sizin için bir ipucu olacaktır. Hediye olarak, fresh bir parfüm, yüz, vücut, saç bakım kremleri, manikür pedikür seti gibi parçalardan oluşan bir bakım paketi hazırlayabilir ve romantik bir not ile kendisine sunabilirsiniz. Yine planlı programlı başaklara şık ajandalar, ev düzenleyiciler; bol cepli, gözlü çantalar alınabilir.
  • Terazi Burcu: Venüsün yönetiminde olan Teraziler güzel olan her şeye aşıktır. Sanat eserleri, estetik zevk taşıyan ürünler tam onlara göre. Evleri için değerli dekorasyon ürünleri, hayatın güzel yönlerini hatırlatacak tablolar, el emeği olan benzeri yapılamayacak olan örneğin seramik biblolar, duvar tabakları, masaüstü özel hediyeler seçilebilir.
  • Akrep Burcu:  Eğlence, macera, zevk ve keyif seven akrep burçlarına da hediyeler iddialı olmalı. Hafta sonu kampları, baş başa geçirilecek mini tatiller, enerjisini atabileceği etkinlikler, workshop ve clup üyelikleri, kutu oyunları onlar için tercih edilebilir.
  • Yay Burcu:  Kültürel yönleri güçlü, eğitim odaklı, kişisel gelişimine önem veren yaylar için kurslar, kendisini geliştirmesine yarayacak kitaplar, kültürel geziler hediye edilebilir. Nicelik değil nitelik ararlar.  Konser biletleri, deneyim odaklı hediyeler yayları çok mutlu edebilir.
  • Oğlak Burcu: İş odaklı, planlı, ayağı yere sağlam basan Oğlak burçlarına kalıcı bir hediye seçmenizi tavsiye ederiz. İşe yarayan, bir ihtiyacını giderip hayatını kolaylaştıracak hediyeler seçebilirsiniz. Öncesinde mini bir sohbet ile evinde veya kişisel eşyaları arasında ihtiyaç duyduğu bir ürün için bilgi alabilirsiniz. Dokunmayı seven, materyal biriktirmeye bayılan toprak grubunun bu üyesi çalışmayı, spor yapmayı da sever.
  • Kova Burcu: Kova ve İkizler burçları hava grubunda yer almasından dolayı benzerlik gösterir. Dünyayı gezmekten asla üşenmeyen ve bu konuda gözü kara bir burç olmasından dolayı bir tatil hediyesi kovayı da mutlu edecektir. Ancak lüks bir otel yerine, daha çok gezi planının yapıldığı, mümkün olduğunca çok yerin keşfedileceği bir tur programı kovaları daha çok mutlu eder. Ayrıca kovalar sanata da meraklıdır.  Kültürel gelişimlerine de önem veren Kovalar için e-kitap okuyucular, etkinlik biletleri yine hediye edilebilir.
  • Balık Burcu: Hayatı boyunca anlam peşinde olan ve dünyayı duygularıyla anlayan balıklara içinde tutku olan hediyeler seçebilirsiniz. Kendi ellerinizle hazırladığınız hatıralar, el yapımı pasta ve kurabiyeler, fotoğraf çerçeveleri, özel portre resimler, romantik yemek organizasyonları tam onlara göre.