Yazar

womanlogy

Yazılar

Likör, isterseniz türk kahvesi yanına eşlik edebilecek bir lezzet, isterseniz de sıcak çikolatanızın içine katabileceğiniz bir seçenek. Her şekilde yeni bir tat arayanlar için iyi bir alternatif. Yapımı ise oldukça basit. İşte ev yapımı nar likörü tarifi:

Nar Likörü

Nar Likörü için Malzemeler:

  • 2 kg. nar,
  • Yarım kilo toz şeker,
  • 2-3 adet karanfil,
  • 2 çubuk tarçın,
  • 75 ml. votka,
  • 750 ml. su,

Nar Likörü Tarifi:

  • Narlar ayıklandıktan sonra, üstüne şeker eklenip bir gün bekletilir.
  • Ertesi gün su, karanfil, tarçın eklenip 10 dakika kaynatılır ve soğumaya bırakılır.
  • Narlar ve diğer malzemeler süzülür ayrı bir cam kavanoza alınır.
  • Üzerine votka eklenerek 1,5 ay karanlık ve serin bir yerde muhafaza edilir. 

Dip Not: Aroması farklı olsun isterseniz, kaynama aşamasında karışımın içine 1 nar kabuğu ve 2 mandalina kabuğu ekleyebilirsiniz.

Afiyet Olsun,

 

Sosyal medya platformlarına bir yenisi daha eklendi: Clubhouse.  Nedir, nasıl girilir, nasıl kullanılır şeklinde kullanıcıların aklındaki türlü sorular ise cevap bulmayı bekliyor. İşte tüm yönleriyle Clubhouse.

Diğer sosyal medya platformlarından farkı yalnızca sesli kullanılan, anlatmaya ve dinleyeme dayalı bir uygulama olması. Yazılı, görsel hiç bir paylaşım yapılamaması uygulamaya sade bir görsellik getiriyor.  Şimdilik yalnızca App Store’da yer alan uygulamaya android kullanıcıları şu etapta ulaşamıyor.  Uygulamayı ulaşılması zor kılan ve bu kadar merak uyandıran  özelliği ise sisteme davetiye ile giriş yapılabilmesi ve şimdilik yalnızca Apple kullanıcılarının girebilmesi.

Clubhouse’a Nasıl Girilir? 

Uygulamayı App Store’dan indirdikten sonra bu uygulamaya giriş yapabilmek için bir arkadaşınızın veya kayıtlı bir kullanıcının size davetiye vermesi gerekiyor. Bir pazarlama taktiği olarak özel, gizemli, ulaşılması güç bir imajla doğan uygulama alışılmışın dışında faydalar sağlıyor.  Her kullanıcının yalnızca 2 davetiye verme hakkı var. Uygulamada aktif olma durumuna göre yeni davetiye verme hakkı da elde edebilir bu da çalışkan bir kullanıcı olmayı gerektiriyor 🙂 Davetiyesiz üye olan kişiler bekleme listesine alınıyor.

Clubhouse Nasıl Kullanılır? 

Çıkış noktası konferans olan Clubhouse’da odalar bulunuyor. Bu odalara girip istediğiniz kişi veya grupların konuşmalarını dinleyebiliyorsunuz. Moderatör olduktan veya sohbet dinleyicileri arasında el kaldırıp size onay verildikten sonra konuşmaya siz de dahil olabiliyorsunuz. Konuşmalar kayıt edilmiyor, Clubhouse’da olan Clubhouse’da kalıyor 🙂 Bu sayede alanında uzman kişileri, sevdiğiniz ünlüleri, yerli ve yabancı grupların konuşmalarını dinleyebiliyor veya eşlik edebiliyorsunuz.

Clubhouse’dan Nasıl Faydalanılır? 

Özel ilgi alanlarınızı seçebildiğiniz uygulamada, ilginizi çeken kişi ve konular hakkında detaylı bilgi edinmek mümkün. Yabancı dil öğrenimine oldukça faydalı olabilecek uygulamada yerli konuların dışında yabancı içerik ve ilgi alanlarını da dinleyebilirsiniz. Böylece ana dili İngilizce olan veya ilgi duyduğunuz farklı dillerdeki odalara da dahil olabilir, günlük konuşma becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

Görüntü kirliliği olmadan yalnızca sizin seçtiğiniz odalarda, yalnızca dinlemek istediğiniz kişileri, konuları dinleyip çıkabilirsiniz böylece sosyal medyada geçirilen süre daha anlamlı ve faydalı olabilir.

 

Koronavirüs karşısında zamanın doğru yönetilmesi açısından semptomatik tedavilerin çok önemli olduğunu vurgulayan Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, “Sürekli öksürmeden dolayı insanlar normal yaşam düzenlerini kaybedebiliyor, bu da hem uykusuzluğa hem de vücut direncinin düşmesine sebep olabiliyor.” dedi. Cander, bu durumun en erken şekilde kontrol altına alınıp tedavi edilmesinin hastalığın seyri açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, koronavirüs hastalarında öksürüğün tedavisine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. İlk günden itibaren koronavirüs hastalığının en önemli belirtilerinin başında kuru öksürüğün geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Başar Cander, viral enfeksiyonlarda, kuru ve sık sık şeklinde öksürükler gördüklerini belirtti ve öksürüklerin etkilerine dikkat çekti.

Koronavirüs karşısında en önemli savunma mekanizmamız, vücut direncimiz

Koronavirüs vakalarının hastalık seyrinde en önemli noktanın vücut direnci olduğunun altını çizen Prof. Dr. Başar Cander, “Koronavirüs karşısında vücut direncinin güçlü olması çok büyük önem arz ediyor. Çünkü siz farkında bile olmadan bir şekilde virüse muhatap kalmış olabiliyorsunuz. Vücudunuzun o virüsü yenebilmesi için vücut savunma mekanizmasının güçlü olması lazım. Güçlü vücut sistemini sağlayacak şeylerin başında ise düzenli hayat, uyku düzeni, sağlıklı beslenme ve spor yapmak
geliyor.” şeklinde konuştu.

Kronik ve ciddi rahatsızlıklar (kalp ve böbrek hastalıkları vb.) geçiren hastaların vücut dirençlerinin zayıf olmasından dolayı bu savaştan galip ayrılmasının zorlaştığını ifade eden Prof. Dr. Başar Cander, “Akşam öksüren ve uyku düzeni bozulan birisinin vücut direnci düşebiliyor. Öksürük gece sık sık yaşanıyor ve öksürüğü kontrol altına alamıyorsanız bu durum koronavirüs gibi viral hastalıklarda çok büyük problemler yaratıyor. Eğer ciddi rahatsızlıklar yaşamış biriyseniz vücut direnciniz düşmeden
bunu tedaviyle birlikte kontrol altına almanız gerekiyor.” dedi.

Koronavirüsün daha çok ağız ve burun yoluyla damlacık enfeksiyonuyla bulaşan bir hastalık olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Başar Cander, “Pozitif olan birisi virüsü sizin yüzünüze doğru ya da uzaktan öksürürse bu sizin virüse maruz kalma oranınızı artırabilir.” şeklinde konuştu. Koronavirüs hastalarında öksürüğün kontrol altına alınmasının önemli bir tedavi metodu olarak karşımıza çıktığını ifade eden Prof. Dr. Başar Cander, “Koronavirüste genel olarak semptomların başlama süreci farklılıklar gösterebiliyor. Çok başka semptomlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Koronavirüste diğer virüslerden farklı olarak koku ve tat alma kaybıyla ilgili farklılarla da karşılaşabiliyoruz. Ateşli olan dönemi takiben öksürüğün 1-2 günlük süreç içerisinde ortaya çıktığını görüyoruz. Öksürüğün belirginleştiğine ve giderek arttığına şahit oluyoruz. Çoğu zaman hastalarımız iyileşiyor ve hastalığın getirdiği diğer problemler de tamamen düzelmiş oluyor. Hastalığın çoğunu atlatmış olsa bile öksürük daha uzun süre devam edebiliyor. Çünkü öksürük geç iyileşen bir mekanizma olabiliyor. Çevremizden de gözlemlediğimiz kadarıyla, koronavirüs sürecinde hastalar öksürüğü kendilerini çok rahatsız eden bir semptom olarak ifade ediyor.”

Bir hastanın öksürük şikayetiyle geldiğinde normal şartlar altında semptomların üzerine çok farklı şekillerde gidebildiklerini ancak koronavirüs gibi hastalıklarda semptomatik tedavinin daha belirleyici olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Başar Cander, “Bu amaçla biz öksürük refleksini baskılayacak tedavilerle öksürüğü kontrol altına alıyoruz.” açıklamasında bulundu.

Stil Sahibi Kadınlar kategorimizin  bu defaki konuğu, kusursuz fiziği ve tarzı ile Gülece Öztorun.

Elbette hepimiz gibi onun da pandemi sonrası değişen bir gardırobu ve bir de eski günleri yad ederek giymeyi özledikleri var. İşte 20 soruda Gülece Öztorun’un stili:

“Gülece Öztorun ” kimdir kısaca tanıyalım.

1989 Aydın doğumluyum. Üniversiteye kadar Aydın’da eğitimime devam ettikten sonra üniversite için İstanbul’a Marmara Üniversitesi’ne geldim. 2012 senesinde evlendikten sonra hayal etsem aklıma gelmeyecek şekilde bir nevi göçebe bir hayat yaşamaya başladım.  İki kız çocuğu annesiyim. İlk kızımı 2014 , ikinci kızımı 2017 senesinde kucağıma aldım. İkizler burcu , boş durmayı asla sevmeyen , aynı anda iki işi yapmakla asla yetinmeden çok daha fazlasını yapmayı seven, yapamam demeden her şeyi çözmeye çalışan, ev hayatımda ise hizmet etme odaklı yaşayan bir kadınım. Bir dönem deli gibi düzenli spor yapıp bir o kadar süre bir squat bile yapmayan veya çok dikkatli ve sağlıklı beslenme sonrası çılgınlar gibi ekmek, çikolata, makarna ve hamur işi yiyebilen değişik bir yapım var. 😅

Tarzını birkaç kelime ile özetlemeni istesek?

Pandemi öncesi buna çok daha farklı cevaplar yazabilirdim ama bu son 1 senelik moda anlayışımı göz önüne alarak; rahat, uyumlu ve gündelik diyebilirim.

Gardrobunda en sevdiğin şeyler nelerdir?

Gardrobum şuan ikiye ayrılıyor. Aşırı özenerek ve beğenerek aldığım fakat giyemediklerim. Pandemi sonrası aldığım yer yer
motifli yer yer düz ama her halükarda takım satılan eşofmanlar ve pijamalar!

Peki ya olmazsa olmazın?

Dolabımda mutlaka olması gereken 7 parça seçseydim;
-Mini siyah streç bir elbise
-Askılı body
-Slouchy jean
-Oversize bir kaban
-Boğazlı crop örgü kazak
-Basic tshirt
-Boyfriend beyaz gömlek olurdu.

Bunları 4 mevsimde de entegre ederek kullanabileceğimi düşünüyorum.

Yazlıklar mı kışlıklar mı favorin?

Seçmesi zor ara mevsim kızıyım sanırım 🙈

Ya ayakkabılar? En sevdiklerin hangileri?

Bir dönem topuklu ayakkabı bağımlısı gibiydim asla giymiyor ama ayağıma çok yakıştırdığım için alıp duruyordum.
Geçtiğimiz dönem terlik modeller konusunda aynı şekildeydim. Farklı topuk modelleri ve capcanlı renk skalası ile kalbimi fethetmişlerdi.
Şuan en severek kullandıklarım basic sneakerslarım ve botlarım.

Sence sana en çok yakışan renk?

İçimdeki çocuk hiç gitmesin umarım ben kendime en çok çocukluğumdan beri pembe rengini yakıştırıyorum. Eşim aslında
çok beğenmez fakat o da bana pembenin benim rengim olduğunu söylüyor.

“Her zaman yanımda olsun” diye istediğin bir kıyafetin var mıdır tatil dönemlerinde?

Kesinlikle kot şort! Ama düşük bel ve daracık saran mini model olmamalı kendimi hiç rahat hissetmiyorum böyle modeller ile. Ben daha çok belden tam saran ama sonrasında mom fit misali bollaşan ne mini ne midi ara kıvam şort hastasıyım.
Crop body, askılı body, bikini üstüne triko tek omuz bir kazak ile tüm yazı geçirebilirim.

En son hangi parçaları aldın?

En son yine match model eşofman ve pijama aldım 🙈

En sevdiğin markalar?

Kesinlikle Zara kızıyım. Ayrıca bu karantina ile Trendyol’dan aşırı alışveriş yapmaya başladım. Addax markasına bayılıyorum
hem çok uygun hem de gerçekten harika parçalar buldum, severek kullanıyorum.

Kafama koydum şunu almalıyım dediğin bir şey var mı?

New Arrivals tüm koleksiyonu almak istiyorum. İnanılmaz beğeniyorum, her elbise tam olarak ben! Ama şuan için Gülece sen tüm gün ev işi yapıyor kızlarla ilgileniyorsun aklını başına al diyerek erteliyorum.

Ne tarz çantalar seversin ve favori çantan hangisi?

Baguette bag aşığıyım sonrasında shopping bag geliyor. Kızlar küçük iken büyük çanta olsun ne olursa olsun mantığındaydım.
Şuan en miniğimiz 4 oldu yanımda taşımam gereken bir şey kalmadı. Küçük çanta özlemimi gideriyorum .

Aksesuarlarla aran nasıl? Şunu takmadan çıkmam dediğin bir takı var mı?

Aksesuara çok düşkün değilimdir. Takmadan çıkmam dediğim tek şey alyansım. Takmak bana mutluluk verir diyebileceğim iki şey ise küpe ile bilezik.

Bu yıl moda olan şeylerden en çok hangisini sevdin?

20/21 Kış trendlerinden en sevdiklerim jazzy prints , chubby botlar, yüksek bel jeanler ve oversize paltolar.

Peki ya elbiseler? En sevdiklerin hangileri?

Dolabım birbiri ile bağımsız hatta alakasız elbiseler ile dolu. Kendime çok yakıştırıyorum, severek giyiyorum. Her mevsim
kullanmayı ayrıca seviyorum. Yani yazlık bir modeli, üstüne bir kazak, altına bir bot ile de kombinleyebilirim.

Saç rengini çok değiştirir misin?

Hayır, ben çok bağlı bir insanım. Uzun bir süre siyah kullandığım saçlarımı eşimin yoğun isteği üzerine kumrala boyattım. Aslında kumral kalacaktım fakat pandemi sonrası saçlarımı kendim boyamaya başladım ve istemeden platine kadar sarardım. Şuan bebek sarısı gibi bir tondayım. Uzun bir müddet böyle gitmeyi planlıyorum. Bir daha bu tonu yakalamam çok zor.

Sürmeden çıkmam dediğin makyaj malzemelerin?

Maskara, concealer ve renkli güneş koruyucu.

En sevdiğin kozmetik markaları nelerdir?

Ben ailemden dolayı makyajın içinde doğdum ve büyüdüm. Her markadan favori ürünlerim var. Makyaj dolabımda çoğunluğu Mac markası oluşturuyor sanırım. Her skaladaki markalardan favori ürünlerim var ayırt edemiyorum.

Etiketi üstünde bir şey kaldı mı dolabında?

Maalesef hele ki içinde bulunduğumuz dönemden dolayı alıp giyemediğim etiketini çıkartmadığım çok parça var. Bunu bir dönem çok yaptım şuan sadece pijama ve eşofman alışverişi yapıyorum.

Dolap gibi uygulamaları kullanıyor musun? Hesabın nedir?

Eskiden kullanıyordum ama kargoya gitme işi zorluyordu o yüzden şuan aktif bir hesabım yok.

Sevgili Gülece Öztorun’a teşekkürler,
Kendisine @gulece.oztorun instagram hesabından ulaşabilir ve markası “paintclock”u deneyebilirsiniz 🙂

Hepimizin seçimlerini etkileyen ve hayatımızın her alanında var olan önemli bir şey var ki; o da renkler. Renk seçimi aslında öyle önemli ki yanlış seçildiğinde bir uyumsuzluk yaratabilirken aynı zamanda üretim ve satış için kullanılacaksa da bir başarısızlık doğurabiliyor.  “Renk Şifresi” kitabının da yazarı olan sevgili Zeynep Tarhan Muslu ile  Kurumsal ve Bireysel Renk Danışmanlığı, doğru renk kombinasyonları ve renk seçiminin önemi üzerine yapmış olduğumuz kısa sohbetimiz sizlerle:

Zeynep Hanım merhabalar, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi sonrası Sanat Yönetimi Ana Bilim Dalı ve Fransızca Mütercim Tercümanlık ana bilim dallarından mezun oldum. Aynı zamanda İngiltere Royal Academy Of Dance’e bağlı bir bale okulundan mezunum.

10 yıl boyunca başta Marie Claire olmak üzere çeşitli dergilerin Türk edisyonlarında moda editörü olarak görev yaptım. Dergiciliğe paralel olarak çağdaş sanatla ilgili de birçok projede yer aldım. Moda, sanat ve renklere olan tutkum Renk Şifresi’yle bir araya geldi.

Renk Şifresi Danışmanlığı gibi alışkın olmadığımız, özgün bir mesleğiniz var. Tam olarak neler yapar bir Renk Şifresi Danışmanı?

Hem tüketici hem de üretici odaklı çok sayıda hizmetimiz mevcut. Kurumlarla nokta atışı satış yaptıracak renk kurguları üzerine çalışıyoruz. Boya sanayii, tekstil, kozmetik gibi sektörlerde markalarla hem üretim hem de pazarlama süreçlerinde beraber çalışıyoruz. Renk Şifresi’ne göre doğru renk gruplarını hedef alarak üretilen ürünlerin satışlarında patlama yaşanıyor. Burada renk, ton uyumu, malzeme ve şekil bütünlüğüne odaklanıyoruz. Renk Şifresi’ni uygulayan tüketici ürününü sezon içerisinde seriler elinde yığılmadan satabiliyor. Aynı zamanda firmaların hem kendi üretiminin renk dengesi hem de tüketicisinin renk eğitimiyle eş zamanlı ilgilendiğimizde efektif satış oranında ciddi yükselmeler yaşıyoruz. Ayrıca bireysel hizmetlerimiz de mevcut, kişilerle Renk Şifresi çözerek onların nokta atışı alışveriş yapıp mutlu, renkli ve akılda kalıcı bir stil yaratmalarına destek oluyoruz.

Bu mesleği yapacak kişi sizce nasıl bir yapıya sahip olmalıdır?

Öncelikle renk denilip geçilen bir konuyu akademik olarak ele almak sabır gerektiriyor, bu detayı belirtmeliyim. Renkleri seven, tüm renklere kucak açan ve onların dilinden anlayan bir yapıya sahip olmak gerekir. Ama bence en önemlisi Renk Danışmanlığı yapacak kişinin sahip olduğu sanatsal altyapı. Eğer işini desteklemek için renk bilgisini geliştirecekse bu harika, ama bunu gerçek bir meslek olarak edinecek kişilerin sağlam bir temel sanat eğitimi almalarını ve multidisipliner sanatsal bakış açılarını geliştirmelerini kesinlikle öneririm.

Renk Şifresi kitabınız kulağa çok heyecan verici geliyor. Bu kitabı yazarken ilham aldığınız bir kişi veya bir kitap oldu mu?

Beni tam olarak tetikleyen unsur kitabın önsözünde yazılı. Renklere ilgim çok eskiye dayanıyor. Bunu başlı başına bir meslek olarak yapmayı moda editörlüğü ve stil danışmanlığı yaptığım dönemde fark ettim. İnsanların ve markaların renk kararlarını tamamen sistematik ilerletip etkili sonuçlar almak beni bu yönde motive etti. Renk Şifresi’nde bireylerin kısıtlı bütçeyle bile çok efektif ve nokta atışı alışveriş yapmasını sağlıyoruz. Ayrıca etkili bir imaj yaratmalarına olanak tanıyoruz. Kurumların ise tüketici hedefli doğru renk kombinasyonu ve form renk bileşkeleriyle satışlarını yükseltmelerine destek oluyoruz. Beni kitabımı yazarken en çok motive eden şey ise tüketimin bu kadar arttığı bir dönemde alım gücü yüksek olmayan ya da Renk Şifresi seanslarına gelemeyecek özellikle genç kızlar için nokta atışı alışverişler yapmalarını Renk Şifresi ile sağlamak. Kişiler, Renk Şifresi kitabını okuyarak, seanslara gelmeden de kendilerine ait renk tonu aralıklarını bulabiliyorlar.

Her renk herkese yakışmaz diye bir ön yargı var. Sizce de bu doğru mu? Kişi kendine yakışmayan bir rengi çok seviyorsa yine de üzerinde taşımalı mı?

Öncelikle herkes her rengi giyiminde, saçında, makyajında, dekorunda kullanabilir. Ama tonu çok önemli. Sevdiğiniz bir rengin aslında hangi ton aralığının size uyduğunu bulmanız gerekiyor. Çok geniş bir ton skalası bu, herkesin skalası içerisinde gökkuşağındaki tüm renklerin farklı farklı tonları mevcut. Tüm kişisel renkler, kişi özelinde asla değişmeyen bir ton ayarı içeriyor. Bu ton ayarı bir renk analizi seansıyla ya da Renk Şifresi kitabıyla keşfedilebilir.

Sizce kendine yakışan renkleri bilen ve bilinçli kullanan ünlüler var mı? Kimin tarzını beğeniyorsunuz?

Türkiye’den ünlüleri sıkça değerlendirmem isteniyor. Renkleri güzel kullanan isimler var. Ama öncelikle özgün ve cesurca kullanan birkaç yurtdışı örnekten bahsetmek istiyorum.

  • Leandra Medine: Deneyselliğini seviyorum. Aslında renklerini tam olarak biliyor diyemem, ya da biliyor ama hala denemek istiyor. Bu kızın deneysel özgünlüğü birçok kişi için ilham verici olabilir.
  • Caroline De Maigret: Fransız kadınları renk tonlarını ve stilini çok küçük yaşlarda oturturlar genellikle. Özellikle de gerçek bir Parisienne. Bence eski İstanbul da böyleydi, terziler hala stil danışmanımızken şahane kadınlar görürdük etrafta. Caroline De Maigret bunun güncel bir örneği.
  • Kelly Wearsler: Son dönemde radarıma takılan iddialı isimlerden. Özün, cesur, iddialı ama aynı zamanda asil bir duruşu var. Ayrıca renkleri en iyi ve en ilham verici kullanan iç mimarlardan biri olduğunu düşünüyorum.
  • Aslı Şafak: Türkiye’de kendi rengini en iyi tanıyan ekran yüzü olduğunu düşünüyorum. Bir kez bile renk, desen ve formlarla ilgili hata yaptığını görmedim. Saç kesiminden, makyajına, ayakkabısının ucuna kadar doğru giyinir.

Renklerin şifresini öğrendikten sonra kendi gardırobunuzda neleri değiştirdiniz?

Kişisel olarak stilim ve renk seçimlerim 12 yaşımdan beri sadece güncelleniyor diyebilirim. Arada tabii ki değişiklikler deniyorum ama annem ve anneannemin yönlendirmeleriyle çok küçükken bu renk konusunu henüz akademik olarak tanımıyorken zaten stilimi ve renk tonlarımı bulmuştum. Beraber çalıştığım kişilerde çok büyük gardırop değişimleri yapıyoruz.

Danışmanlık için size ulaşmak isteyen kişiler hangi adreslerden ulaşabilir? Kitabınızı nereden temin edebilirler?Danışmanlık için 444 0 240’ı arayarak randevu alabilirler ya da @zeyneptarhanmuslu instagram adresimden yazabilirler. Renk Şifresi kitabını ise D&R mağazalarından alabilir ya da Alfa Kitap ile D&R internet sitelerinden online olarak sipariş edebilirler.

 

Ülkemizde  kadınların %1’lik bir kısmı 40 yaşından önce menopoza giriyor. Erken menopoz olarak adlandırılan bu durum hakkında Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi doktorlarından  Op. Dr. Pınar Kadiroğulları, rehber niteliğinde bilgiler verdi.

Menopoz bir kadının adetten tamamen kesilmesi olarak tanımlanır. Ortalama 1 yıl adet görmeyen bir kadın menopoz döneminde olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde ortalama menopoz yaşı 48-50 olarak kabul edilir. Erken menopoz ise 40 yaşından önce adetin kesilmesi anlamına gelir. Kadınların %1’i erken menopoza girmektedir. Menopozun toplumda ayrıntılı olarak bilinmemesi bu sürecin kadınlar arasında endişe verici bir dönemin başlangıcı olarak anılmasına yol açmaktadır. Menopoz için önemli risk faktörleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ailesel yani genetik faktördür. Bunun dışında doğum sayısı, zayıflık derecesi, yüksek rakımda yaşamak ve sigara kullanmak risk faktörleri arasındadır.

Menopoz döneminde yumurtalıkların salgıladığı östrojen hormonu bitmektedir. Yumurtalıklarda östrojen hormonu üretimi durduğunda ateş basması görülür, kemik erimeleri başlar, ciltte, genital bölgede ve idrar yapılan dış bölgede kuruluk yaşanır. Tüm bunlar ortalama 10-15 yıl erken yaşandığı zaman etkileri daha dramatik olmaktadır. Kişide ciddi kemik erimeleri, cilt kuruluğu, kuruluk sebebiyle ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetler daha fazla hissedilmektedir. Bir kadına erken menopoz teşhisi konulursa 50 yaşına kadar doğal süreci taklit edecek ilaçlar verilmektedir. İlaç tedavisine başlanmadan önce mamografi çekilir, herhangi başka bir sistemik hastalığı olup olmadığı sorgulanır ve biyokimyasal testler istenir. Tüm bunlar sonucunda bir risk analizi yapılır ve hastaya ilaç tedavisine başlanır.

Toplumda menopoz ilaçlarının meme kanseri riskini artırdığına dair yanlış bir önyargı bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan ilaçlar çok düşük dozlardadır. Geçmişte kullanılan ilaçların neredeyse 5/1 dozuna kadar inmiştir. Bu nedenle risk artışı yok denecek kadar azdır. İstatiksel olarak da çok düşük oranlardadır. Bu nedenle hastanın yaşam kalitesi için ve kemik erimesinin ilerlemesini önlemek için erken menopoz hastalarına mutlaka tedaviyi 50 yaşına kadar tamamlamaları önerilmektedir. Hatta 50 yaşını geçmiş ve ilaç tedavisine devam eden hastalar da bulunmaktadır.

Erken menopozdan risk faktörlerine dikkat ederek korunmak bir noktaya kadar etkili olsa da genel itibariyle menopoz ve menopoz yaşı çok müdahale edilebilir bir süreç değildir. Bunun en büyük sebebi menopozun birçok faktörden oluşmasıdır. Buna karşın annesi 40 yaşında menopoza giren bir kadının kendisi de mutlaka erken menopoza girecek anlamına gelmemektedir. Sadece genetik risk artışı söz konusudur.

Erken menopoz riskini düşürmek için dikkat edilebilecek faktörler şöyle sıralanmaktadır:
Doğurganlık önemli bir etkendir. Çok doğum yapmak menopoz sürecini ciddi oranda ertelemektedir.
Çok zayıf ya da çok kilolu olmak önemlidir. Çok zayıf kadınlarda daha az yağ dokusu ve östrojen bulunması erken menopoz riskini yükseltmektedir. Bunun yanında obezite de menopoz riskini yükselten önemli faktörler arasındadır.
Sigara kullanımı erken menopozda önemli bir etkendir.
Beslenme ve yaşam tarzına dikkat edilmelidir. Özellikle hareketsiz yaşam tarzı erken menopoz riskini yükseltmektedir.
Çevre kirliliği, radyasyona maruz kalmak ve yüksek rakımda yaşamak da erken menopoz risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Tüm bunlara karşın düzenli doğum kontrol hapı kullanmanın menopoz dönemini ertelemeye yardımcı olduğu bilinmektedir.
Menopoz doğal bir süreçtir ve tedavi ortaya çıkan belirtileri önlemeye yöneliktir.
Herhangi bir ilaçla tedaviye başlanmadan önce yaşam stili ve alışkanlıkların doktorla birlikte gözden geçirilmesi gerekir.
Sigarayı bırakarak kalp damar hastalığı, kanser, inme ve bir çok hastalık riskinin büyük ölçüde azalacağı unutulmamalıdır.
Düzenli egzersiz yapmak efor kapasitesini geliştireceği gibi sıcak basmaları üzerinde de olumlu etkiye yol açacak, kemik erimesini azaltacaktır.

Yağlı ve şekerli yiyeceklerin tüketimini azaltmalı, meyve-sebze ağırlıklı dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız.
Menopoz tedavisinin meme kanseri üzerindeki olumsuz etkileri tıp dünyasında en çok tartışılan konulardandır. Tedavi seçenekleri değerlendirilirken bireysel risk faktörleri çok dikkatli değerlendirilmeli ve ön araştırmalar tam yapılmalıdır.
Alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam kadın sağlığını daha olumsuz etkilemektedir.

Menopoz sonrasında günlük kalsiyum ihtiyacınızın arttığını göz önüne alarak diyetle eksik kalan kalsiyum ve D vitamini için doktorunuzun önerisi ile takviye almanız gerekebilir. Düzenli egzersiz ve günlük 1500–1700 mg kalsiyum alımı menopoz sonrasındaki süreçte kemik yoğunluğunu arttırmaktadır.
Sıcak basmaları, baharatlı yiyecekler, ortam sıcaklığı, sıcak içecekler ile tetiklenebilir.

Menopoz sonrası yıllık kontroller, yıllık mamografi, jinekolojik muayene ve tetkiklerinin doktora danışılarak planlanması gerekir.
Kalp hastalıkları açısından hormon tedavileri maalesef riski azaltmamaktadır.
Doğal menopozda östrojen-progesteron tedavisi ciddi ateş basması gece terlemesi şikâyeti olan kadınlarda çok etkili sonuçlar vermektedir. Cerrahi menopozdaki kadınlarda (rahimin çıkartıldığı) tek başına östrojen tedavisi yetmektedir. Tek başına östrojen tedavisinde meme kanseri riski azalmakta, kalp ve damar hastalığı riski değişmemektedir. Halen tüm menopozdaki kadınlarda ateş basması, gece terlemesi gibi yakınmaların en etkili tedavisi hormon (östrojen) tedavisidir. Tedavi doktorunuz tarafından size uygun, en düşük dozda ve kısa süreli olarak planlanmalıdır.

Her yıl rutin jinekolojik kontrolleriniz yapılmalıdır. Hormon tedavileri dışında da alternatif tedaviler vardır. Mesela antidepresanlar bu süreci atlatmakta faydalı olabilir. Vajenin menopoz öncesi mevcut elastikiyetinin korunması ve menopoz sonrası artan vajinal, üriner enfeksiyonların ve idrar kaçırma şikâyetinin engellenmesi için uygulanabilen lokal hormonlar vardır. Bunların vajinal tablet, krem ve fitil formları bulunmaktadır.

Menopoz sonrası ilk yıllarda belirgin kemik kaybı olmaktadır. Bu dönemde sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz, doymuş yağlardan fakir diyet ve doktorunuzun önereceği bir kalsiyum desteği ile kemik kütlenizi koruyabilirsiniz. Kemik koruyucu çok çeşitli ilaçlar osteoporozun ciddiyetine göre önerilebilir. Alternatif tedaviler içinde soya izoflavonları, black cohosh (cimifuga racemosa), ginseng, don quai, evening primrose (çuha çiçeği yağı) gibi bitkisel östrojen kaynakları ve baharatlar bulunmaktadır. Menopozal şikâyetlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak için bitkisel östrojenlerin (fitoöstrojenler) diyetle ya da ilaç olarak kullanılması, hormon tedavisi almak istemeyen kadınlar için bir çözüm olarak görülse de; bu ilaçların güvenirlik, yeterli dozaj ve formülasyonu henüz netleşmemiştir. Bu ilaçların kullanılması ile ilgili kararları doktorunuza danışmadan almamanız uygun olacaktır.

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2020 yılı, kişisel verilerin korunması konusunda endişeleri artırdı. Teknoloji alanındaki ilerlemelerin beraberinde getirdiği siber risklerin şirketleri daha da zorlayacağını belirten Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, kişisel verilerin güvenliği konusunda 2021 yılı öngörülerini sıralıyor.

Siber Asist Genel Müdürü Serap Günal

Pandeminin kasıp kavurduğu 2020 yılı, kişisel verilerin de siber saldırılara sıkça uğradığı bir yıl oldu. Ayrıca hackerlerin kişisel verilere amansızca düzenlediği saldırılar, gelecek yıllarda şirketleri nelerin beklediğini de gösteriyor. Teknolojik gelişmelere ve yeni normalin oluşturduğu uzaktan çalışmaya dayalı organizasyonel yapılara alışmaya çalışan şirketlerin müşteri ve kişisel verileri korumada yetersiz kaldığına dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, gelecek yıldan itibaren kişisel verilerin güvenliği konusunda şirketleri bekleyen 5 öngörüyü paylaşıyor.

1. Çalışanların mahremiyetiyle ilgili düzenlemeler artacak. Pandemi yönetimi, iş gücü analitiğini ve öngörülerini iyileştirmeye yönelik artan arzunun yanı sıra, şirketleri daha fazla çalışan verisini iştahla toplamaya yönlendirecek. Önümüzdeki 12 ay içinde düzenleyici ve yasal faaliyetlerin, çalışan verilerine özenli bir yaklaşım benimsemeyen şirketleri köşeye sıkıştıracağını göreceğiz. Şirketler, çalışanlarının kişisel verilerinin toplanmasını, işlenmesini ve paylaşılmasını gerektiren girişimlerine yönelik bir gizlilik yaklaşımı geliştirmelidir.

2. Kanunlar ve yönetmeliklerin ağırlığı daha da hissedilecek. GDPR, KVKK ve ülkeler özelinde kişisel verileri korumaya yönelik birçok mevzuat sınırlarını ve yetkilerini genişleterek daha da etkin hale gelecek. Şirketlerin ulusal ve uluslararası koşullara tam uyumluluk sağlaması karşılaşabileceği cezaların önüne geçmek için koruma sağlayacak.

3. Şeffaflığın önemi artacak. PwC tarafından gerçekleştirilen bir ankete göre tüketicilerin %84’ü, bir şirketin veri koruma sisteminin kırılgan ve zayıf olduğunu düşündüğünde hizmet almayı sonlandıracağını raporluyor. Başta teknoloji şirketleri olmak üzere kişisel verilerin emanet edildiği birçok şirketten şeffaflığın üst düzeyde bekleneceği bir yıl kapıda duruyor.

4. Kişisel verileri korumada güvenlik otomasyonu ön plana çıkacak. Veri güvenliği konusundaki artan korku, otomasyon teknolojisi kullanılarak hafifletilecek. Pandemiyle ilgili komplikasyonlar, normal güvenlik kontrollerinin yetersiz kaldığını gösterirken, şirketlerin ilgi duyacağı çözüm, veri güvenliği otomasyonu olacak. Siber tehditleri insan müdahalesi olmadan programlı olarak algılama, araştırma ve püskürtme gücüne sahip güvenlik eylemlerinin makine tabanlı yürütülmesi, şirketlerin en çok başvuracağı çözümlerden olacak.

5. Üçüncü taraf hizmetleri değerlendirmek kritik hale gelecek. Araştırmalar, tüm veri ihlallerinin %63’ünün üçüncü taraf satıcılarla ilişkilendirildiğini gösteriyor. Tüketiciler, verilerini üçüncü taraf erişimine izin veren şirketlere temkinli yaklaşacak. Şirketler, üçüncü taraf ortaklarını değerlendirmeye ve daha fazla risk değerlendirmesi yapmaya zorlanacak.

Zorlu bir yıl olan 2020’yi geride bırakırken hepimizin 2021’e dair yeni umutları ve dilekleri var.  Vedik Astroloji Danışmanı Gizem Beder 2021 yılında burçları neler beklediğini Womanlogy okurları için yazdı. Yükselen burçların baz alınarak yazıldığı yorumları keyifle okumanız dileğiyle,

“Hayatımızdan iyisiyle kötüsüyle bir 2020 geçti.
Herkesin kabus olarak nitelendirdiği aslında büyük resmi görebilmemiz için yaşadığımız felaketler bizi farklı bir düzene geçirmek için hazırladı.
2021 ise geçtiğimiz yılın tekrarı olup, bizi 2023 yılına hazırlamaya devam edecek.
Dünya var olduğundan beri iyi-kötü savaşı başlamıştı. Buradaki en önemli husus dünyayı sevginin, umudun, bilincin ve aklın kurtaracağını unutmamak.
Vedik astroloji olarak yükselen ve ay burçlarınızı baz alıp 2021’i sizler için yorumladım.
Çok mutlu olacağınız bir yıl geçirmeniz dileğiyle,

Gizem Beder 

Yükselen Koç burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Boğa burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen İkizler burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Yengeç burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Aslan burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Başak burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Terazi burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Akrep burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Yay burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Oğlak burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Kova burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Yükselen Balık burcu yıllık yorumu için tıklayınız:

Vedik Astroloji Danışmanı Gizem Beder’i Instagram üzerinden @gizemle_vedik, twitter üzerinden @Gizemle_Vedik hesaplarından takip edebilirsiniz.

 

 

2021 kışı; tüm dünyayı etkisi altına alan hastalık sebebiyle, daha çok iç mekanlarda geçiyor. Evlerinde bolca vakit geçirmek durumunda kalan bir çok kişi trendler ışığında yenilikler ve değişiklikler yapmaya yöneliyor. Tutadojora Mimarlık Kurucusu İç Mimar Özlem Algül iç mekanlarda 2021 kış dekorasyon trendleri hakkında bilgi verdi.

Mekanlarda moda ve trend olan; stili, renkleri, dokuları, desenleri, formları ile yaşam alanlarımıza bazen bilinçli bazen de “moda” olan olarak yer bulur ve kullanıcı ile buluşur. 2020 yılı, mimarlık tanımındaki “gerçek imkan ve ihtiyaçlar” cümlesini bize çokça hissettiren bir yıl olmakla beraber 2021 ve sonrası için mekanların stillerini de değiştirdi. Artık daha uzun planlamaya dahil olan evler içinde fonksiyonla birlikte, estetiğin de önemi fark edildi.

Doğadan gelen renkler artık daha çok evin içinde

Değişimin en kolay yollarından biri mekanın rengini değiştirmektir. Bir çok boya markası renk skalalarını değiştirdi ve içine doğadan gelen renklerin tonlarını dahil etti. Parlak ve vurucu renkler kendini pastel tonlara bıraktı. O çok sevdiğiniz ağacın yeşilinin huzurlu tonu, gökyüzünden mavinin en sakini, güneşin ışıltısının en doğal sarısı, turuncusu; artık duvarlarda, mobilyaların renklerinde, tekstil ürünlerinde, objelerde, çiçeğin saksısında yer buluyor. Bu kış da her daim sevilen beyazın varlığı, siyahın derinliği de renklerin içinde yerini almaya devam ediyor.

İç mekanlarda bohem etkinin yükselişiyle hasır detaylar evimizde

Bohemi kullanılan malzeme ve formları ile minimalizm etkisini de içinde barındıran iki farklı stilin bir araya gelmesi olarak tanımlayabiliriz. Kolaylıkla mekana yerleşir ve o zıtlık estetik olarak yerini bulur. Kullanılan malzemenin cinsi de bu stilin etkisini ortaya koyar. Etnik ve kültürel işçiliği de içinde barındırır.
Hasır sepetler; örgü duvar süsleri, istifleme kutuları, avize, aplik başlıkları, yatak başlıkları, dolap kapakları, hasır sandalyeler, halılar, kilimler stilize edilmiş formları kullanıldığında bohem stilin etkisi hissettirir.

Çerçeveler bu kış her yerde

Çerçeveler anılar toplayan, sevdiğimiz imajı içine alan ya da sevdiğimiz ressamların tablolarını yerleştirdiğimiz, aynanın dekoratif parçası olarak çıtalama tekniği ile bir araya gelen yerleşme düzeni (çoklu ve farklı boyutlarda), renk seçimleri ile bohem etkiyi yaşam alanlarınıza yerleştirmek için tercih edilen düzenlemeler arasında.

Duvar kağıtlarında etnik desenler revaçta

Duvar kağıtları etnik desenleri, motifleri ile bohem etkiyi yansıtmak için kullanım tercihleri arasında. Yenilikçi yaşam alanları felsefesini de içinde barındıran mandalalar enerjisi ile duvarları süslerken hareket enerjisi yayıyor.

Neoklasik etkiler evlerde

Neoklasik, Yunan ve Antik Yunan etkilerini formlarını içinde barındırırken sade çizgisi ile vurgu yapan formların içinde barok ve rokoko formlar da barındırıyor. Etkisi geçmişe gönderme yaparken antikalar ile uyumu, modernin içindeki güçlü etkisi ile yer buluyor .

Aynaların vurucu etkisi

Ayna mekana derinlik etkisi katan, tasarımı ile dekorasyonun tamamlayıcı ve çarpıcı elemanları arasında. Büyüklüğü, çerçevelerinin klasik formu ile modern dizayn edilmiş mekanlarda bile tercih ediliyor.

Duvar çıtaları kullanmak çok trend

Formları ile klasik etki yaratan, kullanım amacına göre duvarlarda, mobilyalar üzerinde yerleşimi ile çok trend. Duvarlardaki ayırıcı etkisi kendi başına tasarım etkisi yaratırken oluşturdukları alanın içleri de sergileme yapmak istediğiniz tablolar, aydınlatma elemanları, dekoratif duvar aksesuarlar gibi parçaların vurucu etkisini arttırıyor.

Farklılık getirmek isteyenler kulplardan başlayabilir

Kulplar bu kış kendilerini göstererek form, renk, desen, malzemeleri ile ayrıntıdaki önemli tamamlayıcı detay haline geliyor. Çok modern çizgideki mobilyanızda bu şekilde fark oluşturmak mümkün.

Tutadojora Mimarlık Instagram Hesabı: @tutadojora_mimarlık

Vedik Astroloji Danışmanı  Gizem Beder 2021 yılını tüm burçlar için inceledi ve yorumladı.  İşte  Vedik Astrolojiye göre  Yükselen Terazi Burçlarının 2021 analizi:

Hayatımızdan iyisiyle kötüsüyle bir 2020 geçti. Herkesin kabus olarak nitelendirdiği aslında büyük resmi görebilmemiz için yaşadığımız felaketler bizi farklı bir düzene geçirmek için hazırladı. 2021 ise geçtiğimiz yılın tekrarı olup, bizi 2023 yılına hazırlamaya devam edecek.  Dünya var olduğundan beri iyi-kötü savaşı başlamıştı. Buradaki en önemli husus dünyayı sevginin, umudun, bilincin ve aklın kurtaracağını unutmamak.  Vedik astroloji olarak yükselen ve ay burçlarınızı baz alıp 2021’i sizler için yorumladım.

Gizem Beder

YÜKSELEN TERAZİ BURÇLARININ 2021 YILI YORUMU

2021’in ilk yarısı sizin adınıza hareketli geçecek gibi duruyor. Sizin için önemli olan yaşam alanınız ve yuvanız olduğundan ilk 6 ay bu alanlarda yaşayacağınız değişimler sizi biraz zorlayabilir. Gerek taşınma konuları, gerek aile içinde yaşadığınız farklılıklar alışılagelmiş bir düzeni değiştirebileceğinden kendinizi huzursuz hissedebilirsiniz. Fakat yaşam alanınızdaki değişimler aslında size biraz sabitlikten çıkmanız ve yeni şeyler denemeniz açısından faydalı olacak.

Maddi konularda ise bir dönüşüm yaşayacağınız için gelir-gider dengenizi tekrar gözden geçireceksiniz. Sizi mutlu etmeyen ,faydasını ve önünü göremediğiniz bir işi sonlandırmak isteyebilirsiniz. Yılın genelini farkı iş hayatına geçme , yeni maddi kaynaklar arayışında geçirebilir ve aslında zihninizde geçtiğimiz yıl düşündüğünüz fakat harekete geçmediğiniz mesleki konularda artık hareket zamanı diyebileceğiniz bir yıla girdiniz.

Yaşayacağımız tutulmalar sizin gözden kaçırdığınız her konuyu önünüze çıkaracak. Evliyseniz, hayat arkadaşınızla aranızdaki sevgi alışverişinde eksiklikler kafanızı karıştırabilir. Evliliğinizi sorgulamak isteyebilirsiniz. Endişelenmeyin, bunlar aslında yaşadığınız olumsuzlukları iyiye çevirmek adına duygu gelgitleri ve yapılanması gereken her koşulun düzelmesi adına karşınıza çıkacak. Bekarlar ise, gerçekten sevdiği kişiyle evlilik yoluna adım atacaklar. Sorunlu ilişkileri olanlar bir daha dönmemek üzere bitirecekler. İlişkisi olmayanlar; Şubat ve Mart , Ağustos ve Eylül aylarında mutlu aşklara yelken açabilirler.

Sağlık Açısından ; stres kaynaklı sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Önceden önemsemediğiniz ya da gözden kaçırdığınız hastalıklar karşınıza çıkabileceğinden genel kontrollerinizi yaptırmayı unutmayın.
2021 sizi başlarda zorluyor gibi gözükse de, hayallerinize kavuşmaya bir adım daha kaldı diyeceğiniz bir yıl olacak. Yeter ki isteyin , yeter ki hayallerinizden vazgeçmeyin.

Çok mutlu bir yıl geçirmeniz dileklerimle,

Instagram: @gizemle_vedik