Zarafet kelimesi belki de en çok ona yakışıyor. Hızla değişen modaya inat, o değişime ayak direyerek moda tahtından asla inmiyor. Mücevher denilince en asili, en naifi, en zarifi şüphesiz eski zamanlardan beri kendine herkesi hayran bıraktıran inciler. Ölümsüzlüğünü çoktan kanıtlamış olan inciler, aslında hiç de geri planda kalmamış olsalar da, 2020 yılında yeniden göz bebeğimiz oldular.
Kendine özgü ve gizemli bir hikayesi var incilerin. Bir araya geldiklerinde her biri birbirinden farklıdır mesela. Bu farklılığa rağmen eğreti durmak bir yana, zarifliğini daha da perçinler adeta. Farklılıklarının sebebi; her incinin farklı bir istiridyede veya midyede oluşması ve bulunduğu suyun sıcaklığı, durgunluğu, tatlı veya tuzlu oluşu. İstiridyenin bir çeşit kendini koruma mekanizmasıdır incinin oluşumu. İstiridye beslenmek için açıldığında içerisine giren kum gibi dış faktörlerden kendini koruma amacıyla inciyi oluşturur. Bahsi geçen dış faktörleri sert, güçlü ve parlak özellikteki sedef minerali ile kaplar. Salgıladığı bu mineral büyüdükçe katılaşır ve bir taş haline gelir ki incinin hikayesi böylece tamamlanmış olur.
Bir incinin oluşumunun ortalama 5 yıl sürdüğü biliniyor. Hal böyle olunca bir inci kolyenin oluşumunu düşünürsek; tam bir emek ve sabır işi. Ayrıca diğer mücevherlerden önemli bir farkı da incinin hiç bir işlem görmese de güzelliğinin ortada olması. Yani kabuğundan çıkarıldığı gibi o en natürel ve en bakir hali ile kullanıma hazır olması onun öz güzelliğini nasıl da ortaya koyuyor. Kendisini sevdirmekte sizce de haklı değil mi?
Eski zamanlardan beri değeri hiç düşmeyen ve çok eskiden, yalnızca yüksek statülü kadınların sahip olabildiği inci, günümüzde de değerini koruyor. Büyüklüğü incinin yaşını ve değerini daha da arttırırken, işlem görmemiş ve planlı üretilmemiş, yani doğada kendiliğinden bulunan siyah inciler ise çok daha fazla değer taşıyor.
Gerdanlık, küpe, bileklik, broş, yüzük? Elini attığı her şeyi güzelleştiren incinin siz en çok hangi halini seviyorsunuz?