Etiket

ketojenik diyet

Yazılar

Kahve…

Yüzyıllardır hayatımızda  yer edinmiş olan, kimileri için sabahları zindelik veren, kimileri için ise yemek sonralarının vazgeçilmezi olan ve şu sıralar sıklıkla spor öncesi tüketilen ….

Konumuz beslenme ve sağlık olunca bugün kahvenin sporla ilişkisini inceleyeceğiz.

Kahvenin içeriğinde bulunan kafein vücutta yağ yakımını desteklediğinden ve doku ve kas yaralanması riskini azaltarak kas dokusunun daha esnek ve güçlü olmasına yardımcı olduğundan dolayı spordan yaklaşık 20 dakika öncesinde bir fincan kahve içmek hem sporda daha dinamik olmamızı sağlayacak hem de yağ yakımını destekleyecektir.

Yapılan araştırmalara göre ketojenik beslenme şeklinde de önerildiği üzere kahvenin üzerine ¼ çay kaşığı kadar sağlıklı yağ (tereyağı, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı…) eklenmesi yağ yakımını daha çok desteklemektedir. Ayrıca yağ yakımı için içeceğimiz bu kahvenin kremasız, sütsüz ve şekersiz tüketilmesi gerektiğini de unutmamak gerekir. Çözülebilir kahveler de sağlığımızı olumsuz etkileyeceğinden bu kahve çeşitlerinden de uzak durulması ve  çekirdek kahveden yapılan espresso bazlı kahveler ya da türk kahvesi tüketilmesi daha uygun birer seçenek olacaktır. 

Ancak konuyla ilgili yapılan son çalışmalar kahveyi spordan sonra tüketmenin de faydalı olabileceği yönündedir. Kardiyo çalışmasından sonra vücudumuz tüm gün boyunca yağ yakımı sağlar ve spordan sonra içtiğimiz kahve ise metabolizma hızını artırarak yağ yakımını destekler. 

Kısacası, spor öncesi veya sonrası, sizin için en uygun olduğunu düşündüğünüz zamanda kahvenizi içebilirsiniz. Yalnızca kahvenizin sütsüz ve şekersiz olmasına ve kahvenin türüne dikkat etmeniz yeterli

Ketojenik Diyet, bilinen diğer diyet türlerine göre özellikle doktor kontrolünde uygulanması gereken bir diyet türüdür.  Çok kısıtlı (50 gr’dan az) karbonhidrat, yeterli protein ve yüksek miktarda yağ içeren bu diyette enerji kaynağı olarak yağlar kullanılır. Yağların enerji kaynağı olarak kullanılması sonucu kanda keton cisimcikleri açığa çıkar. Bu nedenle bu tarz beslenme modeli ‘‘Ketojenik Diyet’’ olarak adlandırılır.

Şimdilerde popüler zayıflama diyetlerinden biri haline gelmiştir. Ancak asıl kullanım amacı dirençli epilepsisi olan çocuklarda ilaç tedavisine yardımcı olarak kullanılıp atakları azaltmaktır. Ketojenik diyetin, yağların sınırlandırıldığı zayıflama diyetlerine göre daha hızlı kilo kaybı sağladığı tespit edilmiştir. Bu hızlı kilo kaybının sebepleri; ketozise giren vücudun yağları yakarak enerji sağlaması, diyette artan protein ve yağ tüketimine bağlı olarak tokluk süresinin uzaması ve proteinlerin sindirimi sırasında yaşanan termik etki sebebiyle harcanan enerjinin yani metabolik hızın artmasıdır.

Ketojenik diyette hızlı kilo kaybının gözlemlenmesinin diğer bir sebebi ise glikojen depolarının boşalması sonucu gerçekleşen su kaybıdır. Bu tarz diyetler kısa dönemde kilo kaybını hızlandırırken, uzun dönemde bu diyeti uygulayan kişilerle yağdan kısıtlı diyeti uygulayan kişiler karşılaştırıldığında aynı derece kilo kaybına ulaşıldığı görülmektedir. Kısacası kilo verme sürecinde yağ, protein ve karbonhidrat dağılımı önemlidir ama ideal kiloya ulaştıran en temel yol öncelikle kalori kısıtlamasıdır. En basit ifadeyle her zaman yediğimizden daha az yiyebilmeyi başarmaktır. Asıl hedef hızlı bir şekilde kilo kaybetmek değil sağlığımızdan olmadan ideal kiloya ulaşabilmektir.

Ketojenik Diyet Uygulanırken nelere Dikkat Edilmeli? 

Ketojenik diyet sisteminin kontrolsüzce ve bir uzman eşliğinde yapılmadığı takdirde olumsuz sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Özellikle diyabet hastaları, böbrek hastaları ve büyüme gelişme çağındaki kişiler tarafından uygulanması sakıncalıdır. Bu diyet sisteminde yağ tüketimi artacağından kan yağlarının profili de bozulabilmektedir.

Ketojenik diyeti uygularken dikkat edilmesi gereken hususlardan bir diğeri de karbonhidratın kısıtlanmış olmasına bağlı olarak bu diyetlerde meyve-sebze tüketiminin çok az olması ya da hiç olmaması sebebiyle yaşanan vitamin-mineral kayıplarıdır. Ketojenik beslenmenin tipinin çok uzun süre devam ettirilmesi halinde posa tüketimi yetersiz kalır. Bu durumdan da barsak florası olumsuz etkileneceğinden özellikle kolon kanseri riskinin de artacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Ketojenik diyet uygulayanların tercih edilebileceği besinler: Süt ürünleri, kırmızı et, tavuk, balık ve diğer deniz ürünleri, yumurta, avokado, hindistan cevizi, ceviz, badem, fındık, fıstık vb. yağlı tohumlar, zeytinyağı, çörekotu yağı vb. bitkisel yağlar ve kökü toprak altında olmayan karnabahar, brokoli, mantar, taze fasulye, yeşil biber, bamya vb. sebzeler ile yapraklı yeşillikler.

Kilolu ancak herhangi bir sağlık problemi olmayan yetişkin kişiler bir beslenme uzmanı kontrolünde bu diyeti belirli bir süre için uygulayabilirler. Vücudun uzun süren bir beslenme programına adaptasyonu sonucu oluşan direnç dönemlerinde bu diyete başvurulabilir ancak diyet sonlandırıldıktan sonra normal beslenme tarzına geçişin yine kontrollü şekilde bir beslenme uzmanı tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.