2020 yılı bir çok açıdan farklı ve zorlu olsa da hobilere, okumaya, kişisel zevklere ayrılan vakit bakımından bereketli bir yıl oluyor. Bu yaz bir çok yayınevinden yeni kitaplar çıktı. İşte bizim derlediğimiz ve öneri listemizde yer alan yeni çıkan kitaplar:
- İki Teker Bir Kariyer – Kenan Cavnar – Ceres Yayınları
Düşün, Karar Ver, Harekete Geç, Yola Tutun; eğer öyle yapmasaydım hayatın bana biçtiği kaderi kabul etmiş olacaktım. Kaderi değiştirdim demiyorum. Ama harekete geçerek geleceğimi iyileştirdiğimi, yolu değiştirdiğimi ve bu yola tutunarak bugün kendinden memnun biri olduğumu söylüyorum.
Bu kitapta benim dönüşüm hikayemi değil, kendi hayatlarınızın dönüşümünü, kariyer yolculuğunuzda yola nasıl tutunacağınızı bulacaksınız?
Bisiklet tarihinin en büyük gizemlerinden biri, pedallarla bisikleti kimin birleştirdiğinin tam olarak bilinmemesi ya da bu keyifli ve doğa dostu aracı kimsenin tanımadığı birinin bulmuş olması. Bu da işin başka bir garip yani aslında. Bisikleti özel yapan da bu, onun kimseye ait olmaması.
Kariyerimizin de en gizemli tarafı sanırım burası. Başarı ile mutluluğu birleştirmek. Sizin kariyerinizdeki gizem ne? Hangi unsurları birleştirerek dilediğiniz kariyere sahip olacaksınız?
Hayat bize seçenekler sunar, biz seçimlerimize kader deriz oysa kaderi yaptığımız seçimler belirler. Bunun için yola çıkarken amacınızı belirleyin, yolculuğu severseniz onun ne kadar süreceğinin de önemi kalmaz.
Bu kitap sizlerin de yolculuklarınıza tutku ve sevgiyle sarılmanızı sağlasın.
2. Kadın Beyni Erkek Beyni – Serkan Karaismailoğlu – Elma Yayınları
Bu kitabı okuduğunuzda beyninizin cinsiyeti hakkında birçok detayı öğreneceksiniz. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları, karşı cinsin sizi kızdıran, güldüren hatta şaşırtan birçok tepkisinin nedenini anlayacaksınız.
Serkan Karaismailoğlu’nun bilimsel bir o kadar da mizahi anlatımıyla Kadın Beyni Erkek Beyni…
-Erkekler neden dinlemez? Acaba beyinlerimizin işitmeden sorumlu bölgeleri birbirinden farklı mı?
-Kadınlar çok mu konuşur? Kadınlardaki “dır dır” kavramı gerçek midir ve altında yatan sinirbilimsel açıklama nedir?
-“Beni hiç anlamıyorsun” sözünü duymayan erkek var mıdır? Peki, kadınlar bu isyanlarında ne kadar haklılar?
-Erkekler mi yanılıyor, yoksa kadınları tatmin etmek gerçekten de imkânsız mıdır?
-Söz konusu erkeklerin mutluluğu olduğunda kavanoz kapakları neden önem kazanır?
-Hayatın renklerini aynı şekilde mi görüyoruz? Yani dore ve lamenin aslında birer renk olduğunu bilen kaç erkek var?
-Kadınlar özel günleri asla unutmazken erkekler nasıl bu kadar kolay unuturlar?
-Bir insanın sadece parmaklarına bakarak beyni hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirsiniz?
3. Ferzan Özpetek – Bir Nefes Gibi – Can Yayınları
… hayat bir nefes gibi akıp gidiyor. Ve geride yalnızca, isteyip de yapamadıklarımızın özlemiyle, bizi biz yapan tüm yaşanmışlıkların farkındalığı kalıyor.
Sergio ile Giovanna, güneşli bir pazar günü evlerinde bir dostlar sofrası kurma hazırlığındayken ansızın karşılarında davetsiz bir misafir bulurlar: Kapılarını çalan yorgun görünümlü yaşlı kadın Elsa Corti’dir ve uzaklardan, İstanbul’dan gelmiştir. Yaklaşık yarım asrı bulan sürgün yıllarının ardından ülkesine dönen Elsa Corti’nin evinin yeni sahiplerine anlatacakları, ama daha önemlisi, yıllardır görmediği ablasına, hayatının aşkıyla ilgili söyleyecekleri vardır…
Ferzan Özpetek, okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında, iç içe geçen yaşamların ve yazgıların hükmettiği gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Et ve tırnak gibiyken yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayıran iki kız kardeşin karanlık sırları etrafında örülen Bir Nefes Gibi, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor.
4. Gerek Yok, Hoş Değil – Kürşat Başar – Everest Yayınları
Yaz tatilleri, telefonlar, internet, adabımuaşeret kuralları, hatıralar…
Kürşat Başar Gerek Yok, Hoş Değil’de, yaşamın ortasındaki rengârenk bir pencereden tarif ediyor manzarayı…
Olması gerektiği kadarını aktarıyor.
Yitip giden günlerin başucumuzda olduğunu, çocukluğumuza kazınan acı tatlı zaman dilimlerinin unutulmadığını anlatıyor.
Hüzünlendiren, inciten, soru sormayı ihmal etmeyip yeri geldiğinde güldüren yazılar bunlar.
Yeni bir yaz. Kimi zaman neşeli, ışıltılı sabahlar…
Kimi zaman bunaltıcı öğleden sonralar…
Kimi zaman dalgın akşamüstleri…
Edip Cansever’in bir şiiri vardır, “Neler Almalıyım Yanıma” adında. Orada sayar, yanına alınacakları:
“Mevsimler için: portakal, böğürtlen, ayçiçeği
Aşk için: unutkanlık ya da
Dikkatle kullanılan ve değiştirilebilen birkaç anı
Öfke için: Marx, Lenin, vb.
Okumak için: Dostoyevski, Marquez, Sait Faik”
Tatile giderken neler almalı yanımıza?
5. Senin İçin – Tevfik Fikret – İş Bankası Kültür Yayınları
Tanzimat’ın ardından Edebiyat-ı Cedide akımıyla bireyi ve sanatı ön planda tutan yepyeni bir dönem başlar. Şiirde olduğu kadar düzyazıda da büyük değişimler kendini gösterir, hikâye türü oldukça gelişir. Halit Ziya başta olmak üzere, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit gibi yazarlar hikâye türünün en güzel örneklerini ortaya koyarlar. İşte bu isimler arasında Tevfik Fikret de hemen hemen aynı yıllarda (1894-1899) bazı hikâyeler kaleme almış, ancak sonrasında bütünüyle şiire yönelmiştir.
Büyük şairimizin kimileri yayımlandığı dergilerde kalmış hikâyeleri, ilk kez bu kitapta, günümüz Türkçesi ve orijinal metin olarak bir araya getirildi.
6.Ödül – CyrıL Gely – Timaş Yayınları
10 Aralık 1946’da Stockholm’deki Grand Hotel’de Otto Hahn, Kimya alanında layık görüldüğü Nobel Ödülü’nü almak üzere bekliyor. Törene sadece birkaç saat kalmış. Ve o sırada Lise Meitner beliriyor süitinde: Otuz yılı aşkın bir süredir birlikte çalıştığı eski dostu, meslektaşı, tecrübeli bir bilim insanı.
Fakat Lise, Otto’yu tebrik etmek için orada bulunmuyor. Onun meselesi geçmiş ve dolayısıyla gelecek. Lise sadece hesaplaşmak istiyor. Ömrünü adadığı işin hayattaki karşılığıyla yüzleşmek… Kapalı kapılar ardında, bir otel odasında olup bitiyor her şey. Karlı ve soğuk bir günde. Cyril Gély, tiyatrodan gelen ustalığını diyaloglar üzerinden akan bu hikâyede konuşturuyor: Tarihle, vicdanla, insanlıkla boğuşan iki bilim insanının gerçeğiyle yüzleşiyor.