Etiket

mutluluk

Yazılar
Hımm… Enteresan değil mi?
Nasıl olacak? Nasıl olabilir?
İnsanlık tarihi boyunca DİDİŞMEDEN BİR İLİŞKİ umuduyla yaşamıştık oysa ki.. 🙂
Ayrıca ilişmezsek o nasıl bir İLİŞKİ olur?
Şimdi, önce yaslanın arkanıza… Bunları okurken hem rahat hem de gerçekten burada mevcut olmanız işe yarayacak.
BEN olgusu, BİZ OLGUSUNDAN daha baskındır.. En fedakerane ilişkide bile didik didik bir araştırma ile bu istatistiği çıkarmanız mümkün.. Peki bu varken ve hep böyle devam edecekken BİZ olamayacak mıyız?
Önce İLİŞKİ alanının bir BOKS RİNGİ, bir GÜREŞ ARENASI, bir BAYRAK YARIŞI
ya da bir KUMAR MASASI olmadığını alıp kabul edebilir miyiz?
Birbiriyle sözel, düşünsel, tensel vb. iletişime girmiş herkes İLİŞKİ yaşıyor demektir. Peki, aslında yaşamın doğal seyri olan bu durumu ne kadar HAYATİ kılıyoruz?
BİZ’i, BEN’in önüne geçirmeye çalıştığımız, öyle olduğunu sandığımız anlar aslında kendimizi daha zayıf, daha az, daha umutsuz gördüğümüz zamanlar değil midir aslında?
Bir fikir, bir omuz, bir dayanak ile varlığımızı dinlenmeye çektiğimiz, bilinçsiz alandan seçtiğimiz bir nadas dönemi..
Ve nadas sonlanıp, varlık kendine geldiğinde yani BEN yeniden şahlandığında “seni hiç tanıyamamışım” la yabancılaşmaz mıyız o en YAKINIMIZA?
Hep birlikte, atladığımız o küçük ama dev noktayı hatırlayalım mı?
BİZ olmak için BEN olmaktan vazgeçmek zorunda olmadığımızı.. BEN olmanın da BİZ olmaya engel olmayacağını…
Kişisel alanları korumak derken bile yarattığımız ayrım yerine BİRLİKTE ALAN OLMAnın muhteşemliğini…
BEN ve BİZ i ayırmanın gerekmediğini.. Varlığa ilişmeden onurlandırıldığı, yapacaklarına ve yapamayacaklarına bütün olarak güvendiğimiz bir BİZ hükümdarlığı…
Şahane olmaz mı?
Sözün özü;
Yan yana yürümek.. Uyumlu adımlarla, birbirinin önüne geçmeyerek, ardına düşmeyerek…Yolu keyifli kılmak, gülmek, dinlemek, anlatmak ve bazen sadece susmak, sadece yürümek…
Yolda ne var fark ederek, adımını sağlam basarak, havayı koklayarak, uygun kostümü giyerek…
Kendini bilerek, kendini ifade ederek, düşersem tutar değil, düşersek kalkarız diyerek…
Şahane bir eşlik yaratmak… Keyifli olduğu müddetçe sürdürmek..
Ve artık keyif vermiyorsa teşekkürle vedalaşmak….
Bundan daha iyi, daha gerçek nasıl olur? diye sormaktayım ben…
Sizce ?
Merhaba evrenin estetiği, zerafeti, yumuşaklığı temsil eden KADIN bedenindeki sonsuz varlıkları.
Çoğunuz kişisel gelişim başlığında pek çok yazı, kitap okudunuz eminim. Ben de öyle. Kendi gerçekliğimize ulaşma yolunda her birimizin farklı ve bazen de benzeşen adımları oldu sanırım.
Bazılarımız daha çocukluğundan itibaren FARKLI olduğunu, dünyaya farklı baktığını, olayları, insanları farklı değerlendirdiğini biliyordu. Ancak etrafımızı saran bu dünya tonlarca bakış açısını, yargıyı, tanımlama ve kısıtlamaları bize dayattı. Varlığımız her ne kadar ÖTESİ olduğunu söylese de, sırf dışlanmamak, adeta ayrık otu olmamak için uyumlandık hepsine. Yasak, ayıp, günah, kızlara uygun değil vb gibi cümlelerle daha küçük yaşlardan itibaren karşı cinsle kutuplu olduk. Bir  yanımız onları sevmek isterken diğer yanımız isyan etti, korktu hatta nefret etti..
Duygularımızın, düşüncelerimizin karmaşasında KADIN olmanın – yaratıcı orgazmik enerjinin – kudretini ve muhteşemliğini unuttuk çoğumuz.
Duygularımız nasıl da etkili değil mi?
Benim yaşamımda çoğunlukla var olan ayrıksılık 30’lu yaşlarımda kitaplara, 40’lı yaşlarımda farklı araçların eğitimlerine yönlendirdi beni.. Kendini keşfetmenin çokça spiritüel bir şey olduğuna tam kanaat getiriyordum ki bilinç denilen şeyin aslında “bilmek” değil, “bildiğini bilmek” olduğunu ve mutlu olabilmek için  “pozitif düşünce” den çok “izin verme” nin anahtar olduğunu bana hatırlatan muhteşem araçlarla tanıştım.
Tüm yaşamımızda bize alıştırıldığı üzere sonuca varmadan yani yargılamadan duymak, görmek, olmak öylesine hafif geldi ki bugün eğitmeni olduğum bu araçlar tüm hayatımı değiştirdi. Yıllar içinde yaşadığım pek çok şeyin sebebi, sorumlusu bendim ve yaşasın bunun için kendimi yargılamam da gerekmiyordu.. Sadece ve sadece artık başka bir şey seçmem gerekiyordu. Ve seçtim. Her an, bana hafif gelen başka bir seçim yapıyorum.
Sahip olduğum bu KADIN bedenine sonsuz şükran duyuyorum. Sahip olduğum her şey ile birlikte .
Şükran duyduğunuz her şey hayatınızda hep var olmaya devam eder. Bazen bir yaprak, bazen su, bazen bir pırlanta.
Bu şükran, hayatımızda neler yaratırdı?
Belki bu soruyu sormaya ve asla cevap vermemeye gönüllü olabilirsiniz..
 Zihnimizin, geçmişe dair tüm bilgisiyle geleceğimize referans verdiğini düşününce soru sorup cevaplamamak zor mu?
İnanın kolaylaşıyor.
Bizi henüz bilmediğimiz sonsuz olasılık alanına taşıyan her sorunun da varlığına şükran.
Varlığınız, bedeniniz, işiniz,aşkınız, eviniz ve her şey için soru sormanın, soruda olmanın hayatınızı nasıl dönüştürdüğünü ve tüm evrenin size cevap vermek için çalıştığını gördükçe bunun keyfine varacaksınız.
Ve bir kadın bedeninde olmanın kudretini gerçekten hatırlamayı seçtiğinizde o keyif daha da artacak.
Yaratıcı enerjinize güveniniz.
Bir gün bir yerlerde yüz yüze tanışmamız için neler mümkün?
Sevgiyle ve farkındalıkla kalın,

Mutluluğun sınırını koyamayız kendimize, tıpkı sevginin, aşkın, hasretin sınırını koyamadığımız gibi. Ne kadar mutlu olursak olalım  “bu kadarı yeterli” diyebilir miyiz mesela? Sınırsız bir histir o yüzden de mutluluk. Peki ya mutluluğunuzu katlamak istiyorsanız o zaman ne yapmalı, nasıl yaşamalı bu hayatı, gelin ona bakalım birlikte.

 

  • Kendinizi sevin : Güzel ama başarısız bir kadın olabilirsiniz. Başarılı ama çirkin bir kadın da olabilirsiniz. Hem başarılı hem güzel olup, ruhsal veya bedensel sağlık sorunlarınız da olabilir. Neticede hiç bir zaman mükemmel olamayacaksınız. Çünkü herkes gibi sizin de eksikleriniz var ve de var olacak. Her şeye rağmen kendinizi sevmeyi öğrenin. Çünkü siz kendinizi sevmedikçe mutsuzluk dağı da alıp başını gidecek göklere doğru, bilin bunu.

 

  • Kabullenin veya değiştirin : Bir önceki maddede kendinizi sevmekten bahsettik. Kusurlarınızla birlikte siz bir bütünsünüz. Kusurlarınızı düzeltmek mi istiyorsunuz? O halde önce bu kusurları tek tek tespit edin ve üzerine gidin. Ne yapabilirsiniz düzeltmek için enine boyuna düşünün hatta danışın. Kabullenemeyip sürekli bunları düşünerek yaşamayın. Ya kabullenin veya da değiştirin.

 

  • Kötü alışkanlıklara “dur” deyin: Kötü alışkanlıklarınızın sizi ele geçirmesine ve kendinizi iradesiz hissettirmesine fırsat vermeyin. Sürekli kendinizi güçsüz hissettiren ama vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız üzerine kafa yorun. Vazgeçememek size zayıflık ve akabinde mutsuzluk getirecektir.

 

  • Dertleşin : Herkesin problemleri olabilir, büyük ya da küçük fark etmeksizin her sorun içimizi kemirir zaman zaman. Ancak sorunları içimize attığımızda daha ciddi bir bunalım hali oluşur derinlerde. Profesyonel bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin. Maddi durumunuz el vermiyorsa, kendinize güvenilir ve size çıkış yolu gösterebilecek bir dost seçin ve dökün içinizi. Kötü düşüncelerin içinizi de dışınızı da zehirlemesine izin vermeyin.

 

  • Pozitif Çevre Edinin: Sizi sürekli negatif düşünceleriyle dibe çeken insanlara dur deyin. Kendinizi arındırın bu insanlardan. Negatif düşünceler ancak suratınızı asmanıza yol açar. Her zaman yaşadıklarınızdan daha kötü ihtimaller olduğunu da çıkarmayın aklınızdan. Kısacası biraz polyana olmak herkese iyi gelir.

 

  • Yardım edin : İhtiyacı olan birine yardım etmeniz size kendinizi iyi hissettirecek hem de birine faydanız dokunmuş olacak. Bir taşla iki kuş anlayacağınız 😉 Yardım etmenin bir çeşit ruhsal tedavi olduğunu deneyince siz de anlayacaksınız. O iç rahatlığı, o huzurlu dakikalar size de iyi gelecek emin olun.

 

  • Eğlenin : Hayatı yoluna koymak için pek çok vazifeleriniz var anlıyorum. Çok çalışmalı, çok kazanmalı, belki de çok destek olmalısınız etrafınızdakilere. Ama sizin de keyifle yaşamayı hak ettiğiniz bir hayatınız var bunu asla es geçmeyin. Sevdiğiniz aktivitelere ve sevdiğiniz insanlara değerli zamanınızı harcarken cimrileşmeyin, cömert olun.

 

 

  • Pişman olmayın : Hepimizin hataları olmuştur ve olacaktır da. Çünkü bizler egolarını her daim devre dışı bırakamayan varlıklarız. Her ne hata yaparsanız yapın asla kendinizi sürekli suçlayarak yaşamayın. Önemli olan hatalardan ders alıp, minimum hata ile yol alabilmek.

 

 

Tavsiyeler bizden, uyması sizden olsun. Buradaki öneriler dileriz ki herkese mutluluk kapılarını ardına kadar açar.