Ülkemizde kadınların %1’lik bir kısmı 40 yaşından önce menopoza giriyor. Erken menopoz olarak adlandırılan bu durum hakkında Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Pınar Kadiroğulları, rehber niteliğinde bilgiler verdi.
Menopoz bir kadının adetten tamamen kesilmesi olarak tanımlanır. Ortalama 1 yıl adet görmeyen bir kadın menopoz döneminde olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde ortalama menopoz yaşı 48-50 olarak kabul edilir. Erken menopoz ise 40 yaşından önce adetin kesilmesi anlamına gelir. Kadınların %1’i erken menopoza girmektedir. Menopozun toplumda ayrıntılı olarak bilinmemesi bu sürecin kadınlar arasında endişe verici bir dönemin başlangıcı olarak anılmasına yol açmaktadır. Menopoz için önemli risk faktörleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ailesel yani genetik faktördür. Bunun dışında doğum sayısı, zayıflık derecesi, yüksek rakımda yaşamak ve sigara kullanmak risk faktörleri arasındadır.
Menopoz döneminde yumurtalıkların salgıladığı östrojen hormonu bitmektedir. Yumurtalıklarda östrojen hormonu üretimi durduğunda ateş basması görülür, kemik erimeleri başlar, ciltte, genital bölgede ve idrar yapılan dış bölgede kuruluk yaşanır. Tüm bunlar ortalama 10-15 yıl erken yaşandığı zaman etkileri daha dramatik olmaktadır. Kişide ciddi kemik erimeleri, cilt kuruluğu, kuruluk sebebiyle ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetler daha fazla hissedilmektedir. Bir kadına erken menopoz teşhisi konulursa 50 yaşına kadar doğal süreci taklit edecek ilaçlar verilmektedir. İlaç tedavisine başlanmadan önce mamografi çekilir, herhangi başka bir sistemik hastalığı olup olmadığı sorgulanır ve biyokimyasal testler istenir. Tüm bunlar sonucunda bir risk analizi yapılır ve hastaya ilaç tedavisine başlanır.
Toplumda menopoz ilaçlarının meme kanseri riskini artırdığına dair yanlış bir önyargı bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan ilaçlar çok düşük dozlardadır. Geçmişte kullanılan ilaçların neredeyse 5/1 dozuna kadar inmiştir. Bu nedenle risk artışı yok denecek kadar azdır. İstatiksel olarak da çok düşük oranlardadır. Bu nedenle hastanın yaşam kalitesi için ve kemik erimesinin ilerlemesini önlemek için erken menopoz hastalarına mutlaka tedaviyi 50 yaşına kadar tamamlamaları önerilmektedir. Hatta 50 yaşını geçmiş ve ilaç tedavisine devam eden hastalar da bulunmaktadır.
Erken menopozdan risk faktörlerine dikkat ederek korunmak bir noktaya kadar etkili olsa da genel itibariyle menopoz ve menopoz yaşı çok müdahale edilebilir bir süreç değildir. Bunun en büyük sebebi menopozun birçok faktörden oluşmasıdır. Buna karşın annesi 40 yaşında menopoza giren bir kadının kendisi de mutlaka erken menopoza girecek anlamına gelmemektedir. Sadece genetik risk artışı söz konusudur.
Erken menopoz riskini düşürmek için dikkat edilebilecek faktörler şöyle sıralanmaktadır:
Doğurganlık önemli bir etkendir. Çok doğum yapmak menopoz sürecini ciddi oranda ertelemektedir.
Çok zayıf ya da çok kilolu olmak önemlidir. Çok zayıf kadınlarda daha az yağ dokusu ve östrojen bulunması erken menopoz riskini yükseltmektedir. Bunun yanında obezite de menopoz riskini yükselten önemli faktörler arasındadır.
Sigara kullanımı erken menopozda önemli bir etkendir.
Beslenme ve yaşam tarzına dikkat edilmelidir. Özellikle hareketsiz yaşam tarzı erken menopoz riskini yükseltmektedir.
Çevre kirliliği, radyasyona maruz kalmak ve yüksek rakımda yaşamak da erken menopoz risk faktörleri arasında yer almaktadır.
Tüm bunlara karşın düzenli doğum kontrol hapı kullanmanın menopoz dönemini ertelemeye yardımcı olduğu bilinmektedir.
Menopoz doğal bir süreçtir ve tedavi ortaya çıkan belirtileri önlemeye yöneliktir.
Herhangi bir ilaçla tedaviye başlanmadan önce yaşam stili ve alışkanlıkların doktorla birlikte gözden geçirilmesi gerekir.
Sigarayı bırakarak kalp damar hastalığı, kanser, inme ve bir çok hastalık riskinin büyük ölçüde azalacağı unutulmamalıdır.
Düzenli egzersiz yapmak efor kapasitesini geliştireceği gibi sıcak basmaları üzerinde de olumlu etkiye yol açacak, kemik erimesini azaltacaktır.
Yağlı ve şekerli yiyeceklerin tüketimini azaltmalı, meyve-sebze ağırlıklı dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız.
Menopoz tedavisinin meme kanseri üzerindeki olumsuz etkileri tıp dünyasında en çok tartışılan konulardandır. Tedavi seçenekleri değerlendirilirken bireysel risk faktörleri çok dikkatli değerlendirilmeli ve ön araştırmalar tam yapılmalıdır.
Alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam kadın sağlığını daha olumsuz etkilemektedir.
Menopoz sonrasında günlük kalsiyum ihtiyacınızın arttığını göz önüne alarak diyetle eksik kalan kalsiyum ve D vitamini için doktorunuzun önerisi ile takviye almanız gerekebilir. Düzenli egzersiz ve günlük 1500–1700 mg kalsiyum alımı menopoz sonrasındaki süreçte kemik yoğunluğunu arttırmaktadır.
Sıcak basmaları, baharatlı yiyecekler, ortam sıcaklığı, sıcak içecekler ile tetiklenebilir.
Menopoz sonrası yıllık kontroller, yıllık mamografi, jinekolojik muayene ve tetkiklerinin doktora danışılarak planlanması gerekir.
Kalp hastalıkları açısından hormon tedavileri maalesef riski azaltmamaktadır.
Doğal menopozda östrojen-progesteron tedavisi ciddi ateş basması gece terlemesi şikâyeti olan kadınlarda çok etkili sonuçlar vermektedir. Cerrahi menopozdaki kadınlarda (rahimin çıkartıldığı) tek başına östrojen tedavisi yetmektedir. Tek başına östrojen tedavisinde meme kanseri riski azalmakta, kalp ve damar hastalığı riski değişmemektedir. Halen tüm menopozdaki kadınlarda ateş basması, gece terlemesi gibi yakınmaların en etkili tedavisi hormon (östrojen) tedavisidir. Tedavi doktorunuz tarafından size uygun, en düşük dozda ve kısa süreli olarak planlanmalıdır.
Her yıl rutin jinekolojik kontrolleriniz yapılmalıdır. Hormon tedavileri dışında da alternatif tedaviler vardır. Mesela antidepresanlar bu süreci atlatmakta faydalı olabilir. Vajenin menopoz öncesi mevcut elastikiyetinin korunması ve menopoz sonrası artan vajinal, üriner enfeksiyonların ve idrar kaçırma şikâyetinin engellenmesi için uygulanabilen lokal hormonlar vardır. Bunların vajinal tablet, krem ve fitil formları bulunmaktadır.
Menopoz sonrası ilk yıllarda belirgin kemik kaybı olmaktadır. Bu dönemde sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz, doymuş yağlardan fakir diyet ve doktorunuzun önereceği bir kalsiyum desteği ile kemik kütlenizi koruyabilirsiniz. Kemik koruyucu çok çeşitli ilaçlar osteoporozun ciddiyetine göre önerilebilir. Alternatif tedaviler içinde soya izoflavonları, black cohosh (cimifuga racemosa), ginseng, don quai, evening primrose (çuha çiçeği yağı) gibi bitkisel östrojen kaynakları ve baharatlar bulunmaktadır. Menopozal şikâyetlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak için bitkisel östrojenlerin (fitoöstrojenler) diyetle ya da ilaç olarak kullanılması, hormon tedavisi almak istemeyen kadınlar için bir çözüm olarak görülse de; bu ilaçların güvenirlik, yeterli dozaj ve formülasyonu henüz netleşmemiştir. Bu ilaçların kullanılması ile ilgili kararları doktorunuza danışmadan almamanız uygun olacaktır.