Etiket

yeni çıkan kitaplar

Yazılar

Bugün kültür-sanat köşemizde fantastik bir serinin ilk kitabını yazmış olan ve 7 kitap ile seriyi sürdürmeyi planlayan genç ve başarılı bir yazar ile beraberiz. Kendisi ZeNi olarak biliniyor ve okuyucularını alıp zevkle bambaşka dünyalara sürüklüyor. Üstelik kitap kazançlarından elde ettiği gelirinin bir kısmı ile de  ihtiyaç sahibi çocuklara ve hayvanlara yardımcı olmayı planlıyor.

Başarıya ulaşmak  için “Tatmin olmayın ve bunalın. Kendinizi zorladığınızda karşılığını mutlaka alırsınız.” diyen, Visnella Zümrüt Kraliçe 1-  Rual Elfleri, Su Altı Bilgiçleri ve Cilee Perileri kitabı yazarı sevgili Zeynep Nihan Okur Kılıç ile yaptığımız sıcak sohbetimiz şimdi sizlerle:

  • Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Elbette, Bahçeşehir Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümü Yüksek lisans mezunuyum. 6 yılın üzerinde İngilizce öğretmenliği deneyimim var. Kızım bir yaşında ama hala yeni anne gibi hissediyorum. Çok yönlü olduğumu düşünüyorum. Ve sanıyorum ki bu yüzden kariyer hayatımda farklı işlere ilgi duydum ve yapabildim. Ama öğretmenlik güzel ve başka.

  • Kitabınız Visnella Zümrüt Kraliçe 1: Rual Elfleri, Su Altı Bilgiçleri ve Cilee Perileri’ni yazarken en büyük motivasyonunuz neydi?

Aslına bakarsanız bildiğim bir hikayeyi anlatıyor gibiyim. Visnella’nın hikayesi kendi kendini ilerleten canlı bir kitabın içinde gibi. Elbette ilham kaynaklarım var ve bunlar çeşitli şeyler. Yani mevcut eserlerden esinlenmenin haricinde şeylerden bahsediyorum. Bazen yaşadığım bir olay, bazen karşılaştığım bir kişi, bazen bir nesne bazen bir canlı veya mekan. İlham kaynağı pek çok şey olabilir ve özellikle Visnella’yı yazarken herhangi bir kurgudan etkilenmemek ve benzer cümleleri oluşturmamak için uzun bir süre bir eser okuyamadım. Çünkü benim için özgünlük ve kalite öncelikliydi. Ama bol bol izledim. Bildiğiniz gibi film dili ile kitap dili çok farklıdır. Ve yazarlık, planladığım bir şey değildi ama hayatınızın bir noktasında eğer cesaretiniz de varsa yeteneklerinizi keşfetmeye çalışıyorsunuz. Ve o yetenekler hayatınızda sizi özel kılıyor, kendinizi gerçekleştirmenizi sağlıyor. Her insan özeldir, bazıları keşfeder. Bu anlamda hepimizin keşfedilmeyi bekleyen yetenekleri var. Yazarlık, elbette iç motivasyon isteyen bir konu. Bir kez yola çıktığınızda kaleme kağıda karıştığınızda bu sanki uçsuz bucaksız denizde tek başına açılmak gibi bir duygu. Bunu yaşarken kimse sizi duyamıyor, ve nasıl göründüğünüzü dahi bilmiyorsunuz. Yazarlık başkalarının ne düşüneceğini kafasına takanlara göre bir iş değildir. Bir de biraz kırık bir kafa gerektirdiği doğrudur, yani olmayan şeyleri orijinal olarak kurgulamak ve onlara bir yön vermek. Dolayısıyla belirgin bir motivasyonum yoktu. Farklı bir şey yapmak istediğinizde motivasyonu kimseden beklemeyin, bulamazsınız, kimse yardım da etmez; kesinlikle yalnızsınız. Kendi iç motivasyonunuzu takip etmelisiniz.

  • Kitabı tasarlamanız ve bitirmeniz ne kadar sürdü? Sizi en çok hangi kısım daha çok düşündürdü?

Hikayeyi tamamlamam 3 yıl kadar sürdü. Kağıt ve kalem ile yazdığımdan, çok fazla özel isim ve kendi oluşturduğum isim olduğundan ve kurguyu döne döne kontrol ettiğimden, haliyle titiz bir pinpirik olduğumdan, düzeltmeler 1 yıl kadar sürdü. Aynı bunalımı İngilizce baskıda olabilecek en üst seviyede yaşıyorum şu an. Amerika ve Avrupa’da yayımlanacak olmasından dolayı heyecanlıyım. Çoktan piyasaya çıkmış olmalıydı, bir kaç ay gecikti. İncelemelerim bitmiyor; iyi işler kesinlikle detaylı bir çalışma gerektirir. Tatmin olmayın ve bunalın. Kendinizi zorladığınızda karşılığını mutlaka alırsınız. Mesleki hayatımda da hep kendimi zorladığım, kimsenin uğraşmadığına uğraştığım noktalarda başarıyı yakaladım ve kısa zamanda iyi bir konuma geldim. Nerelerden geçtiğim tahmin bile edilemez ve anlaşılamaz. Bu yüzden iş görüşmelerinde yaptıklarımın yarısını anlatırım. İnsanların çoğu matematiksel kalıplar ile düşünür. Çok yönlü hayatlar öyle olmayanlar tarafından anlaşılamaz. Halbuki hayat bir mücadele. Bu seçeneksiz felsefeyi birer filozof gibi yaşamadıkça, onun adı yaşam olmuyor aslında, rastgele bir nefes oluyor. Her insan kendi arayışına çıksa, dünya daha çok kişinin kendini gerçekleştirdiği bir yer olur. Elbette bu da bir noktadan sonra kader. En azından denemek gerekir.

İkinci sorunuz,  beni, nitelik kısmı daha çok düşündürdü. Fantastik-Bilim Kurgu türde, her ne kadar kurgu olup da eser mahiyetinde sanatsal bir çalışma olsa da, yani gerçek olmadığı herkes tarafından bilinse de, somut bir şey çıkartıyorsunuz ortaya. Bunu yaparken değerleri incitmemek lazım. Çok fazla kurgu var, incinen çok şey var. Ya da yozlaşan veya bize kendimizi yetersiz hissettiren… Yine de incittiklerim olmuştur belki, en azından minimuma indirdim. Akıl vardır bu fantastik hikayede, tükenen kaynaklar, ölümlü canlılar vardır, pek çok şeyin sebebi ve oluşumu bellidir veya sonraki serilerde açıklanacaktır. Mentalistler gerçek hayatta da içimizde yaşarlar. Onlar benim ilham kaynaklarımdan. Tabi hikayede fantastik ve abartılı boyutta nitelikleri bulunuyor. Ve İngilizce baskıda asa terimini wand yerine staff olarak çevirmeye karar verdik. Çünkü IDENTE Gezegenindeki asalarda akıl vardır. Bu ve benzeri dikkat edilmesi gereken inanılmaz detay var, Türkçe’ye çeviri çok sayıda var ama Türkçe’den çeviri o kadar az ki, bunu da sorgulamak lazım o başka bir konu. İngilizce baskının üzerinde çalışıyoruz belirttiğim gibi, bu yaza hazır inşallah.

  • Fantastik kitaplara çok alışkın değiliz. Sizce bu tür kitapların çoğalması için en büyük faktör nedir?

Bu tür yurt dışında hayli yaygın. Ve ülkemizde de takip edenlerin sayısı gittikçe artıyor. Kendine göre hatırı sayılır bir kitlesi var. Gençler özellikle ilgili. Fakat içerik önemli. Çoğu kurgudaki bilinçaltı mesajlarından rahatsızlık duyuyorum veya yozlaşmaya yönelik içeriklerden ya da vahşetten, insan psikolojisi için olumsuz öğeler oluşturabilecek diğer içeriklerden. Bana göre bir eserde bu tür unsurların olması kolaya da kaçmaktır. Dikkat çekmek bu şekilde kolay sağlanır. Ama zengin bir kurgu bunlar olmasa da olur. Aslında bunu bir tür mazoşistlik gibi görüyorum. Yani size kötü hissettiren, sizi üzen veya sizi korkutan şeyi izlemek veya okumak… Bu sağlıksız bir psikoloji! Bazı insanlar içlerindeki acıyı böyle bastırıyor, başkalarının acılarını okuyarak veya korkarak. Psikoloji ve felsefeye ilgi duyduğumdan bu davranışların böyle çözümlendiğini çeşitli kaynaklardan okumuştum. Beni en çok zorlayan konu ise, eserdeki Cilee Diyarı Bölümü’ndeki gerçekten acınası canlıların dramlarını bu keyifli fantastik bilim-kurgu türün bir kısmı ile birleştirmekti. O bölümün ilk kısmı, yani rötuşlanmamış hali çok ağır bir dil ile yazıldı. Yani açıkça oradaki canlıların çektiği drama sebep olanların sahiplerini ve kurulu sistemi yerin dibine soktum. Fakat sonra defalarca kez cümleleri yontarak eserin kurgusuna uygun hale; var olan gerçek acıların olabilecek en rötuşlu haline soktum. Bana da bu yakışırdı. Çünkü Cilee Diyarının oluşturulmasındaki maksat, okuyucuya hem de fantastik kafada olan ve eseri keyif beklentisiyle okuyan profile acı vermek değildir; durumdan bahsetmek, karanlığa bir ışık yakmaktır. Bunun başka bir örneği bulunmuyor! Eserimin sosyal sorumluluk kaygısını ustaca barındırmasından dolayı mutluyum ve mütevazi değilim.  Bu yüzden Visnella serisi, çok geniş karakter ve olay kurgusunun yanında konuşamayan saf canlıların haklarına değinip -çocuklar ve hayvanlar-, içlerinden acınası durumda olanlarının çektiklerini bin bir takla ile yontup okumaya elverişli hale getirdiğim çok renkli ve özgün bir fantastik- bilim kurgu türde eserdir. Dili basit değildir, orta okul ve üzeri için ve tabi yetişkinler için de uygun olduğunu düşünüyorum ve bu yaş gruplarından güzel geri dönüşler alıyorum. Kısa sürede 2.baskıya ulaştık, okullar da okuma listelerine eklemek suretiyle ilgi göstermeye başladılar.

  • Kitap baş kahramanınızı ele alırsak, güçlü kadınları işlemek size ne tür hisler uyandırdı?

Hangi gelir durumunda ve hangi profilde olursa olsun, hayat, kadınlar için fevkalade uğraştırıcı olsa da ve kendi hayatımda bu konuda pek çok kadının yaşadığı türlü zorluğu dibine kadar yaşamış ve halen yaşıyor olsam da, ben feminist kafada bir insan da hiç olmadım. Biliyorum ki hayatımın geri kalanı bir kadın olmanın yükü ve güzelliğiyle geçecek. Fakat bunun ötesi isyan. O halde mutlu olmaya bakacaksınız. Mutlu olmak da erkekleri hepten dışlamaktan geçmiyor elbette. Erkeklerin doğasını anlamak bence mümkün değil ama bana göre ideal davranışların bazılarını romanımdaki bazı satırlarda bulmak mümkünJ Fantastik türde yazan bir yazara göre aykırı biri değilim, hatta geleneksel değerleri önemserim. Fakat adil olanı severim. İçlerinden adil olanı seçerim. Denge güzeldir, her şeye rağmen… Bu anlamda kitapta eşitlikçi bir dil vardır. Kraliyet 4’lü yönetilir. Krallar ve Kraliçeler birlikte yönetir. Diğer diyarlarda da durum benzerdir. Visnella, evet güçlü bir kadın kahramandır. Elf Kraliçesi Oluevaera, Elf Prensesi Quaela, Kraliçe Niolgna kitaptaki başlıca kadın kahramanlardandır hepsinin fikirlerini gerçekleştirebilecekleri hareket serbestisi vardır veya bunun için çabalarlar. Kitapta çok sayıda erkek kahraman da vardır. Hikaye akışında, bazen kadınlar erkeklere bazen de erkekler kadınlara yardım ederler. Visnella, mentalist insanlardan oluşan çağ aşırı bir toplumda yaşıyor olsa da türlü ön yargılar ile mücadele eder. Ve ailesi onu korunası bir canlı olarak görürken, yaşıtı genç generallerin yeteneklerinden çok güzelliğine önem verdiğini düşünür. Visnella kendini gerçekleştirme yolculuğuna çıkar. Bu yolda çoğu şeyi yaşarken öğrenecektir. Hem kendini hem saf canlıları kurtarmak ve diyarları idare etmek gibi bir misyonu vardır. Visnella, dişiliğinden çok yapmak istediklerine kafa yoran bir kahraman. Diğerleri o açıdan bakmasa da her şeye ve herkese rağmen, onun sanki bir cinsiyeti yok, misyonu var gibi. İşte bu beni heyecanlandırıyor. Yaşınız ilerledikçe, hayatın çok uzun olmadığını görüyor, hayata daha felsefi açıdan bakıyor ve yapmak istediklerinize aşk duyuyorsunuz.

  • Serinin 2. Kitabı için çalışmalar yapıyorsunuz, meraklıları için ufak bir tüyo verebilir misiniz?

Elbette, memnuniyetle. 2.Kitabın yarısını yazdığım bir aşamadayım. Bildiğiniz gibi Instagram sayfamdan zaman zaman ipuçları veriyorum. Serinin 2.kitabında açığa çıkan yeni saklı diyarlar, keşfedilen yeni hayatlar, kurulan yeni dostluklar ve ortaya çıkan yeni düşmanlıklar var. Bol bol maceraya devam, Lirik dil artıyor; şiirsel betimlemelere italik olarak ayrıca yer veriyorum ve bundan çok hoşlanıyorum. Şiirsel anlatım kelimelerle yapılan tutkulu bir danstır. Ayrıca, 2. Kitap astrolojiye ilgi duyanlar için de biçilmiş kaftan diyebilirim. Yeni ırkların ve olayların haricinde, mentalist insanların farklı yönlerini Burçlar Patikası kısmında görmek mümkün. Bu inanılmaz bir deneyim. Serinin sonraki kitaplarında adım adım tüm burçların insanlarının çeşitli karakterler ile temsil edilmesini planlıyorum. Şimdiye kadar burcunu bilip de burcunun özelliğini taşımayan bir insana rastlamadım. Kitapta buna yönelik psikolojik çözümlemeler yer alacak. İlk kitapta akreplere göndermeler vardı biliyorsunuz. Astroloji geleceği tahmin aracı olamaz, ama insanları çeşitli niteliklere göre tasnifleme aracı olabilir bence. Bunda da aslında ilahi bir denge olduğunu düşünüyorum. Mesela bazılarımız sorumluluk sahibi bazılarımız değil ama başka bir özelliği var. Sanki bir matematik gibi herkes birbirinin kendinde olmayan yönünü dengeliyor. İşte 2. Kitapta, burçlara göre kimin hangi yönüne göre neyi geliştirmesi veya bir başkasını dengelemesi gerektiğini inanılmaz keyifli bir şekilde işliyorum. Tavus kuşları, mucit Kovadalılar, Devler, Hudular eklenen diğer öğeler. Bilim kurgu öğeleri de zaman zaman ön plana çıkıyor. Elbette Elfler, insanlar, periler, Unicornlar, Ankalar ve Su Altı Bilgiçleri de varlığını sürdürüyor.

Karakter ve nesne şemaları geliyor. Visnella orijinal bir kitaptır, sağlam kafa ile okumalısınız, kelimeler o zaman su gibi akar.

7-İş hayatı ve annelikle ilgili dengeyi nasıl koruyorsunuz?

Ben hiçbir denge kuramıyorum. Hiçbir yere yetişemiyorum. Kendime ait alanım çok az. İş hayatıma bebiko sebebiyle ara verdim. Biraz büyüyene kadar böyle devam etmeliyim. Bu süreçte kitabımı çıkartıp, yüksek lisansımı tamamladım. Nefes alamadığım çok zaman oldu ve halen de öyle. Sanıyorum ki hepimizin hayatında böyle bir dönem var.

8-Sizin en beğendiğiniz 2 yazar ve kitap adı alabilir miyiz?

Sevdiğim iki kitap,

Paulo Coelho : Işığın Savaşçısı’nın el kitabı

Pierre Franckh : Rezonans Kanunu

Terry Brooks, Leigh Bardugo, J.K Rowling, George R.R Martin orijinaldir, tüm eserlerin hoşlanmadığım kısımlarını atlayarak ilerlerim. Tolkien okunmalıdır elbette, tadı vardır.

9-Yazarlık kariyerinize fantastik türlerle mi devam etmeyi düşünüyorsunuz, farklı kitap türlerine yer verme düşünceniz var mı?

Ben, bana iyi hissettiren her şeyi okurum. Günlük hayata dair kurguları nadiren tercih ederim. Çünkü sıkılıyorum. Keyif almak veya yeni bir şey öğrenmek isterim. Farklı olandan ve beni eğlendirip şaşırtan şeylerden hoşlanırım. Visnella serisini 3 ila 7 kitap arasında planlıyorum. Bu sebeple ömrüm ancak buna yeter.  Çünkü dokunulacak çok konu var; İncitmeden ve özenle. Ve yazılacak çok şey var, keyifle. Bildiğiniz gibi Visnella romanı serisi ile aynı zamanda ihtiyaç sahibi çocuklar ve hayvanlar için yardım projeleri yapmak istiyorum. Umarım buna imkanım olabilir. Bu, benim kalemimle açıldığım engin denizlerdeki amaçlarımdan birisi.

10-Sizi takip etmek isteyenler için hangi iletişim ve sosyal medya hesaplarını sunmalıyız?

Beni takip etmek ve hikayeye dair detaylardan haberdar olmak için,

Instagram : @visnella_zeni

@visnella.official    hesaplarım bulunuyor,sevgilerimle.

Hayatın içinden olan mükemmeliyetçilik kavramı birçok kişinin yaşamını etkiliyor. Mükemmeliyetçiliğe dair yazılan “Özgürlük Projesi” Eğitmen, Yazar Feza Karakaş tarafından kaleme alındı ve Destek Yayınlarından çıkarak okuyucu ile buluştu.

   Hayata dair olan birçok kavram gibi mükemmeliyetçilik de kişilerin yaşamını oldukça etkiliyor. Yazar Feza Karakaş bu eserinde kişilere mükemmel olmayanı kabul etme özgürlüğünü sunuyor. Mükemmeliyetçi düşünce kalıplarının farkına varılmasını sağlayarak okuyucuya yepyeni pencereler açıyor ve bu kalıplardan özgürleşmenin yolunu gösteriyor.

Özgürlük Projesi’nde Yazar Feza Karakaş bir sorgulama metodu olarak Byron Katie’nin The Work çalışma teknikleri ile birlikte çeşitli egzersizleri de kullanarak kişilerin davranışlarına sebep olan zihinlerindeki düşünceleri keşfetmesini ve bunlardan özgürleşmesini hedefliyor. Aynı konuda verdiği seminerler sonucunda katılımcıların paylaşımlarını da içeren kitap; hayatta benzer durumda olan farklı kişilerin tecrübelerinden de faydanılmasını sağlıyor. Özgürlük Projesi şimdi tüm kitap satış noktalarında.

   Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin akreditasyonu ile eğitimler veren Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş’in uzun süren çalışmalarının eseri olan “Sevgi Ötesi Enerji” isimli kitabı Ceres Yayınlarından çıktı. Kişilerin kendileri olma yolculuğunda rehber niteliğinde olan kitap; kendimizi sevmenin, affetmenin mucize gücünü anlatıyor ve değersizlik, yetersizlik, sevgisizlik, güvensizlik duygularıyla baş etmenin ip uçlarını veriyor.

      ‘Sevgi Ötesi Enerji’ kitabı, affetmenin ve geride bırakmanın huzurunu okurlarına yaşatmak ve okurların hayatlarında olumsuz etki bırakan durum ve duygularını aşmalarına yardımcı olmak için meditasyon önerileri ve küçük egzersizler içerecek şekilde hazırlandı.

Yazar bu kitabında ikili ilişkilerde yaşanan problemlere ve çözüm önerilerine, istenen yaşamı oluşturabilmek için izlenebilecek yol önerilerine, güvensizliğin kaynakları ve sonuçlarına, geçmişin kaygıları ve geleceğin endişelerinden uzaklaşıp anda nasıl kalınabileceğine değinerek; pozitif bir yaşam için kişisel ve mesleki tecrübelerini aktardı.

113 gönüllü kişi ile yapılan çalışmalar sonrasında gerçek yaşam örnekleri ve gündelik hayatın dinamiklerinden kesitler de içeren kitap; sevginin değiştirme ve dönüştürme gücünü gözler önüne serecek nitelikte.

Çok satan kişisel gelişim kitaplarına imza atan Yazar Ebru Demirhan, “Hayatı Yeniden Başlat” adlı kitabında insanın doğum hikayesinde yatan sırları anlattı.

Hayatı Yeniden Başlat pek çok kişisel gelişim kitabının aksine size yaşam gurusu edasıyla davranmadan olaylara bilimsel bakış açısı katarak , doğumda ve doğum öncesi kordon bağı ile yaşamımızı yetişkinlik dönemimizde de etkileyen duygu, düşünce, inanç ve davranışların dönüşümünün mümkün olduğunu anlatıyor.

Pek çok çalışma ve meditasyon içeren kitap aynı zamanda bugüne kadar konuşulan ama hiç yazılmayan bir alanda derin bilgiler içeriyor.

Hayatı kendinden doğurmak herkesin hakkıdır, sloganıyla yazılan arka kapak yazısında Yazar;

Her birimizin bir annesi, bir babası ve bir de doğum hikayesi var. Bu hikâye anne rahmine düştüğümüz anda başlıyor, kordon bağı ile devam ediyor ve doğumla tamamlanıyor. Oysa bize çoğunlukla doğumumuzdan sonrası anlatılıyor.

Anne rahmine düştüğüm anın duygusu neydi? Annem varlığımı öğrendiğinde ilk ne hissetti? Babam haberi alınca sevindi mi?Geçim sıkıntısı çektiler mi?İlişkileri nasıldı?Varlığımı herkesten sakladılar mı yoksa davul zurnalarla mı duyurdular?Annem beni kaybetmekten mi korktu yoksa beni düşürmeye mi çalıştı?

Her doğum süreci kendi içinde böyle birçok hikâye barındırıyor. Bu hikâyelerdeki dinamikler bilinçaltımıza kaydoluyor ve ilerleyen yıllarda yaşamla aramızdaki bağı olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor.

Bu kitap, “Hayatım neden böyle?” dediğiniz konuların çözümünü doğum hikayenizde bulabileceğinizi hatırlatmak, negatif doğum kayıtlarından kendinizi ya da çocuklarınızı arındırmanızı desteklemek için yazıldı. Kendi derinlerinizde iyi yolculuklar…

“Bu kitabı yazma amacım, psikolojik ve nörolojik perspektiften bakarak beynimizin çalışma prensiplerini ortaya koymak ve bunlardan kişisel hedeflerimize ulaşmak için nasıl yararlanabileceğimizi açıklamaktır.” sözleriyle açıkladı.

 

2020 yılı bir çok açıdan farklı ve zorlu olsa da hobilere, okumaya, kişisel zevklere ayrılan vakit bakımından bereketli bir yıl oluyor. Bu yaz bir çok yayınevinden yeni kitaplar çıktı. İşte bizim derlediğimiz ve öneri listemizde yer alan yeni çıkan kitaplar:

  1. İki Teker Bir Kariyer – Kenan Cavnar – Ceres Yayınları

Düşün, Karar Ver, Harekete Geç, Yola Tutun; eğer öyle yapmasaydım hayatın bana biçtiği kaderi kabul etmiş olacaktım. Kaderi değiştirdim demiyorum. Ama harekete geçerek geleceğimi iyileştirdiğimi, yolu değiştirdiğimi ve bu yola tutunarak bugün kendinden memnun biri olduğumu söylüyorum.

Bu kitapta benim dönüşüm hikayemi değil, kendi hayatlarınızın dönüşümünü, kariyer yolculuğunuzda yola nasıl tutunacağınızı bulacaksınız?
Bisiklet tarihinin en büyük gizemlerinden biri, pedallarla bisikleti kimin birleştirdiğinin tam olarak bilinmemesi ya da bu keyifli ve doğa dostu aracı kimsenin tanımadığı birinin bulmuş olması. Bu da işin başka bir garip yani aslında. Bisikleti özel yapan da bu, onun kimseye ait olmaması.
Kariyerimizin de en gizemli tarafı sanırım burası. Başarı ile mutluluğu birleştirmek. Sizin kariyerinizdeki gizem ne? Hangi unsurları birleştirerek dilediğiniz kariyere sahip olacaksınız?
Hayat bize seçenekler sunar, biz seçimlerimize kader deriz oysa kaderi yaptığımız seçimler belirler. Bunun için yola çıkarken amacınızı belirleyin, yolculuğu severseniz onun ne kadar süreceğinin de önemi kalmaz.
Bu kitap sizlerin de yolculuklarınıza tutku ve sevgiyle sarılmanızı sağlasın.

2. Kadın Beyni Erkek Beyni – Serkan Karaismailoğlu – Elma Yayınları

Bu kitabı okuduğunuzda beyninizin cinsiyeti hakkında birçok detayı öğreneceksiniz. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları, karşı cinsin sizi kızdıran, güldüren hatta şaşırtan birçok tepkisinin nedenini anlayacaksınız.

Serkan Karaismailoğlu’nun bilimsel bir o kadar da mizahi anlatımıyla Kadın Beyni Erkek Beyni…

-Erkekler neden dinlemez? Acaba beyinlerimizin işitmeden sorumlu bölgeleri birbirinden farklı mı?
-Kadınlar çok mu konuşur? Kadınlardaki “dır dır” kavramı gerçek midir ve altında yatan sinirbilimsel açıklama nedir?
-“Beni hiç anlamıyorsun” sözünü duymayan erkek var mıdır? Peki, kadınlar bu isyanlarında ne kadar haklılar?
-Erkekler mi yanılıyor, yoksa kadınları tatmin etmek gerçekten de imkânsız mıdır?
-Söz konusu erkeklerin mutluluğu olduğunda kavanoz kapakları neden önem kazanır?
-Hayatın renklerini aynı şekilde mi görüyoruz? Yani dore ve lamenin aslında birer renk olduğunu bilen kaç erkek var?
-Kadınlar özel günleri asla unutmazken erkekler nasıl bu kadar kolay unuturlar?
-Bir insanın sadece parmaklarına bakarak beyni hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirsiniz?

3. Ferzan Özpetek – Bir Nefes Gibi – Can Yayınları

… hayat bir nefes gibi akıp gidiyor. Ve geride yalnızca, isteyip de yapamadıklarımızın özlemiyle, bizi biz yapan tüm yaşanmışlıkların farkındalığı kalıyor.

Sergio ile Giovanna, güneşli bir pazar günü evlerinde bir dostlar sofrası kurma hazırlığındayken ansızın karşılarında davetsiz bir misafir bulurlar: Kapılarını çalan yorgun görünümlü yaşlı kadın Elsa Corti’dir ve uzaklardan, İstanbul’dan gelmiştir. Yaklaşık yarım asrı bulan sürgün yıllarının ardından ülkesine dönen Elsa Corti’nin evinin yeni sahiplerine anlatacakları, ama daha önemlisi, yıllardır görmediği ablasına, hayatının aşkıyla ilgili söyleyecekleri vardır…

Ferzan Özpetek, okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında, iç içe geçen yaşamların ve yazgıların hükmettiği gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Et ve tırnak gibiyken yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayıran iki kız kardeşin karanlık sırları etrafında örülen Bir Nefes Gibi, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor.

4. Gerek Yok, Hoş Değil – Kürşat Başar – Everest Yayınları

Yaz tatilleri, telefonlar, internet, adabımuaşeret kuralları, hatıralar…
Kürşat Başar Gerek Yok, Hoş Değil’de, yaşamın ortasındaki rengârenk bir pencereden tarif ediyor manzarayı…
Olması gerektiği kadarını aktarıyor.
Yitip giden günlerin başucumuzda olduğunu, çocukluğumuza kazınan acı tatlı zaman dilimlerinin unutulmadığını anlatıyor.
Hüzünlendiren, inciten, soru sormayı ihmal etmeyip yeri geldiğinde güldüren yazılar bunlar.
Yeni bir yaz. Kimi zaman neşeli, ışıltılı sabahlar…
Kimi zaman bunaltıcı öğleden sonralar…
Kimi zaman dalgın akşamüstleri…
Edip Cansever’in bir şiiri vardır, “Neler Almalıyım Yanıma” adında. Orada sayar, yanına alınacakları:
“Mevsimler için: portakal, böğürtlen, ayçiçeği
Aşk için: unutkanlık ya da
Dikkatle kullanılan ve değiştirilebilen birkaç anı
Öfke için: Marx, Lenin, vb.
Okumak için: Dostoyevski, Marquez, Sait Faik”
Tatile giderken neler almalı yanımıza?

5. Senin İçin – Tevfik Fikret – İş Bankası Kültür Yayınları

Tanzimat’ın ardından Edebiyat-ı Cedide akımıyla bireyi ve sanatı ön planda tutan yepyeni bir dönem başlar. Şiirde olduğu kadar düzyazıda da büyük değişimler kendini gösterir, hikâye türü oldukça gelişir. Halit Ziya başta olmak üzere, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit gibi yazarlar hikâye türünün en güzel örneklerini ortaya koyarlar. İşte bu isimler arasında Tevfik Fikret de hemen hemen aynı yıllarda (1894-1899) bazı hikâyeler kaleme almış, ancak sonrasında bütünüyle şiire yönelmiştir.

Büyük şairimizin kimileri yayımlandığı dergilerde kalmış hikâyeleri, ilk kez bu kitapta, günümüz Türkçesi ve orijinal metin olarak bir araya getirildi.

 

 

 

6.Ödül – CyrıL Gely – Timaş Yayınları 

10 Aralık 1946’da Stockholm’deki Grand Hotel’de Otto Hahn, Kimya alanında layık görüldüğü Nobel Ödülü’nü almak üzere bekliyor. Törene sadece birkaç saat kalmış. Ve o sırada Lise Meitner beliriyor süitinde: Otuz yılı aşkın bir süredir birlikte çalıştığı eski dostu, meslektaşı, tecrübeli bir bilim insanı.

Fakat Lise, Otto’yu tebrik etmek için orada bulunmuyor. Onun meselesi geçmiş ve dolayısıyla gelecek. Lise sadece hesaplaşmak istiyor. Ömrünü adadığı işin hayattaki karşılığıyla yüzleşmek… Kapalı kapılar ardında, bir otel odasında olup bitiyor her şey. Karlı ve soğuk bir günde. Cyril Gély, tiyatrodan gelen ustalığını diyaloglar üzerinden akan bu hikâyede konuşturuyor: Tarihle, vicdanla, insanlıkla boğuşan iki bilim insanının gerçeğiyle yüzleşiyor.