Etiket

yenidoğan

Yazılar

Bebekler neden uyumayı sevmez? Neden ebeveynler onların uyuması için en uygun ortamı hazırlarken, onlar uykudan bu denli kaçarlar? Uyumayı seven bebek var mıdır? Tüm bu sorular, bebeği uykuya zor geçen annelerin zihninden sık sık geçse de cevapları bulmak çok da kolay değildir. Ancak bebeğinizin uykuya geçişini kolaylaştıracak bir takım öneriler sunarak sizlere elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışalım. İşte öneri listemiz:

  • Beslenme : Bebeğinizin karın açlığı veya tokluğu uyku öncesi oldukça önem taşır. Uykuya geçmeden 1 saat önce yeme eylemini sonlandırmanız bebeğinizin yediklerini hazmetmesi ve karın ağrısı yaşamaması için önemlidir. Yatmadan önce çok ağır yemekler yedirmemeye de özen göstermekte fayda var.
  • Aktivite : Zihinsel ve fiziksel aktiviteler bebeğinizi uykuya daha çok adapte edecektir. Bu yüzden aktivite saatlerini iyi değerlendirmeli ve kaliteli zaman geçirmeye özen göstermelisiniz. Aktivitelerinizi farklı ortamlarda veya farklı kişilerle yapabilirseniz bebeğinizin zihin gelişimi için de daha etkili sonuçlar alabilirsiniz.
  • Açık Hava: Uzmanlar bebeğinizi bağışıklık sistemi için, hava şartları ne olursa olsun, gün içinde mutlaka 15 dakika temiz havaya çıkarmanızı öneriyor. Bunun uykuya olan olumlu katkısı da bilinmektedir. Temiz hava bebeğinizi hem sakinleştirecek hem de uykuya geçişini kolaylaştıracaktır. Gün içinde 1-2 defa açık havanın bu mucizevi gücünden faydalanmaya gayret edin.
  • Banyo : Bebekler banyo sonrası gevşer ve uykuya daha rahat geçiş yapar tıpkı yetişkinler gibi. Her gün şampuan kullanımının zararlarını biliyoruz, bu yüzden bebeğinize şampuan kullanmadan, ılık su ile rahatlatmanız da yeterli olacaktır.

  • Masaj : Bebek masajı her geçen gün daha sık karşımıza çıkar oldu. Banyo sonrası  yapacağınız yumuşak dokunuşlu bir masajı bebeğinizin çok seveceği kesin. Bebek masajı için daha detaylı bilgi alabilmek isterseniz, “Bebek Masajı ile Mutlu Bebekler” başlıklı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
  • Rutinler: Hepimizin uyku öncesi hazırlıkları vardır. Bebeklerde de bu hazırlıklar uykuya geçişi kolaylaştırır. Bebeğinizi aniden uyutmaya götürmek yerine, onun uyuyacağını kendisi anlayabilmesi ve kendisini hazırlayabilmesi için bir takım rutinler oluşturmalısınız. Bez değiştirme, banyo, masaj, ninni, emzirme, masal gibi kendinize göre bir liste oluşturabilir ve uygulayabilirsiniz. Burada önemli olan rutinlerinizi bozmamak ve her gün aynı saatte uygulamaktır.

 

 

“Mahallenin En Mutlu Bebeği” isimli kitapta “Bebeğinizin Uykuda Kalmasına Beş Temel Prensip’i Kullanarak Yardımcı Olun” diyen Dr. Harvey Karp’ın bahsettiği 5 Temel Prensip ise şu şekilde:

  1. Kundaklama : Demode gibi gözüken kundaklama, aslında bebeğinizin tam da ihtiyacı olan şey! Anne karnı hissiyatı yaratan kundak bebeklerin özellikle elleriyle kendilerini uyandırmalarını ve boşluktaymış hissini engelliyor. Bunun için kalça çıkığı riski taşıyan tam kundak değil, yarım kundak öneriler arasında. Bebeğinizi sadece kundaklayarak uyku süresini 3 saatten dört, hatta altı saate çıkarabilirsiniz.
  2. Yan ya da Yüzükoyun: Yüzükoyun yatırma konusunda geceleri değil, gündüzleri seçmelisiniz aksi takdirde bebeğinizin nefes alışında sıkıntı yaşanabilir. Yan yattığında ise mutlaka destekleyici kullanılmalı, devrilmemesi için. Geceleri mutlaka sırt üstü uyuma öneriliyor.
  3. Şşşt Sesi : Bebeğinizin alışkın olduğu, rahmin içindeki sesi andıran “şşt” sesinin bebeğinizi sakinleştirici tesiri bulunuyor.
  4. Sallama : Özellikle doğumdan sonraki ilk 3 ay bebekler rahmin içini andıran ortamları arıyor. Düşük ölçekli titreşimli bir sandalye de Dr. Karp’ın önerileri arasında.
  5. Emme : Anne memesini veya bir emziği emmek bebeklerde uykuya dalışı kolaylaştırıyor. Ancak derin bir uyku için emme yeterli değildir diyor Dr. Karp. Emzirmenin bebeklerde melatonin hormonunu salgılattığı da bilinen gerçekler arasında. Bu yüzden memede uyumak normal ve olağan kabul ediliyor.

Tüm bebeklerin mışıl mışıl uyuduğu ve tüm ebeveynlerin dinlenebildiği anları arttırmak dileğimizle 🙂

 

 

Sling, annelerin kendi üstlerine bağladıkları, bazılarının deyimiyle bebeğini giydikleri esnek kumaştan yapılmış bebek taşıma aparatıdır. Sling aynı zamanda bebekler yeni doğduktan sonra kendilerini anne karnında gibi hissettikleri tek yerdir. Doğumdan sonraki ilk 3 ay bir çok doktor için 4. trimester olarak adlandırılır. Bebek bir süre daha gelişimini tamamlamak için anne karnındaymış gibi hissetmek ister ve dar bir alanda, sıcak şekilde sarmalanmak çok hoşuna gider. Anne ve bebeğin birbirine yapışık durmasını sağlayan sling (farklı şekilleri ve kumaşlardan yapılmış olanları da var) hem annenin ellerini rahatça kullanmasını sağlar hem de bebeğe istediği güvenli ortamı sunar.

Slingin bağlanması bir çok kişi için zordur. Konuyu uluslararası babywearing okullarından sertifikalı Babywearing Danışmanı Ceylan Fidan’a danıştık. Kendisi Womanlogy anneleri için “Sling nasıl bağlanmalıdır? ” adlı bir video hazırladı :

Kullanım şekli çok eski zamanlardan günümüze kadar değişmeyen sling, dünyanın her yerindeki anneler ve bebekleri tarafından severek kullanılıyor. İşte sling kullanımının faydaları:

  • Güvenli bağlanmanın kurulmasına yardımcı olur.
  • Kolik bebeklerde sakinleşmeyi sağlar.
  • Gaz sancılarını hafifletir.
  • Bebeğin kendini güvende hissetmesini sağlar. Bu da beyin gelişimi için olumlu bir etki oluşturur.
  • Annenin ellerini rahatça kullanmasını sağlar.
  • Bebeği taşımak anne açısından kolay ve ergonomiktir.
  • Emzirmek sling içerisinde de mümkündür.
  • Sling içerisinde bebeğin duruş pozisyonu M veya kurbağa pozisyonu şeklindendir. Bu yenidoğan dönemi için en rahat ve sağlıklı duruş pozisyonudur.
  • Sling katlanabilir olması açısından kullanılmadığında da çanta içinde taşınması kolaydır.
  • Yıkanabilir ve yeniden kullanıma uygundur.

Babywearing Danışmanı Ceylan Fidan’ı takip etmek ve konuyla ilgili farklı bilgiler de edinmek isterseniz siz de instagram üzerinden “bebeginigiyenlerkulubu” hesabını, facebook üzerinden ise “Bebeğini Giyenler Kulübü” hesabını takip edebilirsiniz.

Sevgiler

 

 

Tebrikler…

Sayılı günler nihayet geçti ve bebeğinizi sevinçle kucağınıza aldınız. Yeni doğan bebeğinizin özelliklerini okumak onu daha iyi tanımanıza ve onunla ilgilenirken daha bilinçli olmanıza yardımcı olacak. Böylece siz de bu süreci daha keyifli geçirebileceksiniz.

  • Ağlama: Bebeğinizin  şimdilik tek iletişim yöntemi ağlamak olduğu için bu durumu oldukça doğal karşılamalısınız. Genellikle acıkma, gaz, altını kirletme gibi fiziksel ihtiyaçları için ağlayan bebeğiniz bazen de manevi ihtiyaçları için ağlayabilir. Bu durumda yapmanız gereken ona sarılmak, onu öpmek ve kendisini güvende hissetmesine yardımcı olmaktır. Ona en iyi gelen şeyin sizin kokunuz ve sıcaklığınız olduğunu unutmayın.
  • Görme ve Duyma Yeteneği : Bebeğiniz doğumdan itibaren görme ve duyma yeteneğine sahiptir. Ancak ilk etapta yalnızca 15-20 cm mesafeden net bir şekilde görebilir. Bu da emzirirken sizi görmeye yeterli bir mesafedir 🙂  Duyma konusunda ise bebeğiniz sizin sesinizi  anne karnından itibaren duyduğu için alışkındır. Sizin sesiniz onun için rahatlatıcı ve güven vericidir. Onunla bol bol konuşun ve ona ninni söyleyin. Aynı şekilde babasının sesine de aşikar olduğu için eşinizin onunla konuşması da onu mutlu edecektir.
  • Cilt Özelliği : Yeni doğan bebeklerde doğum sonrası cilt kızarıklıkları görülmesi normaldir. Bu durumun genellikle sebebi dolaşım sisteminin tam olarak gelişmemiş olmasıdır. Ayrıca ciltte kırmızı ve mor hafif lekeler görülebilir bu durum genellikle 1-2 hafta içerisinde kaybolur. Bulunulan ortam ısısı önemlidir, ortamın 22-24 dereceden fazla sıcak olmaması bebeğinizin cildi açısından önemlidir. İlk 3 hafta bebeğinizin teninde kabuklanma olabilir, bunlar yavaş yavaş dökülecektir. Bu süreçte acele etmemelisiniz.
  • Davranış Özellikleri : Yeni doğan bebeğinizde hıçkırık, düzensiz solunum, hapşırma, irkilme, ağlarken ellerin titremesi, gibi durumlar görülebilir. Ayrıca alt dudak daha içe dönük olabilir.
  • Vücut Özelliği : Eğer vajinal doğum yaptıysanız bebeğinizin kafası doğum kanalından geçtiği için daha uzun olabilir. Bu durumda zaten doktorunuz hastanede bilgi verecektir. Ayrıca kafasının üstünde yumuşak kısımlar bulunur.  Yaklaşık 6 ay süren bu yumuşak kısım(bıngıldak) için dikkatli olunmasında fayda vardır. Çenesinde ve burun çevresinde yağ kabarcıkları olabilir buna milia denir. Bazı bebekler ise vücutlarında tüylerle doğarlar ve genelde bu tüyler zamanla dökülür.

Yeni doğan dönemi bebeğinizin en hassas dönemlerinden biri olup , aynı zamanda annesine en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden biridir. Sizin bu dönemde sahip olduğunuz tüm bilgiler bu süreci daha az panik ile geçirmenize yardımcı olacaktır 🙂 Anneliğin keyfini sürmeniz dileğimizle 🙂

Doğum, yüzyıllardır süregelen kadının içgüdüsel olarak gerçekleştirdiği fizyolojik bir olaydır. Doğal doğum ise mümkün olduğunca gereksiz müdahaleden kaçınılan, doğumun kendiliğinden başlayıp kendiliğinden devam ettiği müdahalesiz doğumdur. Yapılan her gereksiz müdahale anne bebek sağlığını tehlikeye atabilir ve olağan akışı olumsuz etkileyebilir. Burada kilit nokta müdahalenin “gerçekten gerekmesi” dir.
Doğal doğumda anne doğumun tüm coşkusunu hissedip, içgüdüleri ile doğumu gerçekleştirir. Bu doğum şekli anne-bebek bağını arttıran, bebeğin aktif olarak doğduğu, oksitosin, endorfin ve adrenalin hormonlarının salgılandığı doğumdur. Bu hormonları incelemek için, “Doğum Esnasında Salgılanan Hormonlar” adlı yazımızı okuyabilirsiniz.
Doğal doğum, bilinenin aksine, vajinal doğum demek değildir. Çünkü her vajinal doğum, doğal değildir. Günümüzde pek çok vajinal doğumun müdahale ile gerçekleştiğini duymaktayız. Halbuki doğal doğum, sabır ile bebeğin kendiliğinden dünyaya gelişini beklemeyi gerektirir.
Doğal doğum, doğumun akışına saygıdır. Bebeğin dünyaya gelmek istediği zamana saygı duyar, annenin bedeninin ise doğuma en hazır hale gelmesini bekler. Bunun için ortamın uygunluğu da çok önemlidir. Sessiz, loş, güvenilir bir ortam ve iyi bir destekçi (eş, arkadaş,anne,doula ..vb.) pozitif etki yaratacaktır.