34 Sonuçlar

eş seçimi

Ara

Kim demiş çocukla tatil olmaz diye? Öyle de keyifli olur ki… Yalnızca çocuğunuzun ve sizin rahat etmeniz için seyahat ederken dikkat edilmesi gereken bazı altın kurallar var o kadar. Ailenizin sevimli yeni üyesi ile çıkacağınız bir tatili daha keyifli geçirmek istiyorsanız bu yazımız tam da size göre.

Öncelikle tatilin çocuklar için de çok güzel bir etkinlik olacağını unutmamak gerekir. Tatil demek çocuğun ailesi ile doya doya zaman geçirmesi, yeni yerler, yeni insanlar görmesi ve bir nevi algısının açılmasıdır. Bu yüzden  tatillerinize çocuğunuzu da dahil etmeniz çocuğunuzun gelişimi açısından faydalı olacaktır. Daha rahat edebileceğiniz bir tatil için, çocukla konforlu seyahatin altın kurallarını sizlere sıraladık:

  1. Bilgilendirme: Endişe etmemesi ve anlamlandırabilmesi için çocuğunuzu gideceğiniz yer, yolculuk detayları hakkında mutlaka bilgilendirmelisiniz. Şahsi arabanız ile gitmiyorsanız çocuğunuz yabancı insanlardan ve seslerden ürkebilir. Bu yüzden ona yolculuktan 1-2 gün önce bilgi vermeye başlayıp, kendi aklında bazı şeyleri oturtmasına yardımcı olabilirsiniz. Emin olun yola çıkınca, hatırlayacak ve daha rahat olacaktır.
  2. Yolculuk Saati : Yola çıkış ve varış saatiniz çocuğunuzun vücut dengesi için oldukça önemlidir. Gece yarısı kalkan bir uçak, çocuğunuzun uykusunu bölebileceği gibi ertesi günü de burnunuzdan getirebilir. Tatilin ilk günü, huzursuzluklar ile heba olmasın diyorsanız yolculuk saatlerini mümkün olduğunca çocuğunuzun uyku, yemek vb. alışkanlıklarına göre ayarlamalısınız.
  3. Çocuğunuzun Yaşı : Gideceğiniz yerin çocuğunuzun yaşına ve alışkanlıklarına olan uygunluğu rahat bir tatil geçirmenize çok etki eder.  Yani eğer bir bebek ile gidiyorsanız bebek arabasını rahat sürebileceğiniz aynı zamanda rotaların birbirinden çok uzak olmayacağı bir lokasyon seçmeniz önemli olacaktır. Daha büyük bir çocuğunuz var ise onun da keyifli etkinliklere dahil olabileceği bir otel seçmeniz  önemlidir. Bu maddeyi es geçmeyin.
  4. Çocuk/Bebek Dostu Otel Seçimi: Çocuğunuz için ince ayrıntıların düşünüldüğü, özel yemek menülerinin çıktığı, banyosunda alt değiştirme ünitesinin ve bebek küvetinin bulunduğu bir otel düşünün. Konforlu olacağı kesin değil mi? İşte çocuk/bebek dostu oteller konuklarına bunun gibi pek çok özellik vaat ediyor. Ancak kimi otellerin bu konuda yalnızca adı olması ihtimaline karşın mutlaka otel yorumlarını dikkatlice okuyup karar vermek gerekir.
  5. Rota Planı: Otel dışarısında yemek yemeyi veya zaman geçirmeyi düşünüyorsanız,  kafanıza estiği gibi zaman geçirmeniz yeni aile üyenizle işinizi zorlaştırabilir. Önceden gidilecek yerleri inceleyip, detaylı bilgi alarak bir rota planı çizmek, daha az yorulmanıza yardımcı olacaktır. Örneğin 1 saat mesafedeki turistik yeri görmek için oraya kadar gittiğinizde önünde 2 saatlik kuyruğa rastlamak canınızı sıkabilir. Turistik yerlerde çoğu restaurant yoğun olacağı için de rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin.

Çocukla Seyahat Ederken Unutulmaması Gerekenler:
  • Çocuğun düzenli kullandığı ilaçlar haricinde hasta olma ihtimaline karşı ateş düşürücü, alerji ilacı gibi diğer önemli ilaçlar ve ateş ölçer.
  • Eğer kullanıyorsanız uyku arkadaşı ve banyo arkadaşı,
  • Taşıma imkanınız varsa, hijyen amaçlı çocuk yastık kılıfı, çarşafı,
  • Çocuğun diş fırçası, güneş kremi, emzik ve biberon temizleyici, şampuanı ve uzun süreli bir seyahatse çamaşır deterjanı gibi kişisel bakım ürünleri,
  • Eğer dışarıdan satın alma imkanınız olmayacaksa ona göre yedek olarak bezler, ıslak mendiller, suluk, emzik ve biberon
  • Kolay kolay bozulmayacak türden besinler (kuru meyveler, kuru yemişler, yulaf vb.)
  • Çocuğun kimliği, pasaportu gibi önemli belgeler,
  • Otelde yoksa park yatak( taşınan ve kolayca monte edilebilen beşik),
  • Deniz tatiliyse, mutlaka güneş koruyucu, güneş şapkası, simit veya kolluk, kum oyuncakları,
  • Elbette olmazsa olmaz; oyuncaklar (dikkatini daha çok çekmesi için yeni bir oyuncak da olabilir)

Dip Not: Uçakla gidiyorsanız, uçağın kalkış ve iniş anında emzirmeye veya su içirmeye önem vermelisiniz. Böylece çocuğunuz basınçtan etkilenmemiş olacaktır.

Keyifli bir tatil geçirmeniz dileğimizle 🙂

Sevgililer Günü için geri sayımın başladığı bu günlerde işin hem zor hem de heyecanlı kısmı hediye seçimi. Hediye seçimi ister eşiniz olsun, ister sevgiliniz beğeneceğinden emin dahi olsanız zorlu bir süreç olmuştur. Neticede sizin büyük bir hevesle seçtiğiniz o özel hediyenizin beğenilmemesi ihtimali de var. Bu konuda biraz da olsa sizlere yardımcı olmak adına hangi burçların karakteristik özellikleri ve tarzlarına uygun hediye önerilerimize göz atabilirsiniz.

  • Koç Burcu : Koç burçlarının hem iş hayatıyla hem de teknoloji ile arası iyidir, ona bu yüzden teknolojik bir hediye seçebilirsiniz. Akıllı saat, kablosuz kulaklık gibi iş hayatıyla da örtüşebilecek bir hediye seçerseniz seve seve kullanacaktır. Spor yapmayı da seven macera tutkunu koçlara alınabilecek spor aletleri de onları sevindirecektir. Spor salonu üyelikleri, workshoplar, özel müsabaka biletleri de makbule geçer.
  • Boğa Burcu : Boğa burçları mutfağa ve keyfine düşkünlüğü ile tanınır. Ona rahatını arttıracak, konforlu bir hediye sunmalısınız. Bu, ona sunacağınız bir spa paketi olabileceği gibi her daim rahatını sağlayacak bir eşya da olabilir. Bir masaj koltuğu mesela. Keyiflendikçe sizi daha çok düşüneceği kesin! Estetik zevki gelişmiş boğa burçlarına bir tablo, seramik bir biblo veya sanat içerikli farklı hediyeler de alabilirsiniz.
  • İkizler Burcu : Gezmeyi, eğlenmeyi seven, yeniliklere neredeyse aşık diyebileceğimiz maceraperest ikizler burcu ile beraberseniz işiniz aslında çok basit. Ona pahalı hediyeler yerine, daha önce hiç görmediği bir yerde baş başa bir kaçamak planı ile gidin. Mesela bir çift uçak bileti! Deneyim odaklı hediye seven ikizlerin hem gözüne hem gönlüne hitap edebilmek için kültür turları, doğa keşif gezileri, özel bir kurs, workshop üyelikleri de hediye edebilirsiniz.
  • Yengeç Burcu: Geleneksel yanı güçlü olan ve duygularını yoğun yaşayan bir yengeç burcu partnerine güzel anılarını hatırlatacak çerçeveler,  romantik tablolar, fotoğraflardan kolaj haline getirilmiş duvar süsleri gibi kalbine dokunan hediyeler seçebilirsiniz. Lüks değil anlam arayışında olan yengeçlere kendi ellerinizle hazırladığınız özel bir sevgililer günü pastası da onları çok mutlu edebilir.
  • Aslan Burcu: Aslan burçları ön planda olmayı, saygı ve sevgi görmeyi, rahatça para harcamayı çok sever. Ona kaliteli bir hediye seçmelisiniz ve en önemlisi alacağınız hediye, alanında en iyilerden olmalı. En pahalı şarap, en gösterişli çanta, en iddialı takı gibi. Dikkat çekici renkler, kimsenin giymeye cesaret edemediği sıra dışı kıyafetler onlara göre.  İmkanlar ölçüsünde cömertliğinizi sunmanın tam sırası! Kalıcı, anlamlı, gösterişli hediyeler çıkış noktanız olabilir.

  • Başak Burcu: Kişisel bakımına ve temizliğine en önem veren burçlardan Başak burcu ile beraberseniz hediye seçiminde bu sizin için bir ipucu olacaktır. Hediye olarak, fresh bir parfüm, yüz, vücut, saç bakım kremleri, manikür pedikür seti gibi parçalardan oluşan bir bakım paketi hazırlayabilir ve romantik bir not ile kendisine sunabilirsiniz. Yine planlı programlı başaklara şık ajandalar, ev düzenleyiciler; bol cepli, gözlü çantalar alınabilir.
  • Terazi Burcu: Venüsün yönetiminde olan Teraziler güzel olan her şeye aşıktır. Sanat eserleri, estetik zevk taşıyan ürünler tam onlara göre. Evleri için değerli dekorasyon ürünleri, hayatın güzel yönlerini hatırlatacak tablolar, el emeği olan benzeri yapılamayacak olan örneğin seramik biblolar, duvar tabakları, masaüstü özel hediyeler seçilebilir.
  • Akrep Burcu:  Eğlence, macera, zevk ve keyif seven akrep burçlarına da hediyeler iddialı olmalı. Hafta sonu kampları, baş başa geçirilecek mini tatiller, enerjisini atabileceği etkinlikler, workshop ve clup üyelikleri, kutu oyunları onlar için tercih edilebilir.
  • Yay Burcu:  Kültürel yönleri güçlü, eğitim odaklı, kişisel gelişimine önem veren yaylar için kurslar, kendisini geliştirmesine yarayacak kitaplar, kültürel geziler hediye edilebilir. Nicelik değil nitelik ararlar.  Konser biletleri, deneyim odaklı hediyeler yayları çok mutlu edebilir.
  • Oğlak Burcu: İş odaklı, planlı, ayağı yere sağlam basan Oğlak burçlarına kalıcı bir hediye seçmenizi tavsiye ederiz. İşe yarayan, bir ihtiyacını giderip hayatını kolaylaştıracak hediyeler seçebilirsiniz. Öncesinde mini bir sohbet ile evinde veya kişisel eşyaları arasında ihtiyaç duyduğu bir ürün için bilgi alabilirsiniz. Dokunmayı seven, materyal biriktirmeye bayılan toprak grubunun bu üyesi çalışmayı, spor yapmayı da sever.
  • Kova Burcu: Kova ve İkizler burçları hava grubunda yer almasından dolayı benzerlik gösterir. Dünyayı gezmekten asla üşenmeyen ve bu konuda gözü kara bir burç olmasından dolayı bir tatil hediyesi kovayı da mutlu edecektir. Ancak lüks bir otel yerine, daha çok gezi planının yapıldığı, mümkün olduğunca çok yerin keşfedileceği bir tur programı kovaları daha çok mutlu eder. Ayrıca kovalar sanata da meraklıdır.  Kültürel gelişimlerine de önem veren Kovalar için e-kitap okuyucular, etkinlik biletleri yine hediye edilebilir.
  • Balık Burcu: Hayatı boyunca anlam peşinde olan ve dünyayı duygularıyla anlayan balıklara içinde tutku olan hediyeler seçebilirsiniz. Kendi ellerinizle hazırladığınız hatıralar, el yapımı pasta ve kurabiyeler, fotoğraf çerçeveleri, özel portre resimler, romantik yemek organizasyonları tam onlara göre.

Bel ve karın bölgesi fazlalıkları en güzel kıyafeti bile yeri gelir sevimsiz gösterebilir. Bu durumu yaşayanların bileceği üzere kıyafet seçimi çoğu zaman çok zaman alacak ve kişiyi mutsuz edecektir. Bel ve karın bölgesi fazlalıklarını kontrol altına almak ise aslında sanıldığının aksine zor değil. Önemli olan noktalardan biri; bel bölgesi ile ilgili rahatsızlığınız var ise mümkün olduğunca dar kalıp ve vücudu saran parçalardan kaçınmalısınız. Peki o zaman nasıl giyinmeli ve nasıl kombin yapılmalı?

Aşağıdaki parçaları gardırobunuzda bulundurup, göbeğinizi ustalıkla gizleyebilir ve daha zayıf görünmeyi seçebilirsiniz.

  • Yüksek Bel Pantolonlar: Hepimizin bildiği üzere, göbek gizleyen kıyafetlerin başında yüksek bel pantolonlar geliyor. Elbette bu sınıfa yüksek bel şortları, etekleri de dahil edebilirsiniz. Her türlü bluz ve kazakla kombin yapılabilen ve daha fit gösteren yüksek belleri herhalde sevmeyen kadın yoktur.

  • Oversize Sweatshirtler : Moda olmasıyla birlikte hızla talep gören bu sweatshirtler adeta bir kurtarıcı. Özellikle mini şortlarla ve taytlarla kombin yapıldığında hem gizemli, hem rahat, hem de trend bir görünüm elde edebilirsiniz.

  • Belden Oturmalı Elbiseler: Belden oturan ve sonrasında genişleyen elbise modelleri ile göbeğinizi gizlemeniz hiç de zor değil. Bu modeller hem şık hem de göbek sorunu olan kadınların zor zaman dostları.

  • Volanlı parçalar : Volanlı elbiseler , volanlı etekler veya volanlı bluzlar bu konuda size en iyi çözüm olacaktır. Eğer siz de karın bölgenizden yana dertliyseniz, hem stilinize hareket katacak hem de size şık bir duruş sağlayacak olan bu parçaları en kısa sürede koleksiyonunuza eklemelisiniz.

Pandemi ile beraber  bir kez daha değeri anlaşılan sağlık sektörünün son günlerde en çok konuşulan branşı Göğüs Hastalıkları. Konunun uzmanı, Liv Hospital Ankara Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Didem Katar ile Covid-19 süreci ve merak ettiklerimizi konuştuk. Bilgi birikimi ve tecrübeleri ile Womanlogy okurları için sorularımızı cevaplayan Didem Hanım’a teşekkür ediyoruz.

1. Okurlarımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Göğüs Hastalıkları Uzmanıyım. Tıp ve Göğüs Hastalıkları uzmanlık eğitimimi Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde tamamladım. Uzun yıllar Sağlık Bakanlığına ait çeşitli hastanelerde görev yaptım. Şu an Ankara Liv Hospital’ de çalışmaktayım.

2. Covid-19’la mücadele sürecinde en zorlanan meslek grubu şüphesiz sağlık çalışanları. Covid-19 tedavisi üzerine en çok etkilenen ve çalışan branş ise sizinkisi. Bu süreçte sizi en çok zorlayan durum neydi?

Her kesimde olduğu gibi bizim de çalışma şartlarımız ve günlük rutinimiz değişti. Bulaşıcı hastalıklara alışkın olmamıza rağmen, başlangıçta COVİD -19′ un bilinmezliği biraz zorladı. Pandemi ayrı bir disiplin gerektiriyor. Bu yüzden tüm bilgi ve tecrübelerimizi gözden geçirdik. Henüz ülkemizde vakalar görülmeye başlamadan hastane içinde eğitimlere başladık.   Çok basit gibi görünse de kişisel koruyucu donanımların nasıl kullanılacağından tutun, hangi sırayla giyilmesi-çıkarılması gerektiği , nasıl el yıkanacağı, hastanın nasıl karşılanacağı, hastaya göre tedavi protokollerinin ne olacağına kadar eğitimlerimizi tamamladık. Süreç aktif olduğu için de her şeyi tekrar tekrar kontrol ediyoruz, değişiklik yapıyoruz . Enfeksiyon ve Göğüs hastalıkları uzmanları başta olmak üzere diğer tüm branşlardaki hekimler cildiyeden patolojiye kadar, hemşirelerimiz, yardımcı sağlık personelimiz herkes özveriyle çalıştı ve çalışmaya devam ediyor.

3. Siz özellikle bu hastalıkla ilgili insanlara neyi vurgulamak istersiniz?

COVİD-19’dan koruyacak aşı ve hastalığa özel tedavi edecek ilaçlar üzerine çeşitli çalışmalar var. Uygulanmaya ise henüz başlanmadı. Bu nedenle koruyucu tedbirlere (maske, sosyal mesafe ve el temizliği) mutlaka uyulmasını öneririm.

4.Sigara kullanımına dikkat çekmek istiyoruz. Özellikle çocuklukta pasif içiciliğe maruz kalınması, gelecekte ne gibi hastalıklara yol açıyor?

Pasif içicilik, sigara içmeyen kişilerin, başka kişilerin sigara içmesinden ötürü istemsiz olarak sigara dumanına maruz kalmasını ifade eder. Dünya çapında oldukça önemli bir problem pasif içicilik. Çocuklarımızın %40’ı buna maruz kalıyor ve ne yazık ki anne karnında başlıyor. Bu gebeliklerde ölü doğum, düşük doğum ağırlığı daha sık. Ayrıca çeşitli doğumsal kusurlara, kromozomal olmayan birçok doğum arazlarına, endokrin ve üreme sistem fonksiyonlarında bozulmaya neden olabiliyor. Çocukluk döneminde de  sigara dumanı ve nikotin maruziyeti en bariz zararları akciğerlere verip  gelişimini bozuyor. Her türlü akciğer enfeksiyonun sıklığını ve şiddetini arttırıp astım, KOAH’a sebep olabiliyor. Bunun yanında damar sertliği, ani bebek ölümleri, orta kulak iltihabı, mental gelişimde yavaşlama, diş çürükleri gibi bir çok hastalık bu çocuklarda daha sık görülebilir.

5.Tütün ürünleri bağımlıları meslek, eğitim fark etmeksizin hala var olmaya devam ediyor. Bu kişilerin bağımlılıktan kurtulmaları sizce en çok nasıl mümkün olabilir?

Öncelikle sigarayı bırakmaya istekli ve kararlı olmaları gerekiyor. Biz süreçte onların yanında olmaya ve desteklemeye hazırız. Sigara bırakma polikliniklerinde her hasta için ayrı değerlendirmeler yapılıyor. Çeşitli test ve tetkiklerden sonra bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaçlar, yöntemler, gerektiğinde davranış tedavileri öneriliyor.

6.KOAH, astım gibi kronik hastalığa sahip olanların korona virüse karşı daha savunmasız olduğunu sık sık duyuyoruz. Bu kişiler ekstra dikkatli olmak için neler yapmalılar?

Hastalıkları ile ilgili ilaçlarını düzenli kullanmalarını, sigara içiyorlarsa kesinlikle bırakmalarını ve koruyucu tedbirlere uymalarını öneririm.

7.Mesleki akciğer hastalıkları da sizin uzmanlık alanlarınızdan. Sizin karşılaştığınız vakalara bakarsak, en çok hangi sektörlerde çalışanlar mesleki akciğer hastalıklarına daha sık yakalanıyorlar?

En sık gördüğüm Mesleksel Astım. Bu hastalar en çok kapalı, havasız , nemli, küflü, tozlu ortamlarda çalışıp, kimyasal maddelere, ağır kokulara, dumana maruz kalınan işlerde çalışanlarda görülüyor. Kimya, petrol, deterjan, ilaç , plastik, reçine, lastik, poliüretan, tekstil endüstrisi, kaynak, marangozluk, mobilya yapım, tahıl ambarı, kuaför salonu, fırın, un değirmeni gibi iş kollarında daha sık oluyor. Daha az sıklıkla da silikozis görüyorum.

8. Tıp eğitiminiz sonrası sizi Göğüs Hastalıkları branşını seçmeye teşvik eden şey neydi? Başka bir branş seçseydiniz bu, hangisi olurdu?

Dünya Sağlık Örgütünün ve Sağlık Bakanlığının verilerinde akciğer hastalıkları, solunumsal problemler hep ilk sıralardadır. Bu hastalıkların hemen hemen hepsi önlenebilir hastalıklardır.   Çalışma alanı çok geniştir. Çok göz önünde olmasak da hastanelerin  en özverili ve çok çalışan önemli ekiplerinden biri Göğüs Hastalıklarıdır. Kurumsallaşmış derneklerimizle bilimsel, gelişmeye ve yeniliğe açık birbirini destekleyen bir topluluktur. Ben onların arasında olmayı istedim. Başka bir branş olsaydı radyoloji olsun isterdim.

9. Türk toplumunda ailelerin en çok istediği şeylerden biri de çocuklarının tıp eğitimi alması. Siz bir doktor anne olarak, oğlunuza doktorluğu tavsiye ediyor musunuz?

Meslek seçimi ile ilgili müdahalede hiç bulunmadım .Doktor olmak isterse desteklerim tabi.

10. Tıp eğitimi almak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir?

Tıp eğitimi çok zor, çok uzun ve hiç bitmiyor. Fakültenin ilk gününden itibaren hem ailelerimiz hem de biz büyük özveride bulunuyoruz. Çalışmaya başlayınca sorumlulukları daha da artıyor. Bunu göz önünde tutmak lazım. Bütün bu zorlukların ve özverilerin üstesinden   ancak hekimlik mesleği sevilerek gelinebilir. Eğer böyle düşünülürse ve yapılırsa dünyanın en güzel işi bu bence.

11. İşinizin en zor ve en gurur verici tarafı sizce nedir?

Diplomalarımızı aldığımızda bir yemin ediyoruz. Orada hayatımızı insanlık yoluna adayacağımızı açıkça bildiriyor ve söz veriyoruz. Bu çok bağlayıcı bir yemin. İnanın her yaptığımız işte, yaşadığımız her günde bunu unutmuyoruz. İşimizin doğası ve bu mesleğin varoluş amacı zor zamanlarında insanların yanında olmak. Ama bu kötü zamanları hastalarımızla birlikte atlattığımızda yaşadığımız mutluluk bu tarif edilemez bir gurura dönüşüyor.

Aileler kurulurken anne baba adayları sağlıklı bir ortamda, mutlu çocuklar yetiştirme gayesiyle bir araya gelirler. Bir bireyin oluştuğu ve büyüdüğü ortam, onu hayatı boyunca etkileyecek fiziksel ve zihinsel gelişimin başlangıcı olması sebebiyle önemlidir. Anne baba adayları, mutlu çocuklar yetiştirebilmek için bebekleri daha doğmadan bazı konularda bilinçlenmeli ve farkındalık geliştirmeliler. Aile Danışmanı, Eğitimci ve Yazar Ebru Demirhan “Hayatı Yeniden Başlat” adlı kitabında mutlu bir birey yetiştirmek isteyen ailelere erken dönemlerden itibaren önerilerde bulunuyor.

Fiziksel gelişimimizin yanı sıra zihinsel ve duygusal gelişimimizin de tohumları anne rahminde atılır. Hamilelik sürecinde annenin aldığı besinlerden bebeğin de beslenmesi gibi annenin ve ailenin içinde bulunduğu ortamın yoğunlaştığı duygulardan da bebekler etkilenebilir. Bu duygular bebeğin bilinçaltına kodlanabilir, bebeğin hayat boyu duygu ve davranışlarını şekillenmesinde etkili olabilir. Mutlu bir birey yetiştirmek isteyen ailelere, Aile Danışmanı, Eğitimci ve Yazar Ebru Demirhan’ın önerileri:

Bebek haberi sevinçle karşılanmalı

Her bebek farklı bir ortamda doğar ve varlığının ilk haberi alındığında her aile farklı tepki verir. Bebekler için istenip istenmemek önemlidir. Bu sebeple bebekler mümkün olduğunca güzel karşılanmalı ve varlığı öğrenildiğinde kendisiyle içsel bir ilişki kurmaya çalışılarak güvende olduğu, sevildiği, istenildiği mesajı bebeğe hissettirilmeye çalışılmalı.

Cinsiyet beklentisine girilmemeli

Geleneksel toplumlarda bebeklerin cinsiyeti hakkında çok katı tutumları olan aileler var. Erkek ya da kız bebek beklentisinde olmak, bu konuda anne üzerinde baskı kurmak, aile içi gerginlikler yaşamak; sonucu değiştirmemekle beraber bebeğin de stresli bir ortama doğmasına sebep olabilir. Bu tür durumlarda bebekler büyüdükçe yetersizlik hissi, kendinden memnun olmama, diğer cinsiyetin karakteristik özelliklerini yansıtarak kabul görme çabası içinde olabiliyor. Bazen de beklenen cinsiyette doğmak ve ailenin bu cinsiyete çok fazla anlam yüklemesi çocukta her şeyi yapma hakkına sahibim hissi bırakabiliyor ve şiddet eğilimlerinin tohumları atılmış oluyor. Bir bebeğin cinsiyetinden daha önemlisi sağlıkla dünyaya gelmesi.

 Çocuğa kendi idealimize göre bir yaşam biçilmemeli

    Ebeveynler toplum baskısı gibi nedenlerle kendi gerçekleştiremedikleri ideallerini bazen çocuklarının büyüyüp gerçekleştirmesini isteyebiliyorlar. Buna örnek olarak meslek seçimi, belli bir sınavı kazanmak, yüksek yaşam standartlarına ulaşmak verilebilir. Her çocuk kendi potansiyeli ve yetenekleri ile doğar. Zamanla kendini tanımayı öğrenir ve kendi idealleri oluşmaya başlar. Erken dönemlerden itibaren çocuğa meslek yakıştırmak, onu baskı altında bırakabilir. Her bireyin yaşam amacı farklıdır. Ailelerin çocuklarının yaşam yolculuklarında sevgiyle rehberlik etmeleri onların yolunu açar.

Yüksek beklentiler içine girilmemeli

Uzun süre bebek bekleyen çiftler veya çok kez düşük yapmış anneler sağlıklı doğan bebeklerine karşı yüksek beklenti içerisine girebiliyorlar. Ondan, doğmamış kardeşlerinin de yerini doldurmasını, çok başarılı olmasını, aileyi çekip çevirmesini bekleyebiliyorlar. Karşılanması zor olan bu yüksek beklentiler çocuğun hayatı boyunca omuzlarında yük oluşturabilir. Ebeveynler çocuklarını mutlak anlayışla ve sevgiyle büyütmeli ve onun yaşam amaçlarının önüne geçmemeli. Çocuklar doğru desteklenirse potansiyeli ölçüsünde gelişebilir ve kendi yollarını çizebilirler.

Kaybetme korkusu bebeği strese sokabilir

Bazı bebekler hastalık ihtimali yüksek olarak doğarlar, bazı anne adaylarının hamilelikleri riskli geçebilir. Zor gebe kalan bir anne bebeğini düşürmekten veya ona zarar gelmesinden çok korkabilir. Sağlıklıyken hasta olduğu sanılan bir bebek için çok korkmak anneyi de bebeği de yorabilir. Ailede depresyon, endişe, kaygı oluşturan bu tür durumlar yaşam kalitesini düşürebilir. Bu tarz sorunlar yaşayan aileler tedavi için uzman desteği almalı.

Bebekler kaybedilen bir yakının telafisi değildir

Toplumumuzda kendisinden önce kaybedilen bir kardeş veya aile büyüğü varsa, yeni gelen bebeği telafi gibi görme ve kaybedilenin boşluğunu doldurmalı gibi yaklaşımlar var. Kaybedilen ağabey, abla hatta vefat etmiş aile büyüklerinin ismini çocuğa veren, isim ve soy ismi aynı tutarak aynı nüfus cüzdanı oluşturma çabası içinde olan aileler günümüzde de mevcut. Bu durum yeni gelen bebeğe kendisine ait olmayan bir çok sorumluluk yükleyebilir. Her birey kendine has olarak kabul edilmeli.

Çocuk ve aile şiddetten her zaman korunmalı

Özellikle hamilelik sürecinde anneye yönelik fiziksel, sözel veya duygusal şiddet, anneyi etkilediği kadar bebeği de etkileyebilir ve bebeğin bilinçaltına yaşam boyu etkileneceği olumsuz duygu tohumları ekebilir. Güven duyamama, özgüven eksikliği, boyun eğme, korku, suçluluk gibi duygulara temel oluşturabilen bu durumlardan kaçınmalı ve bu tarz bir duruma maruz kalındıysa destek alınmalı.

 

 

 

 

 

 

Her ne kadar yaz mevsimi bitmiş ve kışa yaklaşıyor olsak da, uzun süre evde karantina sürecini yaşayan kişiler olarak hepimizin zaman zaman seyahat arzusu nüksedebiliyor. Ancak artık her zamankinden daha dikkatli olunması gereken bir dönemin içerisindeyiz ve riskin aynı şekilde devam ettiğini günlük vaka sayılarından gözlemleyebiliyoruz. Peki yeni süreçte seyahat ederken nelere dikkat etmeli ve neleri göz ardı etmemeliyiz? Enuygun.com’un özenle derlediği hepimizin işine yarayacak olan bilgileri aktarıyoruz:

HES kodu almayı unutmayın

Öncelikle seyahat planlarınız kesinleştikten sonra ilk olarak HES kodu almanız gerekiyor. Sağlık Bakanlığı tarafından Hayat Eve Sığar projesi kapsamında geliştirilen HES kodu, yolculuk yapacak kişinin hasta veya temaslı olmadığı ve risk taşımadığını gösteren bir belge niteliği taşıyor. Yurt içi seyahatlerinizde uçak, otobüs ve tren yolculuklarınızın rezervasyonunu yaparken ve biletlerinizi satın alırken kullanmak zorunda olduğunuz bu kodu Kısa mesaj – SMS, Hayat Eve Sığar (HES) Mobil Uygulaması ve e-Devlet üzerinden alabilirsiniz. Bunun yanında seyahate çıktığınızda dikkat etmeniz gereken en önemli konu ise sağlığınız. Seyahat sırasında ve gittiğiniz yerde dikkat edilmesi gereken önlemler ise şu şekilde olmalı:

  • Mutlaka maske takın.
  • Havalimanlarının ve hava yolu şirketlerinin kurallarına uyun.
  • TCDD Taşımacılık A.Ş Genel Müdürlüğünün belirlediği kurallara uyun.
  • Yolculuk yapacağınız alanı dezenfekte edin.
  • Yolculuk esnasında ellerinizi temiz tutmaya özen gösterin.
  • Dirseğinizin içine öksürün veya hapşırın.
  • Cam kenarı koltukları tercih edin.
  • Tuvaletlerden mümkün olduğunca uzak durun.

Pandemi sürecinde otel seçimi yaparken Koronavirüs Sertifikası’na sahip otellerin öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiğine vurgu yapan Enuygun.com, sertifikanın misafirlerin akıllarında otel konaklamalarıyla ilgili oluşabilecek hijyen ve bulaşma riski konusunda şüphe ve endişeleri en aza indirmek için yapılması gereken tüm çalışmalara yönelik usul ve esasları belirlediğini belirtti. Sertifikayı almak için gereken usul ve esaslar; Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu gibi önemli kurulların görüşlerine ve uygulamalarına uygun olarak düzenlenmiş. Covid-19 ve Hijyen Uygulamaları Değerlendirme Formu’nda yer alan otellerin alması istenen tedbirlerin bazıları ise şöyle;

Tesis Genelindeki Uygulamalar

Öncelikle tesisin işleyiş sürecini etkileyen hijyen uygulamalarına ilişkin protokoller hazırlanmalı, tüm protokol ve prosedürler sistematik bir şekilde kontrol edilmeli. Ayrıca Covid-19 ve hijyen kurallarının duvar şemalarında belirtilmesi, misafirlerin x-ray cihazı dışında elle aranmasının minimuma indirilmesi, misafirlerin otele girişleri esnasında alınan önlem ve uygulamalarla ilgili yazılı bilgi verilmesi ve tesis bünyesinde koruyucu ekipmanlar ve maskeler bulundurulması tesis genelindeki uygulamaların sadece birkaçı.

Misafirleri Kapsayan Kurallar

Resepsiyonda misafirlere alkol bazlı el antiseptiği ve dezenfektanı temin edilmesinin yanı sıra misafirlerin otele girişi esnasında Covid-19 tedbirleri hakkında yazılı ve sözlü olarak bilgilendirilmesi gerekiyor Ayrıca;

  • Misafirlerin valizlerinin ve kişisel eşyalarının kendisi tarafından taşınmasının istenmesi*
  • Misafirlerin ödemeyi temassız pos cihazları üzerinden veya online olarak yapmaya yönlendirilmesi
  • Odaya giriş için kullanılan kartların ya da anahtarların dezenfeksiyonun sıklıkla gerçekleştirilmesi

*Misafirlerin eşyalarının bellboy tarafından taşınması hizmeti hakkında otel yönetimlerinin bireysel kararları geçerli olacak.

Odalarda Yapılan Yeni Düzenlemeler

Odalarda kullanılan su ısıtıcısı, televizyon ve klima kumandası gibi ekipmanların sık sık dezenfekte edilmesi ve odalardaki banyo ve mutfak malzemelerinin tek kullanımlık olarak düzenlenmesi odalarda yapılan yeni düzenlemeler olarak karşımıza çıkıyor.

Mutfak ve Restoranlardaki Önlemler

Tesis mutfakları için özel hazırlanmış bir temizlik protokolü olması oldukça önemli. Bu noktada gıda güvenliği için tüm önlemlerin alınması ve protokole uygun hareket edilmesi gerekiyor. Bunların yanında;

  • Mutfaklarda ekipmanların bulunduğu alanların temizliğine özen gösterilmesi
  • Restoranların masaları arasında 1,5 metre, sandalyeleri arasında 60 cm mesafe bırakılması
  • Servis ekipmanlarının servisten önce ve sonra düzenli olarak temizlenmesi
  • Ortak kullanıma açık içecek makinelerinden görevliler tarafından servis yapılması
  • Yemek masaları üzerindeki tuzluk, peçetelik gibi ekipmanların dezenfekte edilmesi
  • Açık büfe uygulamasında yiyeceklerin görevliler tarafından dağıtılması
  • Yiyeceklerle misafirlerin temasını önleyecek cam siperlikler yerleştirilmesi
  • Restoranlarda misafir ve personeller için alkol bazlı el antiseptiği/dezenfektanı temin edilmesi oldukça önemli.

Yüzme Havuzları ve Plajlarda Alınan Önlemler

  • Açık havuzlarda klor seviyesinin 1-3 ppm arasında olması
  • Kapalı havuzlarda klor seviyesinin 1-1,5 ppm arasında olması
  • Klor seviyelerinin kontrol altında tutulması
  • Havuz ve plaj çevresindeki tuvalet, duş ve soyunma odalarının sıklıkla dezenfekte edilmesi
  • Plajlarda sosyal mesafe kurallarına uygun düzenlemeler yapılmasıyüzme havuzları ve plajlarda dikkat edilen noktalarda alınan önlemler olarak sıralanıyor.

Fitness ve SPA Alanları İçin Alınan Tedbirler

Sauna, hamam, buhar banyosu gibi alanların en fazla 30 dakika kullanılması gibi alınan önlemlerin yanında kullanım sonrasında en az 15 dakika alanın temizlenmesi oldukça önem arz ediyor. Aynı zamanda alanları kullanan tüm misafirlerin kaydının tutulması, sauna, hamam, buhar banyosu, spor salonu gibi alanlarda el antiseptiği ve dezenfektan temini yapılması, SPA alanında uygun hava kalitesi sağlanması ve nem kontrolü yapılması ile kese, sabun, şampuan gibi ürünlerin tek kullanımlık olması hijyen açısından önem arz ediyor.

“Kitap okumayı istiyorum ama okurken çok sıkılıyorum ve yarım bırakıyorum” cümlesi size de tanıdık geliyorsa doğru yerdesiniz! Kitap okuma alışkanlığınız yok ancak bu alışkanlığı artık hayatınıza dahil etme isteğiniz var ise sıkılmadan okuyacağınız ve bu keyifli alışkanlığı hayatınıza dahil edebilmenize yardımcı olacak kitaplar için aşağıdaki önerilerimizi dikkate alarak başlangıç yapabilirsiniz:

  • Tarz Seçimi: En zor seçimlerden biridir sevilen tatta bir kitap bulabilmek. Kişisel gelişim, polisiye, gerilim, aşk kitabı derken çok sayıda türle karşı karşıya kalabilirsiniz. Tavsiye üzerine es kaza size uygun olmayan bir kitap ile okumaya başlarsanız, bu seçim ne yazık ki hayal kırıklığı yaratabilir. Bu yüzden size uygun tarz seçimini doğru yapmanız önemlidir. Eğer siz de bu konuda kafa karışıklığı yaşıyorsanız sevdiğiniz film türünden kopya çekebilirsiniz. En çok hangi tarz filmleri severek izliyorsunuz?
  • Kitap Kalınlığı: Başlangıçta orta incelikte kitaplar seçmeye özen göstermelisiniz aksi takdirde kalın kitaplar gözünüzü korkutabilir ve kitabı her elinize aldığınızda nasıl bitireceğinize dair bir endişe yaratabilir. Bu da sizin kitap okuma isteğinizi törpüleyerek başka uğraşlara yönelmenize sebep olacaktır.
  • Ortama Uygunluk: Her kitap her ortamda okunamayabilir. Düşündürücü, ağdalı bir dile hakim ve konusu bakımından ağır işleyen kitaplar için daha sakin ortamlar seçerken, çıtır çerez dediğimiz eğlenceli ve hızlı gelişen okuyucuyla adeta sohbet havasında ilerleyen kitapları gürültülü ortamlarda dahi okuyabilirsiniz.
  • Sürprizi Kaçmasın: Hikayenin sonunu bildiğiniz veya filmini izlediğiniz bir kitabı heyecanlanarak okumanız takdir edersiniz ki pek mümkün olmayacak. Bu yüzden okuyacağınız kitapla ilgili konusu hakkında bilgi sahibi olsanız da çok fazla araştırma yapmamanız kitabın büyüsünü korumasına yardımcı olacaktır.

Sahilde, trende, otobüste, durakta, vapurda ve daha pek çok yerde… Yalnızlığınıza ortak olabilecek, çoğu zaman kimseye muhtaç olmadığınızı size hissettiren vefalı dostlar, kitaplar için kazanılabilecek alışkanlık küçük yaşlarda edinilirse çok daha kolay kazanılıyor. Sizler de etrafınızdaki çocuklara kitap okuma alışkanlığı konusunda ön ayak olabilir ve onlara hayatları boyunca en sadık arkadaşlarını tanımaları için destek olabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

Son zamanlarda sıkça duyulan ve tercih edilen anne-bebek dostu sezaryeni tüm detayları ile Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Pınar Kadiroğulları, Womanlogy annelerine özel olarak anlattı. İşte anne-bebek dostu sezaryen nedir, hangi aşamalardan oluşur ve önceden hangi hazırlıklar yapılmalıdır sorularının cevabı Dr. Pınar Kadiroğulları’ndan:

“Normal doğum mümkün olmadığı durumlarda, sezaryen annenin ve bebeğin sağlığı için tek seçenektir. Süreç doğru bir şekilde takip edilmiş, vajinal doğum için uygun ortam oluşturulmuş ve anne her şekilde desteklenmiş olabilir ancak yine de elde olmayan bazı sebeplerden ötürü normal doğumun imkansız veya çok riskli olabileceği durumlarla karşılaşmak normaldir. Böyle bir durumda, normal doğumun bazı avantajlarından sezaryen doğumda da faydalanabilmeyi sağlayan “anne-bebek dostu sezaryen” seçeneği düşünülebilir.

Anne-bebek dostu sezaryen nedir?

Anne bebek dostu sezaryen, sezaryen ameliyatı gerektiren durumda bile annenin ve bebeğin fiziksel ve psikolojik sağlığını gözeterek, imkanlar el verdiğince anne-bebek bağlanmasına olanak sağlayan bir sezaryen doğum yaklaşımıdır. Anne-bebek dostu sezaryen yaklaşımının amacı, annenin ve bebeğin pozitif bir doğum deneyimi yaşamasını sağlamaktır. Bunun için de annenin acil müdahale gerektiren bir hastadan ziyade, doğum yapan bir kadın olduğu ve doğum deneyiminin merkezinde olması gerektiği anlayışı ile hareket edilir.

Anne-bebek dostu sezaryene nasıl hazırlanılır?

Doğuma hazırlık aşamasında sezaryen seçeneği hakkında da bilgilenmek önemlidir. Her ne kadar normal doğum için herhangi bir engel yok gibi gözükse de doğum sırasında yolunda gitmeyen bazı etmenlerden ötürü sezaryene yönelmek gerekebilir ya da hamileliğinizde gelişen ve tespit edilen bir durum yüzünden normal doğumu denemenizin doğru olmayacağına karar verilebilir. İki durumda da doğumun aşamaları ve sezaryen doğumun nasıl olacağı konusunda bilgilenmek gerekir. Bunun için bir doğuma hazırlık eğitimine katılabilir, doktorunuzdan sizi detaylı bilgilendirmesini talep edebilir ya da uzman bir ebe veya doula ile birebir çalışabilirsiniz. Sezaryen ameliyatının aşamalarını bilmek, süreçte kendinizi daha güvende ve daha az stres altında hissetmenize yardımcı olacaktır.

Anne ve Bebek Dostu Sezaryen için aşamalar:
  1. Mümkünse doğum kendiliğinden başlar. Böylece bebek hazır olduğunun mesajını verir. Aynı zamanda doğumun tüm hormonları aktif olarak salgılandığından hem bebek sağlığı olumlu etkilenir hem de anne-bebek bağlanması kolaylaşır.
  2. Ameliyathane önceden ısıtılır. Ameliyathaneler genelde 18 dereceye ayarlıdır ve bu bebek için soğuk bir ortamdır. Kısa bir süre için ısı 22-23 dereceye getirilir.
  3. Doktor tüm ekiple önceden konuşur ve uygun şartları hazırlar. Doktorun ekiple önceden konuşması büyük bir kolaylık sağlayacaktır.
  4. Tüm ekip davranış ve konuşmalarında doğuma saygılıdır. Anne en hassas anındadır. Bu buluşma anına saygıyı hak eder.
  5. Epidural anestezi tercih edilir. Annenin uyanık olmasının avantajı kullanılır.
  6. Baba istekliyse doğum sırasında ameliyathaneye alınır. Bebeğin doğum anına şahitlik etmek babalarda bebekle daha erken bağlanma sağlar.
  7. Ameliyat boyunca ve odaya çıkarken hep anne göğsünde yatar. Bebeğin güvende olma hissini ve Anne-Bebek bağlanmasını arttırır
  8. Doğumdan sonra bebek kontrol sonrası anne göğsüne çıplak bırakılır. “Ten Tene Temas” olarak bilinen bu uygulamanın bebek üzerinde çok önemli yararları vardır. Emzirmenin hemen başlaması üzerinde de etkilidir.
  9. Genel anestezi uygulanmak zorunda kalındığında bile bebek ile ten tene temasın sağlanmasına önem verilir.
  10. Bebeğin taşınması gereken özel durumlarda bebeğin babanın kucağında olması; Hastanede bir odada tek başına kalması ile kıyaslanınca baba göğsü çok daha güvenlidir.
Anne ve Bebek Dostu Sezaryen için önceden yapılması gerekenler;
  1. Doğum ve sezaryen konusunda yeterli bilgi sahibi olmak (Doğuma hazırlık kursları, birebir danışmanlık vs.)
  2. Uygun hastanenin seçimi ve anlaşma yapılması
  3. Doktorla tercihlerinizin hamileliğin başında konuşulması
  4. Doktorun tercihler yönünde hazırlıklar ve uygulamalar için organize olması
  5. Aile bireylerinin durumdan haberdar olması ve doğum sonrası mahremiyet için organizasyonların yapılması
  6. Sezaryen sırasında da profesyonel destek için ebe, psikolog, doula kullanılması
  7. Bebeğin ameliyathanede kalamayacağı özel durumlar için ek plan yapılması”

 

Ülkemizde evde kalınması gereken bu salgın sürecinde biraz olsun keyifli zaman geçirmek için TRT ile birlikte bir çok televizyon kanalı izleyicilerine eski dizi ve filmleri yayınlıyor. TRT’ nin başlattığı bu trend ile annelerimizin vazgeçilmez dizisi; Ferhunde Hanım ve Kızları, bir dönemin çocuklarını istemeyerek de olsa ürkütmeyi başaran nam-ı diğer ‘Arap Bacı’ karakteri ile ünlenen Uğurlugiller, kimin başı sıkışsa koşan, küçük büyük herkesin dostu; Perihan Abla, yüksek doz pembe renk içeren ofis ile hatırladığımız Gülşen Abi ile ‘nostalji kuşağı’ başlığı altında eski diziler izleyicisi ile buluşuyor.

Yerli yapımlar tek tek izleyici karşısına çıkarken, bir zamanlar yine aynı kanalda yayınlanmış olmasına rağmen ‘yabancı dizileri neden izleyemiyoruz’ sorusunu akıllara geliyor. Kanalın bu soruya verdiği yanıt ‘yabancı kaynaklı olduğundan 5846 sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre verilememektedir’ cümlesiyle telif hakkına dikkat çekiliyor. İnternette tesadüfen rastlasak bile bizi tebessüm ettiren hiçbir eski dizinin tüm bölümleri maalesef yayınlanmıyor. Bu dizileri izleyememenin vermiş olduğu hasretle hazırladığımız, hatırlayınca sizi de keyiflendireceğine emin olduğumuz dizi listemizi sizler için sıraladık.

DALLAS

1978-1991 yılları arasında yayımlanan haftalık pembe dizi tarihinin uzun soluklu yapımlarından biridir. Diziyi kült hale getiren unsurlar; senaryo bütünlüğünden oyuncu seçimine, entrikaların çokluğundan görkemli yaşamların işlenmesine kadar geniş bir yelpazede ele alınabilir. Dizi ülkemizde de yoğun ilgi görmüş, yayın saatinde cadde ve sokakların boş kaldığı söylenirdi. JR, Bobby, Pamela karakterleri halkı etkisi altına almış hatta Sue Ellen’in saç modeli tüm kuaför salonlarının en büyük talebi haline gelmiştir.

 

KARA ŞİMŞEK (KNIGHT RIDER)
Ülkemizdeki adıyla ‘Kara Şimşek’, 1982-1986 yılları arasında ABD’de yayınlanan ve Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde de yayınlanarak popüler olmuş efsanevi televizyon dizisi. Dizide kendi kendine hareket edebilen, konuşabilen yapay zekalı otomobil KITT ile sahibi Michael Knight’ın (David Hasselholf) başından geçen olaylar işlenmektedir.

THE COSBY SHOW
1984-1992 yılları arasında yayınlanmış ABD yapımı Bill Cosby’nin yer aldığı dizi. Çok çocuklu Huxatable ailesinde yaşananlar bir sitcomdan beklenmeyecek kadar esprilerle süslenmişti. Theo, Rudy ve Vanessa karakterleri, izlemesi en keyifli karakterlerdi. Dizi, Afrika kökenli Amerikalı oyuncu kadrosuna sahip olarak en uzun süreli yayınlanan üçüncü ABD komedi dizisi olmasıyla hatırlanmaktadır.

CHARLES İŞ BAŞINDA ( CHARLES IN CHARGE)
1984-1990 yılları arasında yayınlanmış, ABD yapımı dizide Charles ismindeki erkek bakıcının çalıştığı evdeki aileyle yaşadığı sıcak dostça mizahi maceraları ele alınmıştır. Charles karakterini canlandıran İtalyan asıllı Amerikalı aktör Scott Baio diziden sonra “Charles” karakteriyle anılır olmuştur.

MIAMI VICE
Jeneriği ile akıllarda yer etmiş, başrollerini Don Johnson ve Philip Michael Thomas’ın paylaştığı, ülkemizde1986’da Kanun Namına adıyla yayınlanan efsane dizi. Sonny Crockett karakterine hayat veren Don Johnson, sinemada gösteremediği bütün yeteneklerini bu dizide göstermiştir. Beyaz Ferrari ve sürat teknelerini kullanan polislerin giyimini, dizinin moda tasarımcısı Miami’ye uygun kılmak istemiş ve spor bir giyim üzerinde karar kılmış, pastel rengi spor ceketler ile geniş kesim beyaz takımlarının içine t-shirt ve çorapsız ayakkabı giyimi ile yepyeni bir imaj kazandırmıştır…

ALTIN KIZLAR ( THE GOLDEN GIRLS)
Aynı evde yaşayan birbirinden farklı karakterlere sahip dört yaşlı kadının maceralarını anlatan 1985 ABD yapımı komedi dizisi. Sürekli komik ve ilginç olaylara tanık olan bu dört kadının olaylara bakış açıları, birbirleri ile çekişmeleri anlatılırdı. Grubun en yaşlısı Estelle Getty anne karakterini oynayan Sophia Petrillo esprileriyle dizinin en renkli karakteriydi. Oyuncu, 1986 yılında ‘En İyi Tv Oyuncusu’ rolü ile altın küre kazanmış, daha sonra Sylvester Stallone ile ‘Stop Or My Mom Will Shoot’ filminde oynamıştır.

MAVİ AY ( MOONLIGHTING)

Eski model Maddie Hayes (Cybill Shepherd) ile esprili dedektif David Addison’un (BruceWillis ) maceralarını anlatan,1985 ile 1989 arasında ABC televizyonunda yayınlanan, bugün tekrar yayınlansa yine aynı ilgili göreceğinden şüphe uyandırmayan dizi. Demi Moore’un konuk oyuncu olarak katıldığı bölümden sonra gerçek hayatta Bruce Willis ile ilişkisi başladığı söylenir.

ALF
1986-1990 yıllarında NBC kanalında yayınlanan ABD yapımı komedi dizisidir. Ülkemizde doksanlı yıllarda yayınlanmaya başlayan bu dizinin karakteri Alf, Müşfik Kenter’in sesi ile hayat bulmuştur. Melmac gezegeninden gelen Alf, dizinin jeneriğinde kediyi görünce kamerayı yere koyar ve kedinin peşinden koşmaya başlar ve kamera bu anı da görüntülerdi.

BİZİM EV ( FULL HOUSE)

ABD yapımı dizi, 1987 ile 1995 yılına kadar Amerikan ABC televizyonunda, ülkemizde ise 1995 – 2002 yılları rasında Bizim Ev ismiyle gösterilmiştir. Dizi San Fransisco’da yaşayan spor haberleri sunucusu Danny Tanner (Bob Saget) bir rock müzisyeni olan kayınbiraderi Jesse’yi (Jhon Stamos) ve çocukluktan bu yana en iyi arkadaşı olan stand up komedyeni Joe’yi, (Dave Coulier) üç kızını yetiştirmesine yardımcı olmaları için eve davet eder. Zamanla, üç adam ve üç çocuk birbirine bağlanır. dizi Mary – Kate Ashley Olsen ikizlerini de tanıdığımız dizi olarak hatırlanır.

GÜZEL VE ÇİRKİN ( BEAUTY AND THE BEAST)

1987-1990 yılları arasında yayınlanmış ABD yapımı dizi, ülkemizde Güzel ve Çirkin adıyla gösterilmiştir. New York şehrinin altında, toplumdan dışlanmış insanların oluşturduğu bir toplulukla birlikte yaşayan ve aynı zamanda onları koruyan, yarı aslan yarı insan görünümlü Vincent (Ron Perlman) ile, ölümden kurtardığı Catherine Chandler (Linda Hamilton) adlı bölge savcısının maceralarını anlatırdı.

Tabii ki liste bu kadar kısa değil. Bonanza, Yalan Rüzgarı, Cesur ve Güzel, A Takımı, Küçük Ev, Görevimiz Tehlike, Şöhret, Uzay Yolu, Ziyaretçiler, Friends… gibi hafızalarımızda yer eden dizilerle liste akıp gidiyor. Peki yeniden yayınlansaydı siz hangi diziyi izlemek isterdiniz?

Hepimiz pandemi günlerinde iş çevremizle bağlantı kurmak veya sevdiklerimizle görüşmek için online görüşme araçlarını kullanıyoruz. Bu dönemde en popüler olanları Zoom, Instagram Canlı Yayın, Skype, Google Hangouts gibi uygulamaları kullanırken tıpkı iş yerindeymiş gibi profesyonel ve bakımlı görünmeyi hepimiz isteriz.

İtibar yönetiminin büyük bir kısmının dijital platformlar aracılığı ile yapılmak zorunda oluşu hepimiz için bir dezavantaj. Yapılan görüşmelerde evde olmak, profesyonel bir izlenim vermeyi güçleştiriyor.  Herkes bunun bilincinde olduğu için bu süreci doğal kabul edip yapmacık bir duruma bürünmeden mevcut izlenimimizi korumanın ip uçlarını veriyoruz. Doğal, samimi ve karizmatik bir duruş ve görüşmelerin sağlıklı yürütülmesi için işte yapılması gerekenler:

Bir köşeniz olsun: Kendinizi yaşam alanınızda ifade ederken vermek istediğiniz izlenime paralel bir görüşme köşeniz olsun.  Bu mesleğiniz veya tarzınıza uygun olarak bir kitaplığın önü, rahat bir tekli koltuk; daha ciddi görünmek veya dikkat dağıtmamak istiyorsanız arkası düz renk olan bir masa başı olabilir. Görüşmenin ilk dakikalarında genellikle herkes birbirinin ortamını merak edip inceliyor, bu da konuşulması gereken konuya sıranın gelmesini zorlaştırabiliyor. Kamera açısına denk gelen sürekli hareket eden bir şeyler olmamasına veya parlak ışıklı, dikkat çeken bir eşya, obje olmamasına dikkat edilmeli.

Zaman planlaması: Toplantı, görüşme süresi planlarken kullandığınız online aracı iyi tanımanız önemli. Zoom uygulaması ile en fazla 45 dakika görüşme yapabilirken; Skype, Google Hangouts, Miro, Jitsi, Discort gibi uygulamalarla sınırsız görüşebilirsiniz.  Birden fazla katılımcı ile bir görüşme planlıyorsanız internette yaşanabilecek bağlanma sorunlarına karşılık 10 dakika daha geç başlamak göze alınmalı. Herkesin aynı anda ve sürede bağlı kalması yine internetin düzgün çalışıp çalışmamasına bağlı olduğu için vermek istenilen ana bilgi, mesaj herkesin sorunsuz bağlı olduğu bir ana denk getirilmeye çalışılmalı.

Mikrofonun iyi yönetilmesi: Görüşmelerde mikrofonun ne zaman açılıp ne zaman kapatılması gerektiği iyi yönetilmeli. 4’ten fazla katılımcının olduğu bir görüşmede bir süre sonra sesler birbirine girer, arka plandan gelen sesler de bir araya gelince adeta bir gürültü oluşur. Bu durumlarda herkes kendi mikrofonunu konuşma zamanına göre yönetmeli. Evde olunduğu için çoğu zaman diğer aile fertlerinin konuşmaları, çocuk sesleri toplantının akışını bozabilir, bazen de duyulması hiç istenmeyen şeyler herkesçe işitilebilir. Konuşma sırası kendimize geldiğinde mikrofon açılmalı, bunun dışında her zaman kapalı tutulmalıdır.

Kıyafet seçimi: Yalnızca haber spikerlerine özgü olan üstü resmi alt kısmı gayri resmi giyinme özgürlüğü artık herkese geldi.  Görüşmenin resmiyetine göre bir kıyafet seçilmeli fakat yine de herkesin evde olduğu unutulmamalı. Kravat takılması, takım elbise giyilmesi bu ortamda aşırı resmi kalacak ve uygun olmayacaktır. En resmi görüşmelerde bile temiz bir beyaz gömlek giymek gibi casual şıklık sağlayan kıyafetler seçilmeli. Dekolte bir görünüm vermek şık olmayacaktır. Görüşme süresince dikkatleri çekecek ve kişileri konudan uzaklaştıracak her türlü kıyafet, aksesuar gibi detaylardan kaçınılmalı.

Temiz bir görünüm, doğal makyaj: Düzgün bir izlenim vermek için erkek kullanıcıların tarzlarına uygun olarak traşlı, düzgünce şekil verilmiş saç görünümü ve temiz diş görünümü ile görüşmelere katılmaları önemli.  Kadın kullanıcılar için ise nude tonlarda yapılmış doğal görünümlü hafif bir makyaj öneriyoruz. Bunun için göz kapaklarına kahverengi tonlarında bir far uygulanabilir, bol rimel sürülebilir, hafif bir allık ve dudak tonlarına çok yakın bir ruj tercih edilebilir. Görüşmelere kimi kullanıcılar telefonlarından katılırken kimileri masaüstü bilgisayarlarından katılır. Büyük ekranda her türlü detayın görüldüğünün bilinciyle bazı sivilce veya izleri kapatmak daha iyi bir görünüm sağlayacaktır.

Stresin hayatın çoğunlukla her alanını etkilediği bu günlerde, canlı görüşme yaparken de stresten kaçınılmalı. Görüşmelerde herkesin bizimle aynı şartlarda olduğu unutulmadan yapaylıktan uzak, sade, amacına uygun bir giyim tarzı ve davranışlar seçilerek görüşmeler tamamlanmalıdır.